Cuma Mayıs 17, 2024

Yeni Süreçte Bize Düşen Görevler/ Hasan Aksu

 

Dünyamız emperyalist devletlerin egemenliği altında yeniden düzenlenmek istenmektedir., Emperyalist kriz  ekonomide dibe vurdu. Ekonomik kriz büyük tekellerin kardan zarar etmelerine yol açtı. Kardan zarar eden egemenler siyasal iktidarlarının da böyle devam etmesi halinde ciddi problemlere girdiğini gördü. Emperyalist devletlerin kendi iç çelişkileri kendilerine bağımlı olan işbirlikçi devletlerde daha belirgin ortaya çıktı. Klasik manada devam ettirilen işbirlikçi kompradorların ağaların, kapitalist işbirlikçilerin iktidarlarını kökten sarstı. Emperyalist efendiler yaşanan bu dünya krizinde oldukça şanslıydılar. Sebebine gelince; karşılarında enternasyonalist proletaryanın örgütlü kurmayı yoktu. Veya çok cılız olup güne müdahale edebilecek örgütlülükten yoksun bulunmaktadır. 

      Ortadoğu ve bölgemiz içinde hemen hemen ayni şeyi söyleyebiliriz. Bölgemizde Maoist komünist örgütlenmeler olmasına karşın, oldukça zayıf, üretken ve de yaratıcılıktan yoksun atıl durumdalar. Bölgede Maoist çizgiyi yürüten veya o iddiada olan en güçlü örgütlenme Türkiye ve Kürdistan’dadır. Açık söylemek gerekirse; Ülkemizde de Maoistlerin durumu pek parlak değil. Diğer ülkelerle kıyaslama yaptığımızda bir adim ileride olabilir ama gerçek anlamda politik, siyasal gündeme müdahale etme, belirleme yetisi yoktur. Bunu söylerken inkâr ve de küçümseme gibi bir art niyet taşımıyorum. Gerçeği olduğu gibi ifade etmek istiyorum. Kanımca yanlış bir tahlilde yapmıyorum. Yapılan her yanlış tahlil, belirleme kitleleri, hedefe varmada sapkınlık gösterir.

    Yapılacak her doğru belirleme devrimin gücünü, düşmanın gücünü (ekonomik, siyasi, askeri )iyi bilmemizi gerektirir. Maoistlerde ona uygun stratejik, taktik belirlemeler yaparak güçleri oranında değil, güçlerini on misline, yüz misline çıkararak surece müdahale etme, alternatif halk iktidarı, halk demokrasisi plan ve projelerini sunmalıdır. Ne kadar güçsüz olunursa olunsun önümüze devrim hedefini, alternatifini koymalıyız. Hedefi ve amacı olmayanlar komünist olmayı bırakalım, ciddiye dahi alınmazlar. Sınıf savaşında proletaryayı temsil etme bir yana, burjuvazinin, sosyal ekonomistlerin kuyruğuna takılarak kendiliğindenci hareket haline dönüşürler. Kendi varlığını başkalarına göre belirler ona uygun hareket ederler. Komünist enternasyonalde, yakın geçmişimizde bu tür sözde KP`lere çokça rastlandı, halen de rastlanıyor. Komünist partilerinde de sınıfların ideolojik temsilcileri mutlak var, varlıklarını da sınıflar var oldukça göstermeye devam edecektir. Her şeyden önce bu gerçeklik kavranmalı. Komünist partisi sürekli kendini yenilemeli, geliştirmeli, ayrık otlarını temizlemeli, örgütlenmeli, yeniden örgütlenmelidir.

      Tam da bu gerçekliğimizi göz ardı etmeden, öz gücümüze güvenerek, siyasal –politikalar belirleyerek azami ve asgari programa hizmet edecek taktikler belirlemeli, stratejik örgütlenmelere gidilmelidir. Bölgemiz gelecek yakın dönemde ve yıllarda daha da karmaşık çıkar savaşlarının içerisinde olacaktır. Bu görmek veya bilmek için kâhin olmaya gerek de yoktur. Ancak bu gerçeğimizi görüp kısa çıkar ilişkileri yerine, demokratik halk devrimine, sosyalizme halk demokrasisine, sosyalist demokrasiye uygun yeniden yapılanmalı görevlerini ona göre belirlemelidir.

      Bugünkü konjuktör sunu bize gösteriyor; PKK ve onun siyasal kanatları uluslararası emperyalist plan ve projenin içine çekilmek isteniyor. Bunda önemli yol aldıkları da söylenebilinir. Güçler dengesi, çıkar ilişkileri emperyalist devletlerin ve işbirlikçi komprador yönetimlerin geleceğini yeniden düzenlemektedir. Bölgemizin ve Ortadoğu’nun haritasını kendi çıkarları doğrultusunda belirliyor. Bölgemiz halklarını kirim ve zulümden geçirmektedir. Sözüm ona yapılan bunca kirim, katliam ve zulümde “demokrasi” adına

Yapıyor. Kendi taşeron kanlı terör örgütlerini yaratarak böl parçala yönet sanatını çok iyi uyguluyor. Çıkarları olduğu sürece El Kaide vb. ajan örgütlerin katliamı karşısında ölü sessizliğine bürünerek, katliamlar karşısında bıyık altı gülerek gelecek kari hesaplıyorlar. PKK`de oynanan oyunda santrac taşlarından biri durumunda. Kimin kimi niçin kullandığı, hangi sınıfın çıkarlarına hizmet ettiğini doğru belirlersek kendi bağımsız politikamızı daha net belirler, özne olmaya alternatif olabiliriz.

    PKK bölgedeki güçler dengesine göre çıkarlarını düşünerek hareket etmektedir. O sebeple İmralı çok yönlü görüşmelerle yalnızca MİT’le değil kanımca Amerika’ya bağlı güçlerle de Kürdistan’ın geleceği hakkında belirlemeler yapmakta, PKK’nin ulusal muhteva taşıyan bağımsızlıkçı çizgisini tasfiyeyi esas almaktadır. Bu gerçeği açıkça görmeli gidişattın yanlışlığı belirlenmeli, Maoistler ideolojik taviz göstermeden, güç olayını belirleyici görmeden eleştirilerini yapmalı kazanıcı olmalıdır. Ancak kazanma adına da gidilen yanlış yola tavır almamazlık etmemelidir.

     Her zaman devrimin müttefiklerini ciddiye almalı, emperyalizme, faşizme karşı halk cephesi çalışması yapmalıyız. Ona uygun örgütlenmeler yaratılmalıdır. Halk içindeki çelişkiler doğru kavranmalı, ona uygun antiemperyalist, antifaşist örgütlenmeler yaratılmalı geleceğe hazırlıklı olmalıyız. Mesele geleceği görmek değil, Mesele geleceğe müdahale etme şartlarını yaratacak örgütlülüğü yaratmanın pratik adımını atmaktadır.

         23-10 2013 HASAN AKSU

104010

HER GÜN DÖRT İŞÇİ, BEŞ KADIN

“Son kötü günleri yaşıyoruz belki

İlk güzel günleri de yaşarız belki

Kekre bir şey var bu havada

Geçmişle gelecek arasında

Acıyla sevinç arasında

Öfkeyle bağış arasında//

Biz kırıldık daha da kırılırız/

Kimse dokunamaz bizim suçsuzluğumuza.”[1]

 

ÇİN: KARMAŞIK BİR SORU(N)…[1]

“ben hiç başlamamış bir dündeyim.

yağmur yağacak...

hiç başlamamış bir yarın çok var.

hiç bitmeyen bir dün de çok var...”[1]

 

Arif Dirlik’in, “Sadece bir ulus değildir; bir uygarlıktır,” notunu düştüğü Çin’in geneli veya özelde ise “bugünü” hakkında yazmak kolay değil.

Binlerce tarihsel bağıntı ve güncel referanslarıyla Çin, çoklu bir örnektir.

SINIF KONUŞMAZSA MEYDAN ÇAPULCULARA KALIR

EYLEM BIRLIKLERININ GÜNÜMÜZDEKI ÖNEMI VE DÜŞÜLMEMESI GEREKEN HATALAR ÜZERINE

 

EĞITIM NOTLARINDAN ULUSAL SORUN

 

ULUSAL SORUN

 

Ulusal sorun oldukça geniş bir konudur. Ulusal soruna ilişkin kapsamlı tartışmalar yapılmıştır. Doğru görüşler bu tartışmalar sonucu ortaya çıkmıştır MLM’lerin ulusal soruna yaklaşımları Leninizm döneminde şekillenen ulusal soruna ilişkin görüşlerden farklı değildir. Ulusal soruna ilişkin ülkemizde de farklı değerlendirmeler vardır. Bu farklılıklardı da öğrenmek önemlidir.

 

Faşizm

 

 Almanya’nın caddeleri ve şehirleri kanla sulandı. Viyana’nın işçi semtleri,askeri birliklerin ateşiyle yakılıp yıkıldı., harabeye döndü.Yoksulluk, yıkım, felaket ve acı. Üstünde insanlığın en ünlü beyinlerinin eserlerinin yakıldığı ortaçağa özgü odun yığınlarının alevleriyle aydınlatılmış kapitalist baskı ve uygarlığın batışı, giyotin ve cellat baltası. Faşizm işte bunları getirdi. Ayrıca dünyayı felakete, yeni bir korkunç katliama sürüklemek tehdidini de beraberinde getirmektedir.  Dimitrov

                  

Prometheus’un Torunları Ateşi Yeniden Harlıyor

Tarihte hep direnenler kazanmıştır. Haklı olanlar, düşmana karşı savaşta bir çok defa yenilmelerine karşın, direnmelerinin karşılığını eninde sonunda almışlardır. Bu kural, salt geçmişe ait olmayıp geleceğe de aittir. Yunanistan’da da olacak olan budur. İşçi ve emekçiler, alın terlerinin "borç” adı altında emperyalist tekellere peşkeş çekilmesini ve bu ağır sömürü dayatmasını asla kabul etmeyeceklerdir.

Hindistan İşçi Ve Emekçilerin Tarihi Mücadeleleri İle Enternasyonal Dayanışma Her Alanda Yükseltilmelidir

Emperyalist burjuvazinin ve gericiliğin "sosyalizm hayalleri öldü” yaygaraları, küçük burjuvazinin sosyalizmden öcü görmüş gibi kaçarak: ”işçi sınıfının devrimciliği bitti” söylemleriyle liberal burjuvazinin ideolojik ve siyasal güzergahında yerini almaları; dünyada işçi ve emekçilerin sosyalizme olan güvenini bütünüyle yıkmaya yetmediği gibi, onların sosyalizm için mücadele ateşini yükseltme savaşımının önünde de engel olamıyor.

Hindistan İşçi Ve Emekçilerin Tarihi Mücadeleleri İle Enternasyonal Dayanışma Her Alanda Yükseltilmelidir

Emperyalist burjuvazinin ve gericiliğin "sosyalizm hayalleri öldü” yaygaraları, küçük burjuvazinin sosyalizmden öcü görmüş gibi kaçarak: ”işçi sınıfının devrimciliği bitti” söylemleriyle liberal burjuvazinin ideolojik ve siyasal güzergahında yerini almaları; dünyada işçi ve emekçilerin sosyalizme olan güvenini bütünüyle yıkmaya yetmediği gibi, onların sosyalizm için mücadele ateşini yükseltme savaşımının önünde de engel olamıyor.

Merkel-Westerwelle ikilisiyle Alman Burjuvazisi Yeni Saldırılara Hazırlanıyor

Almanya’daki 27 Eylül genel seçimler öncesinde, nasıl bir hükümet kurulacağı, Alman tekelci burjuvazisi tarafından belirlenmişti. Kamuoyu anketleri de CDU-CSU ve FDP nin önde gittiğini teyit ederken, alman tekelci burjuvazisinin yeni hükümetini de onaylamış oluyordu. Emperyalist tekelci sermayenin, ülkeyi uzun bir süredir "büyük koalisyon” adını verdiği CDU-SPD ikilisiyle yönetmesi, onlara önemli kazanımlar kazandırmıştı.

BALIK VE MELISA

Uzun zamandır işsizdi. Hangi kapıya el uzatsa boşa çıkıyordu. Evde bulunmak, ev halkıyla göz göze gelmek istemiyordu... Erkenden kalkıyor, açlıktan guruldayan midesiyle zor atıyordu kendini dışarıya. Ardından şuursuzca, saatlerce dolaşıyordu sokaklarda, caddelerde... 


Sayfalar