Cumartesi Eylül 21, 2024

Asıl Olan, Örgütlü Yığınların Mücadelesidir

Çağımız, emperyalizm ve proleter devrimler çağıdır. Yaşanan tüm değişimlere, ideolojik anlamdaki çürüme ve yozlaşmaya rağmen işçi sınıfının ezen ve ezilenler mücadelesindeki tarihsel misyonu hala gerçekliğini korumaya devam ediyor.

Bütün mesele, sınıf bilinçli proletaryanın işçi ve geniş emekçi yığınları örgütleyip harekete geçirme kapasitesinde düğümleniyor. Genel olarak ifade edecek olursak, örgütsüz yığınların kendiliğinden öfkesi, toprakları yağmur bereketiyle buluşturmayan gök gürültüsü gibidir. Mao, neredeyse bir asır önce dünyadaki genel tabloyu şu cümlelerle tanımlıyordu: “Dünyadaki en büyük sorun nedir? En büyük sorun, yemek için yiyecek bulmaktır. En büyük güç nedir? En büyük güç, halk yığınlarının birliğidir.” (Seçme Eserler, c. 1, s. 24)

Bugün de dünyada emperyalist-kapitalist sistemin içinde bulunduğu ekonomik ve siyasal kriz, tüm insanlığı büyük bir felakete doğru sürüklemekte. Bir yanda bir avuç egemen güç, servetlerine servet katarken diğer yanda her geçen gün açlık ordusuna milyonlar eklenmekte. İnsanca bir yaşam için yüz binlerce insan göç yollarına düşmekte.

Tüm bunların yanısıra emperyalistler arasında süren rekabet, yeni bir emperyalist savaş tehlikesinin sinyallerini vermekte. Kısacası başta işçi sınıfı olmak üzere tarihin yaratıcısı geniş halk yığınları, büyük bir yıkımla karşı karşıya. Ya gerçek bir barışın ve özgür bir geleceğin inşası için emperyalist barbarlığa ve dünya gericiliğine karşı birleşilerek mücadele edilecek ya da bu yıkım politikalarına boyun eğilecektir.

Bundan dolayı bugün her zamankinden daha fazla dünya proletaryasının, ezilen halklarının birliğine ihtiyaç vardır. Evet, devrimci ve komünist hareket, ezilen dünya halklarının emperyalist işgallere, sömürüye karşı giderek yükselen öfkesini örgütlemekte yetersizdir. Ama biliyoruz ki, bu yetersizlikler ortaya konulacak devrimci çabayla aşılabilir. Bunun için de enternasyonal proletaryanın her bölüğünün bu tarihsel görevlere uygun konumlanması gerekir.

Mücadelenin gelişimini frenleyen hatalardan arınarak, sınıf düşmanlarıyla ve her türlü burjuva anlayışla hesaplaşması gerekir. Bu mücadelede diğer öncelikli görevlerden biri de, basitten karmaşığa doğru devrimci militan bir çizgi temelinde geniş yığınlarla buluşmaktır.

Yığınların gücü örgütlülüğünde, militan çizgideki ısrarda yatıyor. Asgari düzeyde bu çizgiyi pratikleştiren enternasyonal proletaryanın kimi bölüklerinin bu zorlu süreçte yaratmış oldukları değer ortadadır. Dahası karşımızda hangi yolda nasıl yürünmesi gerektiği noktasında geniş bir tecrübe vardır. Bunlardan öğrenmeliyiz. Özellikle de her başarılı tecrübe bizim için bir moral, bir güç kaynağı olmalıdır.

Sınıf savaşımında kararsız duruşlar, karmaşık sorunlar karşısında çaresiz kalışlar ideolojik zayıflıklara işaret eder. Eğer bu zayıflıklar ideolojik eğitimle, devrimci militan pratiklerle adım adım aşılmazsa zayıflıklar giderek derinleşir. Devrimci bir özne için ideolojik zayıflık, ağacı içten çürüten bir kurt işlevi görür. Dolayısıyla kavranması gereken ana nokta, bu zayıflıkların esas nedenini dışarda değil, içerde aramaktır. Sorgulamanın başlayacağı ilk adres burasıdır. Bu yöntem, aynı zamanda genel değerlendirmelerde her zaman dış faktörleri de hesaba katar. Diyalektik materyalist bakış açısı bunu gerektirir. Ve daima altı çizilen iç çelişkilerin belirleyiciliği de bu gerçeklik üzerinde hayat hakkı bulur.

Her şeyi dışında aramak, dışındaki gelişmelerle açıklamaya kalkmak, bir devrimci öznenin izlemesi gereken yol olmamalıdır. Evet “iş yapan hata da yapar”. Kolektifin her üyesi bu iş yapma, halka hizmet etme pratiğinin bir parçasıdır. Hem başarıda hem de başarısızlıklarda rolü vardır. Bunun kapsamı farklı düzeylerde olabilir. Keza başarısızlığı paylaşmayan bir devrimci öznenin, başarılardaki rolü de her zaman tartışılır hale gelir. Bu türden hatalara düşmemenin yolu kendimizi bütünün bir parçası olarak görme anlayışından geçer.

Tüm bu değerlendirmeler aynı zamanda bütüne karşı sorumluluk duyma yaklaşımını da içerir. Kendisini bütünün bir parçası olarak gören ve bu anlayışı içselleştiren her özne ne kendisinin ne de bütünün başarısızlıklarına kayıtsız kalır. Çünkü her hatanın her başarısızlığın bütüne zarar verdiğinin bilincindedir.

Bu bilinç, eleştiride yapıcılığı, öz eleştiride samimi bir tutumun sergilenmesini sağlar. Bu bilinç, halkın davasına hizmeti, işin merkezine koymayı ve daha büyük başarılar için sıkıca kenetlenmeyi sağlar. Bu bilinç, proleter devrimci bir bilinçtir. Ve küçük büyük demeden devrim ve halkın davasına sunulan her emeğe saygı duyma erdemliliğine sahiptir.

561

Pusula

Pusula

Son Haberler

Sayfalar

Pusula

Demokratik Kitle Örgütleri, Devrimin Volan Kayışları!

Her şey ihtiyaçtan doğar ve ihtiyaçlara cevap olduğu oranda işlevini yerine getirebilir.İnsanlar (ya da canlılar) kendi hayatlarını sürdürebilmek için çeşitli yol ve yöntemlere başvurarak hayatlarını sürdürmeye çalışırlar.

Dünya Bir Felakete mi Gidiyor?- Dursun Ali Küçük

Dünya tahrip ediliyor..

İnsanların ve egemenlerin, dünyayı yönetenlerin egosu tavan yapıyor..
İnsanlara yemek içmek, gezmek, sevmek, zevk almak yetmiyor.. Hayatta tat almaktan çok egemenlik ve diktatörlükten tat alıyorlar..
Marx’ın doğaya hakim olmak teorisi artık geçerli değildir.
İnsanlık doğaya hakim oldu, bu yetmedi artık doğayı tahrip ediyor..
Doğa ve toplum dengesini alabildiğine bozuyor..
Dünya evrende küçük biryer..
Ama şu insan egosu dünyayı harabeye çevirdi..

SENTEZ | Kendine Devrimcilik…

Geçmişten günümüze kadar gelen örgütsel çalışmalarımız, günümüzde, cevaplanması gereken bir takım soru veya sorunları her zamankinden daha açık ve anlaşılır haliyle ortaya çıkartmış durumda.

Mevcut haliyle görebildiğimiz sorunları tutarlı ve gerçekçi bir şekilde tartışmak onun karşısında kendi gücümüzün zayıf ve güçlü yanlarını yine gerçekçi bir şekilde koymak, tıkanıklıkları aşmak için ilk elden yapılabilecek en akıllıca düşünüş olabilir.

Sen Çok Büyüksün Virüs Abi

Tayyip günler sonra yaptığı virüs ilgili açıklamalar boy boy.

Evet doğrudur...

İster burjuvanın içerisinde olsun, istersede proletaryanın içerisinde olsun virgülüne kadar söylenenleri aktaranlar her dayim olagelmiştir 

Lakin...

Sermayeyle, devletin ayrı olduğunu düşünüp tarafların lehinde davrananlar hiç bu kadar da izlerini açıkça belirtmemişlerdi.

Hemi de....

Proletaryaların diğer insanlarla kuracağı sınıfsal ve eternasyonalist ilişkilerin nasıl olacağına cevap veremedikleri...

Mao’nun Yalınayak Doktorları Emperyalist Çin’de bile salgına karşı mücadeleyi etkiliyor*

Marx, önce ağlatı ve sonra komedi olarak ‘tarih kendini tekrar eder’ der. Çin ve koronavirüs, dünyanın son pandemisi söz konusu olduğunda tarihsel bir istisna değildir. ‘Mao’nun Grip Felaketi’**, 1968’in Kasım’ında kamuoyuna duyurularak, Roma’da 200 bin insanın hastalandığı raporlandı ve epidemi, gelecek birkaç haftada büyümesi için beklendi.

Coronavirüs'ün Ekonomi-Politiği.! Sait Oral Uyan

Birçok ölümcül virüsün çıktığı coğrafyadan(*) mutasyona uğramış bir virüs daha çıktı: “COVID-19” diğer adıyla YENİ KORONAVİRÜS. Bu yeni ölümcül virüsün –şimdilik- öldürme oranı % 3 civarında. Mutasyona uğrayan bu virüsün, SARS ve MERS virüslerinin birleşmesi sonucu ortaya çıktığını söylüyor bilim insanları. Yine bilim insanları SARS virüsünün % 10, MERS virüsünün ise % 35 oranında öldürme yüzdesine sahip olduğunu bilimsel verilerle insanlığın önüne koyuyor.

Korona Günlerinde İsyan!

Koronavirüsü günlerinde1 kapitalizmin aşkı; yine sermaye birikimidir. Ve her kapitalist birey ya da tek tek tekeller için, bu krizden etkilenmemek ve etkileneleri hızla yutmak ve sermayenin daha da merkezileşmesini sağlamaktır.

TKP-ML Komünist Kadınlar Birliği:Cüreti Kuşanıp Mücadeleyi Seçen Kadınlar Saraylarınızı Başınıza Yıkacak!

Enternasyonal proletaryanın, özel olarak da emekçi kadınların yarattığı değerlerin başında gelir 8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar Günü… New York’lu dokuma işçisi kadınlar, 1857 yılında ücretlerinin yükseltilmesi ve çalışma saatlerinin düşürülmesi için direnişe geçmişler ancak tarihe geçeceklerini düşünmemişlerdi muhtemelen. Kapatıldıkları fabrikada çoğunluğu kadın 129 işçinin bedenini yakan ateş, nesillerdir kadınların elinde, üzerine yeni değerler katılarak büyütüldü-büyütülüyor.

Faşizmin Adını “Popülizm” Koydular!

Almanya’nın Hanau kentinde 9 göçmen insanın öldürülmesiyle sonuçlanan son faşist katliam, bir kez daha, bu ülkedeki faşizmin ve faşist terörün münferit olayalar olmadığını, sistemli olarak geliştirilen ve derinleştirilen toplumsal bir olgu olduğunu daha da netleştirmiştir.

Türk tekelci devleti, paylaşılmış alanları yeniden paylaşmak istiyor

Türk Tekelci burjuva devleti, emperyalist amaçları doğrultusunda her fırsatı, büyük emperyalist devletler arası her çelişkiyi değerlendirip, kendi amaçları için kullanma politikası izliyor. Bu, burjuva politik temsilcilerinin çok “kurnaz” oluşundan değil, sermayenin yayılmacılığının devlet politikasını buraya zorlamasından ve yönlendirmesinden kaynaklanmaktadır. Sermaye büyüyüp merkezileştikçe, genel eğilimi yeni pazaralar bulmak olur. İzlediği dış politika da buna uygun olarak gelişir ya da geliştirmeye çalışır.

Beşlerin Ardından,,,

Resmine ve resimlerinize bakıyorum. Yaşamınıza ait bir “an”a, dört çizgi içine çizilmiş gülüşünüze bakıyorum. Sizleri tanımayan, yaptıklarınızı ve yapacaklarınızı, karşılaştığınız zorlukları, engelleri, katlandığınız acıları bilmeyenler elbette dört çizgi içindeki bir “an”la sizi tanımaya, anlamaya çalışacaktır.

Resme bakarak insanlar ne kadar tanınabilir ki? İnsanlara uzaktan bakılarak ne kadar anlaşılabilir ki yaşadıkları?

Sayfalar