Cuma Nisan 26, 2024

T.C.’nin Suriye Saldırısı ve Devrimci Görev :Çetin Çetin

T.C.’nin Cerablus’a denetimindeki ÖSO cihatçılarıyla İŞID devir alarak Suriye bataklığına girmesini değerlendirmeye geçmeden önce emperyalistlerin BOP ve Ortadoğu’daki gelinen duruma kısaca değinmekte yarar var.

BOP, 2004 yılında ABD Başkanı George W. Bush tarafından ‘‘terörizmi besleyen bataklıkları kurutmak’’ ortaya atıldı. ABD emperyalistlerinin asıl amacı ise Ortadoğu’daki başta petrol olmak üzere enerji kaynakları ve ikmal yolları üzerinde tam hakimiyet kurmak ve Ortadoğu’yu yeniden dizayn etmekti. O dönemin ABD Dışişleri Bakanı C. Rice ‘‘başta Türiye olmak üzere Fas’tan Basra körfezine kadar Ortadoğu’da bulunan 22 ülkenin sınırlarının değişmesi gerekli’’ demişti.

‘‘Terörizmi besleyen bataklıkları kurutmak’’, ‘‘demokrasi’’, ‘‘özgürlük’’ götürmek için ABD emperyalistleri Mart 2013 yılında Irak’ı işgal ettiler. Radikal uygulamalara giriştiler. Katliamlar, işkenceler yaptılar. İran-Irak savaşı sırasında her yönüyle destekledikleri Irak devlet başkanı Saddam’ı idam ettiler. 8 yıl boyunca Irak’ı işgal altında tutan ABD emperyalizmi kendilerine karşı gelişen mücadeleden dolayı ağır kayıplar vermeye başladı. ABD askerleri 2011 yılında Irak’ı terk etmek zorunda kaldı. ABD emperyalistleri Irak yenilgisinden çıkardığı derslerle Ortadoğu’yu dizayn etmek konusunda taktik değişikliklere gitti.

BOP ile Ortadoğu haritalarında çeşitli değişiklik yapmak isteyen ABD demokrasi, insan hakları v.s. gibi değerleri bu coğrafyaya getirme bahanesiyle ilgili çalışmalar yaparak sivil toplum örgütlenmelerini(!) öne çıkararak buralardan karışıklıklar yaratma çabasına girdi. Diktatörlükle yönetilen açlık, işsizlik, yolsuzluk hat safada yaşandığı bu ülkelerde yönetimlere karşı öfke bu çabalarla birleşince adına ‘‘Arap Baharı’’ denilen sürecin fitili de ateşlenmiş oldu. Bu süreçle birlikte suni devrimler yaşanmış ve mevcut diktatörlükler devrilmiştir.

17 Aralık 2010 da Tunus’ta bir gencin kendisini yakmasıyla başlayan bu süreç neredeyse tüm Arap ülkelerine sıçradı. Tunus’ta olduğu gibi Mısır’da da açlık, işsizlik, yolsuzluk, diktatörlük gibi benzer sorunlar sebebiyle halk isyan etti. H.Mübarek iktidardan düşürüldü, hapse konuldu. Libya’da ABD ve AB ülkelerinin eğitip silahlandırdığı İslami cihatçılar Kaddafi iktidarına son verdiler, Kaddafi’yi linç ederek öldürdüler. Bu alanlarda da petrol başta olmak üzere çeşitli yeraltı zenginlikler ABD ve AB ülkeleri arasında paylaşımı yeniden gerçekleştirildi.

Suriye’de de iç savaş 2011 de başladı, hala devam ediyor. Suriye’de daha iyi şartlar altında yaşamak isteyen halk, B.Esad ve yönetimin uygulamalarına karşı protestolara başladı. Esad’ın protestolara cevabı ise çok keskin ve acımasız oldu. Bunun üzerine halk kendi içerisinde sivil ordular kurmaya başladı. Emperyalistler ve bölge gerici devletleri bu durumu değerlendirmek için fazla beklemediler. (Zaten BOP içerisinde Suriye’yi 3 küçük devlete bölmek kararlaştırılmıştı.) Başka alanlardan, İslami ülkelerden buraya cihatçı taşıdılar. Türkiye sınırlarından Suriye’ye geçirdikleri cihatçıları eğittiler, donattılar ve Esad rejimine karşı savaşa sürdüler. 2014 yılında El Kaide’den ayrılan İŞID’in Suriye ve Irak’ta örgütlenmesi ise Suriye’deki Arap Baharını bambaşka bir boyuta taşıdı. Suriye emperyalistlerin savaş alanına dönmüş bir durumdadır. Rusya ve İran Esad’ın yanında savaşmaktadır. ABD, AB, İran ve Rusya bir şekliyle doğrudan veya oradaki guruplar, çeteler vasıtasıyla savaşa müdahil olmuş durumdadırlar. Türk hakım sınıfları ÖSO’yla Cerablus’a girmesiyle Suriye’deki savaşa dahil olmuştur. Yani açıkça ifade edecek olursak Suriye bataklığına T.C.’de dahil olmuştur. T.C.’θ pek çok kurban vereceği uzun bir savaş bekliyor.

Suriye’de T.C.’nin bataklığa saplandığı ve buradaki halklardan bir yenilgi alarak arkasında bir yığın ölüm ve sakat bırakarak geri dönecektir. Daha şimdiden bunu söylemek, yazmak için kahin olmaya gerek yok. Bizler bir konu hakkında konuşurken veya yazarken tarihi derslerden yararlanırız:

RSE 1979 yılında ‘‘devrim ihraç ediyoruz’’ adı altında Afganistan'ı işgal etti. Çok geçmeden kendisine karşı gelişen mücadele, savaş karşısında Afganistan’da bir bataklığa saplandığını gördü. ABD emperyalistlerinin de buradaki İslami örgütlere silah ve her yönlü desteğiyle RSE Afganistan’dan kovuldu.

Yine başka bir örnek: ABD emperyalizmi Güney Viyetnam’ı Kuzey Viyetnam’ın komünizminin yayılmasını engellemek bahanesiyle Viyetnam’ı işgal etti. 1963 ile 1973 yılları arasında işgal ettikleri Viyetnam’da büyük bir yenilgi aldılar. Viyetnam ABD emperyalistleri için bir bataklığa dönüştü. ABD Viyetnam savaşında gelişmiş teknolojiye, silahlanmaya sahip olmasına rağmen 60 000 askerini kaybettikten sonra Viyetnam’ı terk etti. ABD’nin Viyetnam yenilgisi, YSE’nin Afganistan yenilgisi bizim yararlandığımız tarihsel derslerdir.

Onun için diyebiliriz ki, T.C.’nin de Suriye’de yenilgi alması kaçınılmazdır. Suriye’nin T.C. için bataklığa dönüşmesi kaçınılmazdır.

Bir düşüncemizi güçlendirmek için bir vurgu daha yapalım: hepimiz tanığıyız ki tarihte haklı ve haksız savaşlar vardır. T.C. Suriye’ye yönelik saldırısıyla işgalci konumundadır, haksız savaşın tarafıdır. Bundan dolayı da yenilgi kaçınılmazdır.

Bugün açısından baktığımızda T.C.’nin kendisinin eğitip donattığı ÖSO askerlerini mayın eşekleri gibi tanklarının önüne dizerek Cerablus’a girmesi Suriye savaşına dahil olmasıdır. Yani biraz daha ilerisini söylersek Ortadoğu bataklığına saplanmasıdır. T.C.’nin Suriye savaşına dahil olmasının nedenlerinden önde geleni Suriye’deki Kürtlerin PYD ve YPG-YPJ önderliğinde demokratik haklarını kazanıp özerk bir yönetime kavuşmalarını kabullenememesidir. Suriye’de Kürtlerin kazanımlarının Türkiye’deki Kürtleri etkileyeceği korkusunu taşımasındandır. Kürt özerk bölgesinin Türkiye’deki Kürt mücadelesinin geliştireceği bir rol oynayacağı korkusundandır.

Bununla birlikte Türk hakim sınıfları Ortadoğu’da kendi çıkarlarını gerçekleştirmek istiyorlar. Emperyalist politikalara uyum göstererek emperyalistlere yaranma politikası güdüyorlar. Kürt karşıtlığına oturan bir savaş politikasını hayata geçiriyor/geçirmek istiyor. Cerablus atağıyla Türk hakim sınıfları yakın bir süreçte yaşadığı/yaşamakta olduğu siyasi krizi dışarıda bir askeri saldırıyla aşmayı da önüne koymuştur.

Tüm bu gelişmelere karşın devrimcilerin görevi, ‘’savaşlar devrimlere yol açar, devrimler savaşları önler’’ şiarından ‘’savaşlar devrimlere yol açar’’ a sarılarak öncelikle Türk hakim sınıflarının içeride ve dışarıda Kürlere yönelik saldırı ve katliamlarına karşı demokratik mücadeleyi yükselterek karşı çıkmak, mitinglerle, yürüyüşlerle meydanları, sokakları zapt etmek. Devrimciler olarak işçilerin, emekçilerin, ezilenlerin en geniş birlikteliğini oluşturarak Türk hakım sınıflarına karşı mücadeleyi her yönüyle yükseltmektir. 

45552

Devrimci Bir Çıkış İçin Örgütlen-Örgütle

“…Komünist Enternasyonale bağlı tüm partiler, ‘Kitlenin daha derinlerine!’, ‘Kitlelerle daha sıkı temas!’ şiarlarını ne pahasına olursa olsun pratiğe geçirmelidirler; kitleler sözünden anlaşılması gereken emekçilerin ve sermaye tarafından sömürülenlerin, özellikle de en örgütsüz ve en bilinçsiz, en fazla ezilen ve örgütsel olarak kapsanması en zor olanların tümüdür.”(1)

Proletaryasız Burjuva Çağı Hayali(!)

 

Telaşlı diplomasi ve açık savaş hazırlığı Nijer: Afrika'da akut savaş tehlikesi!(Rote Fahne (Kizil Bayrak)

26-27 Temmuz gecesi, yaklaşık 26 milyon nüfusa sahip Batı Afrika ülkesi Nijer'de ordu bir darbe düzenledi. Bir önceki başkan Bazoum'u devirdi ve anayasayı askıya aldı.

Frankfurter Rundschau'ya göre Bazoum döneminde Nijer, "İslamcı teröristlerin Sahel'deki ilerleyişine karşı mücadelede Batı'nın son stratejik ortaklarından biriydi".

“En Önde” Durmak, “En Önde” Savaşmak (Dengê Azadî )

Lozan’daki tarihsel haksızlığın 100. yıldönümünde gerilla alanlarına yönelik işgal saldırıları sürüyor. Emperyalist devletlerle İttihatçı Kemalistler arasında imzalanan ve TC devletinin emperyalistlerce kabul edilmesinin resmileştiği tarih olarak 24 Temmuz 1923 Lozan Antlaşması’nın üzerinden yüz yıl geçti.

Kalbim Zap’ta çarpar! (Nubar Ozanyan)

Yeni bir yüzyıl direnenlerin hikayeleri ve isimleriyle yazılmalıdır. Zalimlerin yazdığı yüz yıllık faşist tarihi parçalamanın zamanı çoktan gelmiştir. Soykırımcılar, teknolojinin üstünlüğüne her gün yenilerini ekleyerek kıyıcı ve yok edici silahlar üreterek Kurdistan’ın en ışıldayan direniş parçalarına saldırsa da, 26 gün abluka ve bombardıman altında yaralı olduğu halde “teslim ol” çağrılarına direnen gerillanın karşısında çoktan yenilmiştir!

Çoktan yenilmiştir, Osmanlı’nın İttihatçı subay ve askerleri, Türk ordusunun işkenceci generalleri!

“Halkın aslanları: HBDH milisleri” (Ziya Ulusoy)

Bahsetmek istediğimiz HBDH militanları. Yaklaşık 7 yıldır Erdoğan faşizminin acımasız  saldırı ve zulmüne karşı mücadele ediyorlar. Şimdiye değin yüzlerce eyleme imza attılar.

Mücadele koşulları çok ağır. Faşizmin saldırgan ve devasa miktardaki polis aygıtı, yüksek gözetleme ve takip tekniğini de kullanarak, hareket imkanını çok daraltıyor. Az güçle ve bu duruma rağmen, HBDH militanları eylem yapabiliyor. Biribirinden çok uzak kentlerde de, değişik bölgelerde de, aynı kentin değişik semtlerinde de Erdoğan faşizmine karşı eylem yapabiliyorlar.

Dedikoducu Modacılar

Amann... sanki kendileri de proletaryalarda karşılık bulsalardı chp ve hdp'lilerde taban, oy (veyahut da boykotçu) almış olmayacaklardı.

Neysee...

Nerede kalmıştık.

Maltepe'de bir mayıs.

Yolun bir tarafında tip'liler bir tarafında hdp'liler.

Yolun sağına, soluna... gölgesine de sıkışmış... tip'çilerin giyimlerini kuşamlarını ... diğer kortejlerdeki insanlarla kıyaslayan benim gibi de dedikocu modacılar.

Bu keşmekeşliğin içerisinde de..

Tip'çilerin gözleri  hdp'lilere... hdp'lilerinki de tip'çilere kayıyor.

Bizim devrim! (Nubar Ozanyan)

Rojava’nın haritadaki yeri sorulduğunda Kürtlerin bir kısmının dışında kimsenin doğru dürüst yanıt veremeyeceği bir süreçten geçilerek gelindi bugünlere. Büyük riskler göze alındı. Ağır bedeller ödenerek kazanımlar elde edildi. Bu sayede Rojava, özgürlüğüne kavuştu. Ortaya konan devrimsel hamleler, sayısız çaba sonucu Rojava halkları daha ileri ve gelişkin bir sürece geldi. 

DİK DURUP BOYUN EĞMEYENLER[*]

 

 

“Yol daima ayaklarınızın altında,

rüzgâr daima arkanızda olsun.”[1]

 

“Bu bir çıkmaz sokak. 3.Dünya savaşı yaklaşıyor.” Mu gerçekten de?

Rusya Güvenlik Konseyi Başkan Yardımcısı Medvedev, 11-12 Temmuz 2023 tarihlerinde Vilnius’ta gerçekleşen NATO Liderler Zirvesi’nde Ukrayna’ya yapıla gelen silah yardımlarının daha da arttırılması kararına ilişkin olarak şu değerlendirmede bulunmuş:

“Çıldırmış olan Batı, başka bir şey düşünemez oldu. Aptallık noktasına kadar en yüksek düzeyde öngörülebilirlik içerisindeler. Bu bir çıkmaz sokak. 3.Dünya Savaşı yaklaşıyor.” (1)

“Kim Daha Kötü Kaypakkaya’cı?”

Halkın günlüğü gazetesinde yayımlanan bu makaleyi yerinde ve doğru tespitlerinden ayrıca Kaypakkaya'yı anlama ve algılama yönünden değerli bir yazı olması sebebiyle okumanızı tavsiye ederiz.

“Kim Daha Kötü Kaypakkaya’cı?”

Sayfalar