Çarşamba Ekim 16, 2024

Bay Özkök gibilerinin vicdan muhakemesi

Ertuğrul Özkök; “Akıl ve vicdan Orta Doğu’yu terk etti. Geriye sadece fanatizmi bıraktı.” Sözleriyle, kendince bir durum tespiti yapıyor. Ve “Hadi artık soralım” diyerek, T24’deki yazısında soruyor: “Orta Doğu’yu kim harabeye çevirdi; İsrail F-35’leri mi, Hizbullah Fadi füzeleri mi?” (25 Eylül 2024)

Kan dondurucu soğuklukta ki böylesi bir soru ancak ki akıl ve vicdanını emperyalist haydutların hizmetine sunmuş olanlarca sorabilir. Çünkü genel olarak yeryüzünün ve özel olarak da Orta Doğu’nun tarihsel gerçekleri herkesçe görülebilir yalınlıkla orta yerde duruyor. Böyleyken; yaşanan ve yaşanmakta olanların asli fail ve sorumlusu olarak emperyalist devletler yerine, mağdurları aslı fail ve sorumlular olarak ileri sürmenin başka nasıl bir izahatı olabilir acaba?

Özel olarak sadece Orta Doğu’yu konu edinirsek; Bay Özkök bilmiyor olabilir mi Orta Doğu’nun hem öncesi ve ama hem de yakın dönem tarihini? Bilmiyor olabilir mi Orta Doğu’nun yaşadığı bu lanetli “makus talihinin” bir fiil emperyalist devletler marifeti olduğunu?  Keza bugünün, 1. Emperyalist Paylaşım Savaşı sonuçlarının doğrudan kanlı mirası olduğunu bilmiyor olabilir mi? Keza bugünün Orta Doğu’sunun özgün sorunlarının başında gelen “Filistin sorununun” bir fiil ABD ve İngiliz emperyalistlerinin eseri olduğunu bilmiyor olabilir mi? Dünya halklarının en önde gelen baş düşmanlarından olan bu emperyalist güçlerin 2. Emperyalist Paylaşım Savaşı akabinde, dünyanın dört bir yanına dağılmış Yahudileri, tarihi Kenan Ülkesine getirtip orada Siyonist emellerini gerçekleştirebilmeleri için kukla bir İsrail Devleti kurdurttuklarını bilmiyor olabilir mi acaba? İsrail Devleti’nin, kurulduğu tarihten bugüne, sürekli bir şekilde Filistinlerin topraklarının işgaliyle topraklarını büyütmeye devam ettiğini bilmiyor olabilir mi? Son Gazze işgali, sınır tanımayan yıkımı ve Filistin soykırımını bir fiil ve doğrudan ABD ve İngiliz emperyalistleri başta olmak üzere yekvücut Batı Avrupa emperyalist devletlerinin her türlü maddi-manevi desteğiyle yürüttüğünü bilmiyor olabilir mi?

Elbette bunların hepsini biliyor. Fakat yalın gerçekleri biliyor olmak bazıları için pek de bir şey ifade etmez. Çünkü böylelerinin vicdan kantarı gerçekleri baz almaz. Onların tek ölçü birimi vardır; o da vicdan ve akıllarını ipotek verdikleri emperyalist haydutların çıkarlarıdır. İşte tamamen böyle olduğu içindir Gazze’yi havadan bombalarla, karadan buldozerlerle yerle bir eden, çoluk çocuk demeden on binlerce sivili katleden, yani Filistinlileri açıkça geleceksizliğe mahkûm eden faşist İsrail Devleti’nin ardında ve yanında duran emperyalist güçlerin yardım ve desteğini bu yıkımdan sorumlu tutmaz. Tam aksine, gerçeği tersyüz ederek, Hizbullah’ın Filistinlilerle geliştirdiği dayanışma direnişini, Hizbullah’ın İsrail’e savaş açması olarak sunar. Dolayısıyla da İsrail ve ardındaki emperyalist güçlerin gerçekleştirmekte olduğu bu yıkım ve soy kırım savaşının sorumlusunun Hizbullah olduğunu göstermeye çalışır. Örneğin: “İran yanlısı Hizbullah’ın İsrail’e savaş açması Filistin halkına destek değil tam aksine köstek oluyor.”, “Hizbullah Gazze halkının değil İran’ın menfaatlerinin savaşını veriyor orada.” şeklindeki bu sözleriyle. (Aynı yer.)

Arsızlıkta sınır tanımama hali bu olsa gerek. Sanki ortada Gazze’nin yıkımı ve Filistin topraklarının işgal ve ilhakı yokmuş, bir halk soykırımdan geçirilmiyormuş da sırf İran çıkarları gereği Hizbullah’ın sebepsiz yere İsrail’e savaş açması durumu varmış!..

Oysa ortada Hizbullah tarafından İsrail’e açılmış bir savaş gerçekliği de yok. Emperyalist dünya devletlerinin desteğiyle Siyonist İsrail Devletinin ölçüsüz yıkıcılığı karşısında durup, mazlum Filistin halkının direnişine omuz vermeye çalışmaktan ibaret bir pozisyon. Bunun, savaş literatüründeki yalın karşılığının savunma savaşı olduğu açık değil midir? Peki bay Özkök bunu bilmiyor olabilir mi? Keşke cahilliğine verebilmek mümkün olsaydı. Ama maalesef bay Özkök çok bilinçli bir şekilde sorunu manipüle ediyor: Mazlumu ve destekçilerinin kendilerini savunma direnişini saldırganlık; savaş suçu işlemekten yargılanan soykırımcı, işgalci ve zorba Siyonistleri ve destekçilerini ise masum ve mazlum göstermeye çalışıyor. 

Görünen o ki bay Özkök kendisini emperyalist güçler ve İsrail Siyonistleri adına psikolojik harp enstrümanı olarak işlevlendirmiş. Ve muhtemelen, Hizbullah lideri Hasan Nasrallah’ın İsrail tarafından katledilmiş olmasından duyduğu sevinçle kıçına kına da yakmıştır.  

742

Halil Gündoğan

Halil Gündoğan sitemizin köşe yazarıdır. Teorik ve politik konularda yazılar yazmaktadır.

Halil Gündoğan

Şehitlerimizin Kararlılığını Kuşanmalıyız

“Korku mu? Korku ve korkusuzluğun bir çelişki oluşturduğuna inanıyorum. Mesele ideolojimize sarılmak ve içimizdeki cesareti dizginlerinden boşandırmaktadır. Bizi cesur yapan, bize cesaret veren ideolojimizdir. Görüşümce hiç kimse cesur doğmaz, halkı ve komünistleri cesur yapan toplumdur, sınıf mücadelesidir. Sınıf mücadelesi, proletarya, parti ve ideolojimizdir. En büyük korku ne olabilir ki? Ölüm mü? Bir materyalist olarak yaşamın bir gün sona ereceğini biliyorum. Bence en önemli olan şey iyimser olmaktır.

Levon Ekmekçiyan ve Zohrab Sarkisyan’ı Unutmadık, Unutmayacağız!

Ermeni Soykırımı büyük bir suçtur. Ancak belki de bundan daha da büyük olan bu suçun inkar edilmesidir. Ve hatta daha da ileri gidilerek “mukatele” (birbirini vurmak) oldu denilerek yaşananların çarpıtılmasıdır.

İşte bu gerçeklik nedeniyle Ermeni devrimciler, suskunluk ve inkar perdesini yırtmak için ayağa kalkmışlar ve Ermeni Soykırımı’nın bir gerçeklik olduğunu bütün dünyaya göstermek istemişlerdir. Soykırıma uğrayanların çocukları, soykırıma uğradıklarını kanıtlamak zorunda kalmışlardır.

TKP-ML TMLGB MK: TİKKO 1. Konferansı, Halk Savaşı’nı Yükseltme Çağrısıdır

Halk gençliğinin komünist örgütü olarak ordumuz TİKKO’nun gerçekleştirmiş olduğu 1. Askeri Konferansı gençliğin militan coşkunluğuyla selamlıyor, Halk Savaşı’nı yükseltmek için bütün sorumluluklarımızın üzerine korkusuzca gideceğimizin sözünü yineliyoruz.

TKP-ML TİKKO Genel Komutanlığı ile Röportaj;“Yol Göstericimiz, İlham Ve Güç Kaynağımız Partimiz Önderliğinde Yaşasın TİKKO Konferansımız!”

 

TKP-ML’nin 1. Kongre’de aldığı karar doğrultusunda “Halk Savaşı’nda derinleş, gerillada uzmanlaş” şiarıyla Konferans gerçekleştiren TİKKO’nun Genel Komutanlığı’ndan Ekin Vartinik ve Azad Axpanos kendilerine yöneltilen soruları yanıtladı.

– Konferansla ilgili sorulara geçmeden önce kısaca ülkedeki ve bölgedeki durumu nasıl değerlendirdiğinizi öğrenebilir miyiz?

Dil kesmek, baş kesmek…(Nubar Ozanyan)

Diktatör Erdoğan Türkiye’de dil kesiyor, Rojava’da baş kestiriyor. Asmayıp zindana yollayamadıklarının ya dilini ya da başını kesiyor. Yine bir cami çıkışında Sezen Aksu’yu hedef göstererek “Hz. Adem efendimize kimsenin dili uzanamaz. O uzanan dilleri yeri geldiğinde koparmak bizim görevimizdir” diyerek sanatçı ve aydınları karşı kin ve nefret dolu cümlelerle tehdit edip halkı galeyana getirmek istedi. Kışkırtıcı, ötekileştirici, düşmanlaştırıcı dil kullanmakta oldukça usta olan bu diktatör, besbelli ki çaresizlik içindedir.

Devrim İçin Ölümsüzleşenlerimizi Anıyoruz! (Sentez)

İnsanlığın sömürüye dayalı sistemlere karşı mücadelesi de bu mücadelede sömürülenlerin canlarını feda etmeleri de neredeyse insanlığın bilinen tarihi kadar eskilere dayanıyor.

Çutak (Nubar Ozanyan)

Rakel Dink yaşam arkadaşına, çocuklarının babasına, Hrant’a “Çutak” diye seslenirdi. Rakel’in neden sevgili eşine Çutak dediğini ancak onları yakından tanıyanlar bilir ve anlar. Ermenilerin bir kısmı, çok sevdiklerine “Çutak” yani keman diye hitap eder. İnsanlar duygularını sözlere döker, sevgilerini notalara, melodilere işler.

Yanlış Bir Perspektif:“

 

Uluslararası Komünist Hareketin Birliği” Sorununu “Maoistlerin Birliği” Sorunu Olarak Tartışılması!...

22.01.2022

Halil GÜNDOĞAN 

Uluslararası Komünist Hareket (UKH)'in birliği sorunu, 3.Eternasyonalin sonlandırılması sonrası sürecin “Güncel bir sorun”u olarak var ola geldi. Yani bugünün ya da yakın geçmiş dönemin bir sorunu da değil bu sorun.

Nazilerin en has adamı Türkeş’ti- 1-2-3

Türkeş'ten Evren'e, Çiller'den Erdoğan-Bahçeli ikilisine Türk faşist liderlerin ilişki ağının merkezinde bulunan Almanya; son yüzyılda Türk milliyetçiliğinin “arka bahçesi” haline geldi. Nazi ideolojisi ve “Turancılık” fikri ise birbirini hep besledi.

TKP-ML TİKKO Genel Komutanlığı: YAŞASIN TİKKO KONFERANSIMIZ!

DEVRİMCİ SAVAŞTA İLERİYE DOĞRU BİR HAMLE!

YAŞASIN TİKKO KONFERANSIMIZ!

DEVRİMİN ZAFERİ İÇİN HALK SAVAŞI’NDA DERİNLEŞ, GERİLLADA UZMANLAŞ!

Ömer Koç'un „Üzüntüsü“; Kapitalizmin Yeni Eğilimidir

Uluslararası tekel Koç Holding’in şefi Ö. Koç, TÜSİAD'ın 13 Ocak 2022 tarihinde düzenlediği „Dijitalleşme Türkiye Konferansı“nda yaptığı konuşmada, Uluslar arası tekellerin iki kaygısını dile getiriyor. Birinicisi, işgücü nüfus üretiminde zorlandıkları ve ikincisi ise, mesleki olarak „yetişmiş işgücün“ün başka ülkeler tarafından „çalınması“.

Koç şöyle diyor:

Sayfalar