Pazar Mayıs 19, 2024

Savaş hali (Nubar OZANYAN)

Rojava halkı, hemen hergün Türk devletinin yeni bir saldırı ve tehdit haberiyle uyanıyor. Hemen hergün bu saldırılarda insanlar ya katlediliyor ya da ağır bir şekilde yaralanıyor, sakat kalıyor.

Doğduğu topraklarda özgürce yaşamaktan başka bir amaçları olmayan halklar, beklemedikleri bir an ve "nereden geldiği tam tespit edilemeyen" bombalı saldırılara maruz kalıyorlar.

Diktatör Erdoğan, tehdit ve ölüm saçan İHA-SİHAlarıyla halkı katletmeye devam ediyor. Amûde-Kobanê-Hesekê-Qamişlo-Derîk-Şêngal-Mexmur'da hemen her gün yeni katliamlar işliyor.

Sina Hapishanesi’ne yönelik çetelerin başarısız saldırısından sonra "başka yol ve yöntem" dediği suçlarını artırmaya çalışıyor.

Bölgede adı konmamış bir savaş hali hüküm sürüyor. Diğer yandan ise halklar topraklarına ve öz savunma güçlerine daha fazla sarılarak, şehitlerine daha fazla sahip çıkarak Erdoğan'a hak ettiği yanıtı veriyorlar.

Komşularına da işgal ve ölümle diz çöktürmeye çalışan diktatör Erdoğan, yıllardır zorbalıkla yönettiği topraklarda ise halkı açlık, sefalet ve karanlığa mahkum etmeye çalışıyor.

Sadece 2022 yılının başında ülkenin farklı bölgelerinde 33 işyerinde binlerce işçi direnişte. Bu eylemler ne sendikaların ne de sendikalaşmak isteyen işçilerin hareketinden ibaret.

Güvencesiz, sendikasız, ağır çalışma koşulları altında, çok düşük kölelik ücretiyle sömürülen işçiler, öfkelerini eyleme dönüştürmekten geri durmuyorlar.

Direnmekten ve mücadele etmekten başka yolu olmayan emekçiler, tohum halindeki isyan bilinçlerini bilince ve örgütlenmeye dönüştürmeye çalışıyorlar.

Cesaret ve umut veren bu işçi eylemleri, zorluklara, ağır bedeller ödeme pahasına sürüyor. Çalışma ve yaşam koşullarına isyan eden kitlelerin bu öfkesi tohum halinde bile olsa paranın ve zulmün efendilerini korkutuyor.

İşçiler kendi mücadele pratik ve deneyimlerden öğreniyorlar. Bu süreci daha da hızlandıracak ve ileri bir örgütlülüğe çevirecek olan sınıf bilinçli işçilerdir.

Buluşma ve örgütlenmenin yolları her zamandan daha fazla açık ve müsaittir. Koşullar oldukça elverişlidir. Eksik olan sınıf bilinçli işçilerin, akıl ve ellerinin eylemdeki işçilere uzanmasıdır.

Sabır ve azimle, ısrarlı çaba ve emekle yürünecek yol kısaltılabilir. Ancak o zaman, kazanımlarımız kalıcı ve sağlam hale gelebilir. İşçi damarına yaslananlar, buradan beslenerek yürüyenler AKP-MHP faşizmine hak ettiği dersi verebilirler.

Yoksulluğun nedenlerini bilmek

Ancak unutulmaması ve dikkate alınması gereken bir şey var: Halkın yaşamak zorunda bırakıldığı yoksulluk, fahiş zamlarla gelen yüksek faturalar, işçi sınıfına dayatılan kölece çalışma ve yaşam koşulları ve en nihayetinde açlık sınırının altında sefalet ücretinin nedeni TC devletinin içerde ve dışarda yürüttüğü, işgal ve ilhak politikalarından bağımsız değildir.

Amed’den kalkan ve Kürt halkının üzerine bomba yağdıran uçağın maliyeti işçi sınıfı ve emekçi halka fatura edilmektedir.

Hatırlanırsa, bizzat Erdoğan tarafından fiyat artışlarını eleştiren, sebze ve meyve fiyatlarındaki pahalılıktan yakınanlara Kürt halkına yönelik sürdürülen savaş örneğiyle yanıt verilmişti: "Cudi’de, Gabar’da, Tendürek’te, Kandil’de… Biz bunu yaparken, birileri, bizi farklı yerlerden vurmaya çalışıyor. Ne diyorlar? ‘Domates, biber, patlıcan, sivri biber’. Yahu düşünün, bir merminin fiyatı nedir? Düşünün. Benim Mehmet’imin giyinip kuşanması, bu teröre karşı verdiği mücadelenin bedeli nedir? Düşünün. Bunları bu iktidar yapıyor, başarıyorsa hala kalkıyor; patates, soğan, sivri biber bunları konuşuyorlar."

Ve Efrîn işgaliyle devam etmekteydi: "Afrin’de olanları gördünüz. 2 ay leblebi, çekirdek mi kullandık? Mermi kullandık, bomba kullandık. Silahlı, silahsız bütün o insansız hava araçları ile bu teröristleri yok ettik. Bu ne domatese benzer ne patlıcana benzer ne sivri bibere benzer. … Biz 3-5 kuruş gerekirse fazla veririz…" (8 Şubat 2019)

Kısacası AKP-MHP iktidarının Rojava’da, Başûr Kürdistan’da, Libya’da, Karabağ’da yürüttüğü işgal ve savaş saldırıları, operasyonlar halkları daha da yoksullaştırmakta, işçi sınıfı ve emekçiler açlıkla terbiye edilmektedir. Dolayısıyla işçi ve emekçiler yaşamış oldukları durumun gerçek nedenini bilmelidirler.

Farklı kollardan akan işçi eylemlikleri Cizre'de-Kızıltepe'de-Ağrı'da elektrik zamlarına karşı gelişen kitle eylemlikleriyle birleşip yüzünü birleşik mücadeleye çevirdiğinde, Kürt halkının özgürlük nehriyle buluştuğunda zalimlerin saltanatları son bulur ve sarayları yıkılır.

2451

Beylere ve devlete karşı olmak (Nubar Ozanyan)

Artsahk (Karabağ) sekiz aydır kuşatma ve abluka altında. Elektrik, gaz, akaryakıttan yoksun; açlığa ve dermansızlığa mahkum edilmiş bir şekilde teslim olması bekleniyor. Soykırımın günümüzde almış olduğu en utanç verici ve acımasız hali yaşatılmaktadır halka.

Ne uluslararası Adalet Divanı’nın kararı ne sekiz aydır çalınan diplomatik kapılar, Karabağ’da yaşayan Ermeni halkının yaşamsal sorunlarına çare, derdine derman oldu. Yapılan sayısız görüşme, müracaat ve iletişimden hiçbir sonuç çıkmadı.

“Bir Tek Mücadele Kaybedilir; O Da Terk Edilen Mücadeledir.” (Kadınların birliği)

Cumartesi Annelerinin eylemi, bu ülkenin en uzun soluklu mücadelesidir… Birçok kez engellendi, saldırıya uğradı, sürekli hale gelen polis saldırısı nedeniyle 1999’dan 2009’a kadar ara verildi, pandemi döneminde online olarak yapıldı ama ne olursa olsun Cumartesiler, 1995 yılından bu yana yani 28 yıldır “kaybolan” çocuklarını, eşlerini, babalarını, annelerini, arkadaşlarını, yakınlarını arayan insanların ama en çok da annelerin eylem günü oldu.

Yeni Emperyalistler Eski Emperyalistlere Karşı

Kapitalizmin; gelişmesi, genişleyerek yoğunlaşması ve üretimin her geçen gün artmasıyla ortaya çıkan tekelleşme ve uluslararası yönünün esas hale gelmesi, onu daha saldırgan bir aşama olan emperyalist bir aşamaya ulaştırdı. Bu gelişme, sınıfların netleştiği ve sınıflar arası mücadelenin keskinleştiği kapitalist ekonomik sisteminin diyalektik gelişiminin bir karakteristiğidir. Kapitalizm derinlemesine ve enlemesine geliştikçe yeni emperyalist ülkeler ortaya çıkacak ve bu da  emperyalistler arası çelişmeyi artan ölçüde derinleşecektir.

BRICS'in Johannesburg'da zirve toplantısı

Çin yeni emperyalist konumunu genişletiyor

Bugün Güney Afrika'nın Johannesburg kentinde Vladimir Putin'in yalnızca sanal olarak katıldığı yeni emperyalist BRICS ülkelerinin (Brezilya, Rusya, Hindistan, Çin, Güney Afrika) zirve toplantısı sona eriyor.

Altı ülke eklendi

Tartışmaların merkezinde 14 yıl önce kurulan BRICS grubunun "BRICS Plus" olarak genişletilmesi yer alıyordu.

“ECDAT” HİKÂYELERİ[*]

 

“Geçmiş içinde yaşanacak bir şey değildir.

Eyleme geçerken içinden bir şeyler çekip

çıkarttığımız bir sonuçlar kuyusudur.”[1]

 

KADINLARIN BİRLİĞİ | Halk Okulu Devrimcilik Adı Altında LGBTİ+ Düşmanlığı Yapmaya Devam Ediyor!

Bir süredir Halk Okulu’nda LGBTİ+lar ve LGBTİ+ mücadelesi üzerinden genelde ilerici, devrimci harekete özelde proletarya partisine yönelik “değerlendirme”lerde bulunulmaktadır.

Bu “değerlendirmelerin” temel anlayışına ve üslubuna, devrimci kamuoyu da bizler de aşinayız.

Martager (Nubar Ozanyan)

Yaşamı Fakir, savaşımı Martager olan komutan, sert yaşadı. Bir derviş gibi Kafkaslar’ı, Ortadoğu’yu dolaştı. Mazlumların yaşamından gürültü yapmadan kopup giderken geride derin izler ve unutulmaz anılar bıraktı. Yaşadığı her toprak parçasında eski ve köhnemiş olan her şeye meydan okudu. Yaşarken Ararat’a, düşerken Cudi’ye bakarak “Elveda” dedi.

Devrimci Bir Çıkış İçin Örgütlen-Örgütle

“…Komünist Enternasyonale bağlı tüm partiler, ‘Kitlenin daha derinlerine!’, ‘Kitlelerle daha sıkı temas!’ şiarlarını ne pahasına olursa olsun pratiğe geçirmelidirler; kitleler sözünden anlaşılması gereken emekçilerin ve sermaye tarafından sömürülenlerin, özellikle de en örgütsüz ve en bilinçsiz, en fazla ezilen ve örgütsel olarak kapsanması en zor olanların tümüdür.”(1)

Proletaryasız Burjuva Çağı Hayali(!)

 

Telaşlı diplomasi ve açık savaş hazırlığı Nijer: Afrika'da akut savaş tehlikesi!(Rote Fahne (Kizil Bayrak)

26-27 Temmuz gecesi, yaklaşık 26 milyon nüfusa sahip Batı Afrika ülkesi Nijer'de ordu bir darbe düzenledi. Bir önceki başkan Bazoum'u devirdi ve anayasayı askıya aldı.

Frankfurter Rundschau'ya göre Bazoum döneminde Nijer, "İslamcı teröristlerin Sahel'deki ilerleyişine karşı mücadelede Batı'nın son stratejik ortaklarından biriydi".

“En Önde” Durmak, “En Önde” Savaşmak (Dengê Azadî )

Lozan’daki tarihsel haksızlığın 100. yıldönümünde gerilla alanlarına yönelik işgal saldırıları sürüyor. Emperyalist devletlerle İttihatçı Kemalistler arasında imzalanan ve TC devletinin emperyalistlerce kabul edilmesinin resmileştiği tarih olarak 24 Temmuz 1923 Lozan Antlaşması’nın üzerinden yüz yıl geçti.

Sayfalar