Avrupa'da Komünist olmak suçsa ben de Komünistim!

Hani, kişi hak ve özgürlükleri, düşünce özgürlüğü esas alınmaktaydı. Hani ,'çoğulculuk, Avrupa demokrasisinde olmazsa olmazdı. Hani' kişinin düşünce özgürlüğü her şeyin üzerinde görülmekteydi. Bu örnekleri Avrupa 'demokrasisi için daha da çoğaltabiliriz. Avrupa emperyalizminin başı olan, Alman emperyalizminin geçmiş siciline baktığımızda geçmişinin ne kadar kanlı ve toplu katliamlarla dolu olduğunu görürüz. Yakın yüzyılımızın en eli kanlı emperyalist devleti Alman devletinden başkası değildir. Amerikan emperyalizmine taş çıkartır kirliliğe sahiptir. Kendi düşüncesinde olmayan masum insanlarını toplu katletmekle sicillidir. Başka ırktan, mezhepten, dinden, renkten, cinsiyetten oldukları için, insanlar sokaklarda, evlerde, stadyumlarda, fırınlarda canlı canlı yakıldılar. Yahudiler ve Çingeneler başta olmak üzere Alman faşizmi soykırımlarıyla lanetlidir. İkinci dünya savaşını başlatan, dünyaya kayıtsız şartsız hükmetmek isteyen Alman faşizmiydi. 58 milyon mazlum insanın kanına bulaşmış ellerin devamcısı olmak istiyor, bugünkü Alman devleti.
Emperyalist çıkarlarınız ve karlarınız için, her türlü savaşı ve ganimeti organize ediyorsunuz. Irkçı, kafatasçı, dinci katil faşist örgütleri meşru görmekte açık veya gizli örgütlemekte ya da desteklemektesiniz. Ortadoğu, Afrika, uzak Asya da bugünkü vahşet siz emperyalistlerin eseri. Hangi haktan hukuktan, adaletten 'hümaniter yardımlardan bahsediyorsunuz. Sizin 'demokrasi götüreceğiz', 'Saddam, Esat diktatör yıkılmaları gerekir' ve elbirliğiyle yıktığınız Afganistan’ın, Irak’ın, yıkmaya çalıştığınız Suriye’nin durumu ortada... Ukrayna’yı sizler, başta Markel Almanya’sı olmak üzere bütün emperyalist sermaye bu hale getirdi. İcraatlarınız ortada. Götürmek istediğiniz 'demokrasi, refah ve çoğulcu demokrasinin 'sonuçları ortada >> > >> > Sahi siz, hangi 'demokrasiden 'bahsediyorsunuz! Sizin 'demokrasi dediğiniz şey, savaş, milyonlarca yoksulun emekçinin, kadının, çocukların katledilmesine imza atarak onay vermektir. Halkların özgür iradesini hiçe sayarak bu Ülkelere işbirlikçilerinizle, paralı askerlerinizle, ajanlarınızla, tankınızla, topunuzla, nükleer silahlarınızla girip işgal etmektir. O güzelim ülkelerin bütün kültürel değerlerini milyonları katlettiğiniz gibi yakıp yıkıp viran eylemektir. Bu güzelim ülkelerin bütün zenginlik değerlerini 'demokrasi ','insani yardım adı altında talan etmek, kendi sermayenize katmaktır. Bu ülkelere yoksulluğu, açlığı, köleliği getirmek istediğiniz 'demokrasiyle' kabul ettirmek istemektesiniz. Sizler savaşları çıkaran, yöneten, bölen -parçalayan, yakan yıkan katleden emperyalist sermayenin baron devletlerisiniz.
Tabi ki, komünistlerden korkacaksınız, sizlerin en büyük belalınız başta komünistler ve ezilen haksızlığa, sömürüye başkaldıran dünyanın mazlum halklarıdır. Çünkü sizin sermaye ve sömürü çarkınıza sonuna kadar en kararlı karşı duruşu komünistler gösteriyor. Yaptığınız yapacağınız eli kanlı savaşları komünistler teşhir etmekte karşı çıkmaktadır. İdeolojik bazda Komünizm sizin en büyük düşmanınız, rüyalarınıza giren, sizlerin uykusunu kaçıranda bu gerçek değil mi?
Sizlerden organize ettiğiniz, beslediğiniz, eğittiğiniz, silahlandırıp, her türlü lojistik, teknik desteği verdiğiniz faşist -tecavüzcü, insanların kafalarını kesen, kadınları seks kölesi yapan, pazarlarda satan IŞID ' gibi terör örgütünü yakalamanızı, tutuklamanızı, etkisiz hale getirmenizi beklemiyoruz beklenmemeli de... Çünkü onlar sizin yarattığınız piyon canavarlar, El Kaide gibi. Siz emperyalistlerin onlara ihtiyacı var, onların da size ihtiyacı var. Türk devletiyle, Katar’la, Suudi Arabistan'la Ortadoğu'yu bu hale getirmeyi iyi başardınız. Ama unutmayın, sizin karşınızda ezilen mazlum halkların örgütlü güçleri var. Sizleri yerle bir edecek, o iğrenç zulme son verecek mazlumların ahları ahları var. Mazlumların haklarını sonuna kadar koruyacak bu uğurda her türlü kararlılığı gösterecek olan Komünistler var. Geçmişte bu yana Komünizm huyalası sizi rahatsız ediyor. Bu doğru, emperyalist sermayeyi yıkacak olan tek ve yegâne güç KOMÜNİZMDİR. Siz bütün emperyalistler unutmayın ki, hayli iğrenç yola başvurursanız vurun, sizin gerçek mezar kazıcınız dünya ezilen halkları, başta komünistler olacaktır. Bu gerçeği sizler biliyorsunuz baskıyla , tutuklamayla, katliamla, istilayla mezar kazıcılarınızı engellemek istiyorsunuz ama nafile bir çaba. Yok oluşunuzun önüne asla geçemeyeceksiniz.
Alman devleti devrimcileri, komünistleri, yurtseverleri tutuklamakla, zindanlarda katletmekle, yargısız infazlarıyla ünlüdür, Alman devletinin elinde temiz bir yer kalmamıştır. Eli 1. Dünya savaşında kanlıdır,2. Dünya savaşında kanlıdır, günümüzde de elleri 17 Türkiyeli devrimciyi ortak istihbaratla katletmekle kanlıdır. Bunları unuttuğumuzu sanıyorsa Alman devleti yanılıyor. Asla unutmadık Alman işçi sınıfı ve dünya halkları yapılan zulmün hesabını mutlak bir gün soracak, emperyalist sermayeyi yıkarak gerçek özgürlüğü, sosyalizmi kuracaktır. Alman proletaryasının bu gücü ve deneyimi var.
Alman emperyalizmi demokrasiyi kendisine biat eden faşist Türk devletinin ve Alman istihbarat organizesi olan Bozkurtlara, IŞID’a, ırkçılara uygulamakta her türlü örgütlenmelerini kendi denetimi altında yönlendirmekte, destek vermektedir. Bütün kriminal örgütlenmelerde Alman istihbaratının parmağı var. Sedat Peker bunun en açık delilidir günümüzde. Gestapo, Mit, Mafya ve IŞID gibi İslami katil çetelerin örgütlenerek provokasyon ve katliamlar yaptığı, yaptırıldığı açığa çıkmış bir gerçektir.
Her türlü baskıya, sömürüye, katliama, haksız savaşlar Karşı çıkan Komünistlere Alman devletinin saldırısı anlaşılmaktadır. Çünkü o, korku salarak komünistleri, devrimcilere geri adım attıracağını sanıyor. Alman devleti faşizan yüzünü göstererek Avrupa’da! Türk devletiyle ortaklaşa operasyon ve tutuklamalar yapmaktadır. Devrimcileri, Komünistleri teslim almaya çalışmakta bu çirkin oyun tutmayınca 'terörist 'suçlamasıyla Türkiye ye iade tehdidi savurmakta.
Tarihine dönüp şöyle bir bak derim. Hangi komünisti, devrimciyi yurtseveri zindanlarında yargılarken teslim alabildin. 1850’den günümüze Köln’de, seni devrimciler yargıladı, Rosa, Roza, Dimitrof , Urkile Meinof yargıladınız , sonunuz ne oldu? Bu devrimciler, komünistler kapitalizmi, emperyalizmi, faşizmi zindanlarda yargılayarak yendiler, sokaklarda kurşuna dizerken ölüme meydan okuyarak ;' Yaşasın sosyalizm, komünizm 'sloganlarıyla Alman emperyalizmini yendiler. Dimitrof Alman faşizmini kendi kendini mahkemelerinde komünizmi savunarak, kurulan komployu açığa çıkararak mahkûm etti ve berat etmek zorunda kaldılar. PKK da aynı süreçten geçti. Bunların hepsi geçmişin siyasal davalarıydı
Bugün de karşımıza böylesine toplu bir dava çıkmaktadır. Alman devletinin devrimcilere, sosyalistlere, yurtseverlere sermayenin kiniyle yüklendiğini, saldırdığını biliyoruz. Biz devrimciler sosyalistler, yurtseverler ve komünistlerde sınıf kinimizle Alman emperyalizmine, emperyalizme karşı yükleneceğiz, direneceğiz Alman emperyalizmini kendi mahkemelerinde yargılayacağız Gelişmeler ve ortaya çıkan gerçek bu.
Bende geçmişte TKP / M-L davasında yargılanan biri olarak diyorum ki; TKP /M-L 'asla ve asla 'Terörist' bir örgüt değildir, devrimciler, yurtseverler 'terörist' değildir. TKP / M-L BİLİMSEL SOSYALİZMİ SAVUNAN VE FAŞİST DİKTATÖRLÜĞE, EMPERYALİST SERMAYEYE, ONUN ORGANİZE TETİĞİ IŞID GİBİ ELİ KANLI TERÖR ÖRGÜTLERİNE KARŞI MÜCADELE EDEN KÖMÜNİST BİR ÖRGÜTTÜR. BUGÜN ALMAN EMPERYALİZMİNİN TKP /M- L YE SALDIRISINI ANNAMLI BULUYOR VE PROTESTE EDEREK TUTUKLANAN BU DEVRİMCI ARKADAŞLARIMLA DAYANIŞMA İÇERİSİNDE OLDUĞUMU DOSTA DÜŞMANA İLAN EDİYORUM. TKP/M-L DEN ARKADAŞLARIM BIRAKILANA KADAR BENDE KENDİMİ TKP /M-L Lİ BİR KOMÜNİST OLARAK GÖRÜYORUM.
ESKİDEN TKP /M-L DEN YARGILANAN İLTİCA ALAN ARKADAŞLARI VE DEVRİMCİ YURTSEVER DOSTLARI DAYANIŞMAYA ÇAĞIRIYORUM... BİZ KAZANACAĞIZ ÇÜNKÜ HAKLIYIZ. KORKMUYORUZ
Son Haberler

Ya Özgürlük Mücadelesinden Yanasınız ya da Değilsiniz
Türk egemen sınıfları, Cumhuriyetin 100. yılını kutlamaya hazırlanırken ikinci yüz yılı için de nutuk atmaya başladılar. Halkımızın deyimiyle perşembenin gelişi çarşambadan bellidir.
Nitekim ilk yüzyılı işçilere, emekçilere, devrimcilere, komünistlere, ezilen ulus ve azınlık milliyetlere, kadınlara, LGBTİ+lara, inanç gruplarına zulmetmekle geçen bir yüzyıldır. Bu baskıcı, asimilasyoncu, ırkçı, cinsiyetçi, tekçi ve emperyalizm uşağı sömürü-soygun düzeni, Kemalist cumhuriyetin ikinci yüzyılı da birinci yüz yılını izleyecektir.

Katliamlar Cumhuriyeti
13 Kasım'da, İstanbul'un en kalabalık caddesinde yapılan bombalı saldırı, Türkiye Cumhuriyeti'nin bir kere daha katliamlar cumhuriyeti olduğunun acı bir kanıtı oldu.

Çamur at…[ismail cem özkan]
Kasım ayını soğuk bir gününde kalabalığın henüz tam yoğunlaşmadığı bir saatte İstiklal Caddesi'nde bir katliam yaşandı. Banka konan bir bomba patladı ya da patlatıldı ve 6 masum, hiçbir şeyden haberi olmayan insan öldürüldü…
Ateş düştüğü yeri yakar ve acısını kelebek kanadı gibi evrene yayar, fakat küresel evrenimizde o kadar çok acı yaşanıyor ki, eskisi gibi haber dahi olmuyor… Yaşanan olay ajans bülteninde geçen birkaç satıra dönüştü… Acılar, düşen ateş ve yok olan hayaller…

BORAN için – İmera Fera Yeşilgöz
Herkes olması gerektiği yerde mücadele görevini, parti görevini yerine getirmekteyken, yani her şey olması gerektiği gibiyken gelen her not kalp atışlarımızı hızlandırır. Her şeyden evvel “bir şey mi oldu?” kaygısı hissedilir.

Bir TİKKO savaşçısı:“Devrimci mücadeleye katılma tercihimin bir geçmişi var!”
Avrupa metropolünden gelen bir devrimci olarak, kapitalizmin “vahşetinin kalbinde” yaşarız. Hepimizin hayatı, değerlendirme mantığına göre yapılandırılıyor. İster klasik sömürü ilişkileri ve işgücünün yabancılaştırılması olsun, ister ayrıştırma ve izolasyona dönük eğilimler ya da sosyal yaşamda kendi kendimize olan yabancılaşma olsun; sürekli akan bir damlanın taşı oyduğu gibi insan, kapitalist merkezlerde sürekli kapitalist ideolojinin ekonomik, sosyal ve teknolojik saldırılarına maruz kalıyor.

Kaypakkaya’nın Yoldaşı Olmak! (OKUR POSTASI)
Bazen bulunduğumuz yerlerin, taşıdıkları değeri istemesek de göz ardı edebiliyoruz. Benim Partizan’la tanışmam yılları alıyor ama aktif olmam 3 seneyi buluyor. Birçok insandan şunu duyardım “İbo’nun kültüründen gelenler sağlam olur. O kültürü almışsan uzakta da olsa onu yaşatmaya çalışırsın. O bağlılık hiç bitmez.”

CHP'NİN İHANETLERİ /Mehmet Emin Gündoğdu
Bu yazının amacı kısa bir CHP değerlendirmesi yaparak, bu partinin izlediği politik hattı ortaya çıkarmak ve okuyucuya bir fikir vermek. Çünkü bu parti tarihi boyunca hep mevcut düzenin koruyucusu olmuştur. Düzen ne zaman tıkansa CHP yardıma koşar. En son marifeti unutulmuş bir konuyu yani türbanı gündeme getirerek Erdoğan hükümetine koz vermiştir.

Mersin Eylemi: Savaşın Dayanılmaz Ağırlığı – Emir Arda
26 Eylül günü, Mersin Mezitli’de ki Tece polisevine yapılan eylemin üzerinden ortalama bir hafta geçti. Eylem, yapıldığı günden itibaren, ak koyun ile kara koyunu ayrıştıran bir işleve sahip oldu açıkçası. İki kadın devrimcinin fedai eylemi, siyasal alanın tam ortasına, onu ikiye bölen bir çizgi çekti… Bu yazı eylemin hemen ertesinde kaleme alınabilirdi. Ancak hem HPG’nin açıklamasını beklemek daha doğruydu, hem devletin vereceği refleksi ve eylemin sonuçlarını görmeliydik. O yüzden bu yazının yazılması ve yayınlanması bugüne değin bekletildi… Bu kadar bekleme yeterli.

İtirazın Farkındalığıyla Meydan Okumadır Şiir[*]
“Bilim aklın şiiridir,
şiir de yüreğin bilimidir.”[1]
Andrey Tarkovski’nin ifadesiyle, “Şiir benim açımdan bir dünya görüşü, gerçekle olan ilişkimin özel bir biçimidir. Bu açıdan bakıldığında, şiir, insanlara hayatı boyunca eşlik eden bir felsefedir.”
Yaşamı savunmak; insan olmak (ve sonuna dek de İNSAN kalmak) hâlidir.
Bundan kimsenin şüphesi olmasın…
Çünkü “Hakikâte ulaşmanın yolları şunlardır: Felsefe, Sanat, Siyaset ve Aşk,” diye uyarır Alain Badiou!

Siz toplumsal muhalefetin yükselmesini bekleyin / ERGÜN ASLAN
Biz proletaryalar enternasyonalizmimizi vermeyenin varlığını sorgularız varlığını.
Ama gıdık.
Ama yanak.
Ama...
Demek öyle.
Demek böyle.
Demek her şey...
Marks'ın, devrime engel olmaya başlayana kadar dünya proletaryalarının çeşitliliğini enternasyonalizmde bir araya getirmeye çalıştığını görmezlikten gelmemize kadarmış
En büyük ihanetler en güzel proletarya şarkıları arkasına gizlenilerek gerçekleştirilmiş ihanetlerdir.
Kıymetlimizzz...
Yüksek yüksek menfaatlerimizzz....

Diktatörlerin Surlarını Döven Dev Dalgalar!
21.yüzyılın ilk çeyreği bitmeden ve son yirmi yılda yerkürede işçi sınıfı ve ezilenlerin isyan ve devrim türküleri defalarca yankılandı. Nasıl ki yirminci yüzyılın başında insanlık Ekim Devrimi’nin top sesleri ile uyandıysa, içinden geçtiğimiz yüzyılın da daha ilk çeyreği dolmadan yaşanan ayaklanmalar, isyanlar, grevler insanlığın özgürlük umudunun canlı ve bir o kadar da gerçek olduğunu gösterdi.