Emperyalistler Dünya Halklarını Savaşla Tehdit Ediyor
Kapitalist sistem, burjuvazinin sıkça tekrarladığı gibi dünyaya “barış” getirmedi. Ama dünyayı; işçi ve emekçilerin karşı koymalarına karşın, kuşkuya yer bırakmayacak bir şekilde bir uçurumun eşiğine getirmeyi başardığı rahatlıkla söylenebilir.
Kapitalist sistem yeni bir ekonomik kriz beklentisi içine girdi. Bu konuda haksızda değil. Ekonomik göstergeler; borsa düşüşleri, pazar alanların daralması, borçların ulusal ekonomilerin boyutlarını aşması vs. kapitalist ekonomik sistemi yeni bir 2008 belkide daha ağır bir krizle baş başa bırakmak üzeredir. Burjuvazinin bu “kabusu”nu, burjuva ekonomik merkezlerinde yer alan bütün burjuva ekonomistler “acil koduyla” tekrarlayıp duruyorlar.
Bu kriz, elbette salt ekonomik kriz olarak kalmayacaktır ve hızlanan savaş ekonomisinin daha da hızlanmasını beraberinde getirecek ve emperyalist savaş tehlikesini bir gün öncesinden daha bir görünür kılma olasılığı güçlüdür.
15-17 Şubat 2019 tarihleri arasında Almanya’nın Münih kentinde 55.si yapılacak olan Münih Güvenlik Konferansı (MGK) ve öncesinde yayınlanan Münih Güvenlik Konferansı Raporu’da[1], yeni bir “savaş tehlikesi” olasılığının güçlendiğinin vurgulamak zorunda kalmıştır.
Bütün emperyalist tekeller ve onların hükümet temsilcileri, 2. Dünya savaşı öngününde olduğu gibi, bugünde “yeni bir savaş” tehlikesinin hızla olgunlaştığını açıktan dillendirmekten çekinmiyorlar ve hazırlıklarını buna göre yapıyorlar. Bunun açık anlamı; birbirini savaşla tehdit eder duruma gelmişlerdir.
Bu Konferans’ta, işçi sınıfı ve emekçilerin yaşam seviyelerinin yükseltilmesi ve doğanın tahribatının önlenmesi gündeme gelmeyecek, tersine, emperyalist tekellerin temsilcilerin pazarlık konusu yapacakları konu; işçilerin üzeindeki baskı ve sömürünün arttırılması ve doğanın tahribatının derinleşmesi yer alacaktır. Ve ayrıca gerçekler manipüle edilerek kamuoyuna sunulacaktır.
MGK’da kozlar yeniden paylaşılacak, oynatılan taşların yerlerinin nereye ve nasıl konacağı sert diplomatik dille sıralanacak. Ve bütün büyük emperyalist güçler, nereden ve kimden ne koparacaklarının hesabını yapacaklar. Ancak, buradan ne “barış”, ne “yumuşama” ne de halkların ve işçi sınıfının sorunlarını çözecek bir “uzlaşma” çıkmayacağı daha bugünden açık. Geçen yılda bir “uzlaşma” çıkmamış, tersine birbirlerini açıktan tehdit edici bir sonuç çıkmıştı.
Buradan çıkacak sonuç, bugünden belli: Silahlanma yarışı aratcak; egemenlik alanlarını genişletilme istemleri savaş etmenlerinin artıracak. Kutuplaşmalardaki saflaşmalar daha da belirginleşecektir. Bunun yanı sıra emperyalist güçler arasındaki çelişmenin keskinleşmesinde gerileme değil, artış olacaktır.
Emperyalist güçler için, ekonomik sorunların yanında ortada paylaşılması gereken ciddi sorunlar var. Güney Çin Denizi/Güney Asya, Ortadoğu, Afrika, Ukranya, Venezüella, uzaya egemen olma ve uzayıp giden diğer paylaşılacak alanlar...
Emperyalist güçlerin tek bir kutup içinde bileşme olasılığı kendi (kapitalizmin ekonomik) doğasına aykırıdır. Kutuplaşmalar içinde kutuplaşma, dünyayı yeniden paylaşma hırsları daha da artarak, konferans salanundan ayrılacaklardır. Burada her büyük emperyalist güç açısından denenecek olan; kendi kutuplarını güçlendirme, safları netleştirme (askeri ve ekonomik güç oranıyla doğrudan bağlantılı olarak) mücadelesi olacaktır.
ABD-Kanada-İngiltere-Japonya, AB, ÇİN-Rusya temelindeki büyük emperyalist kutuplaşmalar, diğer katılımcı bağımlı ülkeleri ya da bölgesel emperyalist ülkeleri yanlarına çekme durumu olacak. Bu kutuplaşma bugüne kadar genel anlamda netleşimiş gözükmektedir. Ve bu emperyalist kutuplar arasındaki çelişmenin çözümü olarak yeni bir emperyalist savaş olarak karşımıza çıkarılmakta ve dayatılmaktadır.
ABD ve elbette İngiliz burjuvazisi İngiltere’y,i AB’den kopardı. AB emperyalizmi bunun bilinciyle hareket ediyor ve ABD’den bağımsız yeni bir AB Ordusu oluşturmaya çalışıyor. Silahlanmalar ise buna göre artıyor. ABD, AB’yi Çin ve Rusya ile korkutarak NATO’nun daha fazla güçlendirilmesi ve bunun maddi yardımın arttırılmasını yeniden dayatacaktır.
Silahlanma salt emperyalist büyük güçlerle sınırlı değil, Uluslararası Araştırmaları Enstitüsü (IISS) ve SIPRI’nin (Stockholm Uluslararası Barış Araştırmaları Enstitüsü) açıklamalarına öge; hemen hemen bütün ülkeler son beş yıl içinde silahlanmalarını yüzde on oranında artırmışlar.
ABD ve Avrupa ülkelerinden Ortadoğu ülkelerine silah satışı ise 2003-2017[2] arası %109 oranında artmış. Ortadoğu’da savaşların neden eksik olmadığının sorusunun bir cevabı da burada yatmaktadır.
ABD’nin “Orta Menzilli Nükler Kuvvetler Anlaşması”nı tek taraflı olarak feshetmesi ve Rusya’nın aynı şekilde buna karşılık vermesi, dünya halkları için büyük bir tehdit oluşturuyor. Dünyada varolan silahların %74’ü ABD, Rusya, Fransa, Çin ve Almanya’nın elinde bulunuyor. Adı geçen bu beş ülkeyle beraber Kanada, Japonya, İngiltere’nin 1997-2017 arası silahlanma harcamalarının toplamı 2016 trilyon ABD doları kadar.[3] Barışın en büyük düşmanları da bu ülkelerdir.
İşçi Sınıfının Çözümü
Her yıl olduğu gibi, bu yılda işçiler ve emekçiler MGK’ı, tüm “güvenlik (siz bunu kitlelere saldırı anlayın) tam da kapısının önünde protesto edeceklerdir. Protestocuların istemleri ile geniş güvenlik önlemleri arkasında dünyayı bir avuç emperyalist burjuvazinin çıkarları için paylaşanların istekleri birbirinin tam zıddıdır.
Burjuvazinin kapitalist-emperyalist sistemi yeni bir savaşı dayatıyor. İşçilerin Sosyalizmi ise; insanın insanla, insanın doğayla barışını istiyor ve öngörüyor. Bütün dünyanın sosyalizme geçtiğinde; ekonomik krizler, savaşlar, tel örgülerle ya da kalın duvarlarla örülmüş duvarlar, sömürü, yoksulluk, insanların ölümü göze alarak göç yollarına düşmesi olmayacaktır.
Son yıllarda kitlelerin kapitalist düzene karşı hoşnutsuzlukları artmasına karşın, bunun reformist taleplerin üzerine çıkması ve devrimci/komünist örgütlü bir güç haline dönüşmesiyle, kapitalizmin krizi devrimci bir kriz haline dönüşebilecektir. 12.02.2019
[1] Bkz. Münich Securty Report 2019
[2] SIPRI 2018 Raporu
[3] Münich Securty Report 2019, sf. 11
Yusuf Köse
Yusuf Köse teorik ve politik konularda yazılar yazmaktadır. Ayrıca 7 adet kitabı bulunmaktadır. Kitapları şunlardır: Emperyalist Türkiye, Kadın ve Komünizm, Marx'tan Mao'ya Marksist Düşünce Diyalektiği, Marksizm’i Ortodoks’ça Savunmak, Tarihin Önünde Yürümek, Emperyalizm ve Marksist Tarih Çözümlemesi, Sınıflı Toplumdan Sınıfsız Topluma Dönüşüm Mücadelesi.
http://yusuf-kose.blogspot.com/
Son Haberler
Sayfalar
Onlar düşlerinin büyüklüğü kadar özgürdür ![1]
“Ji bo bi çav li hev
nihêrtina bi mirovekî re,
divê ku ew meriv be.”[2]
Çoğunu tanıyorum; kucaklaştık; aynı ekmeği paylaşıp birlikte umutlandık…
İnebolu (Kastamonu) M Tipi Kapalı Hapishanesi’nden Murat Kur, Hıdır Yıldız ve Deniz Kırbağ’ı…
Sincan (Ankara) F Tipi Kadın Hapishanesi’nden Evrim Konak’ı…
Elbistan (Maraş) E Tipi Hapishanesi’nden Tuğçe Özgül’ü…
Malatya E Tipi Hapishanesi’nden Ali Mükan’ı…
Kürkçüler (Adana) F Tipi Kapalı Hapishanesi’nden Emrah Kalkan, İsa Uğur Erdoğan ve Özer İnal’ı…
Yel Değirmenlerine Karşı Savaşa Katıl; Akıma kapılma:Atomu Parçalayacağız!-1
DHF ve MKP cevresinden arkadaslar "cok partili sosyalizmi' tartisiyorlarmis...
Yeni Hınzır Paşalara Geçit Yok!
Bir kez daha asimilasyon ve Hınzır paşalar konusunda hem Alevi toplumuna, hem de Alevi örgüt yöneticilerine seslenmeyi, Aleviliğe yönelik asimilasyon operasyonunun bizzat devlet eliyle güçlü bir şekilde devam ettirilmesinden ötürü bir gereklilik olarak hissediyorum.
Soru(n)dan Çözüme Kadın(lar)
“Selam olsun bizden önce geçene / Selam olsun dosta, hasa, çile çekene / Selam olsun dayanana, düşene / Yüreğim yürektir, bakma gözüm yaşına.”[1]
“Kadınlığın tarihi, dünyanın gördüğü en büyük zorbalığın tarihidir,”[2] der Oscar Wilde. Haklı.
Üniversiteyi Öldürmenin Sekiz Yolu (Ya da Üniversite Piyasaya Nasıl Entegre Olur?)[1]
“Bilimin sürdürülmesi, / bana özel bir yürekliliği / gerektirir gibi gözüküyor.”[2]
Sevgili dostlar, sıcak bir Haziran’ın ardından, meydanların ardından yeniden burada, birlikteyiz.
Buraya gelirken arkadaşlar bana Melih Gökçek’in “teröristler kamplara çekildiler, sonbaharda daha büyük bir ayaklanma çıkartacaklar,” mealinde bir şeyler söylediğini aktardılar.
İlk defa Melih Gökçek’le aynı fikirdeyim.
Evet, Haziran 2013 sıcak geçti. Ama emin olun önümüzdeki güz ayları daha da sıcak geçecek.
Neo-Liberal AKP, Kautsky'nin 'Ultra Emperyalizmi' , 'Bariscil Kapitalizm' Ve Bir Ruyanin Sonu
Dusmani yakindan izleyin. Onun akli bizden daha geliskin; yuzyillara dayanan sinifli toplumlar yonetme tecrubesine sahip. Akimlari yok edemeyecegini biliyor. Enerji evreninin sabit bir yuk uzerinde hareket eden bir enerji alanlari catismasi oldugunu biliyor...
Haklarını Tavizsiz Savunan Dirençle Karşılaştığımda/ Hasan Aksu
Kadın sorunu yalnızca sınıf sorunu olarak ele alınamaz, görülemez. Kadın sorununda asıl çelişki cinsiyet sorunu olarak görülmelidir.
Kadın ve özgürlük
“Tarihsel değişimi belirleyen kadınların özgürleşme oranıdır. İnsanlığın zorbalığa karşı kazandığı zaferin bulunduğu nokta, kadının erkekle, zayıfın güçlü olanla karşılaştırıldığında ortaya çıkan durumdur. Kadının özgürlük derecesi toplumsal özgürlüğün doğal ölçüsüdür.“ Marx-Engels
İnsanlık, özgürlüğünü kadınların köleleştirilmesiyle yitirdi ve kazanmak istiyorsa yitirdiğini yeniden, onu, ancak ve ancak yitirdiği yerde kazanabilir.
Maocular ve Bir Maoizm Karikatürü Perinçekgiller
TV’ye çıkartmışlar benim gibi kel kafalı bir gazeteci, sözde araştırma yapmış ülkedeki Maocular üzerine ve 'Maocular' diye bir kitap yazmış.
Bak simdi cehaletin papyon giymiş haline, entelektüellik adına aydınlığın ırızına geçirilmiş haline!
Güya aydınsın, öyle mi?!
Maocular diye kitap yazmadan önce hiç Maoculuğu araştırdın mı?...TV izleyiciliği dışında Maoizm nedir en ufak bilgin var mı?
Yok, belli!...Neden mi?...Maocular sorusuna cevabı Perincek ve onun artıklarında aradığına göre, Mao hakkında tam bir cehalet içinde olduğun belli!
'Radikal Demokrasi' Post-Modernizme yaslanmis Neo-Liberalizmdir
'Radikal Demokrasi' Post-Modernizme yaslanmis Neo-Liberalizmdir
Toplumun, uretimin ve siyasal yasamin kurallarini Isci-Koylu yiginlarinin degil; tam tersine uretim araclarinin ozel mulkiyetini elinde bulunduran sermayenin ve onun siyasal iktidarinin koydugu Kapitalizm catisi altinda 'bireysel ozgurluk' ya ahmaklar icin bir aspirin ya da burjuvazinin dostu ahlaksiz bir sahtekarliktan baska bir sey degildir.
Tarihin inatçi aynasi
Kürt medyası ile düzen yanlısı medyanın bir utanç duvarına dönüşen bezdirici ambargosu karşısında bir süre yazmamaya karar vermiştim. Ancak İran Molla rejimi, Şerko Maarifi' nin de içinde olduğu onlarca insanı idam edince, birkaç yıl önce yazdığım bir makaleyi ve bir mektubu aşağıda halkın bilgisine sunmayı zorunlu gördüm.
İşte 2009 ve 2011 yılında yazdığım o ibretlik makale ve mektup:
HÜSEYİN XİZRİ DE İDAM EDİLDİ
KÜRT VE TÜRK SİYASETÇİLERE KINAMA
UTANIN!