Cumartesi Mayıs 4, 2024

TKP-ML TİKKO: Herkesi HBDH çatısı altında birleşmeye çağırıyoruz

TKP-ML TİKKO tüm devrimcileri özellikle de sempatizan, taraftar ve militanlarını HBDH içinde faşizme ve her türden gericiliğe karşı savaşmaya ve birlikte yürümeye çağırdı.

Kürdistan ve Türkiye’den 10 devrimci örgüt aralık ayından bu yana yürütülen tartışma sürecinin ardından güç ve eylem birliği olarak tanımladıkları Halkların Birleşik Devrim Hareketi’nin (HBDH) kuruluşunu bir bildiriyle ilan etti. 

Hareket içerisinde yer alan örgütlerden TKP/ML-THKP-C/MLSPB- MKP- TKEP\LENİNİST-TİKB-DKP-Devrimci Karargah, birlik içerisinde yer alma amaçlarına ve hedeflerine dönük açıklama yapmaya devam ediyor.

Konuya dair açıklama yapan TKP-ML TİKKO savaşçısı Pale Dersim sömürgecilikten, faşizm ve gericilikten zarar gören herkesi, başta kadınlar, gençler, işçiler ve emekçiler olmak üzere tüm ezilen halk kesimlerini özgürlük, demokrasi ve halkların kardeşliği için örgütlenmeye, birleşmeye ve mücadele etmeye çağırdı.

Pale Dersim’in TKP-ML TİKKO adına okuduğu açıklama şöyle:

“Kürdistan ve Türkiyeli devrimci örgütlerden oluşan HBDH içerisinde yer alan örgütler olarak sömürgecilikten, faşizm ve gericilikten zarar gören herkesi, başta kadınlar, gençler, işçiler ve emekçiler olmak üzere tüm ezilen halk kesimlerini özgürlük, demokrasi ve halkların kardeşliği için örgütlenmeye, birleşmeye ve mücadele etmeye çağırıyoruz.

Emperyalistler ve gerici-faşist devletler Ortadoğu’da yaşanan tüm insanlık dışı kitlesel katliamların baş sorumlusudur. Emperyalistler ve yerli gerici-faşist iktidarlar, bir yandan bölgede çöken statükoyu, iktidarlarını ve hakimiyetlerini güçlendirerek yeniden kurmak için kendi aralarında kıyasıya rekabet ederken; diğer yandan ulusal, dinsel ve mezhepsel temelde halkları birbirlerini kırdırmaktadır. Bunun için de her türlü kötülükleri yapmaktan asla geri durmamaktadır. 

Faşist AKP hükümeti, emekçi yoksul halkımıza karşı topyekün kanlı bir saldırıya geçmiştir. Kendisine yönelen tüm muhalefeti devlet terörü, sokak infazları, kitlesel katliam ve yaygın tutuklamalarla ezmeye susturup sindirmeye çalışırken; diğer yanda Kürt halkına karşı da yüz binlik şehirleri tank ve top ateşiyle yerle bir ederek kitlesel soykırım uygulamaktadır. 

Egemen sömürücü sınıflar bir yandan halklarımız üzerinde ağır tahribata, acıya ve sömürüye yol açarken; bir yandan da devrimin nesnel koşullarını hiç olmadığı kadar olgunlaştırmaktadır. Bugün bölgemizde ve ülkemizde devrim için imkân ve fırsatlar her zamankinden daha fazladır. Bugün ihtiyaç olan devrimci örgütün ve önderliğin yaratılmasıdır. Sürece ve gelişmelere bilinçli ve örgütlü bir şekilde müdahale edilmesidir. 

Dünyada ve bölgemizde ırkçı, dinci ve mezhep çatışmaları yükselirken, demokratik temelde alternatif olarak gelişen Rojava devrimi bütün gericilikleri reddeden ve tüm ezilenlere güven veren bir umut ışığı olarak doğmuştur. 

Bundan dolayı Rojava devrimi ve Bakurê Kürdistan’da gelişen özyönetim direnişi, emperyalizmin olduğu gibi, faşist AKP’nin ve TC'nin de hedef tahtasındadır. 

Amed, Nusaybin, Gever’de gelişen Kürt halkının ‘özyönetim direnişlerini’ savunmak, sahiplenip sürdürmek demek, tüm ezilenlerin, emekçilerin, aydınların, demokratların ve tüm halkın can güvenliğini ve geleceğini savunmak demektir. Özgürlük değerlerine sahip çıkmak, dünya halklarının geleceğini savunmak demektir.

Bu zulüm düzeni altında Türkiye'de hiç bir toplum kesiminin geleceği güvende değildir. Aleviler, laik demokrat kesimler, işçiler, emekçiler, yoksullar, tüm muhalif güçler ciddi bir tehdit altındadır. Kürt öz yönetim direnişleri kırılırsa, faşist AKP aynı saldırganlıkla ve acımasızca Türkiye’deki tüm muhalefeti daha fazla kanla bastırma cesareti kazanacaktır. 

Dolayısıyla Türkiye’deki tüm ilerici, devrimci güçlerin ve emekçi halkın geleceği Kürt direnişinin geleceği ile iç içe geçmiştir. Kaderleri ve kurtuluşları ortaktır.

Bizler, Türkiye ve Kürdistan devrimci ve sosyalist güçleri olarak, faşist AKP ve TC egemenlik sistemine karşı silahlı mücadele dahil tüm alanlarda ve tüm araç ve yöntemlerle devrimi yükseltmek için güçlerimizi HBDH birleştirdik. Bugün ve yarın bu gücü büyütmek, güçlü bir örgütlenmeye çevirmek gibi ciddi bir sorumlulukla karşı karşıyayız. 

Birleşik Devrim Hareketimiz, emperyalizme, faşizme, şovenizme ve her türden gericiliğe karşı halklarımızın demokratik ve özgür geleceğini kazanmayı hedefler. Sistemle bütünleşen faşist AKP'nin toplumsal dayanakları ile birlikte halkın devrimci gücüyle yıkılmasını zorunlu görür. 

AKP hükümeti, sadece toplumu değil doğayı da imha etmektedir. Kadına ve gençliğe düşmandır. İşçi sınıfı ve tüm emekçiler üzerinde sömürüyü ağırlaştırıp, kölelik koşullarını dayatmaktadır. Tüm halk kesimleri üzerinde baskıcı ve katliamcıdır. HBDH, AKP hükümeti ve TC faşist devletinin saldırısı altındaki tüm güçleri örgütlemeyi ve birleştirip mücadeleye seferber etmeyi esas alır. 

HBDH, ekolojik ve kadın özgürlükçü toplum için, işçi sınıfı ve emekçilerin hak ve özgürlüklerinin elde edilmesi için, Türkiye’de halk iktidarını ve Kürdistan’da demokratik özerk yönetimleri kurarak halklarımızın özgür geleceğinin kazanılması için mücadele eder.

HBDH, faşizm ve gericilikten zarar gören, yoksulluk ve yokluktan bunalan herkesi, başta kadınlar, gençler, işçiler ve emekçiler olmak üzere tüm ezilen halk kesimlerini özgürlük, demokrasi ve halkların birliği için örgütlenmeye, birleşmeye ve mücadele etmeye çağırır. 

Yoksulluk ve yokluğu işsizlik ve cehaleti engelleyecek ortadan kaldıracak hiç bir düzen gücü ve kurumu yoktur. Bu gidişi yalnız ve yalnızca halkların devrimci savaşımı ve direnişi önleyebilir. Bugün her zamandan daha fazla halklarımız örgütlenip, silahlanarak cihatçı faşist AKP çetesini dayanakları ile birlikte yerle bir etme göreviyle karşı karşıyadır.

Her günü katliam, her yanı katliam, ölülerine bile ağlayacak zamanı bulamayan bir ülkede yaşıyoruz. 

Kürtlere, Alevilere, Kadınlara, gençlere, işçilere, emekçilere, özgürlüğe düşman devletin yaptığı en iyi şey katletmek, yoksulluk ve yokluk içinde halkları köleleştirmektir. Devletin en iyi bildiği şeydir, en iyi yaptığı şeydir, korku ve tehdit savurmak. En iyi yaptığı şeydir kan dökmek. Adı katliam ve soykırımlarla dolu olan bir ülkede tarihi emekçi halkların kanlarıyla yazılı bir devletin en iyi yaptığı şey, mazlum kanı dökmektir. 

Faşizm halkın canını alarak, acılarını büyüterek halkın ve öncülerinin biat edeceklerini sanıyorsa fena halde yanılıyor. Bu toprakların geçmişi ve her günü göstermektedir ki her katliam daha büyük direnişleri büyüterek, özgürlüğün yolundan yürüyor. Gerçek olan özgürlüktür. Gerçek olan halktır. Asla boyun eğmeyecek olan Kürdistan’dır. 

Gerçek olan zalimlere zalim, mazlumlara mazlum demesini bilen, zalimlerin önünde diz çökmeyen, boyun eğmeyen, halkımızın özgürlük savaşımıdır. 

Önümüzde çetin ama şanlı mücadele günleri var. Herkesi HBDH içinde faşizme ve her türden gericiliğe karşı savaşmaya ve bu mücadele de birlikte yürümeye çağırıyoruz.”

https://www.youtube.com/watch?v=duwJxMZsWEo

45041

Proletarya Partisi

 Proleterya Partisi'nden gundeme iliskin yazilar

Son Haberler

Sayfalar

Proletarya Partisi

Davutoğlu Duran Kalkan'dan korkmuyor! Teslim Töre

Basına yansıdığı kadarı ile Duran Kalkan savaşı boyutlandıracaklarını, her tarafı savaş alanına çev...ireceklerini, bu savaşla “2016 baharı Kürd'ün baharı olacaktır” diyor. Buna karşın Davutoğlu da “bizi kimse korkutamaz” ve “biz her yerde olacağız” diye yanıt veriyor. Şu savaşın Türkiye'de ne hale geldiğini ya da getirildiğini görüyor musunuz? Çok korkunç trajedi komedi bir durum. Savaşan iki güçten birisi olan PKK adına Duran Kalkan savaşla Kürtlere “baharı” getireceğini, “2016”yı “Kürtlerin baharı” yapacağını söylüyor, Duran Kalkan'ın bu açıklamasına karşın savaşın diğer tarafı olan T.

Türk Sermaye Devletinin Demokratik Kürt Ulusal Direnişine Çarpan Emperyal Hayalleri

Türkiye Emperyalist mi?

3-      Türk sermaye devleti, özellikle son on yıldır yeni arayışlar peşindedir. Daha önce de yeni nüfuz alanları elde etme çabaları olsada, son on yıllık süreçte bu çaba, milli gelirdeki yükselişle koşut gitmektedir.

4-      Kapitalizmin karakteristik özelliği, büyümek ve bunun içinde yeni pazar alanları, yeni nüfuz (egemenlik) alanları elde etmektir. Bu, savaş ve işgalle olduğu gibi, sermaye ihracıyla da olmaktadır. 

Drudiler ve annelerimizin başörtüleri

Bugün Diyarbakır'a gidiyorum, sonra da Şırnak ve ilçelerine gideceğim. Yüksekova'daki göç haberleri doğruysa gidip orayı da görmek istiyorum. Katılmak isteyen olursa Diyarbakır'da buluşup ortak bir program yapabiliriz. 

 İçimde soğuk bir ürpertiyle gidiyorum, çünkü Devlet ve PKK arasındaki savaş bugün daha kaç can alacak, yarın kaç ocak sönecek, bilmiyorum!

Sizin Olsun Perinçekçi Maoizminiz

Kovulmak .

Kaç kişiye aynı şeyi yaptınız .

Kartalyalıların yaşamamı istediği utancı yaşamayacam .

Kaçınılmazsa tanını çıkaracaksın .

Her onurlu insan gibi .

- De...  diyemeyecekseniz.

Beybiyi kötü eden nedenler .

Pratiğimiz teorimiz .

-E... inandığımız kadardır .

Maktul mini etkiliydi ve tek başına dışarı  çıkmıştı .

Herkesin bir partili olduğu memlekette .

Hiç kimsede Geziden tutun Cerattepe kadar hiç bir yerde tuttuğu  partinin flamasıyla sokağa çıkmazken .

Kışın Masalın Atına Biner Giderdik-Fadıl Öztürk

Dünyanın her yıl, üç ay sınavına girdiği, zamanın bir zalim halidir, kış. Taş uyur, gül susar, ağaç damarlarındaki suyla idare etmek için, fazlalıklarından arınmak için döker yaprağını. Toprak elini ayağını çeker hayattan. Saysan sayılacak gündür, üç ay. Sövsen sesin dolanıp seni bulacak kadar mesafededir. Saat saat geçer, gün gün, ay ay geçer, ama canlıların hayatına atılmış pusu gibidir, kış. Yoksulların bir türlü kaçamadığı, kapılarını örtseler bile, bacalarından giren ve onların iliklerine işleyen soğuktur kış. En çok onlar çekerler güneşli günlerin hasretini.

HDK AVRUPA KURULMASINA DAİR YAKLAŞIMIMIZ

ATiK Konseyi Avrupada demokratik – devrimci örgüt ve kurumların birlikte mücadele yürütme konusunda yeni birlik platformu tartışmalarına ilişkin olarak HDK-A ( Halkların Demokratik Kongresi-Avrupa) örgütlenmesi önerisini tartışarak görüşünü açıkladı.

Yapılan açıklamaya göre, ATiK Demokratik Güçbirliği platformlarının ( DGB ) devam ettirilmesini daha uygun olduğuna karar vererek, HDK-A platformu tartışmalarına eleştirel yaklaşımını da açıkladı.
Yapılan değerlendirme ve açıklamanın tam metni şu şekilde:

Ankara saldırısını “YPG Yapmıştır”-Dursun Ali Küçük

*TC nihayet senaryoyu yumurtladı…

Özür ve yüzlesme

Ermeni Soykırımı'nın 100.yılı anma etkinliklerinde,geride bıraktığımız 2015 yılında Türkiye'den beklenilen Özür açıklaması yine gelmedi.Acaba bir yüz yıl daha mı beklenecek ?Bu duruma şaşırmadık.İnsan veya toplumun kendi geçmişi ile yüzleşip özür dilemesi,hiç bir zaman onu değersiz kılmaz,küçük düşürmez,aksine yüceltir.Uluslararası alanda ise saygın konuma getirir.Bunun çeşitli örnekleri mevcuttur.Aksi hallerde ise Katil devlet,veya Barbarlar olarak anılmaktan kendilerini kurtaramazlar.

Faşizmin daha karanlık günlerini yaşamak istemiyorsak, KÜRT ulusunun direnişine destek ver

Yıllardır emperyalist gerici savaşları ve amaçlarını yazdık, dilimizin döndüğünce söyledik. Emperyalistler arası savaş koşulları hızla Ortadoğu'da yayılıyor. Bugün bu gerici emperyalist savaşa karşı tavır almak, bölgemizde ve dünyada gelişen savaş kışkırtıcılığına karşı tavır almak insanlık görevidir. Başta Amerikan emperyalizmi olmak üzere, bütün emperyalist devletler yaşadıkları ekonomik sermaye krizini, Ortadoğu’da, Baltıklarda ve Ukrayna'da derin emperyalist savaş krizine dönüştürülmüş durumda. Savaşı, yalnızca tankla, topla, nükleer silahla yürütülen bir yol olarak anlamamalıyız.

"Mevzuatı Koyun Bir Kenara, Zihniyeti Devreye Sokun"

Erdoğan'a kim "Reis" ismini yakıştırıp takmışsa tam isabet tutturmuş. Kutlamak gerekir bu isim uzmanını! Adam Türkiye Cumhuriyeti'nin cumhurbaşkanı değil de, tıpkı bir sokak kabadayısı. Ülkeyi gayrı resmi kanunlarla yöneten, kendi koyduğu yasaları dahi hiçe sayan, korsan kanunlara ölesiye sevdalı, "astığım astık, kestiğim kestik! Kimse bana karışamaz!" heytleri çeken; anlı şanlı, aynı zamanda her tarafına insan kanı bulaşmış ‘Reis’ Recep... 

AB’NİN GÖÇMEN POLİTİKASI VE İŞİD’LE “SAVAŞI”

AB burjuvazisi telaş içinde. “Göçmen akışını durdurun!” diye feryat figan bağırıyor. Karar üstüne karar alıyor. “Böyle akın akın gelirlerse AB’miz yıkılır”, “toplumsal yapımız dejenere olur” diye yakınıyorlar. Kavimler göçünü ve Roma’nın yıkılışını hatırlıyorlar.

Ellerine kim geçerse yapışıyorlar. Bu konuda en büyük kurtarıcı olarak faşist Türk devletini görüyorlar. “Ne istersen iste, yeter ki göçmenleri bize gönderme” diye kırmızı halı üstünde ağırlıyorlar. Kürt katliamına yeşil ışık yakmalarının karşılığında, altın varaklı kanlı sultan koltuklarında ağırlanıyorlar. 

Sayfalar