Hepimiz ATİK’liyiz ! Metin Ayçiçek

Gittim, gördüm, sevdim! Ve anladım ki bir kez daha: “Vardık, varız, var olacağız!” Kavramayanlara kavratacağız, anlamayanlara anlatacağız, ki, Anadolu-Mezopotamya toprakları onlarca yıllık sürgünlüğün sıla hasretinden çok daha fazla hasrettir barış, özgürlük ve çoğulcu eşitlikçi paylaşımcı emek eksenli bir demokrasiye! Bu hasreti gidermek için o topraklara düşen canlar artık karşılığını görmelidir, “bir orman gibi kardeşçesine” düşünün cisimleştiği dünyayla.
Göreceğiz! Çünkü on yıllardır ekilen şey ezilerek, yakılarak, köklerinden sökülerek yok edilmek istenen insanlık onuruna yeniden kavuşmanın umududur.
Gittim, gördüm, sevdim! Dedim ki: “Dallarına özgürce çıkamadığım bir dut ağacının büyüsünde saklıdır sıla. Ve bozulur bütün büyüler direnişin gücü karşısında.” Ve artık valizime sadece yüreğimi koyarak, hep gideceğim, emeğimi katmak için o toprakların her karışına.
Bu kez kısa oldu. Zorlanmadım, korkmadım, şaşırmadım desem yalandır. Az zamanda çok toplantı gerçekleştirdim. Ruhumu yeniledim; coşkumu artırdım. Kavgayı selamladım, direnenleri alkışladım ve o mekanda, emeğimi emeklerine katmanın onurunu yaşadım.
Çoğunu henüz göremedim bile. Bana kollarını uzatmış hasret tüketmeyi bekleyen can dost Tuğba’yı; “babaaamm!” diye çığlık atan manevi kızım Ayça’yı; çocukluktan yoldaşım Uzar Osman’ı bile göremedim. Ama olsun… Göreceğim. Çünkü gördüm ki, sıla her ayrılıkta daha çok büyüyen bir sevdanın adıdır.
Gittim, gördüm, sevdim! Gideceğim, göreceğim ve daha çok emek dökerek daha çok seveceğim o topraklarda süren kavgayı.
Gidiş haberimden başlayarak bana e-mail, telefon ya da facebook üzerinden destek olan bütün yoldaşlarıma, dostlarıma, yani bütün canlara yenileşmiş, gençleşmiş bir yürekle teşekkürlerimi iletiyorum. İyi ki vardınız, iyi ki varsınız. Ve yüreğimde hep var olacaksınız.
***
Geldim ama hoş bulmadım. 15 Nisan günü akşam saatlerinde, Karlsruhe Savcılığının emriyle BKA tarafından gerçekleştirilen operasyonlarla Avrupa Türkiyeli İşçiler Konfederasyonu (ATİK)’li yoldaşlarımı tutuklamıştı polisler. Her cana açık olan evlerin kapıları pencereleri kırılarak çevrede korku yaratılmak, ortamı terörize etmek gibi etik olmayan ama sistem anlayışını sergileyen yöntemler kullanıldı bu operasyonda.
Üstelik tam da Türkiye’deki diktatörlüğü alaşağı edecek bir seçim arifesinde; bu seçimin Avrupa çalışmalarında çok aktif olan ATİK’li arkadaşlarıma yönelik bu saldırı, evrensel hukuk dışılığının ötesinde, anlamlı-planlı-taraflı bir saldırıdır. Çünkü çoğulcu, özgürlükçü, eşitlikçi, emeğe saygılı bir dünya anlayışının Avrupa’daki önemli savunucularından biri olan ATİK, büyüterek, geliştirerek taşıdığı değerlerle, dünya özgürlük güçlerinin onurlu bir bileşenidir.
ATİK’li yoldaşlarımız derhal serbest bırakılmalıdır! Evet, emir kipi ile konuştum! Polis tarafından gözaltına alınan bütün ATİK’li arkadaşlar, kendilerinden özür dilenerek, derhal özgür bırakılmalıdırlar! Almanya’nın Türkiye’deki barış-özgürlük ve demokrasi mücadelesinde, barışın, özgürlüğün, demokrasinin düşmanlarıyla işbirliği görüntüsü veren bu tür yaklaşım ve uygulamalardan vaz geçip, evrensel insan haklarının yanında yer almasını istemek, onurlu her insanın vazgeçilmez hakkı ve görevidir. Bu isteğin rica, minnet, şükran gibi kavramlarla dillendirilmesi özgürlük istemlerinin doğasına aykırıdır. Sadece “zile basarak” girilebilecek evlere, kapıların, pencerelerin kırılarak girildiği bu operasyon, özünde, insanlığın binlerce yıllık mücadeleleriyle kazanılmış olan evrensel temel insan haklarına yönelik bir saldırıdır. Bu saldırı, dokunulmazlığı demokrasi güçlerinin güvencesiyle korunan insanlık onuruna aykırıdır ve kabul edilemez.
Bu isteğimiz gerçekleşene kadar hepimiz ATİK’liyiz, her demokratik dernek ATİK’dir.
Ve sıranın bizlere geleceği günleri beklemeden, her türden demokratik mücadele yöntemleriyle yasal, demokratik, kitlesel örgütümüz ATİK’i hep birlikte savunacağız.
METİN AYÇİÇEK. Yeni Özgür Politika Gazetesi. 18 Nisan, 2015.
Son Haberler
Sayfalar

İşaretlesiniz de Fişleseniz de Biz Aleviyiz!
İktidarın asimilasyon politikaları her yeni günde, bir önceki günü aratır şekilde ve değişik yöntemlerle, değişik rollere soyundurulmuş Hızır Paşalar ve piyonlarla devam ediyor..

Ben İstanbul Surlarinin Dibinde Şehit Düsecegim
Türkiye Devrimci Hareketi 1980'li yıllarda tartıştığı konuların başında Kürt Sorunu ile SSCB'nin halen sosyalist mi ?, emperyalist mi ? diye üzerinde şiddetli tartışmaların yürütüldüğü bir süreçten geçerek bugünlere geldi.

“ ‘Neo’su ve ‘sol’u ile liberaller nedir, neye yarar?”
“Düşmanlarımızın en güçlüsü içinizdedir.”[1]
“… ‘Neo’su ve ‘sol’u ile liberaller nedir, neye yarar?” sorusunun yanıtı; onların “6N 1K”sına dair tahlili “olmazsa olmaz” kılar.
“5N 1K değil miydi?” denecek olursa… Hayır, sadece “Ne?”, “Ne zaman?”, “Nerede?”, “Nasıl?”, “Neden?”, “Kim?” sorularıyla yetinemeyiz; bunlara “6N”yi yani “Nereden?” sorusunu da eklemeliyiz…
Konuya bu kadar geniş perspektifte eğilme ihtiyacı, liberallerin “önem”inden değil, onların manipülasyon güçlerini teşhir etmenin ve okuyucuya saygının gereği.

Olgularla gençlik ve gelecek(sizlik)[1]
“Gençliğe, yaşlılıktan çok hürmet etmeliyiz.”[2]
Søren Kiergegaard’ın, “Hayatı ileriye dönük yaşar, geriye dönük anlarız,” uyarısının altını çizerek ekleyelim: “Gençlik ve Gelecek(sizlik)” meselesi, sürdürülemez kapitalizm koşullarında çürümenin diyalektiğinden bağışık ele alınamaz.
“Çürümenin Diyalektiği”ne gelince onu da Hilmi Yavuz’un, ‘Yara Şiirleri’ndeki dizelerinden şöyle aktarabiliriz:
“her şey akıyor
her şey akıyor, panta rei ve irin
akıyor kalbimize, senin ve benim;
yazdıkları taş levha üstüne, kirle

Mücadele boyu bir yasam : Schafik Jorge Handal [*]
“Hayır, hiç yenilmedik, çekildik yalnız Ve şimdi olduğumuz yerde Ve ayaktayız Diyorlar ki elbette doğru Kim katılmak istemez onlara.”[1]
Kentin merkezindeki küçücük meydanda kurulan derme çatma kürsüden, çevresinden kendisine laf atanlara, soru soranlara söz yetiştirirken, esprileriyle çevresindekileri kahkahalara boğarken, ona “gerilla komutanı” demeye bin şahit isterdi. Ama öyleydi işte…
Şefik Handal… Ya da El Salvador’daki adıyla Schafik Jorge Handal…

Haklarını Tavizsiz Savunan Dirençle Karşılaştığımda - 2
Elimdeki egemenliği son kırıntısına kadar korumak, sürdürmek isteğini arzusunu daha da hırsla taşımaktayım.
Şimdi bazı hemcinslerim beni eleştirecekler, yargılayacaklar, belki de bu ne saçmalama, yolunu şaşırmış ya da olamaz diyecekler. Varsın desinler. Çünkü gerçekler görülmedikçe, kavranmadıkça bu sorunlarımız daha da artarak devam edecektir. İktidara karşı savaş halindeyken kendi iç dünyamızdaki benzer iktidar zaafını farkında olarak ya da olmayarak süregelen tutsaklık devam edecektir.

Yine ve yeniden geldik; BURADAYIZ![1]
“Durgunsa ya da suskunsa insan,
mutlak bir nedeni vardır.
Suskunluğa aldanma,
herşeyin bir zamanı var!”[2]
Zorbalığın zulmüyle insan(lar)ın yıldırılmaya, sömürülmeye çalışıldığı her yerde teslim alınamayanlar, diz çökmeyenler, başkaldıranlar hep vardı, var oldu, var olacaktır…
Ayakta alkışlanmayı hak eden Gezi/ Kızılay/ Gündoğdu (vd’leri) gerçeği bunu kanıtladı…

SÖYLEŞİ: Okuryazarlik üzerine[1]
“Bir yazarı okumak, yalnızca
neler söylediğini öğrenmek değildir;
onunla birlikte yollara düşmek,
onun eşliğinde yolculuğa çıkmaktır.”[2]

Yel Değirmenlerine Karşı Savaşa Katıl; Akıma kapılma:Atomu Parçalayacağız!-2
Yel Degirmenlerine Karsi Savasa Katil; Akima kapilma:Atomu Parcalayacagiz-2
DHF Cevresindeki arkadaslarin 'Cok Partili Sosyalizm' tartismalarina bir katki olarak yayinladigimiz makaleminizin ikinci kismini yayinliyoruz

Bir kez daha, “Terör” mü?[1]
“Dünyayı fethetmek zorunda değiliz. Bize onu baştan yaratmak yeter.”[2]