Cuma Mayıs 17, 2024

Şimdi yeni şeyler söylemek lazım.”

Siyaseti, somut şartların somut tahlili sonucunda izlenecek yol ve yöntem olarak tanımlamak mümkün.Somut şartların somut tahlilini yapıyorsanız,yani olguya objektif bakma kaygınız varsa,günümüzün Kürdistanını tanımlarken kullanmanız gereken kavramlar Kürd uluslaşması ve ulusal birlik,ulusal kongre,ulusal ordu,ABD,AB,Rusya,Çin,BM,dış dinamikler,enerji ve petroldur.“Çözüm süreci” adı verilen TC’nin Kürdistan ulusal kurtuluş hareketini çözme,Kürd özgürlük hareketinin de “ava gideni avlama” projesinde yukarıdaki kavramlardan sözeden yok.Tedavüldeki kavramlar silahsızlanma,Türkiye partisi,halkların kardeşliğidir ve olguyu anlamada bize yol
göstermez.Ulusal birlik,dış dinamikler,enerji,petrol gibi kavramları kullanmıyor olmaları,bu sürecin taraflarının bu kavramlardan bihaber oldukları anlamına gelmiyor.Üçüncü göz tartışmaları herkesin dip dalgasının farkında olduğunun açık kanıtı.

Kullanılan “barış” söylemlerinin tam tersine,TC daha önce El Nusra üzerinden yürüttüğü vekalet savaşını IŞİD üzerinden bir Kürd-Arap savaşına dönüştürmek için elinden geleni ardına koymadı. Kürd özgürlük hareketi buna serhildanlarla “kamu düzenini” hırpalayarak sınırlı bir karşılık verdi. Nato sınırları güvencesinin yanına eklenecek bir Kürd-Arap savaşı güvencesini TC’nin sömürgesinin muhafazasına yönelik stratejisi olarak değerlendirmek gerekiyor.Ve bu stratejinin başarısızlığa mahkum olduğunu iddia edecek durumda değiliz.Bu stratejiyi kırmanın yolu Japonya’dan ABD’ye kadar tüm dünyada oluşan,barbarlara karşı başarılı bir yurt savunması sürdüren
Kürdistani güçler sempatisini örgütlemek, Kürd diplomasisine yeni kanallar açmak ve Batı dünyasıyla ittifak olanaklarını arttırmaktır.Bunun “demokratik modernite” teorileriyle yapılamayacağı ortadadır.Bu stratejiyi kırmaya dönük bir diğer önemli hamle de Güney Kürdistan’daki “TC müttefiki olmayan” güçlerle entegrasyona gitmek ve ulusal ordulaşma pespektifini hızla yaşama geçirmektir.Sömürgeci devletlerin yaralı bir hayvan olduklarını ve Kürdistani güçlerin çok üzerinde askeri kapasiteye sahip olduklarını ve bu kapasiteyi kullanılmaz hale getirmenin yolunun uluslararası ittifaklar kurmaktan geçtiğini bilince çıkarmak zorundayız.Saddam Hüseyin diktatörlüğü ve Güney Kürdistan karşıtlığının ürettiği sonuçların AKP yönetimindeki TC ve müttefiki IŞİD ile Kuzey Kürdistan karşıtlığında tekrarlanabileceği ihtimaline de hazırlıklı olmak gerekiyor.

Dünyayı bir satranç tahtası olarak olarak kullanan güçler açısından artık dört parçalı Kürdistan sosyolojik değil,siyasal ve ekonomik bir alandır.Kürdistan enerji kaynaklarının denize çıkışı meselesi dünya ekonomisi açısından yaşamsal önemdedir. Böylesi bir dönüşüm momentinde Kemalizmvari sahtekar bir anti-emperyalizmi aşmak önemlidir.Parçalı sömürge Kürdistan’ın çelişkisi emperyalizmle değil,Kürdistan’ı askeri ve ekonomik işgal altında tutan sömürgeci yapılarladır.TC’nin “Kobane düştü,düşecek” hevesini kursağında bırakan kardeş halkların dayanışması ya da bir gülüşüne dünya kurban edilesi gencecik çocukların şehadetleri değil;”kapitalist modernite”nin IŞİD mevzilerini darmadağın eden hava saldırıları ve TC’ye çektiği sert ayar olmuştur.Uzun süredir söyleyegeldiğimiz üzere: paradigma değişmiştir,tez değişmiştir,politik zemin değişmiştir.Anti-tez de değişmek zorundadır.Güney Kürdistandaki TC yanlısı yapıların siyaset zemini de,Kuzey Kürdistanda sınır tartışmayan, sahte solcu,“bağımsızlığı çöpe atan” kafa yapısı da paradigma değişikliğiyle birlikte tarihin çöp sepetinde yerini almıştır.Mevlana’nın dediği gibi: “Dünle beraber gitti ne kadar söz varsa düne ait cancağızım,Şimdi yeni şeyler söylemek lazım.”



02.12.2014, ZÜLKÜF AZEW

89557

HER GÜN DÖRT İŞÇİ, BEŞ KADIN

“Son kötü günleri yaşıyoruz belki

İlk güzel günleri de yaşarız belki

Kekre bir şey var bu havada

Geçmişle gelecek arasında

Acıyla sevinç arasında

Öfkeyle bağış arasında//

Biz kırıldık daha da kırılırız/

Kimse dokunamaz bizim suçsuzluğumuza.”[1]

 

ÇİN: KARMAŞIK BİR SORU(N)…[1]

“ben hiç başlamamış bir dündeyim.

yağmur yağacak...

hiç başlamamış bir yarın çok var.

hiç bitmeyen bir dün de çok var...”[1]

 

Arif Dirlik’in, “Sadece bir ulus değildir; bir uygarlıktır,” notunu düştüğü Çin’in geneli veya özelde ise “bugünü” hakkında yazmak kolay değil.

Binlerce tarihsel bağıntı ve güncel referanslarıyla Çin, çoklu bir örnektir.

SINIF KONUŞMAZSA MEYDAN ÇAPULCULARA KALIR

EYLEM BIRLIKLERININ GÜNÜMÜZDEKI ÖNEMI VE DÜŞÜLMEMESI GEREKEN HATALAR ÜZERINE

 

EĞITIM NOTLARINDAN ULUSAL SORUN

 

ULUSAL SORUN

 

Ulusal sorun oldukça geniş bir konudur. Ulusal soruna ilişkin kapsamlı tartışmalar yapılmıştır. Doğru görüşler bu tartışmalar sonucu ortaya çıkmıştır MLM’lerin ulusal soruna yaklaşımları Leninizm döneminde şekillenen ulusal soruna ilişkin görüşlerden farklı değildir. Ulusal soruna ilişkin ülkemizde de farklı değerlendirmeler vardır. Bu farklılıklardı da öğrenmek önemlidir.

 

Faşizm

 

 Almanya’nın caddeleri ve şehirleri kanla sulandı. Viyana’nın işçi semtleri,askeri birliklerin ateşiyle yakılıp yıkıldı., harabeye döndü.Yoksulluk, yıkım, felaket ve acı. Üstünde insanlığın en ünlü beyinlerinin eserlerinin yakıldığı ortaçağa özgü odun yığınlarının alevleriyle aydınlatılmış kapitalist baskı ve uygarlığın batışı, giyotin ve cellat baltası. Faşizm işte bunları getirdi. Ayrıca dünyayı felakete, yeni bir korkunç katliama sürüklemek tehdidini de beraberinde getirmektedir.  Dimitrov

                  

Prometheus’un Torunları Ateşi Yeniden Harlıyor

Tarihte hep direnenler kazanmıştır. Haklı olanlar, düşmana karşı savaşta bir çok defa yenilmelerine karşın, direnmelerinin karşılığını eninde sonunda almışlardır. Bu kural, salt geçmişe ait olmayıp geleceğe de aittir. Yunanistan’da da olacak olan budur. İşçi ve emekçiler, alın terlerinin "borç” adı altında emperyalist tekellere peşkeş çekilmesini ve bu ağır sömürü dayatmasını asla kabul etmeyeceklerdir.

Hindistan İşçi Ve Emekçilerin Tarihi Mücadeleleri İle Enternasyonal Dayanışma Her Alanda Yükseltilmelidir

Emperyalist burjuvazinin ve gericiliğin "sosyalizm hayalleri öldü” yaygaraları, küçük burjuvazinin sosyalizmden öcü görmüş gibi kaçarak: ”işçi sınıfının devrimciliği bitti” söylemleriyle liberal burjuvazinin ideolojik ve siyasal güzergahında yerini almaları; dünyada işçi ve emekçilerin sosyalizme olan güvenini bütünüyle yıkmaya yetmediği gibi, onların sosyalizm için mücadele ateşini yükseltme savaşımının önünde de engel olamıyor.

Hindistan İşçi Ve Emekçilerin Tarihi Mücadeleleri İle Enternasyonal Dayanışma Her Alanda Yükseltilmelidir

Emperyalist burjuvazinin ve gericiliğin "sosyalizm hayalleri öldü” yaygaraları, küçük burjuvazinin sosyalizmden öcü görmüş gibi kaçarak: ”işçi sınıfının devrimciliği bitti” söylemleriyle liberal burjuvazinin ideolojik ve siyasal güzergahında yerini almaları; dünyada işçi ve emekçilerin sosyalizme olan güvenini bütünüyle yıkmaya yetmediği gibi, onların sosyalizm için mücadele ateşini yükseltme savaşımının önünde de engel olamıyor.

Merkel-Westerwelle ikilisiyle Alman Burjuvazisi Yeni Saldırılara Hazırlanıyor

Almanya’daki 27 Eylül genel seçimler öncesinde, nasıl bir hükümet kurulacağı, Alman tekelci burjuvazisi tarafından belirlenmişti. Kamuoyu anketleri de CDU-CSU ve FDP nin önde gittiğini teyit ederken, alman tekelci burjuvazisinin yeni hükümetini de onaylamış oluyordu. Emperyalist tekelci sermayenin, ülkeyi uzun bir süredir "büyük koalisyon” adını verdiği CDU-SPD ikilisiyle yönetmesi, onlara önemli kazanımlar kazandırmıştı.

BALIK VE MELISA

Uzun zamandır işsizdi. Hangi kapıya el uzatsa boşa çıkıyordu. Evde bulunmak, ev halkıyla göz göze gelmek istemiyordu... Erkenden kalkıyor, açlıktan guruldayan midesiyle zor atıyordu kendini dışarıya. Ardından şuursuzca, saatlerce dolaşıyordu sokaklarda, caddelerde... 


Sayfalar