Cuma Mayıs 3, 2024

Şengal'e saldırı

Cumhurun başı RTE 7 haziran seçimlerinde sandıkta almış olduğu yenilgiyi nasıl ki kendi lehine çevirmek için Kürtlere yönelik bir saldırı politikasıyla yasama geçirmek istedi ve bu politikada kendince başarılı olduğunu gördüyse şimdi de 9 nisanda Anayasa referandumunda -yaptığı tüm yolsuzluklara,hırsızlıklara rağmen-aldığı yenilgiyi tersine çevirmek,meşruluğu tartışmalı referandumun dikkatini savaşa çekerek,kendisine manevra alan sağlamak için bu kez de dışarıdaki Kürtlere yönelik saldırı politikasını yaşama geçirdi.

Bu kez KDP işbirliğiyle Kürdistan a ve Şengal e bir saldırı düzenledi.Hem de 102 yıl önce Ermeni Soykırımını gerçekleştirdiği bir günde bu saldırı hayata geçirilmiş oldu.T:C. nin 26 savaş uçağıyla gerçekleştirdiği bu saldırıda YPG ve Peşmerge güçlerinin kayıplarının yaşandığı bu saldırıda sivil alanlar da bombalanmıştır.Radyo istasyonları yerle bir edilmiştir.20 YPG savaşçısı ve 6 peşmerge hayatını kaybetmiş,çok sayıda yaralı da vardır.

T.C. devletinin kuruluşunda bu yana tek dil,tek bayrak,tek devlet p0litikası doğrultusunda Kürt ülüşuna ve azınlık milliyetlere yönelik düşmanlık politikasını bilmeyen yoktur.Özellikle de T.C. ni n 80 li yıllardan sonra Kürtlere yönelik imha ve inkar politikası tavan yapmış durumdadır.

Suriye de Esad yönetimine yönelik başkaldırıdan sonra başlayan vekalet savaşları sırasında Suriye nin kuzeyinde T.C.sınırında yaşayan Kürtlerin Esad rejimine başkalldirarak özerklik ilan etmelerin i RTE ve sürekasihiçbir zaman kabullenemedi.Kürtlerin Batı Kürdistan da elde ettikleri bu statü Türkiyedeki Kürtleri de etkilemesinden korkan T.C.buraya yönelik hepdüşmanca davrandı.Buraya yönelik İŞİD in saldırılarına hep destek sundu.İŞİD in Kobaniye saldırılarında RTE Kobanı için 'Kobanı düştü düşecek' demesini Kürtler hiç unutmadı.Kobanı nın İŞİD e karşı destansı direnişi ve bu savaştan büyük bir zaferle çıkması ardından kantonların oluşturulması T.C. yönetimi tarafından hep hasmane bir şekilde takip edildi.

Özellikle de Kürtlerin SDG-Suriye Demokratik Güçleri- ni oluşturup Menbiç ibir hafta içerisinde İŞİD in elinden alıp özgürleştirmesi ve burada yaşayan Kürtlerden,Araplardan,Türkmenlerden bir halk sistemi oluşturması T.C. nin hiç te hoşuna gitmedi.Ve arkasından da Koalisyon güçleriyle İŞİD in başkenti olan Rakka ya yürümesi ve birkaç hafta içerisinde kuşatmaya alması ve şehrin mahallelerine girmeye başlaması ve SDG olarak özgürleştirdikleri her köyde,kasabada halk meclislerini oluşturmaları T.C. nin kabulleneceği birşey değildir.

Bu alanda bulunan emperyalist güçlerin de kabulleneceği şeyler değil... Her ne kadar İŞİD e karşı savaşta kara gücü olarak büyük bir güç olarak emperyalistlerle birlikte Koalisyon güçleri içerisinde yer alsalar da kabul etmeleri zor olan bir gerçekliktir.T.C. nin Kürdistan a ve Şengal e hava saldırısı her ne kadar 'PKK örgütüne yönelik' denilse de burada amaçlananın Rakka da sıkışan İŞİD e nefes aldırmadan başka birşey olmadığını dünya alem biliyor.
Batı Kürdistan daki güçlerin SDG ile birlikte İŞİD in merkezi Rakka ya yönelik bir operasyonda yer aldıkları bir süreçte T.C. nin Batı Kürdistan a ve Şengal e saldırısı bu güçleri arkadan hançerlemekten başka birşey değildir.Koalisyon un kara güçlerinin omurgasını oluşturan Kurtlere YPG ye yönelik T.C. nin saldırısına karşı çıkması bundandır.

ABD askeri subaylarının Türk savaş uçakları tarafından hedef alınan YPG mevzilerini ziyaret ederek denetimde bulunması NATO ortağı olarak görülen Ankara nın uluslararası prestijini fena halde sarsmıştır.Bu politika da T.C.den daha fazla taviz koparmadan başka birşey değildir.
Diğer taraftan Ortadoğudaki zenginliklerin paylaşımda pay sahibi Rusya da RTE nin Suriye politikasına hiçbir şekilde güvenmeyen Putin İŞİD ve öteki islami örgütlerle mücadelede YPG ile kurduğu ittifakın etkisizleştirilmesine olanak tanımaz.

ABD ve Rusya nın müttefiki konumundaki olan YPG denetiminde olan bölgelerin istikrarsızlaştırılmasına karşı çok daha etkili askeri önlemlerin alınacağına önümüzdeki dönem tanık olacağız.Özellikle Anayasa referandumundan -RTE nin başkanlık hayallerinden-sonra savaş stratejisini süreklileştirmek isteyen Ankara nın esas hamlesi Kandil e yönelik bir kara operasyonu yapmak istediği görülüyor.Buna yönelik kapsamlı hazırlıklarn yapıldığı,sınır bölgesine tankların yığıldığı görülüyor.Bu operasyon için peşmergeden ,KDP den destek istendiği bilinmeyen birşey değil.Güney Kürdistandaki KDP nin dışındaki oluşumların -YNK,Goran Hareketi - buna karşı oldukları da bilinmeyen birşey değil.

RTE nin Suriye -EL BAB -bataklığından sonra bir de Irak -KANDİL -bataklığına askerleri sokması Hem Türkler hem de Kürtler açısından felaketle sonuçlanacak bir durumdan başka birşey değildir.Bu Kandil operasyonu çok sayıda yoksul halkın çocuklarının yaşamlarına malolacağı bilinmelidir.Çok açık değil mi? Buna karşı şimdiden savaş karşıtı sesler yükseltilmelidir, yürüyüşler,mitingler yapılmalı.

Başkanlık hayalleriyle yatıp kalkan RTE yakında ABD yi,başkan Donald Trump u ziyaret edecek.Görüşülecek konuların başında Suriye ve Kürtlerin olacağı çok açık.

Açık olmayan ABD ye ne pazarlanacak....

43749

Hukuk Mu Dediniz?

Güney Afrika Cumhuriyeti'nde, emperyalist bir tekelin çıkarları uğruna maden işçilerinin katledilmesi (16.08.2012)

Burjuvazi ve onu hizmetindeki kalem erbabı; “hukuk”, “adalet”, “hukukun üstünlüğü”, “yargı bağımsızlığı”, “bağımsız Türk mahkemeleri”, “demokrasi” “insan hakları” gibi kavramları çok sever. Her fırsatta bunları dile getirirler. Burjuvaziyi tanımayanlar; “bunlar ne kadar da adalet ve hukuk düşkünüymüş” diye hayret içinde kalır ve alıkışlarlar, kendi zayıf “hukuk düşkünlüklerinnden" ve  zayıf “adaletli” oluşlarından utanır olurlar.

 

“Zamanın ruh(suzluğ)u”na karşı İbrahim Kaypakkaya

“Geçmiş asla ölü değildir.Geçmiş, geçmiş bile değildir.”[1]

 

Postmodern vazgeçiş dört yanımızı kuşatmışken; çürüyen “zamanın ruh(suzluğ)u”na inat İbrahim Kaypakkaya hakkında yazmak, konuşmak çok önemlidir ve gereklidir…

Gereklidir çünkü gerçeklerin “unutuşa”, “suskunluğa” terk edilmek istendiği yalanın egemenliğinde, Mihail Yuryeviç Lermontov’un ‘Düşünce’ başlıklı şiirindeki, “Kaygıyla bakıyorum bizim kuşağa!/ Geleceği ya boş ya karanlık görünüyor...” dizeleri anımsamamak/ anımsatmamak elde değil…

Beşikçi ve Kürd resmi ideolojisi

Ömrünü Türk resmi ideolojisiyle mücadele etmekle geçirmiş,Kürdistan Ulusal Kurtuluş Mücadelesinin kırk yıllık emektarı İsmail Hoca’nın Apocu resmi ideolojinin yeniden üretiminden ve propagandasından sorumlu Ferda Çetin üzerinden eleştiri adı altında saldırıya uğraması hazin olmanın ötesinde Kürdistan’da Kürdistanlıların iktidarından yana kesimlerle Türkiyelileşme sevdalısı entegrasyoncu kesimler arasındaki ideolojik cephe savaşının başlangıç düdüğü olma potansiyeline de sahiptir.

 

Edebiyatin Latin Cephesine kenar notlari[*]

“Adını değiştir,öykü seni anlatsın.”[1]

“Resmi payeleri hep reddettim. Legion d’honneur’ü de kabul etmemiştim. Fransız akademisine de girmedim. Yazar kendisinin bir kuruma dönüştürülmesini reddetmelidir. Bu onur verici bir paye dahi olsa bunlar kişisel nedenlerim. Ayrıca şu da var: ben iki kültürün barış içinde bir arada yaşayabilmesi için uğraşıyorum. Elbette çelişki ve çatışma var ve olmalı. Burjuva bir ailede yetiştiğim hâlde sosyalist oldum. Sempatim ondan yanadır. Bir de bu yüzden, bu ödülü verenlerin konumundan dolayı, kabul edemem,” vurgusuyla ekler Jean Paul Sartre: 

Latin Amerika'dan barış süreçleri 'El Salvador’ örnegi

  * Anlaşıldı:Savaş artık Barış demek.Öyleyse bundan böyle domuzlara at,kız çocuklarına erkek deyip geçelim...”[1]

 

El Salvador’da iç savaşın tarihi, 1970’li yıllarda, topraksız köylülerin, kent yoksullarının, işçilerin, öğrencilerin sokaklara dökülen muhalefeti karşısında ABD destekli ordunun kanlı operasyonlarına dayanır.

Kanlı parseller

Bugün 2014'ün ilk günü. Hastalar sağlık, yoksullar varlık, mahpuslar özgürlük, âşıklarsa kavuşmayı diler her yeni yılda. Ben nice hayaller kurarak binlerce yıl öncesine gittim yeni yılın bu ilk dakikalarında. Hayal bu ya, Tanrı ilk yarattığında dünyayı, sihirli bir değnekle dokunsaydı eğer hayatın zümrüt yeşili bahçelerine, atalarımız olan ilk insanlar cennet bir dünyaya açacaklardı hayretle gözlerini.

Muharrem Erbey'in suçu ne

  Geçenlerde Diyarbakır cezaevine gidip bazı dostları ziyaret ettim. Uzun yıllardır tutuklu olan Senanik Öner, Hatip Dicle, Şırnak belediye başkanı Ramazan Uysal, Muharrem Erbey ve İdil belediye başkanı Resul Sadak'la kısıtlı bir zamanda da olsa hasret giderdim. Hepsi yıllardır hapiste; hapislik adeta yaşamlarının bir parçası haline gelmiş. Kendisini meselenin tarafı olarak gören mahkemeden herhangi bir beklentileri kalmamış, hukuk ve adalet duygularını haklı olarak yitirmişler. Rehin olarak içeride tutulduklarını düşünüyorlar.

Ecdat(iniz)in VukatU(lar)i[*]

“İşte bir sürü olay sana. Ve bir sürü soru.”[1]

 

Hepimize Stephen Hawking’in, “Bilginin en büyük düşmanı bilgisizlik değildir, bildiğini zannetmektir,” sözünü anımsatan bir “Ecdat” yaygarası aldı başını gidiyor…

Semih Gümüş’ün, “Tarihi anlar yaratamaz”; Giorgio Agamben’in, “Tarih asla anda yakalanamaz, sadece bütüncül süreç olarak yakalanabilir,”[2] uyarılarını kavrayamayan “ecdat körlüğü” dört yanı sarıp sarmalıyor…

Umutlarımızı Büyütüyoruz

 

“... komünist için sorun, mevcut dünyayı köklü bir biçimde dönüştürmek (revolutionieren), varolan duruma pratik olarak saldırmak ve onu değiştirmektir.”Marx-Engels

SİBEL ÖZBUDUN – TEMEL DEMİRER 2014

Hayaller(imiz)le, cüret(imiz)le, umut(larımız)la yolumuzu açacağız 2014’te de sen/siz orada biz burada; Cemal Süreya’nın, “Artık hayallerim suya düşecek diye/ kaygılanmıyorum./ Çünkü, onlar düşe düşe/ yüzmeyi öğrenmişler,” dizelerini terennüm edeceğiz inat ve ısrarla…

İT DALAŞINDA TARAF OLUNMAZ, SINIFIN NET TAVRI KONUR

Sınıfsal mücadele yaşadığımız coğrafyada belirleyici özellik taşıyor. Bölgemiz  Türkiye’deki örgütlü sınıf mücadelesinin seyrine göre şekil alacaktır. Ezilenlerin başkaldırışı da    göre ilerleme veya gerileme gösterecektir. Bu gerçek Kürdistan için de geçerlilik taşımaktadır.

Sayfalar