Pazartesi Nisan 29, 2024

Proletarya Köylünün Barbarlığı

Ah okuyucu ah...

Biz eski üretim ilişkilerine dayalı proletarya köylülerin zamanı tükendi.

Hiç birimizin cebinde yaramıza mehlem olacak ilaç yok. Vicdanlarına sığınmaktan başka.

Neyse bu işin felsefi yönü.

Keşkem karşımızda işin felsefi yönü olsaydı.

Stenbaldan girer markstan çıkar işin vicdansızlık yönünü şah mat eder bizde çıkardık kerametine değil mi ?

Lakin dediğim gibi karşımızda işin işin felsefi yönü yok.

Karşımızda üretim ilişkisi değişse de eski üretim ilişkilerinin ortaya çıkardığı  kurarlar çerçevesinde hareket eden insanlar var.

Bu yüzden de hangi birimiz bu tür insanları suçlayabilir değil mi ?

İşte okuyucu bu yüzden de bende bu insanları suçlayamıyorum.

Siluetleri değişse de bir şey değişmiyor.

Ne yalan söyleyem okuyucu en çokta İstanbul' da yoğunlaşmış emperyalist kapitalizmim proletaryasının karakteristlik özelliği böyle.

Ben  işimi yaptıktan sonra kimse bana bir şey söyleyemez edasında.

Edasının arkadaşlarıyla, üretim ilişkisiyle çatıştığı - çatışmadığı  tek anda yaşadığı üretim ilişkisinin edasının beklentilerini karşıladığı - karşılayamadığı anda.

Bu her  üç edayla da: memnuniyetsizlik / memnuniyet / memnuniyetle: memnuniyeti, memnuniyetsizliği muhbircilik - le bir türlü de ben tanışamadım.

Of la of...

Nerede... şu emperyalist kapitalizmin ortaya çıkardığı proletarya köylü karşısında her şeyden usanmış, alsam da satsam da beş kuruş etmez deyip, çatışması üretim ilişkilerinden çıkıp, sisteme yönelmiş  feodal sömürgeciliği hale üstünde atamamış kapitalizmin ortaya çıkardığı proletarya köylüler üstadım.

Vallahide billahi de özledim böyle üretime dayalı proletarya köylüleri.

Zaten hangi birimizde toplumsallaşmayı, dayanışmayı... böyle üretime dayalı toplumlarda öğrenmedik ki değil mi ?

Kaçımız yüzmeyi, dağlarda bir araya gelerek birbirimizle iletişim kurmayı, yumulmaçlar da varoşlarda kaybolmaları.... böyle üretime dayalı toplumların üretimi esnasındaki kaçamaklar da öğrenmedik ki değil mi ?

Ama şimdi....

Karşımızda emperyalist kapitalizmin üretim ilişkisine dayalı proletarya köylüler var

Ve hangi birimizde, ben bende beklenen her şeyi söylediğiniz gibi yaptım, yapmayanları da uyardım diyen insanların her gün çoğalarak karşımıza çıktığına şahit olmuyor değil mi?

İsyan bitiyor...  anlatılan hikayeler tek düzleşiyor, en önemlisi de kaçamakları gerçekleştirebilmek için ortaya çıkan yaratıcı fikirler, önderleşmeler tükeniyor.

Emperyalist kapitalizmin ortaya çıkardığı karakteristlik özellik: İp gibi gerisine dizilmemizi bekliyor.

Bu da pratikte  de gözleniyor.

Ufacık bir misalle:

Seçimlerde  yeni çıkmış, halkın umutlarını diri tuttuğu iktidara karşın muhalefetin, muhalefetliği devlete karşı dönüşmemesi, iktidara yönelik kalabilmesi için harekete geçen sarı sendikalar birbiri ardına toplantılar düzenleyip, bürolarını kapatıp, gençleri peşleri sıra bir oyana bir bu yana sürüklüyor.

Propagandanın zamanlığında, zamansızlığından....   başka şeylerden de vaz geçiyorum.

İyi kötü.... sarı mavi...  olsa da bir yerlere gelmiş sorumlular, emperyalist kapitalizmin ortaya çıkardığı proletarya köylünün tüm karakteristik özelliğini özetleyen, bensiz her şey daru duman edesında.

Hiç kimsede çıkıp da: Elbetteki her aktife önemlidir. 

Önderleşenlerin, kadrolaşanların...  hepside bu sıralardan geçmelidir. Sıralarını da savmasını bilmelidir.

Böyle aktifelere gençler katılmalı böyle aktifeler de gençler konuşmayı, insanlarla tanışmayı, seçmeyi, önderleşmeyi öğrenmeli. 

Üretimi tükenmiş toplumların gençlerinin kaçamaklarla elde ettiği kazanımların emperyalist kapitalist toplumlara yansıması da böyledir.

Zaten böyle olamayacak olsa emperyalist kapitalizmin yarattığı diktatörlere, vicdan göstermemeye... boyun eğmiş eğerekte gelmiş insanların dönüşümleri de asla mümkün olmazdı denilip, bensiz her şey daru duman edalar mahkum edilmiyor.

Ardından da...  

Mülkiyetçi ilişkilerin örgütlenmesinin görüntüsü devlet, devletinde mülkiyetçi ilişkilerin örgütlenmesinin görüntüsü olduğunu görmemizi istemeyen denizcilere söyledikleri şarkılarla denizcileri gerçeklerde koparıp denizlerin ortasında bir hayal aleminde kaybolmasını sağlayan deniz kızları, devletle mülkiyetin örgütlenmesinin iki farklı şeylermiş gibi karşımıza çıkarması gibi parti halktır, halkta parti  kavramını hiçleştirip halkla partiyi,  partiyle halkı ayırıp muhatap sensindir dedirttiriyor.

Muhatap halk, halkta parti olmadıktan sonra, doğru eleştiri nerede gelirse gelsin doğrudur, kavramı tartışılır hale geliyor.

Tüm bunlarla birlikte emperyalist kapitalizmin ortaya çıkardığı proletarya köylüler eski üretime dayalı proletarya köylüler karşısında istediği üstünlüğü elde ediyor.

Barbarca.

Yol, yöntem olmadığından.

Ne yazık ki emperyalizm kapitalizmi yok edebilecek olanda emperyalist kapitalizmin ortaya çıkardığı proletarya köylüler.

Su akıyor yolunu buluyor.

Eski üretim ilişkilerine dayalı ve yahut da zihniyetlerini yaşayan biz insanların akıbetlerine kalanda vicdanlarına sığınmaktan başka bir şey değil.

 

44601

Umudun Şiarı: “Size Verdiğimiz Süre Doldu!”

Emperyalist sermayenin uluslararası bir kaç merkezdeki dönüş hızına bağlı ve orantılı olarak, dünya halklarının direnişlerinin hızı da artıyor.

Yaşadıklarımız reddedilmelidir!

Ecdadımız Kayıkları, Biz Gemicikleri Yürüttük

Başbakan Recep Tayyip Erdoğan her fırsatta ecdadından bahsetmekten geri durmuyor. Yerel seçimlere yönelik bir yatırım olduğu herkesçe bilinen, konunun uzmanlarınca da birçok eksiği bulunduğu iddia edilen Marmaray tüp geçidi milyonların can güvenliği hiçe sayılarak apar topar açıldı. Başbakan açılıştaki konuşmasında da “ecdadımız gemileri karadan yürüttü, iktidarımız da denizlerin üstünden vagonları yürütüyor” dedi.

Din Kardeşligi masali ve türban sovu

AKP meclisteki türbanlı milletvekili şovuyla halkı uyutma yolunda kendisine yakışır bir adım daha atmış oldu. Oysa din, türban ya da özgürlük diye bir dertleri yok. Onlar ne pahasına olursa olsun iktidarda kalmanın ve hizmet ettikleri bu düzenin ezen- ezilen, sömüren- sömürülen çelişkisini halkın gözünden kaçırmanın derdinde. Türbanı bu korkunç düzeni saklamak için bir şal olarak kullanmaktadırlar. Tuhaf olan şu ki, türban takan kadınların çoğu da bu düzenin mağdurlarıdırlar. Ne var ki onlar bunun farkında değil. Biraz düşünseler iyice esaret altına girdiklerini göreceklerdir.

Ortadoğu yeniden biçimlen(diril)irken …[*]

“Karanlık saatler geldiğinde,

o zamanın insanı da gelir.”[1]

 

Ortadoğu yeniden biçimlen(diril)irken söylenmesi gerekeni, gecikip, lafı dolandırmadan hemen belirteyim: Büyük bir alt üst oluşun içindeyiz…

Bu kadar da değil; her şey daha da ağırlaşarak vahimleşecek; veya tarih müthiş hızlanacak; ya da sık sık Montesquieu’nun, “Ne mutlu tarihi sıkıcı olan halka” sözü anımsanacak…

Ercan Binay’dan mektup var Abdullah KALAY’a özgürlük!

“Zulümle abad olunmaz.”[2]

 

Cumhuriyet Bayramı' Ve Bagımsız Türkiye Hangi Sınıfın Ideolojisidir?

'Cumhuriyet Bayrami' Ve Bagimsiz Turkiye Hangi Sinifin Ideolojisidir?

 

'Bir Marksist toplumsal uzlasmaya degil, sinif mucadelesine dayanir' der Lenin.

Sinif mucadelesi ise tekduze bir rota izlemez.Tarihin her toplumsal akisinda farkli bicimler olarak karsimiza cikar. Komunistler iradeci-idealist degil dialektik olguculuga dayanir. Canlidir Marksistin dunyasi, basma kalip, tekduze, soyut ilkeler ve kaliplar bakisi burjuvazinin dunya gorusudur.

 

Solu Liberalleştirmek

 

Sol’u liberalleştirme; onu devrimci özünden kopararak, burjuva düzen içi bir hareket haline getirme ve burjuva sistemine karşı toplumsal devrimci alternatif olmaktan çıkarma çabaları, solun tarihi kadar eskidir. Toplumun burjuva-proleter kampa bölünmesinden bu yana da, burjuvazi, sol’u sol olmaktan çıkarmanın her türlü yolunu denemeye, şiddetin yanında, ideolojik ve siyasal olarak onu yozlaştırmaya özel bir önem verdi. 

Kürdistan ve "Demokratikleşme"

Kürdistan tarihi açısından 90'lı yılların en önemli olgusu Kürdistan ulusal kurtuluşçuluğunun kadrosu,hemen hepsi bağımsızlıkçı çizgide binlerce Kürd aydınının imha edilmiş olmasıdır.Öylesine bir soykırım ki hesabını gören de soran da yok,ortalık da "barış"çılardan ve "unutmaya ve affetmeye hazırız"cılardan geçilmiyor.Kürdistani stratejik aklın ve ulusal kurtuluşçuluğun taşıyıcısı bu kategorinin imha edilmesi,kalan yerli/yerel aydınların Türki metropollara ya da yurtdışına kaçması/kaçırtılması ve eşzamanlı olarak Kürdistan köylülüğünün sömürgecilerce Kürdistan dışına göçertilmesinin ulusal

Iki Birlesir Bir Olur Ya Da HDP

Iki Birlesir Bir Olur Ya Da HDP


Ertugrul Kurkcu ''Halkin uzerine bilgelik tesis etmek degil, halkin bilgeligini temel alan bir partiyiz'' diyor...Kongreye Apo ve Recep kutlama mesajlari yolluyor!

 Tum milliyetlerden Isci-Koyluler Revizyonizmi gormuyor ve alkisliyorsunuz!

 Sunu diyor sizlere Kurkcu; Isciler-Koyluler ,Marksizm-Leninizm gibi sizi kurtarmaya calisan akimlara kapilmayin...!

Bölünmek için Birlesin


Bölünmek için Birlesin!

Bir Maoist hayati iki ucundan kavrar her zaman; Burjuvazi ve Proleterya ucundan. Birin iki oldugunu kavramamis bir kafa Marksist bir kafa degildir.
Komunist partiler icin Demokratik-Merkeziyetcilikin tek bir anlami vardir; Demokrasi KP lerde Burjuvaziyi temsil eder; Merkeziyetcilik Proleteryayi temsil eder....

Yaranın Merhemini cellattan mı isteyecegiz!

           Yeğişe Çarents   15 Mart 1921  Yer Berlin Charlottenburg semti,

   İttihat ve Terakki Cemiyeti başkanı,İç işleri bakanı,1915 Ermeni Soykırımı'ndan birinci de rece sorumlu,1,5 milyon Ermeni'nin ölümüne sebep olan Tehcir kararnamesi'nde imzası bulunan Talat Paşa Erzincanlı Soğomon Tehleryan tarafından öldürüldü.  Ermeni soykırımı'nda ölenlerin İntikamını almak için Talat Paşa Berlin'in en işlek caddesinde gündüz vakti ensesinden vurularak Ermeni halkı adına cezalandırıldı.Kaçarken polisler tarafından yakalandı.Direniş göstermedi.

Sayfalar