Salı Mayıs 7, 2024

Yel Değirmenlerine Karşı Savaşa Katıl; Akıma kapılma:Atomu Parçalayacağız!-1


DHF ve MKP cevresinden arkadaslar "cok partili sosyalizmi' tartisiyorlarmis...


Birakalim tartissinlar; fikir egsersizleridir. Leninde ilk once sosyalizmi oyle tarif etmisti...Ekim devriminden sonra secimler yapildi; Sosyalist devrimciler 1. parti..Bolsevikler 2. parti..Mensevikler 3.parti olmustu...kizil orduya,polise de karsiydi lenin...sonra ne oldu?...Hayattan cikti teori; bir zihinde sekillenen programa gore gitmedi...Leninizm dediginiz sey tam da budur zaten; hayattan cikan teoriyi esas almak; dogmatizmi degil..Lenini buyuk yapan da buydu; hayatla kendi programi catisitiginda, kendini degil hayati esas almak, marksizmi pratigin teorisi olarak kavramak!...Sinif programini hayata geciririken, sinif mucadelesinin ortaya cikarttigi yeni bicimleri asacak politikalar uretmek, ve programi dumduz, basmakalip degil; canli, sinif mucadelesinin pratigi icinde yaratici tarzda ele almak. Idealler ile gercekleri birlikte dusunmek.

 

Sinif mucadelesi her tarihsel asamada acik iki cizgi yaratir..Burjuvazi ve Proleterya....Normal donemlerde de bu iki cizgi vardir; ama fludur daha...Ancak devrimin kimi tepe asamalarinda bu iki cizgi, acik iki sinif savasi seklini alir;..ve oyle de oldu...Ic Savas ve isyanlar patlak verdi...iIk bastaki Paris Komunu esaslarina gore tarif edilen isci devleti..Savas Komunizmi devleti olarak orgutlenmek zorunda kaldi...


Beyaz ordu kuran isyancilara mensevizm-car-sol sosyalistler ve bir cok silahli isyanciya karsi mecburen kizil ordu kuruldu....Hayat ve Marksizm dialektigi boyle bir seydir...Ama ilginctir Burjuvaziye karsi devrime, devrimci siddete karsi cikan Mensevikler, isci iktidarina karsi Kadetler Partisi altinda, Car artiklarinin Beyaz Muhafizlarina katilmaktan ve ic savasta Bolseviklere karsi savasmaktan kacinmadilar...Burjuvaziye karsi demokrat olanlar, Proletryaya karsi o cok da karsi ciktilari devrimci siddeti, Karsi-Devrimci Siddet olarak uygulamaktan imtina etmediler....Ic savasta yenilen Mensevizm, geri ceklidi ve Stalin olur olmez Kruscev-Brejnev olarak tekrar geldi ve Bolsevik partiyi tepeden ele gecirdi....Kruscev 'Proleteryanin degil butun halkin partisi', 'Proleteryanin degil butun halkin devleti', 'devrimci siddet sadece burjuvaziyi guclendirir', 'emperyalizmle baris icinde yaris' tezleri olarak Mensevizmin Stalinin olumu sonrasi Partiyi ele gecirmesinden baska bir sey degildi...Ve Kruscevin bugunku uzantilari Putin, Gorbacov, Yeltsin, Aliyev de Sosyalizmde son noktayi koydular....Bugun cok partili sosyalizm tartismalarinin ozu aslinda Bolsevizm-Mensevizm ayrilmasinin gunumuzdeki bicimidir...Cok partili sistemi savunanalarin ozu Proleterya Diktatorlugune karsi olmak fikridir..Marksizmde Devrimci olani atmak, Marksizmi Mensevik tarzda yorumlayip, Marksi bir ekonomik el kitabi haline getiren gunumuz Post-Marksistlerin cizgisini Maoizmin saflarina sokmaya calisiyorlar.Bunu yaparken de Sosyalist Burokrasiye mucadele slogani altinda bunu yapiyorlar.


Evet sosyalist burokrasi sorunu vardir.Ancak;


Bizim cevabimiz var Sosyalist Burokrasiye karsi; Maoizmdir..Ama bunu sosyalizmin ilk insaa asamasina indirgersek bu trockizm olur..Bu tipiktir Trockizm icin..tek ulkede sosyalizm yasiyamaz inancidir arkasinda yatan...Ama gordukki sosyalist insaa yapilabildi..O asamaya kadar partiye kizil orduya,devrimci iktidara ihtiyac var...Ama Sosyalizmin ust asamasinda parti tanimi yeniden degisecektir...Tekrar Lenin ilk yapmak istedigi sekle donecegiz..Yani silahlanmis isci iktidarina, milis ordusuna...Ama iki farkli donemi Sosyalist Devrim, Sosyalist Insaa surecinin politikasi ile, Sosyaliszmin ust asamasinin politikasini birbirine karistirmak Revizyonizmdir...Parti, ordu,devlet Kapitalizmden Komunizme geciste, Kapitalizmden odunc aldigimiz ve bir donem icin zorunlu oldugumuz kurumlardir. Devrimci siddet yoksa Sosyalist mulkiyet dunyasini kuramazsiniz; Kapitalizmi tasfiye edemezsiniz...Bu acidan parti,ordu bir donem icin Proleteryanin hizmetinde olmak zorundadir...Iste mesele neyin ne zamana kadar ilerici-devrimci bir rol oynadigini, ne zamandan sonra artik gereksiz ve gerici-Burjuva bir rol haline geldigini dogru tespit etmektedir...Sosyalizmin ust asamasi artik yeni bir parti ve isci iktidari tanimi ve yeni bir ordu-milis ordusu tanimi yapacagimiz donemdir..Maoizm bunun cevabidir...Ama!...Sosyalist insanin politikasini ve sosyalist mulkiyet donusumu sonrasi Proleteryanin politikasini karistirirsaniz, demokrasi ve merkeziyetcilik silahlarini ters yuz edersiniz...

 

Demokratik Merkeziyetcilik varsa, KP varsa bu zaten hem burjuvazinin hem de proleteryanin varligi demektir...KP lerde demokrasi burjuvaziyi, merkeziyetcilik ise Proleteryayi temsil eder...Sosyalist insaanin son evresi, artik Leninin ilkbasta planladigi cizgiye geri donmek asamasidir..Paris Komunu tipi bir Proleter doneme....O asamaya kadar Proleterya Diktatorlugu sinif mucadelesinin asamalarina gore devrimci siddeti kaldirip atamaz....Ki Paris Komunu asmasinda bile sinif mucadelesi ve devrimci siddet bir butun olarak ortadan kallmiyacaktir, ama KP artik silahlanmis kir ve sehir Proleterlerin iktidarina donusecektir...Emperyalist kusatmaya karsi ise butun bir sinifin ordu haline getirilmesi, milis ordusuna donusmesi surecidir...Komunizm bir dunya sistemidir; dunyanin herhangi bir yerinde kapitalizm yasadigi surece geriye donusler tehlikesi her zaman olacak ve Komunizm silahlarini tasiyacaktir.

 

 

M-L-M tum dunyada Demokratik Devrimi gercek kilmak; Sosyalist Devrimi gercek kilmak; Sosyalist Insaayi gercek kilmakta sorunsuz-mukemmel,dogrulugu pratikte kanitlanmis tezlerdir..Hayata uygulanmis,sonuc vermis, dogrulugu pratikte pek cok kez kanitlanmisir...

 

Teorimizin Sosyalizmin ust asamasi, sosyalist insaanin gercek olmasindan sonraki kismi eksiktir; bu problemdir; cozulmesi gereken budur..

 

Trockizm, Liberalizm, Burjuvazi der ki 'teorinizin hepsi yanlisti, sinif teoriniz yanlisti; mesele budur.''...(!)

Bizde diyoruz ki dogrulugu kanitlanmis teorileri tartismak bile abestir. Bir teori gelip dayandigi en son noktanin yeniden uretilmesi ile asilir.

Bir atom fizikcisi, atomu parcalama deneyinde ilk basarisiz oldugunda, hemen ise 'yercekimi kanunu, suyun kaldirma kuvveti, matematik modellerinin kendisi, mukavemet-kuvvetler teorisi' vs vs tum fizik yasalari tartisilmalidir; bilim bir butun olarak yanlistir; tum bugune kadar bilime dair edindigimiz teorilerin hepsi yanlistir' diye yaklasmaz..

Yaklasirsa ona gulerler; mesele artik atomu parcalama asamasina kadar varmis bilimin seviyesi ile, atomu neden parcalayamadigimiza bir baska perspektifle yaklasma sorunu Bu NOKTADA analiz etme haline gelmistir.

Benim Maoizmim bu soruna cvp uretmektir...Devrim yapmakta,devrimi insaa etmekte, sosyalizmi insaa etmekte dogrulugu kanitlanmis bilim felsefelerini kaldirip atin diyen Trockizm, Liberalizm, Burjuvazi yalan soyluyor....

Burjuvazi kaldirin atin diyorsa zaten, ondan-MLM den korktugu icin 'kaldirip atin, meseleye tum bir MLM felsefe yanlistir gozuyle bakin' diyor...

Korkmasa, isine gelmese, oyle devam edin ey isciler derdi....

Bu durumda iki salaklik var..Ya bizi salak yerine koymaya calisan Burjuvazi ya da biz salagiz!....

Her sinif kendine akilli,dusmanina salaktir!

 

Proleterya Diktatorlugunu Savunmak Marksizmi Savunmaktir

Burjuva siniflarin kendiliginden bir aydin tavri ile komunizmi benimseyip, mulkiyet haklarindan vazgecegini dusunecek kadar saf degilseniz eger; burjuva mulkiyetin tasfiyesinde Proleterya Diktatorlugunun neden kacinilmaz oldugunu fikrine karsi durmak, hem Komunizm saflarindaymis gibi gorunmek, hem de burjuvazinin mulkiyet hakkini korumaktan baska birsey degildir....

Mensevizm ile Bolsevizm, Devrimci-Marksizm ile Revizyonizmin arasindaki temel ayrim budur.

Burjuvazinin uuslararasi planda post-marksizmi gelistirmek istemesinin nedeni de budur...Burjuvazi yeni Mensevizmi Post-Marksizm olarak gelistirmek istiyor.

Marksizmde Devrimci olani atmak, iktidar ve ekonomik duzeni degistirmek fikrini atmak, Marksi bir ekonomi el kitabi haline getirmeye calismaktir yeni Mesevizmin cizgisi olan Post-Marksizm.

Mensevikler teorik olarak soyalizme karsi degillerdi, onlar Devrimci Sosyalizme-Bolsevizme karsilardi.

Ayni Menseviklerin, burjuvaziye karsi bu kadar demokrat olan menseviklerin, daha sonra Kadetler partisi olarak, devrim sonrasi ic savasta Carin Beyaz Muhafizlarina katilmasi ve Isci Iktidarina karsi elde silah savas katilmalarindan ogrenin.

Mensevizm, Post-Marksizm burjuvazidir.

Marksist olmak icin sinif mucadelesini kabul etmek yetmez...Burjuvazide sinif mucadelesini kabul eder.

Marksist olmak sinif mucadelesinin kabulunu, Proleterya Diktatorlugunun-burjuva mulkiyet uzerinde zorla el koyma eyleminin kabulune kadar vardirmaktir.

Maoizm bu klasik kabulun, Sosyalist insaanin sonrasindaki donem icin de sinif mucadelesinin kabulu seviyesini yukselen yeni Proleter bilincin adidir...Sosyalist Burokrasi sorununu ele alacaksiniz bu seviyede ele alin.

Proleterya Diktatorlugunu Savunmayan, Marksist-Komunist Olamaz!

 

http://dino-ibrahim.blogspot.nl/

 

97519

İbrahim Dinç

Site yazarlarımızdan olup teorik ve politik yazılar yazmaktadır.

İbrahim Dinç

Yerel Seçimler ve Proleter Tavır

 

 

Türkiye 31 Mart 2024 tarihinde yapılacak yerel seçimlere kilitlenmiş bulunuyor. Baskı, yasaklamalar, açlık, yoksulluk, pahalılık ve işsizlik en can alıcı sorun olarak ülke gündemindeki yerini korurken, tüm burjuva partiler 31 Mart’ta yapılacak yerel seçimlerde kazanacakları belediyelerin hesaplarını yapmakla meşguller.

Misak Manuşyan ve 23’ler Ölümsüzdür!

Misak Manuşyan (1.9.1906 – 21.2.1944) ve yoldaşlarını, Nazi kurşunları ile Paris’te katledilmelerinin 80. yılında saygıyla anıyoruz İnsanlığın düşmanı faşizmi ise bir kez daha lanetliyoruz.

İnsanlığın başına kara bulut gibi çöken, yıkımlar, savaşlar ve dahası onarılması mümkün olmayan felaketlere sebep olan Hitler Faşizmi, 1933 yılında Almanya’da iktidara gelmesiyle başladı. 1929 ekonomik ve sosyal bunalımını atlatamayan ve çözüm bulmakta zorlanan, kapitalist-emperyalist ülkeler, sorunlarını savaş yolu ile çözmek, pazarların yeniden paylaşma savaşına giriştiler.

ÖNCE SERMAYE, SONRA, YİNE SERMAYE

13 Şubat 2024 tarihinde Erzincan iline bağlı İliç'de Çöpler Madencilikte meydana gelen toprak kaymasında 9 (bu rakamın daha  yüksek olduğu iddiası da var) işçi toprak altında kaldı. Bu son olayda, “maden kazası” olarak adlandırılan işçi katlimının, doğa katliamı ile birlikte olağan hale getirildiği ve bu seri katliamların, sermayenin birikimi ve büyümesi için olmazsa olamaz kuralı olduğu  gerçekliğiyle karşı karşıyayız.

Ağır tecrit, büyük direniş (Nubar Ozanyan)

Biz 5 Nolu Amed Zindanı’ndan tanırız faşizmin üniformalı generallerini ve kan yüzlü zindan bekçilerini! Özgürlük mahkumlarına intikam alırcasına en ağır işkencelerin nasıl yapıldığını çok iyi hatırlarız. Devrimin öncü ve önderlerine nasıl düşmanca yüklendiklerini iyi biliriz. Sadece memleketimizden değil, biz ağır tecrit koşullarını ve ölümcül duvar sessizliğini, Peru devriminin önderi Başkan Gonzalo yoldaşın 29 yıl süren direnişinden biliriz.

„Dijitalleşme“ Kitabım Üzerine

Kitabın konusu, işçi sınıfının nicel ve nitel varlığıyla doğrudan ilgilidir. Özellikle üretim sürecinde dijitalleşmenin artmasıyla, işçi sınıfının sınıfsal niteliğine yönelik ciddi saldırılar gelmeye başladı. İşçi sınıfının ortadan kalkacağı, burjuvazinin, ücretli iş gücü sistemi olmadan, salt makineler üzerinden artı-değer elde edeceği gibi, doğrudan kapitalist sistemi var eden temel olgular yok sayılmaya başlandı.

Yavuz Proletarya Ev Sahibini Bastırırmış

-Seçimleri Boykot-

Zavallı kılıçdaroğlu.

Kazanınca (parlamentarizme) geçmeyi başarabilince) kazanabilmek için yaptığı her şeyin anlamsızlaşacağıyla o kadar ilgilenmişti ki ...

Aman neyse biz proletaryalara ne.

Ulusalcıların - sosyal demokratların ağır bedellerle anlamsızlaştırdığı parlamentarizm komplolarla tarihin tozlu sayfaları içerisinde kaybolup giderken...

imamoğlu'nun şapkada çıkardığı tavşan özgür özer'e eşbaşkan'ım diyerek itibar kazandırma yarışına düşen dem'liler ile...

Tarih bilgisi ve gelecek tasavuru (Deniz Aras)

Geçtiğimiz hafta içinde bir dönem TC içişleri memuriyeti görevinde bulunan ve bu “vatani görevi” sırasında devletin başta gözaltında kaybetmeler olmak üzere Kürt halkına ve devrimcilere yönelik katliam saldırılarını sürdürmesini “başarı”yla yerine getiren, günümüzde özü başına muhalif bir faşist partinin lideri Meral Akşener’in “mertçe cinayet” sözü çok konuşuldu.

Ermeni bir devrimci: LEVON EKMEKÇİYAN (Nubar Ozanyan)

Özgürlük uğruna yürütülen savaşımda her savaşçının önüne çıkan tehlikeli yol ayrımı ve kararlardan biridir “Ya onurunu ayaklar altına alıp teslim olacaksın! Ya da ölümlerden ölüm beğenerek direneceksin.” Levon Ekmekçiyan birkaç günlük yaşam uğruna kendini düşmana satmadan yaşamayı esas aldı. Düşündü fedailerin komutanı Kevork Çavuş’u, Antranik Ozanyan’ı, Mariam Çilingiryan’ı ve yanıbaşında çatışmada şehit düşen yoldaşı Zohrab Sarkisyan’ı. Sonra çocukluğunda anlatılan ve dinlemekte zorlandığı soykırım hikayelerini. Hangi Ermeni gencinin yüreği yaralı hafızası intikam dolu değildir ki?

“Unutturulan” Bir Devrimcinin Ardından 29 Ocak 1983, Kanlı Şafak

Çeşitli milliyetlerden Türkiye halkının başına kara bulut gibi çöken 12 Eylül Askeri Faşist Diktatörlüğü’nün elebaşı olan Kenan Evren, Muş halkına yaptığı ve tarihe geçen konuşmasının bir bölümünde “Asmayalım da besleyelim mi?” sözünü, Ermeni devrimci Levon Ekmekçiyan için söylemişti.

12 Eylül faşist cunta yılları idamların, işkencelerin, gözaltında kayıpların, vatandaşlıktan atılmaların, azgın devlet terörünün yaşandığı yıllar olmuştur. Bu dönemde siyasi nedenlerle aralarında 17 devrimcinin de olduğu 51 kişi idam edilerek katledilmiştir.

Almanya'da Faşizme Karşı Kitlelerin Büyük Protestosu

Alman emperyalist burjuvazisi, son yıllarını ekonomik kriz içinde geçirdi ve bu krizi savuşturabilmiş değildir. Tersine, giderek derinleşmektedir. Kendileri için söylenen “Avrupa'nın hasta adamı” sözüne karşı, ekonomi bakanın Lindener'in doğrudan ağzıyla; “hasta değil, yorgun adamı” olduğunu kabul etti.

Çutakımız Hrant (Nubar Ozanyan)

Soykırımcıların, hafıza katillerinin tüm çabalarına karşın Ermeni halkının ve ilerici insanlığın hafızasında halen dipdiri olan Hrant Dink; özgürlüğün ve adalet arayışının simgesi olarak anılmaya devam ediyor. Yüzbinlerin hem kalbine hem de duygularına bu denli etkili ve sarsıcı dokunmayı başaran Hrant Dink, bu gücü Ermeni soykırım gerçekliği kavrayışından, özgürlüğe ve adalete olan güçlü inancından, tutarlı duruşundan alıyordu.

Sayfalar