Diyarbakır da HDP il binası kuşatma altında...Dursun Ali Küçük
Türk kirli savaşına ve algı operasyonuna kurban edilen analar üzerinde yapılan duygu sömürüsü..
Diyarbakır da HDP il binası kuşatma altında...
Cumartesi anaları olunca hep joplanır, oysa bunlar on yıllardır kayıp çocuklarını arıyor..
Polisi her zaman bu annelere saldırıyor..
Türk medyası Diyarbakır HDP il binası önünde polis eşliğinde toplanan bazı aileleri ise hep gündem yapıyor..
Bu gündeme Kürtlerden eşlik eden ve Türk algı operasyonuna katılan tipler var..
Bu analar kullanılıyor.. Bu çok açıktır. çeşitli şaibeler var, sanırım kanıtlanır..
Evet, ben gerillayım...
Gerilla olmayı savunacağım...
Türk işgaline karşıyım..
HDP hiç kimseyi dağa çıkarmıyor ve çıkarmaz.
Konuyu TC ve bazi çevreler bilinçli saptırıyor.
kaldı ki HPG ye katılmaya giden gençler gönüllü ve kendi isteğiyle gidiyor..
O bazı aileler ilk çağrıyı oğul ve kızlarına yapsın..
Bu ailelerde biliryorlar ki çocukları gönüllü gitmiş..
PKK ve HPG kimseyi zorlan dağa kaldırmıyor..
1986 ve 1990 aralarında PKK zorunlu askerlik uygulamasına gitti ve sonra bunun yanlış olduğunu görüp vazgeçti..
Türk medyasının başlıklarını aşağıda vereceğim.
Kürt katili ve Rojava Kürdistanı yok etmek isteyen, Efrin i işgal eden, Rojava ya 1 milyon arap yerleştirmek isteyen ve Kürtlere soykırım dayatmak isteyen TC askerliğine gidenlere sözünüz yok mu?
Şu bazı tip Kürtlere bir sözüm olacak..
Siz türk askerliğine zorla götürülen ve Kürtlere karşı kullanılan Kürt ve türk annelerinin duygularını bilir misiniz?
Bunu neden seslendirmiyorsunuz?
Türk psikolojik savaş ve duygu sömürüsü algısına hemen balıklama atlıyorsunuz..
hendek savaşının stratejik ve taktik olarak yanlış olduğunu yazmıştım. Ama öte yandan TC nin Kürtler uyguladığı soykırımın ve 13 şehrimiz yerle bir edilmesinin karşısında durdum.
Şimdi İkdidar ve tC nin HDP yi kapattırma uyguılaması ve Diyarbakır da işlevsiz hale getirme çalışmalaırna destek veren Kürt Türk algı operasyonunun kurbanıdır.
Öyle bazılarınız çok akıllı ve savaş karşıtı geçinmesin.
Savaş karşıtı olanları anlarım.
Savaşın bitmesini isterler..
HPG ye gerilla olarak gidenler için HDP nin vurulması ve gözden düşürülmesi çabalarını alkışlamak doğru değildir.
oraya polis destekli giden bazı ailelerin HDP lileri aşağılamasını doğru görmüyorum.
HDP kimseyi dağa göndermez.
PKK işleyişinden bunu biliyorum.
Legal alan savaşçı çıkarmaya ve göndermeye karışamaz.
O halde en başta HDP nin hedef alınması yanlıştır..
HDP nin hedeflenmesine çanak tutanların algı operasyonları ile aklı tutulmuştur...
Kendimize gelelim...
KCK çözüme hazırdı. Hatta silahlı mücadeleyi bırakma noktasına geldi.
Ama TC çözüm için hiç bir adım atmadı, af çıkarmadı, barış ortamı oluşturmadı, Kürtçeye serbestliği bile kabul etmedi..
Hiç bir adım atılmadan nasıl çözüm ve barış olur?
Soykırımcı, talancı ve her parçada Kürde düşman olan bu devletin yakasına yapışınız..
bu konuda Eleştiri felan ne HDP nede PKK ye yapacağım..
Diyarbakırda ki olay bir kışkırtmadır.
Kışkırtmayı onaylamak kabul edilemez.
Cumartesi annelerine saldıran polis HDP binası önüne oturan aileleri koruyor ve nöbet tutuyor..
Türk polsinin bu duyarlılığı insanın gözünü yaşartıyor..
TC yi anlıyorum, o düşmandır.Kürtleri ve öteki halkları yok ermeye çalışıyor..
Kürtlerin bazıları insanlarımızın duyguları ile alay etmeyiniz...
Türk medyasında fotolar..
Olta atıyorlar..
Takılanlar varsa vezgeçmeniz hayırlı olur..
Son Haberler
Sayfalar
Savaş Şiddet Üzerine Ekonomi-Politik ve Antropolojik Notlar
“Yoksulların zenginlere karşı verdiği savaşa terörizm,
zenginlerin yoksullara uyguladığı terörizme de savaş denir.”[2]
İtiraf etmek gerekir ki, savaş hakkında konuşmak, kolay bir iş değil.
Bunun nedeni, insanın savaş konusunda, “alternatif” de olsa bir ders bağlamında konuşabilmesini sağlayacak nesnellik ve uzaklık duygusunu deneyimleyebilmenin zorluğu.
KIMSENIN KUŞKUSU OLMASIN; ONLARI MUTLAKA YENECEĞIZ![1]
“Belki de asıl ustalık budur;
her zaman acemi olmayı bilmek.”[2]
Yedi düvel dört iklimden hoş geldiniz…
Dersim’den, Diyarbekir’den, Antakya’dan, Çorum’dan, Sivas’dan, Samsun’dan, Ardahan’dan, İzmir’den, Adana’dan, Antep’den yani “Nuh’a beşikler veren” kadim Anadolu’nun dört bir yanından buraya gelen yoksullar, işçiler, Kürtler, Araplar, Ermeniler, Çerkezler, Lazlar, Aleviler, kadınlar, gençler, çocuklar yani ötekileştirilen mağdurlar, madunlar, ezilenler, sefa getirdiniz…
NEDEN KAYPAKKAYA
“Kemalist diktatörlük, Türk şovenizmini körüklemeye girişti! Tarihi yeni baştan kaleme alarak, bütün milletlerin Türk’lerden türediği şeklinde ırkçı ve faşist teoriyi piyasaya sürdü. Diğer azınlık milliyetlerin tarihini, kitaplardan tamamen sildi. Bütün dillerin Türkçeden doğduğu şeklindeki “Güneş Dil Teorisi” safsatasını yaydı. “Bir Türk dünyaya bedeldir!”, “Ne mutlu Türk’üm diyene!” cinsinden şovenist sloganları ülkenin her köşesine, okullara, dairelere, her yere yaydı.
KÜRTLER TARIH YAZIYOR!
KÜRTLER TARİH YAZIYOR!
Kürdistan halkı kendi tarihini kendisi yazıyor.
Kürdistan Ulusal Özgürlükçü Hareketi, kendi öz gücüyle T.C. devletine her alanda darbe vurarak ilerlemeye devam ediyor. Kürdistan Özgürlükçü Hareketi Artık gerilla savaşı dönemini aşmış, stratejik denge savaş sürecini yakalamıştır.
Türkiye Devrimci Hareketi tarafından Batı’da ikinci bir cephe açılamadığından dolayı Kürt Özgürlük Hareketi stratejik denge aşamasına ağır bedeller ödeyerek mücadelesini sürdürmektedir.
NEWROZ ATEŞİ!
Zalimin zulmüne başkaldırının günüdür Newroz. Ortadoğu halklarının zafer ve özgürlük ateşini yaktıkları gün. Modern Dehak’lara karşı mücadelenin boyutlandığı, halkların emperyalizme ve işbirlikçilerine karşı savaşlarınıyükselttikleri gün.
İntifalara, serhıldanlara esin kaynağı olan Newroz ateşi binlerce yıl önce yakıldı. Zalim Dehak’ın sarayından yükselen Newroz ateşi, o günden bu yana her 21 Mart’ta daha da bir gür yanıyor.
"EYLÜL KOKUSU" VE ADIL OKAY
Kaç Kişi Kaldık?" sorusu ile postmodernizmden malûl "yenik ruh hâline", "Hayır" diyen Adil Okay, yaşadığı tarihin umutlarını bizimle paylaşırken, Can Baba'nın yolunda, İbni Haldun'un uyarısını unutmamacasına ilerliyor...
Okay'ın "uzun yürüyüşü"nde "düş kırıklıkları", "yenilgi", "aşk", "sürgün" ve "yitirilenler"; ya da başkaldıran insana ait her şey var! Ama yılgınlık, vazgeçiş, tövbe yok... İnsan(lık)tan umudunu kesememiş Okay; bunun için de heybesinde dizeleri ile hâlâ yollarda...
AYDIN(LAR) VE AYDINIMSI(LAR)[*]
“Alev, başka şeyleri aydınlattığı
kadar aydınlatmaz kendini.”[1]
Dört yanın “aydınımsı(lar)” diye ifade edilebilecek bir yabancılaşma/ deformasyon tarafından kuşatıldığı kesitte, Demba Moussa Dembélé’nin, ‘Samir Amin: Ezilen Hakların Sömürülen Sınıfların Organik Aydınları’[2] başlıklı yapıtı, “dünya aydın bakışı”nın yanıtı gibidir sanki…
KAYPAKKAYA'YI ANLAMAK
ŞOVEN GERİCİLİK DALGASINA KARŞI KAYPAKKAYA'YI ANLAMAK VE ANLATMAK[1]
"Çocukluk saflığını kaybetmeyen
insana büyük insan denir."[2]
I) İbrahim Kaypakkaya'dan söz etmek; Onu anlamak ve anlatmak kolay bir şey değil; hatta çok zor; öncelikle bunun altını çizerek başlayayım konuşmama...
Önce bir soru: İbrahim Kaypakkaya öldü mü? İçinizde buna "Evet" diyen var mı? Olduğunu zannetmiyorum; ama varsa ne yazık...
“YÜZYILLIK YALNIZLIK”I YIKAN GERILLALAR: FARC-EP -3
Kolombiya’da Gerilla Örgütleri: ELN, ELP ve M-19
“YÜZYILLIK YALNIZLIK”I YIKAN GERILLALAR: FARC-EP* -1
“Ya bedel ödeyerek özgürlüğü fethedeceksin,ya da onsuz yaşamaya razı olacaksın” Jose Marti