Cumartesi Mayıs 18, 2024

T.C.’nin Suriye Saldırısı ve Devrimci Görev :Çetin Çetin

T.C.’nin Cerablus’a denetimindeki ÖSO cihatçılarıyla İŞID devir alarak Suriye bataklığına girmesini değerlendirmeye geçmeden önce emperyalistlerin BOP ve Ortadoğu’daki gelinen duruma kısaca değinmekte yarar var.

BOP, 2004 yılında ABD Başkanı George W. Bush tarafından ‘‘terörizmi besleyen bataklıkları kurutmak’’ ortaya atıldı. ABD emperyalistlerinin asıl amacı ise Ortadoğu’daki başta petrol olmak üzere enerji kaynakları ve ikmal yolları üzerinde tam hakimiyet kurmak ve Ortadoğu’yu yeniden dizayn etmekti. O dönemin ABD Dışişleri Bakanı C. Rice ‘‘başta Türiye olmak üzere Fas’tan Basra körfezine kadar Ortadoğu’da bulunan 22 ülkenin sınırlarının değişmesi gerekli’’ demişti.

‘‘Terörizmi besleyen bataklıkları kurutmak’’, ‘‘demokrasi’’, ‘‘özgürlük’’ götürmek için ABD emperyalistleri Mart 2013 yılında Irak’ı işgal ettiler. Radikal uygulamalara giriştiler. Katliamlar, işkenceler yaptılar. İran-Irak savaşı sırasında her yönüyle destekledikleri Irak devlet başkanı Saddam’ı idam ettiler. 8 yıl boyunca Irak’ı işgal altında tutan ABD emperyalizmi kendilerine karşı gelişen mücadeleden dolayı ağır kayıplar vermeye başladı. ABD askerleri 2011 yılında Irak’ı terk etmek zorunda kaldı. ABD emperyalistleri Irak yenilgisinden çıkardığı derslerle Ortadoğu’yu dizayn etmek konusunda taktik değişikliklere gitti.

BOP ile Ortadoğu haritalarında çeşitli değişiklik yapmak isteyen ABD demokrasi, insan hakları v.s. gibi değerleri bu coğrafyaya getirme bahanesiyle ilgili çalışmalar yaparak sivil toplum örgütlenmelerini(!) öne çıkararak buralardan karışıklıklar yaratma çabasına girdi. Diktatörlükle yönetilen açlık, işsizlik, yolsuzluk hat safada yaşandığı bu ülkelerde yönetimlere karşı öfke bu çabalarla birleşince adına ‘‘Arap Baharı’’ denilen sürecin fitili de ateşlenmiş oldu. Bu süreçle birlikte suni devrimler yaşanmış ve mevcut diktatörlükler devrilmiştir.

17 Aralık 2010 da Tunus’ta bir gencin kendisini yakmasıyla başlayan bu süreç neredeyse tüm Arap ülkelerine sıçradı. Tunus’ta olduğu gibi Mısır’da da açlık, işsizlik, yolsuzluk, diktatörlük gibi benzer sorunlar sebebiyle halk isyan etti. H.Mübarek iktidardan düşürüldü, hapse konuldu. Libya’da ABD ve AB ülkelerinin eğitip silahlandırdığı İslami cihatçılar Kaddafi iktidarına son verdiler, Kaddafi’yi linç ederek öldürdüler. Bu alanlarda da petrol başta olmak üzere çeşitli yeraltı zenginlikler ABD ve AB ülkeleri arasında paylaşımı yeniden gerçekleştirildi.

Suriye’de de iç savaş 2011 de başladı, hala devam ediyor. Suriye’de daha iyi şartlar altında yaşamak isteyen halk, B.Esad ve yönetimin uygulamalarına karşı protestolara başladı. Esad’ın protestolara cevabı ise çok keskin ve acımasız oldu. Bunun üzerine halk kendi içerisinde sivil ordular kurmaya başladı. Emperyalistler ve bölge gerici devletleri bu durumu değerlendirmek için fazla beklemediler. (Zaten BOP içerisinde Suriye’yi 3 küçük devlete bölmek kararlaştırılmıştı.) Başka alanlardan, İslami ülkelerden buraya cihatçı taşıdılar. Türkiye sınırlarından Suriye’ye geçirdikleri cihatçıları eğittiler, donattılar ve Esad rejimine karşı savaşa sürdüler. 2014 yılında El Kaide’den ayrılan İŞID’in Suriye ve Irak’ta örgütlenmesi ise Suriye’deki Arap Baharını bambaşka bir boyuta taşıdı. Suriye emperyalistlerin savaş alanına dönmüş bir durumdadır. Rusya ve İran Esad’ın yanında savaşmaktadır. ABD, AB, İran ve Rusya bir şekliyle doğrudan veya oradaki guruplar, çeteler vasıtasıyla savaşa müdahil olmuş durumdadırlar. Türk hakım sınıfları ÖSO’yla Cerablus’a girmesiyle Suriye’deki savaşa dahil olmuştur. Yani açıkça ifade edecek olursak Suriye bataklığına T.C.’de dahil olmuştur. T.C.’θ pek çok kurban vereceği uzun bir savaş bekliyor.

Suriye’de T.C.’nin bataklığa saplandığı ve buradaki halklardan bir yenilgi alarak arkasında bir yığın ölüm ve sakat bırakarak geri dönecektir. Daha şimdiden bunu söylemek, yazmak için kahin olmaya gerek yok. Bizler bir konu hakkında konuşurken veya yazarken tarihi derslerden yararlanırız:

RSE 1979 yılında ‘‘devrim ihraç ediyoruz’’ adı altında Afganistan'ı işgal etti. Çok geçmeden kendisine karşı gelişen mücadele, savaş karşısında Afganistan’da bir bataklığa saplandığını gördü. ABD emperyalistlerinin de buradaki İslami örgütlere silah ve her yönlü desteğiyle RSE Afganistan’dan kovuldu.

Yine başka bir örnek: ABD emperyalizmi Güney Viyetnam’ı Kuzey Viyetnam’ın komünizminin yayılmasını engellemek bahanesiyle Viyetnam’ı işgal etti. 1963 ile 1973 yılları arasında işgal ettikleri Viyetnam’da büyük bir yenilgi aldılar. Viyetnam ABD emperyalistleri için bir bataklığa dönüştü. ABD Viyetnam savaşında gelişmiş teknolojiye, silahlanmaya sahip olmasına rağmen 60 000 askerini kaybettikten sonra Viyetnam’ı terk etti. ABD’nin Viyetnam yenilgisi, YSE’nin Afganistan yenilgisi bizim yararlandığımız tarihsel derslerdir.

Onun için diyebiliriz ki, T.C.’nin de Suriye’de yenilgi alması kaçınılmazdır. Suriye’nin T.C. için bataklığa dönüşmesi kaçınılmazdır.

Bir düşüncemizi güçlendirmek için bir vurgu daha yapalım: hepimiz tanığıyız ki tarihte haklı ve haksız savaşlar vardır. T.C. Suriye’ye yönelik saldırısıyla işgalci konumundadır, haksız savaşın tarafıdır. Bundan dolayı da yenilgi kaçınılmazdır.

Bugün açısından baktığımızda T.C.’nin kendisinin eğitip donattığı ÖSO askerlerini mayın eşekleri gibi tanklarının önüne dizerek Cerablus’a girmesi Suriye savaşına dahil olmasıdır. Yani biraz daha ilerisini söylersek Ortadoğu bataklığına saplanmasıdır. T.C.’nin Suriye savaşına dahil olmasının nedenlerinden önde geleni Suriye’deki Kürtlerin PYD ve YPG-YPJ önderliğinde demokratik haklarını kazanıp özerk bir yönetime kavuşmalarını kabullenememesidir. Suriye’de Kürtlerin kazanımlarının Türkiye’deki Kürtleri etkileyeceği korkusunu taşımasındandır. Kürt özerk bölgesinin Türkiye’deki Kürt mücadelesinin geliştireceği bir rol oynayacağı korkusundandır.

Bununla birlikte Türk hakim sınıfları Ortadoğu’da kendi çıkarlarını gerçekleştirmek istiyorlar. Emperyalist politikalara uyum göstererek emperyalistlere yaranma politikası güdüyorlar. Kürt karşıtlığına oturan bir savaş politikasını hayata geçiriyor/geçirmek istiyor. Cerablus atağıyla Türk hakim sınıfları yakın bir süreçte yaşadığı/yaşamakta olduğu siyasi krizi dışarıda bir askeri saldırıyla aşmayı da önüne koymuştur.

Tüm bu gelişmelere karşın devrimcilerin görevi, ‘’savaşlar devrimlere yol açar, devrimler savaşları önler’’ şiarından ‘’savaşlar devrimlere yol açar’’ a sarılarak öncelikle Türk hakim sınıflarının içeride ve dışarıda Kürlere yönelik saldırı ve katliamlarına karşı demokratik mücadeleyi yükselterek karşı çıkmak, mitinglerle, yürüyüşlerle meydanları, sokakları zapt etmek. Devrimciler olarak işçilerin, emekçilerin, ezilenlerin en geniş birlikteliğini oluşturarak Türk hakım sınıflarına karşı mücadeleyi her yönüyle yükseltmektir. 

45919

Misafir yazarlar

Güncele iliskin yazilariyla sitemize katki sunan yazar dostlarimiza ait bölüm

Son Haberler

Sayfalar

Misafir yazarlar

Suriye'de Neler Oluyor Tahir Elçi Neden Öldürüldü

Suriye’de olan biteni,Rusya’nın Suriye’de ne yaptığını anlamak için başvurmamız gereken kavram  petrol,doğalgaz ve boru hatları.Avrupa kıtasının Rus doğalgazına bağımlılığı biliniyor.Avrupalıların bu bağımlılıktan çıkmak için Katar doğalgazını Suudi Arabistan-Ürdün-Suriye-Türkiye üzerinden taşıma projeleri de biliniyor.Pek bilinmeyense Esad’ın 2009 yılında bu yeni boru hattının Suriye’den geçişini reddetmesi ve bu boru hattından büyük karlar sağlayacak Türkiye ve Katar’ın tekerine çomak sokması.Bu da Suriye’nin istikrarsızlaştırılmasında Türkiye’nin,Suudi Arabistan’ın ve Katar’ın rolünü ve

Yok edilmek istenen umutlarımızdır

Faşist diktatör ve arkasındaki sermaye güçleri, bizleri sindirerek ve umutlarımızı tüketerek iktidarlarını sürdürmeye çalışıyor.

Başta Kürtler olmak üzere halka her yerde saldırıyor. Onun en iyi evlatlarını katlediyor. Katledemediklerini tutukluyor, gözdağı veriyor, susturuyor ve sindiriyor.

Kürt aydınların birer birer katledilmesi, Kürt illerinin abluka altına alınıp tankla topla ateş altında tutulması, demokrat gazetecilerin tutuklanması ve ülke çapında kitleler üzerinde sindirme operasyonlarının her geçen gün ağırlaştırılarak sürdürülmesini yaşıyoruz.

İstanbul Enternasyonalizmsiz Hiç

Önemli olan ne kadar doğruyu söylediğimiz değil ne kadar doğruya yaklaştığımızdır.

Gelin bu sefer dadaistce yazmanın gözüne vuralım.

Sonunda, içimde olupta bir türlü başka şehirde yaşayamadığım şu avrupayi tarzı yaşantıyı, fakirliğin tüm tadını  çıkara çıkara yaşamayı istanbulda bulmuş yaşıyorken  İstanbul proletaryasını da Aziz yoldaşı son yolculuğuna uğurlarken görmek nasip oldu.

Her iştirak çıkarılması gereken bir dersi de içinde barındırır diyerekte...

Tartışırkende söyleyeni düşman olarak değil hırsız olarak görelim.

Yazar bazen hırsızdır da.

Demirtaş’a Suikast Girişimi Tahir Elçi'ye Saldırının İşaretiydi- Çetin Çeko

Bir hafta önce Diyarbakır’da HDP Eşbaşkanı Selahattin Demirtaş’ın kurşun geçirmez makam aracının arka camına sıkılan bir kuruşundan dolayı inceleme başlatılmıştı. Valilik araçta yapılan inceleme sonucu herhangi bir ateşli silah artığına rastlanmadığını belirtti. HDP ise, Eşgenel Başkanları Demirtaş’a suikast girişiminde bulunulduğu gerekçesiyle savcılığa suç duyurusunda bulunmuş, aracın bağımsız bir laboratuvarda inceletileceğini açıklamıştı.

Bizi bu kurşunlar değil sizin sessizliğiniz öldürürecek

Ey önce insanım diyenler ,faşizme,haksızlığa karşı olduğunu söyleyenler, ey aydınlar,entellektüeller,kendine ilerici, devrimci, demokrat diyenler,ey geçmişte bedel ödeyen , zülmün en acısını yaşayan canlarım , kardeşlerim, arkadaşlarım, dostlarım , yoldaşlarım duyuyormusunuz bu çığlığı ,feryadı ve bizlerden ne istediklerini!!!  Kürt ulusu en demokratik hakkı için her şeyini feda etmekte,(“bir tasmalı köpek gibi kul köle yaşamaktansa,özgürlüğüne aşık, kurt olmayı tercih ederek ,kışa karda girmeyi aç kalıp , gerekirse ölmeyi göze alarak bedel ödeyen,kurt,”)hikayesini çoğumuz biliriz.

Kürtlerin İslam’la Eşekleştirilmesi! - Kadir Amaç

Bu çalışmayı Şengal’ın kurtuluşuna adıyorum. Postmodern pradigma beş bin yıllık insanlık tarihine ait tüm antikiteleri bir buldozer gibi ezip geçiyor. Özellikle son elli yıl içinde postmodern pradigma dijital bir dünya yaratma uğruna, insan gezegeni ve diğer gezegenler üzerinde zihinsel denemeler gerçekleştirerek, ontoloji ve kozmolioji yasaları üzerinde çok ciddi hasarlar meydana getirmiştir.

Mirabal kardeşler üç kelebektiler

ONBİNLERCE KELEBEKTE ÖLÜMSÜZLEŞTİLER…

En güzel şiirler, en güzel şarkılar, en güzel romanlar; sevgi sözcükleri olmadan yazılmaz.

İster savaşa ait olsun bunlar, isterse en karanlık çağlara; içerisinde mutlaka, kadın-erkek cinsleri arasındaki sevgi yerini alır.

Cinsler arasındaki sevgi; doğanın, onun bir parçası olan insanlığın tüketilmesi imkansız yaşam kaynağıdır.

Ve bu yüzden cinsler arasındaki iktidarı, 21.yüzyılda dahi koruma ısrarı; bütün iktidarların omurgasının sağlam kalmasının garantisidir.

Rojavada olmak...

Devrimin haleflerinde olması gereken temel devrimci kriterlerin en başında TUTARLILIK ilkesi gelirken ikinci temel ilkesi ise bütün kalbimizle halka hizmet etme duygusu gelmektedir. Sağlam bir dünya görüşü, halka hizmet etmeyi temel bir görev olarak kabul eder. İşçilere, yoksul köylülere, çalışarak yaşamını sürdüren tüm emekçilere-kadınlara-Kürt halkına-çeşitli milliyetlerden ezilen halklara-farklı inanç ve cinslere karşı devrimci sorumluluk ve derin bir duyarlılık taşıyarak gerçek anlamda devrimci niteliklere sahip olunur.

Ciddiyet!!!

Devrimimizin her alandaki görevleri, amaçladığımız hedefe uygun olarak layıkıyla yerine getirildiği oranda başarı ve ilerleme kaydedilir. Ertelenen-“unutulan”-geçiştirilen-ihmal edilen, üzerinde yeterince ciddiyetle durulmadan baştan savma yapılan her görev, demokratik halk devrimine giden yolu uzatır. Varılması gereken hedefi uzaklaştırır. Unutmamak gerekir ki başarı ve kazanım sadece sağlam bir ideolojiye sahip olunarak elde edilemez. Bunun kadar önemli olan bir diğer yan, faaliyetçilerin devrimci nitelikleri ve sahip oldukları düzeydir. Pratiğe müdahale güçleridir.

G-20 ler Ezilen Halkların Kaderini Belirliyor! “Alın Size Barış”!

Defalarca yazdık,anlatmaya çalıştık ve dedimki; siyaset yapanlar,demokrasi isteyenler,"büyük politik tahliller'de bulunanlar, emperyalizmle ,faşizmle , faşist diktatörlüklerle barış olmaz. Çünkü, bütün savaşları başlatan-çıkaran onlar. Sömürüyü, ve insanların bütün eşitsiziliğini yaratan ve bu sistemlerini devam ettirmek silah üretenler yakıp yıkıp dünyamızı çöl haline getiren , yaşanmaz kılan yine glabol emperyalist devletlerdir. Onlar var oldukca emperyalist savaşlarda var olacaktır.

Proletaryanın İktidar Mücadelesinde Strateji ve Taktiğin Kavranması:Özgür Gelecek

Kapitalist üretim basit meta üretiminden doğmuştur ve uzun bir tarihsel dönemi kapsar. Kapitalizmi olanaklı kılan üretim araçlarının özel mülkiyeti ve toplumda ücretli emeğin egemen olmasıdır. Kapitalizm sömürü üzerine kuruludur. Temel ekonomik yasası işçinin ödenmemiş emeği üzerinden elde edilen artı-değer yasasıdır. Toprağı, üretim alet ve araçlarını ellerinde bulunduran bir avuç sömürücü sınıfı halk yığınlarını açlığa mahkûm etmektedir. Daha fazla kâra odaklı olması daha fazla sömürü dolayısıyla ezilen halkta daha fazla yoksulluk açlık ve acı olarak yansıma bulur.

Sayfalar