Cuma Nisan 26, 2024

TKP/ML Örgütlenme Komitesi “Güzel Şahin ve Serdar Can yoldaşlarımız devrim mücadelemizin her anında hep bizimle olacak!”

Devrim emektarlarından ve Kaypakkaya geleneğinden Serdar Can ve ardından PŞTA’lı Güzel Şahin’in (Güzel Ana) ölümsüzleşmesi üzerine bir açıklama yayınlayan TKP/ML Örgütlenme Komitesi “Analarımıza layık olmak, mücadelemizi devrimle taçlandırmak, onların karşılarına Demokratik Halk İktidarını kurmuş olarak çıkmak için bir kez daha yemin ediyor, anıları önünde saygı ve minnetle eğiliyoruz” dedi.

Elimize e-posta yoluyla ulaşan açıklamayı haber değeri taşıdığı için olduğu gibi yayınlıyoruz.

Güzel Şahin ve Serdar Can yoldaşlarımız devrim mücadelemizin her anında hep bizimle olacak!

“Saraylar saltanatlar çöker

kan susar bir gün

zulüm biter.

menekşeler de açılır üstümüzde

leylaklar da güler.

bugünlerden geriye,

bir yarına gidenler kalır

bir de yarınlar için direnenler...”

Adnan Yücel

Yüzü yarına dönük ve yarın için direnenlerimizden Güzel’lerimizi, Serdar’larımızı uğurladığımız şu günlerde onlara vereceğimiz söz, elbette egemenlerin saraylarını, saltanatlarını başlarına yıkmak olacaktır.

17 Eylül’ü 18 Eylül’e bağlayan gece geçirdiği kalp krizi sonucu ölümsüzleşen Serdar Can, Türkiye Kürdistanı’nda parti ve ordumuzun yönelimini hayata ilk geçirenlerden ve Siverek’in, Amed’in dağlarının ilk TİKKO gerillalarındandı. Haydar Aslan ve İhsan Paçacı yoldaşlarımızın şehit düştüğü çatışmada mermisi tükeninceye dek çatışmasını sürdürür ve mermisi tükenince de silahını parçalayarak düşmana tek bir iğnesini bile teslim etmez!

Hayata dair sorgulayıcı bakışın ışığından giden Serdar Can yoldaş, ilk önce bir Hay (Ermeni) evladı olduğunu anlar, sonra da bunun öfkesi ve bilincini Kaypakkaya öğretisi ile bütünleştirir. Bir Hay evladı ve hele de Kaypakkaya öğretisiyle örgütlenmiş Ermeni bir devrimci olmanın karşılığını Amed Zindanı işkencehanesinde öder!

O tarihten bu yana emeğiyle, yarattığı değerlerle, hatalarıyla, kahkahaları ve öfkesiyle yani bir bütün insan oluşuyla ama olmazsa olmaz devrime olan inancıyla partimizden hiçbir vakit umudunu kesmedi, emeğini esirgemedi! O hep, güllü G1’i ile Amed ve Siverek dağlarında dolaşan Amed’in şen çocuğunun ruhu, öfkesi, heyecanı oldu!

14 Ağustos 2017’de ölümsüzleşen komutanlarımızdan Nubar Ozanyan için söylediği “Komutan cephede komutandır” sözleri ve buna olan inancıyla sonsuzluğa uğurladığımız yarın için direnenler kervanına katıldı.

“Kızları, oğulları var gelecekte”, onları unutturmayacak!

Sadece çocuklarının değil, sadece Partizanların da değil, on yıllardır tüm devrimcilerin vefakar anası, Güzel Anamızı/Yoldaşımızı 20 Eylül 2017 günü kaybetmenin acısını yaşıyoruz. Serdar Can yoldaşımızın cenazesinin ardından geçirdiği beyin kanaması sonucu hayatında ilk ve son kez mücadeleyi kaybeden Güzel Ana, mücadelemizin ve devrim hedefimizin en değerli yoldaşlarından biri olarak unutulmayacaktır!

Yoksulluğun ve acının Dersim topraklarından İstanbul’a sürüklediği on binlerce insandan biri olan Güzel Şahin, tüm çocuklarının devrimcileşmesinde dürüst kişiliğiyle, baş eğmeyen yapısıyla, haksızlıklara olan öfkesiyle öncülük etmiş, onlar devrimcileştikçe de hapishane kapılarından meydanlara, şehitlerimizin cenazelerinden nerede bir zulüm varsa ona karşı yapılan eylemlere uzanan yolda yoldaşları, yoldaşımız olmuştur.

O yıllardan bu yana başta hapishaneler olmak üzere halka yönelik baskıya, sömürüye, haksızlıklara vs. karşı yapılan eylemlerin fotoğraflarına bir bakın! Birçoğunda Güzel anamızın güzel yüzünü göreceksiniz! Gerillada, sokak-ev infazlarında katledilen yoldaşlarımızın cenazelerinden görüntülere bakın! Hemen hepsinde Güzel anamızı yoldaşlarımızın tabutlarını sırtlarken göreceksiniz! O, Partimizin ve tüm devrimcilerin anası olarak, bu mücadele içerisinde bedel ödeyen kim varsa yanındaydı. Toprağa verdiği yüzlerce evladının-yoldaşının acısını yüzündeki çizgilere işleyen Güzel Ana, evlatları kaybedilen, çiçek koyacakları bir mezarı bile olmayan anaların da yanında, her hafta Cumartesi günü Galatasaray’da nöbetteydi.

Ancak Güzel Şahin, bizim için sadece ana değildi. O, Kaypakkaya geleneğine gönül vermiş, onun görüşlerini her yerde, doğrudan devletin karşısında da savunmuş; Partimizin yanlışlarına karşı hiç çekinmeksizin eleştirmiş, doğrularını sahiplenmiş-yüceltmiş değerli bir yoldaşımızdı. Nerede bir yanlış gördüyse, tam karşısında yer almış, Partimizin çıkarlarını her şeyin üzerinde tutmuş bir yoldaşımızdı Güzel Ana.

Şimdi nasıl Galatasaray Meydanı bir kişi eksik olacaksa, nasıl devrime kadar ödeyeceğimiz bedellerde şehit düşenlerimizin cenazelerinde bir omuz eksik olacaksa, nasıl eylemlerde herkesin gözü onu arayacaksa, Partimiz TKP/ML de artık bir eksik devam edecektir mücadelesine.

Türk, Kürt, Ermeni, çeşitli milliyet ve inançlardan halkımız, devrim mücadelesine böylesi yiğit ve mücadeleci bir kadın, bir ana kazandırdığı için ne kadar gurur duysa azdır. TKP/ML olarak böylesi Güzel bir anamız olduğu için ne kadar gurur duysak azdır. Analarımıza layık olmak, mücadelemizi devrimle taçlandırmak, onların karşılarına Demokratik Halk İktidarını kurmuş olarak çıkmak için bir kez daha yemin ediyor, anıları önünde saygı ve minnetle eğiliyoruz.

Serdar Can ölümsüzdür!

Güzel Şahin yoldaş ölümsüzdür!

Şehitlerimiz toprakta tohum, hasadımız devrim olacak!

TKP/ML Örgütlenme Komitesi

20 Eylül 2017  

42716

Proletarya Partisi

 Proleterya Partisi'nden gundeme iliskin yazilar

Son Haberler

Sayfalar

Proletarya Partisi

Dağın Sara’sı (Sakine Cansız), Nubar Ozanyan

Aradan yıllar geçse de direngenliğin hikayesini yazan Sara (Sakine Cansız), unutulmadan konuşulup anılıyorsa bu onun istisna bir kişilik olduğunu gösterir. Unutulmayacak kadar değerli çalışmalar yürüten, her dönem geride okunacak notlar bırakan Sara, Kürt Özgürlük Hareketi’nin öncü soluğu olmayı başarmış bir devrimcidir.

Cüret edip özneleşelim, kurtuluş için örgütlenelim ve hep birlikte devrimle özgürleşelim!

– Merhaba, kendinizi tanıtır mısınız?

– Merhabalar, ben Rosa Avesta, TKP-ML Komünist Kadınlar Birliği (KKB) temsilcisiyim.

– TKP-ML KKB olarak 5 Mayıs 2023 tarihinde yaptığınız açıklamada 1. Kongrenizi yaptığınızı açıkladınız. Bu Kongreye gelinceye kadar geçen süreci özetleyebilir misiniz?

Sosyalizm Bayrağının Arkasına Saklanan Sosyal Şovenizm!

Yerel seçim süreci, egemen sınıflar arasındaki kapışmanın yeni adresi olarak giderek ısınan bir gündem olarak karşımıza çıkıyor.

2023 Cumhurbaşkanlığı ve milletvekili seçimlerinde AKP-MHP faşist ittifakı ve merkezinde CHP’nin yer aldığı “Millet İttifakı” arasındaki mücadeleden ilki ezici bir üstünlükle galip çıktı. Daha doğrusu, devlet aklı, önümüzdeki dönem için yola “CHP’nin de onayıyla” Türk-İslam senteziyle, gerici ve faşist bir ittifakla devam etme kararı aldı.

Vahşet ve zulümle biten yıllar (Nubar OZANYAN)

Yeni yıl ezilen halklara yenilik adına bir şey getirmedi. Zulmün bir devamı, vahşetin bir tekrarı yeniden yaşatılıyor. Dünyanın muktedirleri, sermayenin generalleri Orta Doğu’yu yeniden paylaşmak, hegemonyalarını pekiştirmek için her gün daha fazla sayıda savaş gemisini denizlere sürüyorlar. En kıyıcı silahlarını yeni bir paylaşım savaşı ve çatışmaları için hazırlıyorlar. Filistin, Kurdistan, Ukrayna savaşın ve çatışmaların en sert ve en tahripkar geçtiği ülkeler olma gerçekliğini korumaya devam ediyor.

Roza Luxsemburg ve Karl Liebknecht Yaşıyor, Lenin Yol Göstermeye Devam Ediyor!

 

Roza Luxsemburg ve Karl Liebknecht bundan 105 yıl önce dönemin SPD hükümetinin Freikorsp (Gönüllüler Alayı) askerleri tarafından kurşuna dizilerek katledildiler.

Birinci emperyalist paylaşım savaşının ufukta görünmeye başladığı 1907 yılında toplanan İkinci Enternasyonal çıkması muhtemel savaşa karşı “hazır olunması” ve “savaş bütçelerine hayır” denmesi çağrısında bulundu.

Gerici Zorun Panzehiri, Devrimci Zordur

Görsel ve yazılı basında her gün çürümüş, kokuşmuş sistemin icraatlarına tanıklık ediyoruz. Artık uyuşturucu baronlarına, çetelere dair haberler “sıradan” vakalar haline gelmiş durumda. Tabi ki, bizim işimiz bunların çetelesini tutmak değildir.

“Mücadele, İsyan, Örgüt ve Ezilenlerin Savaşına Doğru…”

Oldukça sarsıcı bir yılı geride bıraktık. Artsakh’da, Rojava’da, Gazze’de işgal saldırıları sürerken Afganistan’da halk Taliban zulmüne katlanmak zorunda kaldı.

Yeni ticaret anlaşmaları ve pazar paylaşım savaşları nedeniyle Ortadoğu halkları Kafkaslar’dan Arap Yarımadası’na zulme uğramaya, göçe zorlanmaya, açlığa ve yoksulluğa hapsedildi. Şimdi yeni bir yıla girerken bu emperyalist ve gerici saldırıları direniş ile karşılayan Ortadoğu halkları zaferlere muktedir…

 Bölgede tırmandırılan savaş

AKP veya CHP’ye Kaybettirmek mi? 3. Yol mu?

Devrimci mücadelenin gerilediği, devrimci-komünist ve yurtsever hareketlerin kitleler üzerindeki etkisinin önemli oranda azaldığı bir sürecin içinden geçiyoruz.

“Ateş Hırsızları”nın Felsefesi, Filozofları[*]

“Diyalektik felsefe karşısında

hiçbir şey sonal,
mutlak, kutsal değildir.”[1]
 
Felsefe “Öldü” mü? Öncelikle belirtmeliyim ki, böyle düşünen insanlar olsa da, yaşam devam ettiği sürece felsefe nihayete ermez; onu “gereksiz” bir şeymiş gibi sunmaya kalkışanlar ise yanılıyor!
Felsefeye yabancılaşan bir çürüme/ çöküş labirentindeysek de; o, insan(lık)ın aptallaştırılmaması için vardır.

Marks'ın Hatalı Olmasını Ne Kadar İsterdik

Proletaryalarla sohbet.

Ah... ah...  kaçımız ama kaçımız marks'ın hatalı olmasını istemezdik ki.

Hemi de kaçımız.

Heledeki sömürgecilik sosyo ekonomik yapıyı değiştirmez derken.

Heledeki yıllardır da sömürgeciliğin değiştirdiği sosyo ekonomik yapıda politika yaptığımızı da kabullenmişken.

Kaçımız ve kaçımız marks'ın hatalı olmasını istemezdik ki.

Belki de... sadece   bu konularda da değil.

Başka  konularda da marks'ın hatalı olmasını isterdik.

Bir Devrim Yapmalıyız!

Emperyalist dünya sistemi tam bir kaos içinde. Dünyaya egemenler ama dünyayı yönetemiyorlar. Soygun, sömürü ve savaş düzenleri her yönde çatırdamaya başaldı. Bir türlü azami karlarını istedikleri düzeye çıkaramıyorlar. Emperyalist sistem SOS veriyor. Ücretli kölelik üzerine kurulu aşırı kar ve aşırı üretim sistemi yürümüyor. Dünyanın toplam GSYH 105 Trilyon dolar iken, toplam borçları 310 trilyon doları geçmiş durumdadır. Bir taraftan devasa sermaye büyüklüğü, bir taraftan ise, muzzam bir yoksullaşma, yoksunlaştırma ve çürüme at başı gidiyor.

Sayfalar