Çarşamba Mayıs 1, 2024

"Yüzünüzdeki maden karasını yıldızların kızıllığıyla aydınlatacağız"

Kaypakkaya yoldaşı andığımız bugünlerde Gezi şehitleri kervanına katılarak ölümsüzleşen Mehmet İstif ve Soma’da katledilen maden işçileri ile öfkemiz daha da büyümektedir.

Gezi İsyanı’nın yıldönümüne az bir zaman kalmışken bir şehit daha vermenin halkımız ve bizler açısından üzüntüsü tartışılmazdır. Ancak öfkemizle kıyaslanamaz. Öfkemizi bileyen, sınıf kinimizi perçinleyen, bu durum Soma maden işçilerinin katledilmesi ile daha da katlanmıştır. Ülkemiz işçi ve emekçilerine kan kusturmakta bir bahis görmeyen, taşeronlaştırmayla ülkenin her yanını işçi ve emekçilere cehenneme dönüştüren faşist devlet, katliamlar tarihine en ağırlarından birini daha eklemiştir.

Manisa’nın Soma ilçesinde Soma AŞ.’ye ait kömür madenlerinde trafo patlaması nedeniyle çıkan yangın sonucu, yüzlerce işçi aşırı kar hırsına kurban edilmiştir.

Taşeronlaştırmanın yaygınlaşması ile son bir yıl içersisinde burjuva basında yer alan bilgilere göre 1235 işçi katledilmiştir. Kayıtsız çalışmanın yaygın olduğu Türkiye’de bu rakamın daha fazla olduğunu tahmin etmek zor değildir. Emperyalist savaş koşullarını aratmayan bu katliamın baş sorumlusu elbette ki aşırı kar hırsıyla yoğrulmuş, taşeronluğu genetiğine işlenmiş faşist Türk devletidir. 

Özellikle maden işçilerinin katledilmesine kader diyen zat-ı muhterem başbakan Recep Tayyip Erdoğan’dır. Katliamları kader diyerek geçiştirmeye çalışan devlet şurekası Soma’da yüzlerce işçinin birinci elden katili ve sorumlusudur. Yerin 2 bin metre altında kan ter dökerek evine ekmek götürmek isteyen maden işçilerine yer altı mezar edilmiş ve geriye kalan milyonlarca işçiye kaderine boyun eğin denilmiştir. Katliamı haber alan halk kitleleri gezi’de kuşandıkları “Artık hiçbirşey eskisi gibi olmayacak”  sloganıyla sokaklara akmaya hazırlanmaktadır ve akmaktadır.

Evlatlarını kaybeden anaların öfkesi, Reyhanlı’da, Roboski’de, Gezi’de ve Soma’da buluşarak katilleri boğacaktır. Babalarını kaybeden gençlerin, çocukların öfkesi gözyaşları ile birlikte sokaklara akacaktır. Ve insanın en değeri olan yaşam bu gün katil devlet tarafından gasp edilirken yaşamlarını kaybeden maden işçilerinin geleceğe dair düşleri düşlerimiz olmalı ve işçi sınıfının umuduyla ve mücadelesiyle topyekun buluşturulmadır.

Yoldaşlar

Kaypakkaya yoldaşın katledilişinin 41. yılında, anmaya hazırlandığımız bu süreçte, Gezi şehidi Mehmet İstif’i anmak ve Soma işçilerinin katledilmesi ile öfkeyi umudu ve isyanı büyütmek Kaypakkaya yoldaşı anarken anmamıza anlam ve yük katacaktır. Çünkü Kaypakkaya yoldaş, hiçbir işçi direnişine duyarsız kalmamış, birebir örgütleyicisi olmaya çalışmıştır. Çünkü Kaypakkaya yoldaş nerede bir direniş ve mücadele varsa orada olmuş, yaşamış ve savaşmıştır.

Biz Kaypakkaya’nın ardıllarına düşen görev; Gezi’de, yolsuzluk eylemlerinde, 1 Mayıs’ta olduğu gibi, daha örgütlü, daha bilinçli ve daha cesaretli bir şekilde; yerin 2000 m altında çalışan işçilerin, geleceğe dair umdu öfkesi ve hesap soruculuğuyla her alanda sokağa çıkmalı ve hesap sormalıyız. Unutmayalım ki Berkin’in yaşında çocuk işçiler burada katledilmiştir. Berkin için sorduğumuz ve soracağımız hesapları bugün Soma vesilesiyle daha öfkeli bir şekilde örgütleyeceğiz. Çocukların yüzündeki maden karasını hâkim sınıfların korkusu geniş halk yığınlarının ise aydınlık gününe dönüştürmeliyiz.

Şimdi Kaypakkaya şiarıyla, Gezi ruhuyla sokağa çıkalım hesap soralım! 

Katil devlet hesap verecek.

Anaların öfkesi katilleri boğacak

Çocukların yüzündeki maden karasını yıldızların kızıllığıyla aydınlatacağız

Öfkemiz büyük kavgamız çetin ödeteceğimiz bedeller ağır olacaktır.

 

PARTİZAN 

93262

Partizan'dan

Partizan'dan; Gündem ve güncel gelişmelere ilişkin politik açıklama ve yazılar. 

Partizan'dan

Yerel Seçimler ve Proleter Tavır

 

 

Türkiye 31 Mart 2024 tarihinde yapılacak yerel seçimlere kilitlenmiş bulunuyor. Baskı, yasaklamalar, açlık, yoksulluk, pahalılık ve işsizlik en can alıcı sorun olarak ülke gündemindeki yerini korurken, tüm burjuva partiler 31 Mart’ta yapılacak yerel seçimlerde kazanacakları belediyelerin hesaplarını yapmakla meşguller.

Misak Manuşyan ve 23’ler Ölümsüzdür!

Misak Manuşyan (1.9.1906 – 21.2.1944) ve yoldaşlarını, Nazi kurşunları ile Paris’te katledilmelerinin 80. yılında saygıyla anıyoruz İnsanlığın düşmanı faşizmi ise bir kez daha lanetliyoruz.

İnsanlığın başına kara bulut gibi çöken, yıkımlar, savaşlar ve dahası onarılması mümkün olmayan felaketlere sebep olan Hitler Faşizmi, 1933 yılında Almanya’da iktidara gelmesiyle başladı. 1929 ekonomik ve sosyal bunalımını atlatamayan ve çözüm bulmakta zorlanan, kapitalist-emperyalist ülkeler, sorunlarını savaş yolu ile çözmek, pazarların yeniden paylaşma savaşına giriştiler.

ÖNCE SERMAYE, SONRA, YİNE SERMAYE

13 Şubat 2024 tarihinde Erzincan iline bağlı İliç'de Çöpler Madencilikte meydana gelen toprak kaymasında 9 (bu rakamın daha  yüksek olduğu iddiası da var) işçi toprak altında kaldı. Bu son olayda, “maden kazası” olarak adlandırılan işçi katlimının, doğa katliamı ile birlikte olağan hale getirildiği ve bu seri katliamların, sermayenin birikimi ve büyümesi için olmazsa olamaz kuralı olduğu  gerçekliğiyle karşı karşıyayız.

Ağır tecrit, büyük direniş (Nubar Ozanyan)

Biz 5 Nolu Amed Zindanı’ndan tanırız faşizmin üniformalı generallerini ve kan yüzlü zindan bekçilerini! Özgürlük mahkumlarına intikam alırcasına en ağır işkencelerin nasıl yapıldığını çok iyi hatırlarız. Devrimin öncü ve önderlerine nasıl düşmanca yüklendiklerini iyi biliriz. Sadece memleketimizden değil, biz ağır tecrit koşullarını ve ölümcül duvar sessizliğini, Peru devriminin önderi Başkan Gonzalo yoldaşın 29 yıl süren direnişinden biliriz.

„Dijitalleşme“ Kitabım Üzerine

Kitabın konusu, işçi sınıfının nicel ve nitel varlığıyla doğrudan ilgilidir. Özellikle üretim sürecinde dijitalleşmenin artmasıyla, işçi sınıfının sınıfsal niteliğine yönelik ciddi saldırılar gelmeye başladı. İşçi sınıfının ortadan kalkacağı, burjuvazinin, ücretli iş gücü sistemi olmadan, salt makineler üzerinden artı-değer elde edeceği gibi, doğrudan kapitalist sistemi var eden temel olgular yok sayılmaya başlandı.

Yavuz Proletarya Ev Sahibini Bastırırmış

-Seçimleri Boykot-

Zavallı kılıçdaroğlu.

Kazanınca (parlamentarizme) geçmeyi başarabilince) kazanabilmek için yaptığı her şeyin anlamsızlaşacağıyla o kadar ilgilenmişti ki ...

Aman neyse biz proletaryalara ne.

Ulusalcıların - sosyal demokratların ağır bedellerle anlamsızlaştırdığı parlamentarizm komplolarla tarihin tozlu sayfaları içerisinde kaybolup giderken...

imamoğlu'nun şapkada çıkardığı tavşan özgür özer'e eşbaşkan'ım diyerek itibar kazandırma yarışına düşen dem'liler ile...

Tarih bilgisi ve gelecek tasavuru (Deniz Aras)

Geçtiğimiz hafta içinde bir dönem TC içişleri memuriyeti görevinde bulunan ve bu “vatani görevi” sırasında devletin başta gözaltında kaybetmeler olmak üzere Kürt halkına ve devrimcilere yönelik katliam saldırılarını sürdürmesini “başarı”yla yerine getiren, günümüzde özü başına muhalif bir faşist partinin lideri Meral Akşener’in “mertçe cinayet” sözü çok konuşuldu.

Ermeni bir devrimci: LEVON EKMEKÇİYAN (Nubar Ozanyan)

Özgürlük uğruna yürütülen savaşımda her savaşçının önüne çıkan tehlikeli yol ayrımı ve kararlardan biridir “Ya onurunu ayaklar altına alıp teslim olacaksın! Ya da ölümlerden ölüm beğenerek direneceksin.” Levon Ekmekçiyan birkaç günlük yaşam uğruna kendini düşmana satmadan yaşamayı esas aldı. Düşündü fedailerin komutanı Kevork Çavuş’u, Antranik Ozanyan’ı, Mariam Çilingiryan’ı ve yanıbaşında çatışmada şehit düşen yoldaşı Zohrab Sarkisyan’ı. Sonra çocukluğunda anlatılan ve dinlemekte zorlandığı soykırım hikayelerini. Hangi Ermeni gencinin yüreği yaralı hafızası intikam dolu değildir ki?

“Unutturulan” Bir Devrimcinin Ardından 29 Ocak 1983, Kanlı Şafak

Çeşitli milliyetlerden Türkiye halkının başına kara bulut gibi çöken 12 Eylül Askeri Faşist Diktatörlüğü’nün elebaşı olan Kenan Evren, Muş halkına yaptığı ve tarihe geçen konuşmasının bir bölümünde “Asmayalım da besleyelim mi?” sözünü, Ermeni devrimci Levon Ekmekçiyan için söylemişti.

12 Eylül faşist cunta yılları idamların, işkencelerin, gözaltında kayıpların, vatandaşlıktan atılmaların, azgın devlet terörünün yaşandığı yıllar olmuştur. Bu dönemde siyasi nedenlerle aralarında 17 devrimcinin de olduğu 51 kişi idam edilerek katledilmiştir.

Almanya'da Faşizme Karşı Kitlelerin Büyük Protestosu

Alman emperyalist burjuvazisi, son yıllarını ekonomik kriz içinde geçirdi ve bu krizi savuşturabilmiş değildir. Tersine, giderek derinleşmektedir. Kendileri için söylenen “Avrupa'nın hasta adamı” sözüne karşı, ekonomi bakanın Lindener'in doğrudan ağzıyla; “hasta değil, yorgun adamı” olduğunu kabul etti.

Çutakımız Hrant (Nubar Ozanyan)

Soykırımcıların, hafıza katillerinin tüm çabalarına karşın Ermeni halkının ve ilerici insanlığın hafızasında halen dipdiri olan Hrant Dink; özgürlüğün ve adalet arayışının simgesi olarak anılmaya devam ediyor. Yüzbinlerin hem kalbine hem de duygularına bu denli etkili ve sarsıcı dokunmayı başaran Hrant Dink, bu gücü Ermeni soykırım gerçekliği kavrayışından, özgürlüğe ve adalete olan güçlü inancından, tutarlı duruşundan alıyordu.

Sayfalar