Pazar Mayıs 12, 2024

TKP/ML MK'si:"Taksim hayal değil gerçek!"

Sokakları tutuşturmaya, barikatlar kurmaya, alanları zaptetmeye;

Taksim'i bir kez daha kazanmaya, 1 Mayıs'a!

Ezilenlerin, yok sayılanların, bütün ötekileştirilenlerin devrim mücadelesinde yeni bir sayfa açtığı, üstelik bu mücadelenin henüz başlangıç olduğunu ifade ettiği 2013 yılı Taksim İsyanı'nın ardından 2014 yılı 1 Mayıs'ına yürüyoruz... Yeni mücadele ve kavgalara sahne olacak 2014 yılının önemli randevularından birine daha gidiyoruz. Tüm saldırı araçlarıyla saldırı hazırlığı yapan devlet, binlerce polis gücüyle Taksim'e konumlanmıştır. Bu hazırlık, kitlelerin gücünden, ortak sesinden, ezilenlerin yumruğundan ve örgütlü öncü güçlerinden, devimcilerden ve komünistlerden duyulan korkunun eseridir.

Yoldaşlar;

Tansiyonu hiç düşmeyen günümüz dünyasında, ortalamanın hep üzerinde seyreden ateşiyle, gündemi sürekli yüklenen bir ülkede mücadele veriyoruz. Dünyada savaş ve çatışmaya, kriz ve bunalıma dair ne varsa dolaysız biçimde içindeyiz. Böyle olduğu içindir ki; sürekli saldırgan olan bir düşmanla mücadele ediyoruz. Olayların gelişim hızı ve çeşitlenme derecesi ile saldırıların yoğunlaşma oranı, işlerin sistem açısından yolunda gitmediğinin açık kanıtlarını oluşturuyor.

O halde saldıracaklar... Hem sömürüye gaz verecek; krizden, daha beter bir ülke tablosu yaratarak çıkmaya çalışacak hem de bunun sonuçlarıyla uğraşacaklar. Hep yaptıklarını yapacaklar ama sönmeyen bir direniş yangının içindeler, ateşi daha yakından hissettiren gelişmeler yaşıyorlar. Bunun yıkıcı bir hal almaması için “kalıcı” müdahalenin nereye yapılması gerektiğini de iyi biliyorlar.

30 Mart yerel seçimlerinin ardından yaşanan gelişmeler AKP iktidarının saldırılarına ara vermeksizin devam edeceğini göstermektedir. İktidara yönelik geliştirilen her tepkinin bastırılması, yükseltilen tüm seslerin susturulma çabası ve tüm hareketlerin ezilmeye çalışılması önümüzdeki dönemin rengini de göstermektedir. İşçi ve emekçilere dönük saldırıların yanısıra T. Kürdistanı'nda yapımına devam edilen kalekollara karşı gelişen tepkiye verilen yanıt “barış süreci”nin nasıl anlaşılması gerektiğini de öğretmektedir. Sürecin kendisine devletin nasıl yaklaştığına dair bir dizi örnekle birlikte, yaşanan son gelişmeler önümüdeki ayların tahmin edilenden daha da sıcak geçeceğinin güçlü sinyallerini vermektedir.

1 Mayıs'la başlayacak olan ve içinde 6 Mayıs ve önderimiz İbrahim Kaypakkaya'nın katledilişinin 41. yılını kapsayarak Gezi İsyanı'nın yıldönümü ve Gezi şehitlerini anma eylemleri ile buluşacak olan süreç, sokakların bir kez daha ısınmasına neden olacaktır. Bu hareketlilik Gezi İsyanı'nın bir devamı olması bakımından önemlidir ve içinde ciddi dinamikleri barındırmaktadır. Bu anlamda egemen sistem açısından korkuya dönüşen bu tarihleri kabusa dönüştürmek dönemin omuzlarımıza yüklediği en önemli görevdir. Gezi İsyanı'nda aldıkları darbeyle yaşadıkları sarsıntıyı atlatabilmiş değiller. 30 Mart seçim sonuçları da bu sarsıntıyı atlatmaya yetmemiştir. Ezilenler tarih sahnesindeki yerlerini farklı renk ve biçimlerle ortaya koymuş, öfkelerinin sokakları tutuşturunca nelere kadir olduğunu görmüş ve göstermiştir.

Günlerdir 1 Mayıs ve Taksim üzerinden sıcak tutulan gündemle birlikte yapılan propaganda kitlelere verilmek istenen gözdağı ve yaratılmak istenen korku ve paniktir. Burjuva medya eliyle geliştirilen ve sahnelenen bu oyun yabancısı olduğumuz bir durum değildir. İlk defa oynanmadığı gibi son kez de oynanmayacaktır.

Yoldaşlar;

Haklı ve onurlu mücadelemizin başarı ve kazanma koşulu, savaşın ezilen halk kitlelerinde karşılık bulması, onunla buluşmasıdır. Bugünü kazanmanın ve yarını yaratmanın yegane yolu budur. Yürüyüşümüzün ve adımlarımızın sesi kitlelere daha fazla duyurulmalı ve daha fazla hissettirilmelidir. Ülkemiz sınıf mücadelesinde şehitler ve ödenen nice bedelle yazılan 1 Mayıs tarihine bir yenisini eklemek için yürüyeceğiz. Egemenlerin yarattığı korku duvarları, militan duruşumuz ve milyonların sesiyle yıkılacak, kurdukları sistem paçavraya böyle dönüşecektir. Kavga bedellerle büyüyecek, alanlar akan kanla kazanılacaktır.

Gezi İsyanı'nın araladığı kapı, daha güçlü açılmayı ve içinden geçilerek yürümeyi bekliyor. Bunu gerçekleştirecek olan bizleriz. Hazırlığımız ve planlarımız savaşın en çetin günlerine ve anlarına dair olmak zorundadır. Kitlelerin değiştirici gücü ile buluşacak hamlelerimiz yarınlarımızı yakınlaştıracak, umudumuzu büyütecektir. Militanlığımızla 42 yıllık savaşımıza gönül vermiş tüm kitlemizle, emekçi halkımızla 1 Mayıs günü alanları kuşatmak için sokakları zapt etmeli, mücadeleyi büyütmeliyiz!

1 Mayıs Şehitleri Ölümsüzdür!

Gezi Şehitlerinin Hesabını Soracağız!

TKP/ML MK

Nisan 2014

94093

“ECDAT” HİKÂYELERİ[*]

 

“Geçmiş içinde yaşanacak bir şey değildir.

Eyleme geçerken içinden bir şeyler çekip

çıkarttığımız bir sonuçlar kuyusudur.”[1]

 

KADINLARIN BİRLİĞİ | Halk Okulu Devrimcilik Adı Altında LGBTİ+ Düşmanlığı Yapmaya Devam Ediyor!

Bir süredir Halk Okulu’nda LGBTİ+lar ve LGBTİ+ mücadelesi üzerinden genelde ilerici, devrimci harekete özelde proletarya partisine yönelik “değerlendirme”lerde bulunulmaktadır.

Bu “değerlendirmelerin” temel anlayışına ve üslubuna, devrimci kamuoyu da bizler de aşinayız.

Martager (Nubar Ozanyan)

Yaşamı Fakir, savaşımı Martager olan komutan, sert yaşadı. Bir derviş gibi Kafkaslar’ı, Ortadoğu’yu dolaştı. Mazlumların yaşamından gürültü yapmadan kopup giderken geride derin izler ve unutulmaz anılar bıraktı. Yaşadığı her toprak parçasında eski ve köhnemiş olan her şeye meydan okudu. Yaşarken Ararat’a, düşerken Cudi’ye bakarak “Elveda” dedi.

Devrimci Bir Çıkış İçin Örgütlen-Örgütle

“…Komünist Enternasyonale bağlı tüm partiler, ‘Kitlenin daha derinlerine!’, ‘Kitlelerle daha sıkı temas!’ şiarlarını ne pahasına olursa olsun pratiğe geçirmelidirler; kitleler sözünden anlaşılması gereken emekçilerin ve sermaye tarafından sömürülenlerin, özellikle de en örgütsüz ve en bilinçsiz, en fazla ezilen ve örgütsel olarak kapsanması en zor olanların tümüdür.”(1)

Proletaryasız Burjuva Çağı Hayali(!)

 

Telaşlı diplomasi ve açık savaş hazırlığı Nijer: Afrika'da akut savaş tehlikesi!(Rote Fahne (Kizil Bayrak)

26-27 Temmuz gecesi, yaklaşık 26 milyon nüfusa sahip Batı Afrika ülkesi Nijer'de ordu bir darbe düzenledi. Bir önceki başkan Bazoum'u devirdi ve anayasayı askıya aldı.

Frankfurter Rundschau'ya göre Bazoum döneminde Nijer, "İslamcı teröristlerin Sahel'deki ilerleyişine karşı mücadelede Batı'nın son stratejik ortaklarından biriydi".

“En Önde” Durmak, “En Önde” Savaşmak (Dengê Azadî )

Lozan’daki tarihsel haksızlığın 100. yıldönümünde gerilla alanlarına yönelik işgal saldırıları sürüyor. Emperyalist devletlerle İttihatçı Kemalistler arasında imzalanan ve TC devletinin emperyalistlerce kabul edilmesinin resmileştiği tarih olarak 24 Temmuz 1923 Lozan Antlaşması’nın üzerinden yüz yıl geçti.

Kalbim Zap’ta çarpar! (Nubar Ozanyan)

Yeni bir yüzyıl direnenlerin hikayeleri ve isimleriyle yazılmalıdır. Zalimlerin yazdığı yüz yıllık faşist tarihi parçalamanın zamanı çoktan gelmiştir. Soykırımcılar, teknolojinin üstünlüğüne her gün yenilerini ekleyerek kıyıcı ve yok edici silahlar üreterek Kurdistan’ın en ışıldayan direniş parçalarına saldırsa da, 26 gün abluka ve bombardıman altında yaralı olduğu halde “teslim ol” çağrılarına direnen gerillanın karşısında çoktan yenilmiştir!

Çoktan yenilmiştir, Osmanlı’nın İttihatçı subay ve askerleri, Türk ordusunun işkenceci generalleri!

“Halkın aslanları: HBDH milisleri” (Ziya Ulusoy)

Bahsetmek istediğimiz HBDH militanları. Yaklaşık 7 yıldır Erdoğan faşizminin acımasız  saldırı ve zulmüne karşı mücadele ediyorlar. Şimdiye değin yüzlerce eyleme imza attılar.

Mücadele koşulları çok ağır. Faşizmin saldırgan ve devasa miktardaki polis aygıtı, yüksek gözetleme ve takip tekniğini de kullanarak, hareket imkanını çok daraltıyor. Az güçle ve bu duruma rağmen, HBDH militanları eylem yapabiliyor. Biribirinden çok uzak kentlerde de, değişik bölgelerde de, aynı kentin değişik semtlerinde de Erdoğan faşizmine karşı eylem yapabiliyorlar.

Dedikoducu Modacılar

Amann... sanki kendileri de proletaryalarda karşılık bulsalardı chp ve hdp'lilerde taban, oy (veyahut da boykotçu) almış olmayacaklardı.

Neysee...

Nerede kalmıştık.

Maltepe'de bir mayıs.

Yolun bir tarafında tip'liler bir tarafında hdp'liler.

Yolun sağına, soluna... gölgesine de sıkışmış... tip'çilerin giyimlerini kuşamlarını ... diğer kortejlerdeki insanlarla kıyaslayan benim gibi de dedikocu modacılar.

Bu keşmekeşliğin içerisinde de..

Tip'çilerin gözleri  hdp'lilere... hdp'lilerinki de tip'çilere kayıyor.

Bizim devrim! (Nubar Ozanyan)

Rojava’nın haritadaki yeri sorulduğunda Kürtlerin bir kısmının dışında kimsenin doğru dürüst yanıt veremeyeceği bir süreçten geçilerek gelindi bugünlere. Büyük riskler göze alındı. Ağır bedeller ödenerek kazanımlar elde edildi. Bu sayede Rojava, özgürlüğüne kavuştu. Ortaya konan devrimsel hamleler, sayısız çaba sonucu Rojava halkları daha ileri ve gelişkin bir sürece geldi. 

Sayfalar