Perşembe Kasım 7, 2024

Direnişi Büyütmek İçin Bir Adım İleri!

2019 31 Mart yerel seçimlerinin öncekilerden en önemli farklılığının son derece karmaşık bir görüntü çizmesi olduğunu söylesek yanlış olmaz sanırız. Bu karmaşanın, büyük oranda devrimci, ilerici ve yurtsever güçler cephesinde ve etkileşimde bulunduğu kitle içinde yaşandığı açık. Bir yandan Kürdistan’da kayyum gerçekliği ve AKP’den MHP ve CHP’ye tüm düzen partilerinin devlet çizgisinde HDP’ye karşı kurduğu ittifak diğer yandan batıda ortaya çıkan tablo bu karmaşayı açığa çıkarıyor. Dersim’de iki adayın çıkması gibi tartışmalı bölgeleri saymaz isek Kürdistan’da, kayyumun işgal ve gaspına karşı tutum almak son derece basit; belediyeleri gerçek sahiplerine geri vermek!

Ne var ki söz konusu batı olunca bugünkü politik aktörlerinde ortaya koyduğu politikalar dikkat alındığında bir kaos durumu yaşanıyor. Başta HDP’nin batıda İYİ Parti adaylarının olduğu yerler dışındaki il ve ilçelerde aday çıkarmama tutumu belirleyici oluyor. CHP adaylarının desteklenmesi, seçimlere CHP listesinden sokulan adaylarla meclis üyeliklerinin kazanılması stratejisi(!), devrimci-demokrat kamuoyunda yoğun bir kafa karışıklığına neden oldu!

 Birleşik mücadelenin önemi

İstanbul’da Şubat başında okurlarımızla gerçekleştirdiğimiz ve seçim tavrımızın nasıl olması gerektiğini tartıştığımız toplantıda bu kaotik tablo tartışmaların merkezindeydi. HDP’nin batıda aday çıkarmama politikası, HDP bileşeni olan diğer yandan HDP bileşeni olmayıp HDP ile birlikte direnişi büyüten devrimci, ilerici güçler açısından politik bakımdan önemli bir zorlanma durumunu açığa çıkardı. Diğer yandan HDP’nin, AKP-MHP gerici faşist ittifakını geriletmek adına CHP ile kurduğu ilişki, geniş devrimci-demokrat kesimde, CHP’nin bir kez daha gündeme girmesine ve tartışılmasına yol açtı. Toplantıda tartışılan bu başlıkta açığa çıkan bazı yanlara değinmekte fayda var.

İlki, HDP’nin aday çıkarmayarak devrimci, ilerici geniş bir kamuoyunu CHP’nin yörüngesi altına objektif olarak soktuğu gerçeğidir. HDP, büyük şehirlerde ve ilçelerdeki tavrı ile 24 Haziran ve 16 Nisan referandumunda zaferi altın tepside AKP’ye sunan CHP’den uzaklaşan kitlenin yeniden CHP’ye dönmesine objektif olarak zemin sunmaktadır. AKP-MHP faşist ittifakına tepki duyan ve bir şekilde bunlara karşı bir şeyler yapmak isteyen kitleye tek çıkış kapısı olarak CHP gösterilmektedir.

İkincisi, Kürdistan’da, Dersim’de sorun çözülebilir olmasına rağmen HDP ile SMF arasında ortaya çıkan gerilim ve iki aday gerçekliğinin birleşik mücadeleye verdiği ve ileride vereceği zararlardır. Gelinen durum, demokratik-legal alanda 7 Haziran 2015 seçimlerinden bu yana gelişen ve belli bir düzey yakalayan bunun sonucunda da yığınlarda karşılık bulan birleşik mücadele başlığında elde edilen birikiminin yeterince kavranamadığını göstermiştir. Yerel seçim gündemi etrafında ortaya konan politikalar, gerek Türkiye’de gerekse de Rojava’da değişik biçimlerde ortaya çıkan ittifak ve eylem birliktelikleriyle birleşik mücadeleye dair atılan kimi önemli adımları geliştiren bir rol oynamıyor.

Dersim’de ortaya çıkan ayrışma ve yaşanan gerilimi bu pencereden değerlendirmek doğru olacaktır. SMF’nin Dersim merkezini esas alan ama devrimci-demokratik cephenin tamamını atlayan, HDP’nin de, çözüm bulmak adına adım atmayan gerçekliği; Dersim “Aleviliği” ile Dersim “Kürtlüğünün” hem de oldukça geri bir düzlemde karşı karşıya getirildiği bir tabloyu açığa çıkardı.

Bu durum coğrafyamızda, devrimci, ilerici ve yurtsever güçlerin birleşik mücadeleye bakışında, atılan onca olumlu adıma rağmen ideolojik derinleşmenin ne düzeyde yaşandığını göstermektedir. Bulunduğumuz parçanın çıkarlarını sınıf mücadelesinde inşa edilen genel cephenin önüne taşıma hatasına, tek yanlılığına ve öznelciliğine düşmenin toplama kaybettirecekleri çok daha fazladır. Politika bir alana göre değil sınıf mücadelesinin, cephenin genel durumuna göre belirlenmelidir. Hele de böylesi bugünlerde…

 Politika üretme tarzımız

Toplantıda üzerinde durulan başlıklardan biri de politika yapma tarzımız üzerine oldu. Yerel seçimlerin genelden farkı, belediyeler özgülünde halkla daha yakın temas kurma ve bölgesel yerel dinamiklerin, halkın eğilimlerinin açığa çıkarılması bu vesile ile örgütlenmesidir. Ne var ki devrimci, demokrat cephe ve HDP açısından aday belirleme sürecinin büyük oranda merkezden yapılması, seçimlerin yerel olma özelliğine ters düşmüştür. Yerelin özgünlüklerinin görülmesi ve bunun bir örgütlenme zemini haline getirilmesi, devrimci politika için olmazsa olmaz bir husus olmalıdır. Ancak 31 Mart yerel seçimlerinde, kimi bölgelerde politik baskıdan dolayı yapılan kimi ön seçimler dışında adaylar büyük oranda merkezler tarafından belirlenmiştir. Bu politika yapma tarzının seri gözaltı ve tutuklama furyası ile zayıf düşürülen devrimci, ilerici güçlerin, kendini örgütlemesini ve tabanı ile bağ kurmasını sağlayamayacağı açıktır.

Söz konusu gerçeklikten bizim de azade olmadığımızı eklemek gerekir. Politikamızın belirlenmesi sürecinin, yerelden merkeze doğru, yığınların dağınık fikirlerinin toplanarak sistemli hale getirilmesi denklemine uygun bir şekilde yeterince gelişmediği açıktır. Bu konuda toplantıda yürüyen tartışmalar bizim için oldukça uyarıcı ve aydınlatıcı olmuştur.

Yerel seçimlerde bugünkü tabloda, özellikle de HDP’nin CHP listelerinden seçimlere girmesi ile ortaya çıkan kaotik durumda tavrımız ne olacak? Açık ki, devrimci, ilerici ve yurtsevere adaylara destek verilmesi politikamız, düzen partilerinin adayları ile aramıza sınır koyan tutumumuz dikkate alınmalıdır. CHP, AKP-MHP ittifakını gerilecek bir gerçekliğe sahip değildir. Bugünkü tabloda olan, CHP’nin mevcut çizgisinden bir milim de olsa uzaklaşarak HDP ile yakınlaşması değildir. CHP merkezi ittifakını İYİ Parti ile kurmuştur. Yerellerde HDP’nin oylarını kapmak için taklalar atan CHP örgütlülükleri ortadayken dahi HDP ile yan yana geldiğini yalanlamaktadır. Olan büyük oranda CHP’nin Kürt oylarını kendine yedekleme çabasıdır.

Bir adım ileri

Burada üzerinde yoğunlaşmamız gereken temel mesele, yerel seçim sürecinin bizim için ne anlama geldiğidir. Toplantının başlıklarından biri de bu oldu. Bu süreci değişik ilçelerde ve semtlerde örgütlü faaliyetimizi ileri taşıma, kitle çalışmasına daha fazla yoğunlaşma ve kitlelerle temasımızı artırma yanıyla ele almak doğru olacaktır.

Halihazırda pek çok semtte devrimci, ilerici güçlerin destek verebileceği, bizim de adayımız olarak sahiplenebileceğimiz isimler bulunuyor. Bu süreci daha yakından takip etmek, buna doğrudan dâhil olmak ve etkin bir kitle ve örgütlenme çalışması yürütmek doğru olacaktır. “Direnişi Büyütmek ve Faşist Saldırganlığı Püskürtmek İçin Bir Adım İleri” parolasıyla çalışmalarımıza daha sıkı sarılma zamanıdır!

(Bir Partizan) 

17630

KCK Silahlı Mücadeleyi Terkediyor mu? - Dursun Ali Küçük

Perşembe’nin gelişi Çarşamba’dan bellidir.

KCK lideri Öcalan esir alındıktan sonra ilk geri çekilmeyle silahlı mücadeleye veda görüşleri belli düzeyde ortaya çıkmıştı.

Sonra 2003 te yeniden ve hemde kontrol altındayken, Genelkurmay-Ergenekon isteği (ki o zaman yeni gelen AKP hükümetine karşı darbe yapılacaktı, asker buna ihtiyaç duyuyordu) üzerine yeniden “silahlı mücadeleyi değerlendirin” mesajlarını göndermeye başladı.

Grup Yorum ve Kobane üzerine iki satir

Kobane'de top mermisinin açtigi delikte gunesi goren cocuklar!

Varin Kobane'nin bir Devrim olup olmadigina siz karar verin.

Ama unutmayin!, ortacag duzenini, 700 yillik Feodal despotluk ve Ruhban sinifin karanlik iktidarini sona erdiren Fransiz Ihtilalide sömürüyü ortadan kaldirmamisti, o Burjuvazinin bir devrimiydi, Kapitalizme yolu acmisti...

Devrimlerin, önderligine gore degil, toplumu nerden nereye tasidigina bakilarak Devrim olup/olmadigina karar verilir.

TKP/ML TİKKO Kobanê: Newroz'u Kuşan, İsyanı Harmanla!

"Newroz'u Kuşan, İsyanı Harmanla!

Bu yıl halkımızın direniş ve serhildanlarının günü olan Newroz bayramını karşılarken, Kobanê direnişi, 6-7 Ekim serhildanı ve bütün Rojava direnişi tüm sıcaklığıyla Newroz’a doğru akmaktadır. Direniş bayrağı diktiğimiz Kobanê sokaklarından, başta Amed, Dersim, İstanbul olmak üzere tüm şehirlere, Newroz’un isyan şiarıyla sesleniyoruz;

Halkımız,

1915 - 2015 ERMENİ SOYKIRIMINI 100.YILINDA LANETLİYORUZ

VE

YENİ SOYKIRIMLARA BİR DAHA ASLA !

ՄԵՆՔ  ԴԱՏԱՊԱՐՏՈՒՄ  ԵՆՔ  ՑԵՂԱՍՊԱՆՈՒԹՅԱՆ  100 ԱՄՅԱԿԸ

և

ԿՈՉ  ԵՆՔ  ԱՆՈՒՄ  ՈՐ  ԵՐԲևՒՑԵ  ՉԿՐԿՆՎՒ !  

Site yazarlarimizdan Agop Ekmekciyan'in Ermeni soykirimini 100.ci yilinda lanetliyoruz 13 bölümden olusan yazi dizisi 21 Mart'tan itibaren  yazarimiza ait kosesinde yayinlanacaktir.

 

1-1915 -  2015 

2-Ermeni tarhi

3-İttihat ve terakki

4-Soykırıma giden yol

5-van Direnişi

6-Tehcir kanunu

7-kanlı şafak

8-Negiste plus

9-İttihatcılar yargılanıyor

“Evet hâlâ, ısrarla, yeniden isyan”

“Hangi dağ efkârlıysa ordayız, Perişan edilen her şey bizimdir.”[2]

“Evet hâlâ, ısrarla, yeniden isyan”ı haykırmaya; “Tek yol devrim” demeye geldim buraya…

Kimileri buna “hayal” ya da “umut işte” diyebilir…

Ama unutmayın: Aristoteles, “Umut, uyanık insanın rüyasıdır,” derken; Remy de Gourmont da, “Gerçek bir hayal ve hayal bir gerçektir,” vurgusuyla yanıtlar bu kuşkucu itirazları…

Hayır kuşkuya, tereddüde yer olmamalı hayatımızda…

Özgecan'ın katlinin AKP’le ne ilgisi var ?[1]

“Omnes una manet nox.”[1]

Özgecan’ın katledilmesinin ardından patlak veren yığınsal öfkeye bakıp, medya ve sosyal medyadaki AKP kuyrukçuları soruyor: “Canım siz de ayağınız taşa takılsa, AKP’den bileceksiniz. Özgecan’ın öldürülmesinin AKP ile ilgisi ne?”

Hangisinden başlayalım ki?

ALÂEDDİN’e bir dilek ve telafinin gelecegi[1] ERIC NAZARIAN

Bugün burada olduğunuz ve beni davet ettiğiniz için teşekkür ederim. Çocukken Alâeddin masalını severdim. Hangi çocuk üç dileğini yerine getirecek şişedeki bir cini istemez ki? Okuldan eve yürürken hayalimdeki bu cinle sohbetlerimi hatırlıyorum. Gizli defterime yazdığım bir dilek listem vardı. Dileklerim çeşitliydi. “Keşke kanatlarım olsaydı ve uçabilseydim” şeklindeki çocukluk dileğim biraz büyüdüğümde Sophia Loren’i öpmek ve Charles Aznavour gibi şarkı söyleyebilmek şeklini almıştı.

TKP/ML TİKKO Kobanê Komitesi

“Erkan Altun Yoldaşı Mücadelemizde Yaşatacağız!

IŞİD’in (DAİŞ) kent merkezine yoğun saldırılarının gerçekleştiği 15 Ekim 2014 tarihinde, mevzisine gelen havan sonucu Erkan ALTUN (Komünist Nefer) yoldaş şehit düşmüştü. Erkan yoldaş Rojava’da halkımıza yönelen saldırılara karşı gövdesini siper etmiş, bu uğurda sonsuzluğa yürümüştür. Kendi inisiyatifiyle, bağımsız bir savaşçı olarak gelmiş, Kobanê direnişini kendi direnişi saymış, bu uğurda enternasyonal savaşçı olarak şehit düşmüştür.

TKP/ML: Avaşin Tekoşin Güneş onurumuzdur

TKP/ML Ortadoğu Bölge Komitesi, Rojava’da yaşamını yitiren Ivana Hoffman anısına yayınladığı açıklamada, “Ivana Hoffman tıpkı yıllar öncesinde İsviçre’nin ALP’lerinde koparak Dersim dağlarına gelerek şehit düşen enternasyonalizmin kızıl gülü Barbara Anna Kistler yoldaşın izini sürerek Rojava’da zalimlere karşı çarpışarak şehit düşmüştür” dedi.

Fırat Haber Ajansı’nda (ANF) yayınlanan habere göre Türkiye Komünist Partisi/Marksist Leninist Ortadoğu Bölge Komitesi geçtiğimiz günlerde ölümsüzleşen enternasyonalist MLKP savaşçısı Ivana Hoffman için yazılı bir açıklama yaptı.

Bu açıklama o açıklama değil :Metin Ayçiçek

Tarihi açıklamayı” bekliyordum zaten. Her zamanki gibi, seçimlere beş kala bildik simalar sahne aldı. Bir eylem programından yoksun olan açıklamanın üstü, cafcaflı sahne dekorlarıyla örtülmüştü. Taraflar arasında kan uyuşmazlığının varlığı, baştan beri net bilinen tek bilgi idi. AKP+MHP+CHP yani Devlet Cephesi ile Kürt Özgürlük Hareketi ve ittifaklarından oluşan Barış ve Özgürlük Cephesi’ni, söz konusu on maddede ortaklaştırabilecek tek bir madde yok.

Karman Çorman

Hani mecliste akp nin geçirmeye çalıştığı şu güvenlik paketi vardı ya..

Ha... işte o.

Sahi ya.. çoktandır bu paket geçmemiş miydi ?

Öyleyse biz yoksulların yaşadığı ne ?

Sokakta, okulda....

Bizler çocuklarımızın yaşama tutunabilmesi için mücadele ettikçe hocalar kendilerinden sonra ders girdi diye çocuklarımızı yok yazıp devamsızlıktan kalmasını sağlamaları ne ?

Faşizm birileri içinde daha açık hale gelecekmiş ne yazar.

Şu İstanbul çok ilginç bir yer.

Sayfalar