Anadilde Birlik-Yerel Seçimlerde Birlik- Dursun Ali Küçük
9 Kürt partsinin anadilde eğitim ve her alanda kullanma ve geliştirme çağrısını ve çabalarını kutluyorum.
Çok isabetli bir adım olarak görüyorum.
Kurmanci ve Kırmanncki'de kesin ve mutlak birlik sağlamalıyız.
Anadilimiz hepimizin, ülkenin ve ulusun dilidir.
Burada ideoloji aranmaz.
Burada amacın nedir diye sorulmaz.
Dilimize sahip çıkmak ve resmi eğitim dil haline getirmek için; hangi görüş ve hangi parti ve hangi aydın ve şahsiyet olursa olsun kayıtsız şartsız üzerinde birleşmeliyiz.
Bunun sağa sola çekilecek bir yanı yoktur.
Bunda şu şudur şu budur diye gerekçelere sığınmak kimseyi haklı çıkaramaz.
Hiç kimse ben şununla biraraya gelmemde diyemez.
Umarım her kes katılır ve çığ gibi bir gelişmeye dönüşür.
Kar topu yuvarlıyoruz ve hedefine doğru ittiğimizde çığ gibi önünde duran inkarcıları ve asimilasyoncuları alıp götürür.
*RTE Alman ya gezisinde "asimilasyon soykırımdır" dedi.
Evet asimilasyon, bir dili ve bir ulusu yok etmek, silmeye çalışmak ve inkar edip yasaklamak; soykırımla birlikte insanlık suçudur.
TC bu suçu her gün işliyor.
Recep o lafı Almanya'da söyledi. Kürtler ve öteki halklar kesinlikle içinde yoktur.. Sadece Türkçe'nin Almanya'da iyi kullanılması amacıyla sarfettti.
Kürtçeye karşı dil kırımı uygulanıyor.
Hani evinizde konuşuyorsunuz, daha ne istiyorsunuz diyorlar.
Hayatın her alanında kullanılmayan bir dil yok olmaya ve erimeye doğru gider.
*9 Kürt partisi açıklama yaptı.
Katılmayan partilerde var. Siz neden katuılmadınız diye sormak gerekiyor.
Sadece partiler değil, sivil toplum kuruluşları, dil kurumları, Kürt enstütüleri, aydınlar, şahsiyetler bu vb vb bu çalışmaya katılmalıdır.
Partiler çağrılarında çok yerinde bunu dile getirmişlerdir.
Altına imzamı atıyorum..
herkesede ulabildiğim kadarıyla çağrıda bulunuyorum.
"Güneydoğu Gazeteciler Cemiyeti’nde bir araya gelen Halkların Demokrasi Partisi (HDP), Demokratik Bölgeler Partisi (DBP), Özgürlük ve Sosyalizm Partisi (ÖSP), Kürdistan Demokrat Partisi–Bakur (PDK), Kürdistan Demokrat Partisi-Türkiye (PDK-T), Kürdistan Sosyalist Partisi (PSK), Kürdistan Özgürlük Partisi (PAK), İnsan ve Özgürlük Partisi ile Azadî Hareketi temsilcileri, Kürt dilinin geliştirilmesi, resmi dil olması ve okullarda öğretilmesi amacıyla yapılan açıklamayla ortak bir platform kurdu."
"“Bizler, ‘Bugün dilimiz yarın milletimiz yok olacak’ şeklinde yüzleştiğimiz derin ve kanayan yaramızı birlikte nasıl sarabiliriz sorusuna yanıt bulabilmek için bir aradayız. Siyasal, sivil kurumlarıyla, aydın, sanatçı, melleleriyle ve halkımızla dilimiz (Kurmanci, Kırmançkî) üzerindeki asimilasyona karşı yakın ve uzun vadede yapacaklarımızın belirlenmesi için bir aradayız"(1)
Tekrarlamaya gerek bulunmuyor. Aynen katılıyorum..
*Basite almayalım, dil çalışması büyük ve ulusal çapta meşru bir eyleme dönüşebilir.
"Anadilde eğitim istiyoruz", "Anadilimizin üzerindeki yasaklar kalksın", "Dil sorkırımı ve asimlasyona hayır"..
Biz Kürdüz ve Kürtler kürçe konuşur.
Her ulus ve halk nasıl kendi dillerinde konuşuyorsa bizde kendi dimizden konuşmak istiyoruz.
Kuşların ve hayvanların birle birbirini çağırması, aşk yapması ve yaşaması için kullandığı sesler vardır. Kimsenin ağzına gem vurulmaz.
Bir sürü neden sayabiliriz. Dil yasağı ve yok edilmesinde TC ender devletlerden biridir.
Öeneğin bu çalışmalar yol aldığında yukarıdaki sloganlar vb şeyler eşliğinde Kürdistan ve Kürtlerin bulunduğu her yerde istisnasız bütün Kürtlerin katılımıyla dil kampanyası ve eylemselliği, direnişi başlatılabilir.
Meşru bir haktır. barışçı ve anadan doğma hakkımızı istemek, Tanrı her ulusu yaratmışsa Kürt ulusunuda yaratmıştır, Tanrı'ın var ettiğini sen Türk Müslümanı veya egemeni olarak nasıl ortadan kaldırabilirsin?
O zaman Türk-İslam sentesi tanrı ya sirk koşuyor.
Ya da Tanrımız ayrıdr..
Veya onlar Tanrıya kendi ırkçı ve Türkçü-yokedici pencerelerinden bakıyorlar..
Evet,, evet...
Hepimiz sahiplenelim. Bu sahiplenme, kampanya, ulusal çapta eylemsellik ve kampanyalar yayılırsa,kesinlikle başka birliklere kapıları aralar...
"Yürü kulum" diyorlar ya; bu anadile el atmak ve her düzeyde büyük bir kampanyaya dönüştürmek ile sanmadığımız kapıları açabilir.
Veya o kapılara bir sürü çatışma ve çelişki kürüklemeye düşmeden ulaşabiliriz.
Ben, 9 Kürt partisinin çağrılarını ve platformunu önemli ve büyük bir etlemselliğin ve dilimiz geliştirmenin, mücadelenin meşru zeminlerinin büyütülmesinin önemli bir eşiği olarak görüyorum...
Aydınların 9 Kürt partisinin başlattığı bu platforma sahip çıkması ve kampanya ve yazıları vb ile katkıda bulunmalarını istiyorum.
Aynı zamanda ayrım yapmadan bütün Kürt partileri ve kuruluşlarının bu çağrıya olumlu cevap vermesini ve katılmalarını ve desteklerini çekinmeden açıklamalarını rica ediyorum.
Dili yok olanın; ulusu, ülkesi ve herşeyi de yok olur...
*Aynı platform benzeri çalışmaları yerel seçimlerde göstemek sanırım çok önemlidir.
Şeçin ittifakı Kürt partilerinin hepsini kapsarsa çok iyi bir gelişmeye yol açar..
Ulusal birlik için iyi bir zemin yaratır.
Dil konusunda bu çalışma gerçekleştirildiğine göre yerel seçimde ittifakın olmaması çok yanlış olur.
Hadi sizi görelim.
Gözlerimiz üzerinizdedir.
Bahane kabul etmiyoruz.
Dursun Ali Küçük
30.10.2018
Son Haberler
“Ateş Hırsızları”nın Felsefesi, Filozofları[*]
hiçbir şey sonal,
mutlak, kutsal değildir.”[1]
Felsefe “Öldü” mü? Öncelikle belirtmeliyim ki, böyle düşünen insanlar olsa da, yaşam devam ettiği sürece felsefe nihayete ermez; onu “gereksiz” bir şeymiş gibi sunmaya kalkışanlar ise yanılıyor!
Felsefeye yabancılaşan bir çürüme/ çöküş labirentindeysek de; o, insan(lık)ın aptallaştırılmaması için vardır.
Marks'ın Hatalı Olmasını Ne Kadar İsterdik
Proletaryalarla sohbet.
Ah... ah... kaçımız ama kaçımız marks'ın hatalı olmasını istemezdik ki.
Hemi de kaçımız.
Heledeki sömürgecilik sosyo ekonomik yapıyı değiştirmez derken.
Heledeki yıllardır da sömürgeciliğin değiştirdiği sosyo ekonomik yapıda politika yaptığımızı da kabullenmişken.
Kaçımız ve kaçımız marks'ın hatalı olmasını istemezdik ki.
Belki de... sadece bu konularda da değil.
Başka konularda da marks'ın hatalı olmasını isterdik.
Bir Devrim Yapmalıyız!
Emperyalist dünya sistemi tam bir kaos içinde. Dünyaya egemenler ama dünyayı yönetemiyorlar. Soygun, sömürü ve savaş düzenleri her yönde çatırdamaya başaldı. Bir türlü azami karlarını istedikleri düzeye çıkaramıyorlar. Emperyalist sistem SOS veriyor. Ücretli kölelik üzerine kurulu aşırı kar ve aşırı üretim sistemi yürümüyor. Dünyanın toplam GSYH 105 Trilyon dolar iken, toplam borçları 310 trilyon doları geçmiş durumdadır. Bir taraftan devasa sermaye büyüklüğü, bir taraftan ise, muzzam bir yoksullaşma, yoksunlaştırma ve çürüme at başı gidiyor.
T.C.nin 100 Yıllık Tarihi ve Faşizme Karşı Sınıf Mücadelesi
Giriş:
Komünist Parti Manifestosu’nun giriş cümlesi “bugüne kadarki tüm toplum tarihi sınıf mücadelesi tarihidir” diye başlar. Bu belirleme o güne kadarki -ve elbette sonrası için de- tüm toplumların nasıl bir evrim izlediklerini gayet net ve anlaşılır bir şekilde özetlemektedir.
İyi Yahudiler de Var!
"1980'de başka bir operasyonda yakalanıp hapishaneye gittiğimde Yuda amcayla tanıştım. Satranç oynamayı bana o öğretti. Kültürlü bir insandı. Müthiş bir kitap okuma tutkusu vardı. Haftada mutlaka bir kitap okurdu. Şeker hastası olduğu için her yemeği yiyemezdi. Ona elimizden geldiğince yiyebileceği yemekler yapmaya çalışırdık"
Türk Devletinin Kuruluşundan Günümüze Ulus ve Azınlıklara Uyguladığı Baskı
Ülkemizde var olan ve yaşanan ulusal ve azınlıklar sorunun temelinde gerçekleşmemiş olan demokratik halk devrimi yatmaktadır. Demokratik halk devrimi gerçekleşmeden temel hak ve özgürlükler sorunun önemli parçası olan ulus ve azınlıklar sorunu asla çözüme kavuşamaz.
Emperyalizme Boyun Eğme ve Yarı-Sömürgeliği Kabul Etme Antlaşması Lozan
Kasım 1922’de başlayan ve Temmuz 1923'te sona eren Lozan Konferansı'nda emperyalist devletlerle Türk Devleti arasında yapılan görüşme de çizilen sınırlarla Türk Devletinin kuruluşuna onay verildi. Konferans belgelerinde Sovyetler Birliği'nin de katıldığı geçse de Sovyetler Birliği Boğazlar Meselesi dışındaki görüşmelere katmamıştır. Görüşmelere 1. Emperyalist Paylaşım Savaşının galipleri İngiltere, Fransa, Yugoslavya, İtalya, Romanya ve Yunanistan katılmıştır. Görüşmede belirleyici konumda İngiltere ve Fransa olduğunun altı çizilmelidir.
TC’nin Kuruluş İdeolojisi Kemalist Faşizm ve Günümüzdeki Varyantı
Ülkemizde sorun ve çelişkiler çözülmediği gibi mevcut durum giderek daha çetrefilli bir döneme girmiş durumdadır. Bunun sonucu işçi sınıfı ve emekçi yığınların sömürüsü had safhaya varmıştır. Yoksullaşma en üst düzeye çıkmıştır. Ülkenin girdiği sarmal durumun bedeli tamamen emekçi sınıflara yüklenmiştir. Elbette ki yoksulluk ve işsizlik her zaman var olmuştur. Sınıf çelişkileri, sömürü, baskı ve diktatörlük dönemleri her zaman yaşanmıştır. Bundan sonra da sınıf çelişkileri var olduğu müddetçe baskı mekanizması varlığını devam ettirecektir. Lakin günümüzdeki mertebeye çıkmamıştır.
Türkiye Cumhuriyeti’nin Kuruluşunda İzmir İktisat Kongresi, ya da Emperyalizme Bağımlılığın Belgesi
Osmanlı iktisat tarihinde önemli bir yer tutan kapitülasyonlar ilk olarak 1352 yılında Cenevizlilerle olan ticareti artırmak maksadı ile verilmiştir. İlerleyen yıllarda ise ticaret yollarında yaşanan değişiklikler ve dünya ticaretinin yeni rotalar edinmesi sonucunda başka bazı ülkeler de kapitülasyonlar yani ticaret yaparken kimi ayrıcalıklar edinme hakkı elde etmişlerdir.
Yüzyıldır Tarihin Dışında Bir Rejim: TC!
Türk devletinin kuruluşunun yüzüncü yılında, Türk devletinin kuruluşu ve adına “Milli Mücadele” ya da “Kurtuluş Savaşı” denilen süreci ve bu sürece önderlik eden sınıfları kısaca ifade etmek, Türk devletinin hangi temeller üzerinden yükseldiğini ve sınıfsal niteliğini tanımlamak açısından önemlidir.
TC'nin Yüzyıllık Tarihinde İşçi Sınıfı ve Mücadelesi
Giriş:
İşçi sınıfının tarihi kapitalist sistemin gelişmesinden ve burjuvaziden ayrı ele alınamaz. Burjuvazinin ortaya çıktığı yerde işçi sınıfı da vardır. Ve bir çelişmenin iki yanı olan işçi sınıfı ve burjuvazi, birlikte var olurlar. Bu iki zıt kutup hem birbiriyle mücadele ederler ve hem de biri olmadan diğeri olmaz. Bu iki toplumsal sınıfı yaratan kapitalist sistem olmuştur.