Perşembe Mayıs 9, 2024

Vicdan ve ahlak mı dediniz? (Ertan İldan)

Aslında Türkiye'de 50 gün sonra yapılacak seçimler hakkında daha fazla konuşmak niyetinde değildim. Tüm sermayesini bu muharabe'nin sonuçlarına yatırmış ve temelde iki kutupa ayrılmış bir toplumsal psikolojide aykırı bir görüşün yankı bulmayacağını bilirim. Daha da önemlisi muhtemel bir yenilgide akli melekelerini yitirmiş ve umutlarını tüketmiş bir kesimin hışmına uğramak tehlikesi de yok değil. Oysa benim "gemileri yakmak" gibi bir mecburiyetim yok. Demokrasi, özgürlük, eşitlik ve adalet isteyen toplum kesimleri ile ilişkilerimi ve görüş alışverişimi sürdürmek isterim. Peki ne oldu da bu konuda yeniden yazmak mecburiyeti doğdu?

Oy kullanmayacağımı ifade ettikten sonra bazı demokrat arkadaşlarım, eskiden kalma hastalıklı bir tutum olan boykotu benimseyerek vicdanımı rahatlattığımı, ancak bunun toplumun çektiği zulüm ve çileden kurtulma umudundan daha ahlaklı ve vicdani olmayacağını (bu kadar iyi formüle edilmiş olmasa bile bunu demek istediğini anladım), toplumun az da olsa bir "nefes almaya" ihtiyacı olduğunu, oy kullanmamanın AKP-MHP faşizminin ekmeğine yağ sürmek olacağını ileri süren yorumlar yaptılar ve bir çok değerli arkadaşım da bu yorumlara katıldıklarını ifade ettiler.

Durum bu hali alınca kendi kendime sormadan edemedim? Gerçekte ahlaklı ve vicdani olan nedir?

Mesela 1996-97 yıllarında İçişleri bakanı olup binlerce köyü boşaltan, onlarca belki yüzlerce Kürdü Jandarma Özel Harekat veya JİTEM türü paramiliter güçleri ile kaçırıp asit kuyularına atan bir kişinin başkanlığındaki bir partinin içinde yer aldığı bir koalisyonu desteklemek çok mu ahlaklı ve vicdani bir davranış olur?

Mesela 2011 de "stratejik derinlik" görüşünün mimarı ve IŞID belasını Rojavalı Kürdlere musallat ederek hizaya sokmaya çalışan , 2015 de Diyarbakır Sur'daki hendek vakalarında "Sur'u Toledo yapacağız " diyerek yerle bir eden ve AKP iktidarlarında Diş işleri bakanlığı ve Başbakanlık yapmış birinin başkanı olduğu bir siyasal partinin içinde yer aldığı bir koalisyonu desteklemek çok mu ahlaklı ve vicdanlı bir tutum olur?

Keza AKP iktidarlarında uzun dönem ekonominin dümeninde bulunmuş ve tüm siyasal icraatlarına onay vermiş bir Babacan mesela !

Mollaoğlu'nu Madımak'dan beri biliriz. Yıl 1993 idi. Her yıl anma yıldönümlerinde "unutmadık, unutmayız" nutuklarını atmayı biliriz ama işimize geldiğinde kusurlarını arka plana atmayı vicdanımız ve ahlakımız çok kolaylıkla kabul edebiliyor mesela !

Ve nihayet " halis muhlis ülkücü", savaş teskerelerinin imzacısı, "Kandil mareşalı" olmaya hevesli, "dokunulmazlıkların" önünü açan , suya tirit bir muhalefet yürüten "Gandi Kemal" mesela!

El hak, Bunları desteklemek çok ahlaklı ve vicdanlı (!)

Sadede gelelim. 50 gün sonra yapılacak "muharabe" bizim muharebemiz değildir. Biz'den kastım şudur: Bu "muharebe " Kürdün özgürlük mücadelesi değildir. Alevilerin de mücadelesi değildir bu. Gayri müslim azınlıkların mücadelesi de değildir. İşçinin köylünün iktidar mücadelesi hiç değildir...

Burada kesiyorum. Hep birlikte düşünelim. Seçim sonuçları ne olursa olsun, seçimden sonra konuşacak yüzümüz hep olsun. Sağlıcakla kalın.

1611

KADINLARIN BİRLİĞİ | Halk Okulu Devrimcilik Adı Altında LGBTİ+ Düşmanlığı Yapmaya Devam Ediyor!

Bir süredir Halk Okulu’nda LGBTİ+lar ve LGBTİ+ mücadelesi üzerinden genelde ilerici, devrimci harekete özelde proletarya partisine yönelik “değerlendirme”lerde bulunulmaktadır.

Bu “değerlendirmelerin” temel anlayışına ve üslubuna, devrimci kamuoyu da bizler de aşinayız.

Martager (Nubar Ozanyan)

Yaşamı Fakir, savaşımı Martager olan komutan, sert yaşadı. Bir derviş gibi Kafkaslar’ı, Ortadoğu’yu dolaştı. Mazlumların yaşamından gürültü yapmadan kopup giderken geride derin izler ve unutulmaz anılar bıraktı. Yaşadığı her toprak parçasında eski ve köhnemiş olan her şeye meydan okudu. Yaşarken Ararat’a, düşerken Cudi’ye bakarak “Elveda” dedi.

Devrimci Bir Çıkış İçin Örgütlen-Örgütle

“…Komünist Enternasyonale bağlı tüm partiler, ‘Kitlenin daha derinlerine!’, ‘Kitlelerle daha sıkı temas!’ şiarlarını ne pahasına olursa olsun pratiğe geçirmelidirler; kitleler sözünden anlaşılması gereken emekçilerin ve sermaye tarafından sömürülenlerin, özellikle de en örgütsüz ve en bilinçsiz, en fazla ezilen ve örgütsel olarak kapsanması en zor olanların tümüdür.”(1)

Proletaryasız Burjuva Çağı Hayali(!)

 

Telaşlı diplomasi ve açık savaş hazırlığı Nijer: Afrika'da akut savaş tehlikesi!(Rote Fahne (Kizil Bayrak)

26-27 Temmuz gecesi, yaklaşık 26 milyon nüfusa sahip Batı Afrika ülkesi Nijer'de ordu bir darbe düzenledi. Bir önceki başkan Bazoum'u devirdi ve anayasayı askıya aldı.

Frankfurter Rundschau'ya göre Bazoum döneminde Nijer, "İslamcı teröristlerin Sahel'deki ilerleyişine karşı mücadelede Batı'nın son stratejik ortaklarından biriydi".

“En Önde” Durmak, “En Önde” Savaşmak (Dengê Azadî )

Lozan’daki tarihsel haksızlığın 100. yıldönümünde gerilla alanlarına yönelik işgal saldırıları sürüyor. Emperyalist devletlerle İttihatçı Kemalistler arasında imzalanan ve TC devletinin emperyalistlerce kabul edilmesinin resmileştiği tarih olarak 24 Temmuz 1923 Lozan Antlaşması’nın üzerinden yüz yıl geçti.

Kalbim Zap’ta çarpar! (Nubar Ozanyan)

Yeni bir yüzyıl direnenlerin hikayeleri ve isimleriyle yazılmalıdır. Zalimlerin yazdığı yüz yıllık faşist tarihi parçalamanın zamanı çoktan gelmiştir. Soykırımcılar, teknolojinin üstünlüğüne her gün yenilerini ekleyerek kıyıcı ve yok edici silahlar üreterek Kurdistan’ın en ışıldayan direniş parçalarına saldırsa da, 26 gün abluka ve bombardıman altında yaralı olduğu halde “teslim ol” çağrılarına direnen gerillanın karşısında çoktan yenilmiştir!

Çoktan yenilmiştir, Osmanlı’nın İttihatçı subay ve askerleri, Türk ordusunun işkenceci generalleri!

“Halkın aslanları: HBDH milisleri” (Ziya Ulusoy)

Bahsetmek istediğimiz HBDH militanları. Yaklaşık 7 yıldır Erdoğan faşizminin acımasız  saldırı ve zulmüne karşı mücadele ediyorlar. Şimdiye değin yüzlerce eyleme imza attılar.

Mücadele koşulları çok ağır. Faşizmin saldırgan ve devasa miktardaki polis aygıtı, yüksek gözetleme ve takip tekniğini de kullanarak, hareket imkanını çok daraltıyor. Az güçle ve bu duruma rağmen, HBDH militanları eylem yapabiliyor. Biribirinden çok uzak kentlerde de, değişik bölgelerde de, aynı kentin değişik semtlerinde de Erdoğan faşizmine karşı eylem yapabiliyorlar.

Dedikoducu Modacılar

Amann... sanki kendileri de proletaryalarda karşılık bulsalardı chp ve hdp'lilerde taban, oy (veyahut da boykotçu) almış olmayacaklardı.

Neysee...

Nerede kalmıştık.

Maltepe'de bir mayıs.

Yolun bir tarafında tip'liler bir tarafında hdp'liler.

Yolun sağına, soluna... gölgesine de sıkışmış... tip'çilerin giyimlerini kuşamlarını ... diğer kortejlerdeki insanlarla kıyaslayan benim gibi de dedikocu modacılar.

Bu keşmekeşliğin içerisinde de..

Tip'çilerin gözleri  hdp'lilere... hdp'lilerinki de tip'çilere kayıyor.

Bizim devrim! (Nubar Ozanyan)

Rojava’nın haritadaki yeri sorulduğunda Kürtlerin bir kısmının dışında kimsenin doğru dürüst yanıt veremeyeceği bir süreçten geçilerek gelindi bugünlere. Büyük riskler göze alındı. Ağır bedeller ödenerek kazanımlar elde edildi. Bu sayede Rojava, özgürlüğüne kavuştu. Ortaya konan devrimsel hamleler, sayısız çaba sonucu Rojava halkları daha ileri ve gelişkin bir sürece geldi. 

DİK DURUP BOYUN EĞMEYENLER[*]

 

 

“Yol daima ayaklarınızın altında,

rüzgâr daima arkanızda olsun.”[1]

 

Sayfalar