Perşembe Mayıs 2, 2024

Türk Turizmi'ni Protesto Et ! Soykırım'lara Destek Olma ! Türkiye'ye Gitme !

Tarım'da,Sanayi'de yaşanan krizden sonra Yaz Sezonu'na umudunu bağlayan Erdoğan,Turizm'de de son yılların en kötü sezonunu yaşıyor.Yatırımcıların ve sermayenin aradığı,istikrar,güven ve çatışmasızlık Türkiye'de olmadığı için,Burjuvazi yatırımlarını başka ülkelere kaydırmayı tercih etmiştir.Tur operatörlerinin yönlerini İspanya,Yunanistan,İtalya'ya çevirmelerinin ana sebebi Türkiye' de yaşanan iktidarın yok etme ve imha politikaları,insan hakları ihlalleri,gazeteciler,akademisyenlerin cezaevinde tutuklu bulunmaları,Türkiye'nin cihatçı örgütlere açık destek vermesi,Turist'lerin aradığı Güven ile Güvenlik sorununu gündeme getirmiş,ABD'den tutun,AB ülkelerinin birçoğu '' Türkiye'ye Gitmeyin '' çağrısı yaparak vatandaşlarını uyarmıştır.

Cihad'çı Terör örgütü,İşid'in AB ülkelerinin merkezlerinde Londra,Bruxelles,Paris,Berlin'de gerçekleştirdiği saldırılarda yüzlerce insanın ölümünün ardından,teröristlerin Türkiye üzerinden geldikleri '' sır '' dolu ilişkileri tüm dikkatleri Türkiye üzerinde yoğunlaştırmıştı.Herkes kuşku ile bakmaya başlamış.Referandum sürecinde Almanya,Hollanda ..gibi ülkelerle yaşanan krizlerde,Erdoğan'ın '' Nazi '' suçlamaları bardağı taşıran son damla olmuştu.Bütün Avrupa ülkelerinde ardı ardına oluşan '' Türk turizmini Protesto '' kampanyalarına dönüşen atmosfer ile beraber teşhir olan, İstenmeyen adam durumuna gelen Erdoğan'ın durumu en son G-20 zirvesinde açık ve net olarak kendini göstermiştir.

Türk burjuvazisi Öger Tur'un dahi itiraf etmek zorunda kaldığı '' otellerimizi satılığa çıkarmaktan başka çaremiz kalmadı '' diyerek durumu izah etmiştir.Rezervasyonların iptal edilmesi,turist çekmek için fiatların çok düşük seviyelere çekilmesi '' her şey dahil '' promosyonları,dahi tutmamıştır. Almanya'da bir tv programında turist çekmek için bir haftalığına '' Gidiş-Dönüş,yemek-içmek,otel '' dahil götürecek adam bulamamışlardır.2014'de 36 milyondan,2016'da 25 milyona bugün ise çok çok düşük seviyelerde turist olması Erdoğan'ın yanlış kin ve düşmanca politikalarının sonucudur. Yabancılar gelmediği gibi,yurt dışında yaşayan göçmen emekçilerin sayısında da önemli düşüşlerin yaşandığı görülmektedir.Bunu yetkilier de teyid etmiştir.

Türk Turizmi'ne en çok gelir getiren ülkelerin başında gelen Rusya ile 2015'de yaşanan uçak düşürme krizinden sonra '' Felaket '' yaşandı.Uçak'ın düşürülmesi yetmiyormuş gibi çetelerin vahşice öldürdüğü pilotun öldürülmesi kamuoyunda çok büyük yankı yaratmıştı.Rus halkı tepkiliydi.Tüm uçuşlar ile yaş sebze ve meyvelerin alımı durduruldu.Rusya çok sert önlemler almaya koyuldu.Ambargo neticede Türkiye'ye pahalıya mal oldu.Sadece Antalya'da turistlerden elde edilen 9 milyar gelir sıfıra düştü.Bu 500 bin esnafın geçimini direkt etkilemiştir.Domates üreticileri ekimlerini durdurmak zorunda kalmıştır.ihracatta ise 2016-17 yıllarında 0 çekmiştir.Oysa 2015'e gelene kadar her yıl ihracat katlanarak artarken bu olaylar ihracatı tepe takla aşağı çekmiştir.

1 600 000 insanın geçimini turizmden sağladığı sahillerde,200 000 sigortalı çalışan turizmde alınan darbelerle işinden oldu.30 sektörün etkilendiği Turizm'de en büyük darbeyi THY yedi.Uluslararsı alanda Türkiye'nin imajı,Erdoğan islam-sunni politikaları turist akınını etkiledi.2016 'da THY zarar etti.Buna bağlı firmalar gerekli yolcu bulamayınca uçuşlarını durdurdular,zarar ettiler.2017'de 600 bin kişi işten çıkarılarak işsizler ordusuna dahil olmuştur.Rusya'dan her yıl gelen 4 milyon turist bu sene 2,5-3 milyona düşmüştür.Yurt dışından her sene tatile gelen '' döviz makinası ''olarak görülen işçilerin sayısında da önceki yıllara göre düşüş yaşanmıştır.1.213.000 olan turist sayısı,2017'de 1 milyonda kalmıştır.Yabancıların ilk dört ayında 2015'de 1.100.000 olan turist sayısı,2016'da 733 000 lere düşmüştür.2017'de ise 705 000 'e düşmüştür.Peki tüm bu kötü gidişatın sorumlusu kimdir ?

Nuriye ile Semih yanlız değildir !

15 Temmuz darbe girişimini '' Allahın lütfu '' diyerek ilan edilen OHAL,yürürlüğe konan KHK ile ülke yönetimine kabus gibi çöken,tek adam diktatörlüğü ile ülke yönetimine el koyan Erdoğan arzuladığı hedeflere adım adım yol alıyor.Amaca ulaşmak için bütün yolları deneyerek,mendabur gibi her renge dönüşen,bütün muhalifleri cezaevlerine attıktan sonra rengini gizleyemeyecek şekilde belli etti.Kürt ulusal Hareketi'ne ,demokratlara ilericilere,işçilere,aydınlara,akademisyenlere,insan hakları savunucularına düşmanca tutum içerisinde olan Erdoğan'ın artık herkesin değil,sadece bir kesimin Cumhurbaşkanı,hemde Parti başkanı olduğu yasallaştı.

KHK ile kendinden olmayan her kim olursa olsun yaşam hakkı tanımayan,hayatı zindan eden,biat etmeye zorlayan,açlığa ve yoksulluğa mahkum bırakan,islami faşist bir yöneti ile karşı karşıyayız. Sadece kendisi gibi düşünmediği,AKP'li olmadığı,solcu,ilerici,kesimler bir gecede,hiç bir gerekçe gösterilmeden,işlerinden alınarak yüz üstü sokağa terk edilmişlerdir.Bu durumda olan insanların sayısı yüzbinleri aşmaktadır.Bunların bakmakla sorumlu oldukları kişiler de hesaba katılırsa,mağdurların sayısı milyonlara varmaktadır.Bu haksız,hukuksuz dayatmalar sadece Erdoğan ailesinin ve bir avuç yalakanın iktidarını korumak içindir.İşinden alınıp kaderleri ile sokaklara terk edilen akademisyenlerden Semih Özakça ile Nuriye Gülmen bunlardan sadece öne çıkanlardır.

Anlamı büyük ve Adalet simgesi olan,gerici yobaz,çağ dışı kafaların hiç bir zaman anlayamayacakları,İnsan Hakları Anıtı önünde Adaletsizliğe,Hukuksuzluğa karşı başlattıkları,bedenlerini yatırdıkları Açlık Grevi can pahasına da olsa 125.gününe geldi.Toplumun bütün kesimlerinin destek verdiği,milyonların sesi olan Nuriye ile Semih'in Açlık Grevi Saray'ı ürkütmüş her gün,her saat destek veren halk acımasızca polis saldırılarına maruz kalmaktadır.Toplumu biat etmeye zorlayan Yeni Halife Erdoğan,meslekleri gasp edilen,Gayet insani,masum,demokratik olan '' işimi geri istiyorum '' taleplerine dahi pervasızca polisleri saldırtmakta tereddüt etmemektedir.

Açlık Grevlerinden toplumsal bir muhalefet çıkar korkusu ile apar topar,74.gününde tutuklanarak cezaevlerine konan akademisyenlerin tek '' silah '' ı düşünceleri ile kalemleri olmuştur.İçişleri Bakanı Süleyman Soylu'nun '' çocuklarımızı teröristlere teslim edemeyiz '' suçlamasının,hiç bir gerçeklikle alakası yoktur,Yalan'dır.Her zamanki alışık olduğumuz klasik suçlamalardan başka bir şey değildir.Gerçek teröristler yaşlı bir kadın olan Kezban Saçılık ile oğlu Veli Saçılık 'a reva görülen polis şiddetidir.Meydanlarda '' cennet anaların ayağı altındadır '' diye nutuk atanlar,analarımızı polisin ayağı altına almışlardır.Veli Saçılık'ın 2000 yıllarında '' Hayat operasyonlarında '' bir kolunu alan devlet,bu sefer empute kolunu da kırarak almıştır.Üstelik tüm bunlar uygar dünyanın gözleri önünde cereyan etmiştir.

Mor Gabriel Süryani halkınındır Gasp edilemez !

Ortadoğu'nun kadim halklarında Ermeni,Süryani,Keldani'ler 1915 soykırımı ile Anayurt'larından imha ile yok edilirken,tüm taşınmaz mal varlıklarına el konuldu.Gasp edildi.Yeni inşa edilen cumhuriyetin Enval-ı Metrukesi'ne dahil edilen tüm mal varlıklarının akibeti bugün dahi belli değildir. Sır olarak kalmaktadır.'' Konuşan,yazan yanar '' misali,tabular devam ediyor.Araştırılıp incelenmesi herkese sözde açıktır.Ama aykırı düşünceler yazılmamak kaydıyla serbesttir.Aradan 100 yıl geçmiş olmasına rağmen Lozan Antlaşmasında kabul edilen esaslara göre TC '' ..azınlıklara ait vakıflara,kiliselere,havalara,mezarlıklara,manastırlara ve öteki din kurumlarına tam bir koruma sağlama-yı taahüt eder '' diye attığı imzayı,bugün başta Mardin'in Midyat ilçesinde bulunan,Süryani'ler için kutsal olan,paha biçilemeyen Mor Gabriel Manastırı,kiliseler,mezarlıklar gibi 50'den fazla taşınmazlara Erdoğan hükümeti el koyma kararı aldı.

Mardin'in Büyükşehir statüsü kazanmasından sonra,Mardin Valiliği kararıyla Devir Tasfiye ve Paylaştırma Komisyonu aracılığıyla önce Hazineye devredildi.Kiliseler,manastırlar ise Diyanet İşleri Başkanlığı'na devredildi.Süryani cemaatine ait mal varlıkları,nufüsu binlere düşmüş bir halkın elinden almak için kaos,OHal gibi ortamlar bulunmaz bir fırsat olarak görüldü.Nihayetinde kamulaştırıldı.Gasp edildi.Oysa 2008'de Avrupa ile müzakerelerde,Vakıflar Kanunun'da yapılan değişiklerde azınlıkların mülk edinmesinin önündeki engeller kaldırılmıştı.Bazı mal varlıklar sahiplerine iade edilmişti.Avrupa'lılara iyi görünmek sempati kazanmaya çalıştı.Bu sahte,yalan,inandırcılıktan uzak politikaların göz boyamaktan başka bir şey olmadığı seneler sonra ortya çıktı.

Bu alınan kararların Suriye'de süren savaştan ayrı düşünmek imkansızdır.Toplum hızla koşar adım islamlaştırmaya doğru değişikliklere uğrarken,müslüman sunni,dindar bir nesil yetiştirmek için bölgenin demografik yapısını değiştirmek,kültürel dokusunu bozmak için,bütün Kürdistan'ı boşaltarak göçmenlerin buralara yerleştirilmesi gizli planın ve programın bir parçasıdır.Kiliselerin,manastırların camii'lere çevrilmesiyle 3000 yıldan fazladır varlıklarını sürdüren Süryani'lerin izlerini,hafızasını tarihten silmek için uğraşıyor.

Her yıl 1,5 milyon turist ağırlayan Kürt illerinde 2017 ise sokağa çıkma yasakları,çöktürme planı ile uygulanan göçler,çatışmalar turist akınını durdurmuş esnaf zor hayat şartlarında ağır koşullar altında yaşamaya mahkum edilmiştir.Diyarbakı Kalesi ve Surlar,Hevsel Bahçeleri UNESCO tarafından tarihi Kültür Mirası listesinde bulunmaktadır.Urfa'da Eski Harran Evleri, Balıklı Göl,Harran Kalesi,Malabadi Köprüsü,Rize'nin Ayder yaylası,Artvin'in Çifte Köprüleri,Kaçkar dağlarında Fırtına Deresi,Trabzonda Sümele Manastırı...daha eşsiz doğa ve güzellikleri ile dolu yerleşim alanları

Erdoğan'ın savaş politikaları yüzünden turistler gelememektedir.

Ç a ğ r ı m ı z d ı r !!!

*Türkiye'ye Tatile Gitme !

*Türkiye'ye aktarılan her 1 euro ,halka sıkılan kurşundur.

*Suriye'de savaş demektir.Yıkım demektir.İşid'e destek demektir .

*Turizm tanıtımında kullanılan Irkçı,Tek'çi ''Bir başkadır benim memleketim'' şarkısının

cezaevlerinde,sorgulamalarda falakada,askıda işkence aracı olarak kullanıldığını unutma !

*Uluslararası Af örgütü'nün temsilcileri ile İnsan hakları Savunucuları suçsuzdur !!

*Derhal Serbest Kalmalıdırlar !

*Kürt halkının oyları ile Parlamento'ya seçilmiş olan Eşbaşkanlar S.Demirtaş,F.yüksekdağ

ile 10 milletvekilleri serbest olmalıdır !

*Sur,cizire,Şırnak..illerinde bodrum katlarında barbarca öldürülen savunmasız insanların

akıbetlerini araştırılması için BM yetkilierine derhal izin verilmelidir !

*Alan Kurdi,kardeşi,annesi ve binlerce mülteciye mezar olan sahillerde Tatil yapmayalım !

*Nuriye Gülmen ile Semih Özakça derhal serbest kalmalıdır !

*Kafa,kol kesen İnsanlık düşmanı İşid'li teröristlerin tek tek salıverilmesine son verilmelidir !

*15 Temmuz darbe girişimi sırasında Boğaz köprüsünde, boğazı kesilerek öldürülen askerin failleri bulunup derhal yargı önüne çıkarılmalıdır !

*Fırat Kalkanı Operasyonu sırasında İşid'liler tarafından yakılark öldürülen Türk askerinin

akıbeti derhal ortaya çıkarılmalıdır.

.....

İnsanlığa karşı işlenen bu suçların faillerinin Kim ile Kimler olduğunu çok iyi biliyoruz !

Umudunuzu kaybetmeyin , Uluslararası mahkemelerde yargılanacakları günler Uzak değil !

44891

Agop Ekmekciyan

Özellikle azınlıklar üzerine yazdığı yazılarıyla tanıdığımız yazarımız,diğer birçok konuda da makaleleriyle tanınmaktadır.

agop@kaypakkaya-partizan.net(Hazırlanıyor)

Son Haberler

Sayfalar

Agop Ekmekciyan

Davutoğlu Duran Kalkan'dan korkmuyor! Teslim Töre

Basına yansıdığı kadarı ile Duran Kalkan savaşı boyutlandıracaklarını, her tarafı savaş alanına çev...ireceklerini, bu savaşla “2016 baharı Kürd'ün baharı olacaktır” diyor. Buna karşın Davutoğlu da “bizi kimse korkutamaz” ve “biz her yerde olacağız” diye yanıt veriyor. Şu savaşın Türkiye'de ne hale geldiğini ya da getirildiğini görüyor musunuz? Çok korkunç trajedi komedi bir durum. Savaşan iki güçten birisi olan PKK adına Duran Kalkan savaşla Kürtlere “baharı” getireceğini, “2016”yı “Kürtlerin baharı” yapacağını söylüyor, Duran Kalkan'ın bu açıklamasına karşın savaşın diğer tarafı olan T.

Türk Sermaye Devletinin Demokratik Kürt Ulusal Direnişine Çarpan Emperyal Hayalleri

Türkiye Emperyalist mi?

3-      Türk sermaye devleti, özellikle son on yıldır yeni arayışlar peşindedir. Daha önce de yeni nüfuz alanları elde etme çabaları olsada, son on yıllık süreçte bu çaba, milli gelirdeki yükselişle koşut gitmektedir.

4-      Kapitalizmin karakteristik özelliği, büyümek ve bunun içinde yeni pazar alanları, yeni nüfuz (egemenlik) alanları elde etmektir. Bu, savaş ve işgalle olduğu gibi, sermaye ihracıyla da olmaktadır. 

Drudiler ve annelerimizin başörtüleri

Bugün Diyarbakır'a gidiyorum, sonra da Şırnak ve ilçelerine gideceğim. Yüksekova'daki göç haberleri doğruysa gidip orayı da görmek istiyorum. Katılmak isteyen olursa Diyarbakır'da buluşup ortak bir program yapabiliriz. 

 İçimde soğuk bir ürpertiyle gidiyorum, çünkü Devlet ve PKK arasındaki savaş bugün daha kaç can alacak, yarın kaç ocak sönecek, bilmiyorum!

Sizin Olsun Perinçekçi Maoizminiz

Kovulmak .

Kaç kişiye aynı şeyi yaptınız .

Kartalyalıların yaşamamı istediği utancı yaşamayacam .

Kaçınılmazsa tanını çıkaracaksın .

Her onurlu insan gibi .

- De...  diyemeyecekseniz.

Beybiyi kötü eden nedenler .

Pratiğimiz teorimiz .

-E... inandığımız kadardır .

Maktul mini etkiliydi ve tek başına dışarı  çıkmıştı .

Herkesin bir partili olduğu memlekette .

Hiç kimsede Geziden tutun Cerattepe kadar hiç bir yerde tuttuğu  partinin flamasıyla sokağa çıkmazken .

Kışın Masalın Atına Biner Giderdik-Fadıl Öztürk

Dünyanın her yıl, üç ay sınavına girdiği, zamanın bir zalim halidir, kış. Taş uyur, gül susar, ağaç damarlarındaki suyla idare etmek için, fazlalıklarından arınmak için döker yaprağını. Toprak elini ayağını çeker hayattan. Saysan sayılacak gündür, üç ay. Sövsen sesin dolanıp seni bulacak kadar mesafededir. Saat saat geçer, gün gün, ay ay geçer, ama canlıların hayatına atılmış pusu gibidir, kış. Yoksulların bir türlü kaçamadığı, kapılarını örtseler bile, bacalarından giren ve onların iliklerine işleyen soğuktur kış. En çok onlar çekerler güneşli günlerin hasretini.

HDK AVRUPA KURULMASINA DAİR YAKLAŞIMIMIZ

ATiK Konseyi Avrupada demokratik – devrimci örgüt ve kurumların birlikte mücadele yürütme konusunda yeni birlik platformu tartışmalarına ilişkin olarak HDK-A ( Halkların Demokratik Kongresi-Avrupa) örgütlenmesi önerisini tartışarak görüşünü açıkladı.

Yapılan açıklamaya göre, ATiK Demokratik Güçbirliği platformlarının ( DGB ) devam ettirilmesini daha uygun olduğuna karar vererek, HDK-A platformu tartışmalarına eleştirel yaklaşımını da açıkladı.
Yapılan değerlendirme ve açıklamanın tam metni şu şekilde:

Ankara saldırısını “YPG Yapmıştır”-Dursun Ali Küçük

*TC nihayet senaryoyu yumurtladı…

Özür ve yüzlesme

Ermeni Soykırımı'nın 100.yılı anma etkinliklerinde,geride bıraktığımız 2015 yılında Türkiye'den beklenilen Özür açıklaması yine gelmedi.Acaba bir yüz yıl daha mı beklenecek ?Bu duruma şaşırmadık.İnsan veya toplumun kendi geçmişi ile yüzleşip özür dilemesi,hiç bir zaman onu değersiz kılmaz,küçük düşürmez,aksine yüceltir.Uluslararası alanda ise saygın konuma getirir.Bunun çeşitli örnekleri mevcuttur.Aksi hallerde ise Katil devlet,veya Barbarlar olarak anılmaktan kendilerini kurtaramazlar.

Faşizmin daha karanlık günlerini yaşamak istemiyorsak, KÜRT ulusunun direnişine destek ver

Yıllardır emperyalist gerici savaşları ve amaçlarını yazdık, dilimizin döndüğünce söyledik. Emperyalistler arası savaş koşulları hızla Ortadoğu'da yayılıyor. Bugün bu gerici emperyalist savaşa karşı tavır almak, bölgemizde ve dünyada gelişen savaş kışkırtıcılığına karşı tavır almak insanlık görevidir. Başta Amerikan emperyalizmi olmak üzere, bütün emperyalist devletler yaşadıkları ekonomik sermaye krizini, Ortadoğu’da, Baltıklarda ve Ukrayna'da derin emperyalist savaş krizine dönüştürülmüş durumda. Savaşı, yalnızca tankla, topla, nükleer silahla yürütülen bir yol olarak anlamamalıyız.

"Mevzuatı Koyun Bir Kenara, Zihniyeti Devreye Sokun"

Erdoğan'a kim "Reis" ismini yakıştırıp takmışsa tam isabet tutturmuş. Kutlamak gerekir bu isim uzmanını! Adam Türkiye Cumhuriyeti'nin cumhurbaşkanı değil de, tıpkı bir sokak kabadayısı. Ülkeyi gayrı resmi kanunlarla yöneten, kendi koyduğu yasaları dahi hiçe sayan, korsan kanunlara ölesiye sevdalı, "astığım astık, kestiğim kestik! Kimse bana karışamaz!" heytleri çeken; anlı şanlı, aynı zamanda her tarafına insan kanı bulaşmış ‘Reis’ Recep... 

AB’NİN GÖÇMEN POLİTİKASI VE İŞİD’LE “SAVAŞI”

AB burjuvazisi telaş içinde. “Göçmen akışını durdurun!” diye feryat figan bağırıyor. Karar üstüne karar alıyor. “Böyle akın akın gelirlerse AB’miz yıkılır”, “toplumsal yapımız dejenere olur” diye yakınıyorlar. Kavimler göçünü ve Roma’nın yıkılışını hatırlıyorlar.

Ellerine kim geçerse yapışıyorlar. Bu konuda en büyük kurtarıcı olarak faşist Türk devletini görüyorlar. “Ne istersen iste, yeter ki göçmenleri bize gönderme” diye kırmızı halı üstünde ağırlıyorlar. Kürt katliamına yeşil ışık yakmalarının karşılığında, altın varaklı kanlı sultan koltuklarında ağırlanıyorlar. 

Sayfalar