Cuma Nisan 26, 2024

“Sınıfsız toplum kurulana kadar kültür devrimleri gereklidir”

Büyük Proleter Kültür Devrimi (BPKD) 1966 yılında sosyalist Çin’de ÇKP MK içindeki kapitalist yolculara karşı Mao Zedung’un bizzat önderlik ettiği büyük bir devrimdi. Sosyalizmi kurmuş ve bu yolda ilerleyen bir ülkede, Çin’de, Liu Şao-Çi’nin başını çektiği parti içindeki yeni burjuvaziye karşı, Mao’nun Ağustos 1966 tarihinde “Karargahı Bombalayın” şiarıyla başlayan o büyük devrim, revizyonistlerin parti içinde alaşağı edilmesiyle başarıya ulaşmıştı.

Büyük Proleter Kültür Devrimi, sosyalizmde sınıf mücadelesinin bitmediği, aksine kimin kazanacağının henüz belli olmadığı şartlarda, MLM’ye yaptığı büyük katkıyla proletarya diktatörlüğünü daha da zenginleştirerek tarihte hak ettiği yeri almış oldu. Büyük Proleter Kültür Devrimi, parti içindeki yeni burjuvazi üzerinde proletarya diktatörlüğünün yeniden tesisi idi. Bu sadece ideolojik bir baskılanma değil, askeri, iktisadi ve kültürel tüm alanlarda geliştirilen bir devrimdi. Büyük Proleter Kültür Devrimi’nin en büyük özelliği kapitalist yolculara karşı kitlelerin seferber edilmesiydi. Kitleler, tıpkı devrim öncesi gibi, harekete geçirilerek, iktidarı gasp eden revizyonistlere karşı ayaklanarak, kaybedilmek üzere olan sosyalist iktidarı revizyonistlerin elinden çekilip almıştı. Kitleler, proletarya diktatörlüğüne sahip çıkarak, yeni burjuvaziyi yenerek zafer kazanmışlardı.  Mao, Büyük Proleter Kültür Devrimi’nde kitlelerin o muazzam tarihsel önemini şöyle özetliyordu. “Bu defaki Büyük Proleter Kültür Devrimi, proletarya diktatörlüğünü sağlamlaştırmak, kapitalizmin restorasyonunu önlemek ve sosyalizmi kurmak için tamamen zaruri ve fevkalade”.

Mao Zedung bunu, 1966 yılında fark etmemişti. BPKD’den çok önce de sosyalizm şartlarında sınıf mücadelesinin acımasızca sürdüğü ve komünistlerin sürekli uyanık olmalarını şu sözlerle dile getiriyordu; “Günümüzde devrimin  görevi henüz tamamlanmamıştır; henüz, en sonunda kimin kimi alaşağı edeceği kesinlikle belli değildir. Sovyetler Birliği’nde Kruşçev iktidarda değil midir? Burjuvazi iktidarda değil midir? Bizde siyasi iktidarın burjuvazinin elinde olduğu durumlar vardır; onların adamlarının bulunduğu üretim tugayları, fabrikalar ve sein komiteleri olduğu gibi, bölge ve eyalet komiteleri de var. (…) Sınıf mücadelesi hemen sizin yanı başınızda değil midir? Karşı devrim diye bir şey olmazsa, o zaman niye hala devrimlere ihtiyacımız olsun” diyerek sosyalizmde geriye dönüşlere dikkat çekiyordu.

Büyük Proleter Kültür Devrimi’nin MLM olan bu katkısı, sadece devrimi gerçekleştiren ülkeler için geçerli değildir.  BPKD, devrim öncesinde MLM bir partide partiyi ele geçiren revizyonistlere karşı da yapılan, yapılması gerekli bir “devrim” niteliğindedir. Büyük Proleter Kültür Devrimi’nin biz MLM’lere bıraktığı en büyük derslerden biri de budur. Partide çoğunluk olan ya da kendisini çoğunluk yerine koyup, kitlelelere o şekilde gösteren revizyonistlere karşı, parti tabanını başvurularak, yani suyun kaynağına inilerek revizyonistleri alaşağı etme harekatıdır. 

Revizyonistler, parti içinde hiçbir zaman demokrasiyi tanımazlar. Tüzük onların lehine işliyorsa vardır.  Kendi azınlık kararları herkesin uyması gereken kararlardır. Onlar için partililer, kendileri gibiyse bir anlamı vardır. Parti kitlesi revizyonistler için sadece söylenenleri yapanlardır. Kendi düşünce ve önerilerini söylemeyi, itiraz etmeyi, eleştirmeyi parti kitlesi için bir lüks gördüğü için, partiye musallat olmuş revizyonistler, parti kitlesini bir şey bilmeyen, sadece söylenenleri yapmakla mükellef gördüğü için küçümsenmekte ve hiçe saymaktadır.

Bu devrim deyiminden çıkan en büyük derslerden biri de, Büyük Proleter Kültür Devrimi sonrası Şanghay’daki 17 no’lu fabrikanın parti komitesiyle yapılan bir röportajda partili işçilere BPKD sırasında “Parti birliğini bozmaktan korkmadınız mı?” sorusuna verilen cevaptır. İşçiler bu soruya gayet açık ve net olarak, “Hayır. Mao, bize, parti içinde anlaşmazlıktan korkmamamızı öğretti. Liu Şao-Çi ise, tam tersine, ‘parti içinde barış’ öğütleri veriyordu; elbette oportünizmden başka bir şey değildi bu. Mao, bu ‘iç barış’ anlayışına karşı mücadeleyi çok önceleri başlatmıştı” diyerek, kitlelerin sürü olmadıklarını açıkça ortaya koymuşlardı.

Keza, aynı parti komitesine “Demokratik merkeziyetçilik anlayışına bağlı bir Partide, yönetime karşı bir isyan nasıl olabilir? İsyan ile Parti disiplini birbirleriyle çelişmiyor mu?’” soruna yine “Hayır. Kayıtsız şartsız boyun eğmeyi, Parti önderlerine kölece itaati ve tartışmasız disiplini öğütleyen Liu Şao-Çi idi. Kitlelerin fikirlerine hiç kulak asılmıyordu. (…) Liu, şöyle demişti ‘kitleler geridir’, Mao ise, şöyle diyor: ‘gerçek kahraman kitlelerdir’ ‘”diyordu.

(Bir Partizan)

 

45975

Devrimci Bir Çıkış İçin Örgütlen-Örgütle

“…Komünist Enternasyonale bağlı tüm partiler, ‘Kitlenin daha derinlerine!’, ‘Kitlelerle daha sıkı temas!’ şiarlarını ne pahasına olursa olsun pratiğe geçirmelidirler; kitleler sözünden anlaşılması gereken emekçilerin ve sermaye tarafından sömürülenlerin, özellikle de en örgütsüz ve en bilinçsiz, en fazla ezilen ve örgütsel olarak kapsanması en zor olanların tümüdür.”(1)

Proletaryasız Burjuva Çağı Hayali(!)

 

Telaşlı diplomasi ve açık savaş hazırlığı Nijer: Afrika'da akut savaş tehlikesi!(Rote Fahne (Kizil Bayrak)

26-27 Temmuz gecesi, yaklaşık 26 milyon nüfusa sahip Batı Afrika ülkesi Nijer'de ordu bir darbe düzenledi. Bir önceki başkan Bazoum'u devirdi ve anayasayı askıya aldı.

Frankfurter Rundschau'ya göre Bazoum döneminde Nijer, "İslamcı teröristlerin Sahel'deki ilerleyişine karşı mücadelede Batı'nın son stratejik ortaklarından biriydi".

“En Önde” Durmak, “En Önde” Savaşmak (Dengê Azadî )

Lozan’daki tarihsel haksızlığın 100. yıldönümünde gerilla alanlarına yönelik işgal saldırıları sürüyor. Emperyalist devletlerle İttihatçı Kemalistler arasında imzalanan ve TC devletinin emperyalistlerce kabul edilmesinin resmileştiği tarih olarak 24 Temmuz 1923 Lozan Antlaşması’nın üzerinden yüz yıl geçti.

Kalbim Zap’ta çarpar! (Nubar Ozanyan)

Yeni bir yüzyıl direnenlerin hikayeleri ve isimleriyle yazılmalıdır. Zalimlerin yazdığı yüz yıllık faşist tarihi parçalamanın zamanı çoktan gelmiştir. Soykırımcılar, teknolojinin üstünlüğüne her gün yenilerini ekleyerek kıyıcı ve yok edici silahlar üreterek Kurdistan’ın en ışıldayan direniş parçalarına saldırsa da, 26 gün abluka ve bombardıman altında yaralı olduğu halde “teslim ol” çağrılarına direnen gerillanın karşısında çoktan yenilmiştir!

Çoktan yenilmiştir, Osmanlı’nın İttihatçı subay ve askerleri, Türk ordusunun işkenceci generalleri!

“Halkın aslanları: HBDH milisleri” (Ziya Ulusoy)

Bahsetmek istediğimiz HBDH militanları. Yaklaşık 7 yıldır Erdoğan faşizminin acımasız  saldırı ve zulmüne karşı mücadele ediyorlar. Şimdiye değin yüzlerce eyleme imza attılar.

Mücadele koşulları çok ağır. Faşizmin saldırgan ve devasa miktardaki polis aygıtı, yüksek gözetleme ve takip tekniğini de kullanarak, hareket imkanını çok daraltıyor. Az güçle ve bu duruma rağmen, HBDH militanları eylem yapabiliyor. Biribirinden çok uzak kentlerde de, değişik bölgelerde de, aynı kentin değişik semtlerinde de Erdoğan faşizmine karşı eylem yapabiliyorlar.

Dedikoducu Modacılar

Amann... sanki kendileri de proletaryalarda karşılık bulsalardı chp ve hdp'lilerde taban, oy (veyahut da boykotçu) almış olmayacaklardı.

Neysee...

Nerede kalmıştık.

Maltepe'de bir mayıs.

Yolun bir tarafında tip'liler bir tarafında hdp'liler.

Yolun sağına, soluna... gölgesine de sıkışmış... tip'çilerin giyimlerini kuşamlarını ... diğer kortejlerdeki insanlarla kıyaslayan benim gibi de dedikocu modacılar.

Bu keşmekeşliğin içerisinde de..

Tip'çilerin gözleri  hdp'lilere... hdp'lilerinki de tip'çilere kayıyor.

Bizim devrim! (Nubar Ozanyan)

Rojava’nın haritadaki yeri sorulduğunda Kürtlerin bir kısmının dışında kimsenin doğru dürüst yanıt veremeyeceği bir süreçten geçilerek gelindi bugünlere. Büyük riskler göze alındı. Ağır bedeller ödenerek kazanımlar elde edildi. Bu sayede Rojava, özgürlüğüne kavuştu. Ortaya konan devrimsel hamleler, sayısız çaba sonucu Rojava halkları daha ileri ve gelişkin bir sürece geldi. 

DİK DURUP BOYUN EĞMEYENLER[*]

 

 

“Yol daima ayaklarınızın altında,

rüzgâr daima arkanızda olsun.”[1]

 

“Bu bir çıkmaz sokak. 3.Dünya savaşı yaklaşıyor.” Mu gerçekten de?

Rusya Güvenlik Konseyi Başkan Yardımcısı Medvedev, 11-12 Temmuz 2023 tarihlerinde Vilnius’ta gerçekleşen NATO Liderler Zirvesi’nde Ukrayna’ya yapıla gelen silah yardımlarının daha da arttırılması kararına ilişkin olarak şu değerlendirmede bulunmuş:

“Çıldırmış olan Batı, başka bir şey düşünemez oldu. Aptallık noktasına kadar en yüksek düzeyde öngörülebilirlik içerisindeler. Bu bir çıkmaz sokak. 3.Dünya Savaşı yaklaşıyor.” (1)

“Kim Daha Kötü Kaypakkaya’cı?”

Halkın günlüğü gazetesinde yayımlanan bu makaleyi yerinde ve doğru tespitlerinden ayrıca Kaypakkaya'yı anlama ve algılama yönünden değerli bir yazı olması sebebiyle okumanızı tavsiye ederiz.

“Kim Daha Kötü Kaypakkaya’cı?”

Sayfalar