Kalbimize saplandı 5 bıçak… (video)
Dersim: 2 Şubat 2011 tarihinde şehit düşen TKP/ML MK üyesi Sefagül Kesgin, TİKKO Bölge Komutanı Nurşen Aslan ve TİKKO komutan ve savaşçıları Gülizar Özkan, Derya Aras ve Fatma Acar’ın mezar yerlerinin açıklanmasının ardından cenaze töreni Dersim Merkez’de gerçekleşti. Yüzlerce insanın katıldığı cenaze töreni ardından şehit düşen gerillalar, kavga yeminleri ve savaş sloganları ile Dersim Belediye (Asri) Mezarlığı’na defnedildi.
DNA testlerinin sonuçlanmasıyla 3 Haziran Salı akşamı Malatya Adli Tıp Kurumu’ndan alınmasının ardından Tunceli Devlet Hastanesi’ne getirilen cenazeler, burada kızıl bayraklarla süslenerek yoldaşları ve aileleri tarafından alındı.
Partizan ve Partizan Şehit ve Tutsak Aileleri’nin çağrısıyla sabahın erken saatlerinden itibaren İstanbul, Ankara, İzmir, Erzingan, Mersin ve Dersim’in ilçelerinden çok sayıda kişi Sanat Sokağı’nda öğle saatlerinde gerçekleşecek eylem için toplanmaya başladı.
İstanbul’dan gelenler Sanat Sokağı’na “Beşler yaşıyor, kavga sürüyor”, “Kadınlar kavgayı büyütüyor”, “Gerillalar ölmez, yaşasın halk savaşı” vb. sloganlarla girdi ve bekleyişini burada sürdürdü.
“Kafanı kaldır, misafirlerine bak Fatma!”
Anma töreni ilk olarak 5 Kızıl Karanfil’den Fatma Acar’ın cenazesi için ailesinin talebi üzerine Dersim Merkez Camii’ne götürülmesi ile başlandı. Hastaneden alınan Acar, annesinin dua ve ilahileriyle camiye getirildi. Yüzlerce yoldaşı onu burada da yalnız bırakmadı.
Acar’ın annesi Fadile Ana, “Anne kurbane! Kıyamam, yatıyorsun, sesini çıkarmıyorsun. Kafanı kaldır, misafirlerine bak. Hoş geldin de kızım. Hepiniz hoş geldiniz, Fatma’nın yerine ben söyleyeyim size. Var olun, iyi ki geldiniz” dediğinde kitle gözyaşlarını tutamadı.
“Sana bu yakışmıyor. Sana gelinlik yakışıyor. Kızım, gözünü aç, anne kurban olsun. Onu öpün, o değerlidir, kıymetlidir” diyen annenin dualarının ardından cenaze namazı kılındı.
Daha sonra Fatma’nın tabutu, aralarında Yeni Demokrat Kadınlar’ın da bulunduğu kadınlar tarafından omuzlanarak “Gerillalar ölmez, yaşasın halk savaşı”, “Şehîd namirin”, “Kadınlar kavgayı büyütüyor” vb. sloganları cenaze aracına taşındı. Cenaze aracı, çok sayıda araç eşliğinde konvoy halinde, Fatma’yı bekleyen diğer 4 kadın yoldaşını almak için devlet hastanesine doğru yola çıkarıldı. Kitlenin bir kısmı da sloganlarla Sanat Sokağı’na döndü.
Kalbimize saplandı 5 bıçak…
Dört kadın gerillanın cenazeleri de hastane morgundan kadınların omuzlarında, sloganlarla araçlara taşındı. Ve burada yine konvoy eşliğinde 5 Kızıl Karanfil, eylemin başlayacağı Sanat Sokağı’na getirildi.
Kitle burada pankartları açmış ve sloganlarla zaten beklemekteydi. Yürüyüş boyunca Partizan imzalı Beşler'in fotoğraflarının olduğu "Halk savaşının beş kızıl karanfili ölümsüzdür", PŞTA imzalı "Kalbimize saplandı beş bıçak, kalbimiz daha güçlü çarpacak" ve YDG imzalı “Beşlerin acısı öfkemiz, inancı meşalemiz olacak” yazılı pankartlar taşındı.
Cenazelerin karşılanmasının ardından Cemevine doğru yürüyüşe geçildi. Yürüyüşte ESP, BDP, Halk Cephesi, DHF ve Dersim Belediyesi Eşbaşkanları Mehmet Ali Bul ile Nurhayat Altun da katılarak destek verdir.
Yürüyüş boyunca sık sık “Beşler yaşıyor kavga sürüyor”, “Önderimiz İbrahim Kaypakkaya”, “Bedel ödedik, bedel ödeteceğiz”, “Kadınlar dağlara, Partizanlara”, “Gerillalar ölmez, yaşasın halk savaşı” sloganlarının yanı sıra “Yaşasın Partimiz TKP/ML, halk ordusu TİKKO, TMLGB”, “Marx, Lenin, Mao; önderimiz İbo, savaşıyor TİKKO”, “İbrahim’den Mehmet’e selam olsun partiye” vb sloganların atıldığı da duyuldu.
“Bu toprakların her karesinde nice kızıl karanfilin kanı var”
Yol boyunca ses aracından ajitasyon içerikli konuşmalar yapılarak şiirlerin okunduğu yürüyüşte Cemevi’ne gelinerek burada bir anma gerçekleştirildi. Anmada yapılan açılış konuşmasında, “Onlar bizim devrim sevdamız, devrim dileğimiz, özlemimiz, devrim emelimiz ve eylemimizdi” denilerek 5 kızıl karanfil şahsında tüm devrim, demokrasi ve komünizm şehitleri için saygı duruşunda bulunuldu.
Saygı duruşunun ardından ilk sözü Partizan temsilcisi alarak “Bundan tam 42 yıl önce, Dersim topraklarında filizlenen Kaypakkaya yoldaşın ideallerini onun yoldaşları bugüne taşıdılar. Bugünden itibaren de yine yoldaşlarının, beş karanfilimizin bize bıraktığı mücadele bayrağını taşımaya devam edeceğiz, ta ki o güzel günler gelene dek” dedi.
Partizan temsilcisi açıklamasını “Bu toprakların her karesinde halkımızın, Dersim halkının kanı var. Bu topraklarda nice kızıl karanfilin kanları var. Beş karanfilimizi uğurlarken daha gür ses ve daha emin adımlarla yürüyeceğimize söz veriyoruz” sözleriyle sonlandırdı. Partizan açıklamasının ardından Gebze Kadın Hapishanesi’nden Tutsak Partizanlar’ın yolladığı mesaj okundu.
“Mezar taşlarını, yoldaşlarına siper olsun diye bıraktık”
Dersim Devrimci Güç Birliği adına konuşan BDP İl Başkanı Ergin Doğru ise, “Yüreğimiz kan ağlasa da, bu coğrafyanın bir gerçekliği olan, acıyla umudu büyütmenin pratiğini görüyoruz. Öfkeliyiz, ama biliyoruz ki bu topraklar, bu coğrafya ödenen bedellerle özgürleşir. Kürdistan’da ve Türkiye’de bu bedeli ödeyecek olan da elbette devrimcilerdir” dedi.
“Türkiye’deki devrim mücadelesinin öncü ve önderlerinden gördüğümüz ve onlardan öğrendiğimiz şey, halk için feda ruhuyla mal edebilmektir. 5 kadın yoldaşımızın da yaptığı buydu” diyen Doğru, “Kürdistan’da da Sakinelerin, Zilanların; Dersim’de Barbaraların yarattığı geleneğin devamcısı olan 5 kadın devrimci yoldaşımız, aslında bu toprakların özgürleşmesi için yapılması gerekeni yaptılar” sözleriyle andı onları ve “Mücadelemiz çığ gibi büyüyecek” diyerek açıklamasını sonlandırdı.
Şehitlerden Gülizar Özkan’ın dayısı Hakkı Özkan da söz alarak “Aliboğazı’ndan kadın yoldaşlarımızı alıp buraya getirirken hep canımız yandı. Özenle isimlerinin yazılı olduğu mezar taşlarını ise geride kalan yoldaşlarına siper olsun diye bıraktık” dedi.
Sakine ile komşu oldular!
Buradan beş kızıl karanfilin tabutları yine kadınlar tarafından omuzlara alınarak Dersim Belediye (Asri) Mezarlığı’na doğru yürüyüşe geçildi. Coşkulu sloganların hiç susmadığı yürüyüşte kah Fatma’nın, kah Gülizar’ın, kah Nurşen’in resminin olduğu pankartlar en önde taşındı. En çok da acılı ama mağrur ailelerinin ellerinde…
Ardından Beşler’in cenazesi, Sakine Cansız’ın mezarının yanından taşınarak, ona yakın olan mezar yerlerine taşındılar. Bu sırada kitleden bazı kişilerin Cansız’ın mezar taşını 3’er kez öptüğü ve okşadığı görüldü.
TKP/ML ve MLKP militanlarından mezar başında anma
5 kızıl karanfilin tabutları, zor da olsa, yoldaşlarının özeniyle hazırlanmış mezar yerlerine konulurken, TKP/ML militanları sloganlarla cenaze yerine giriş yaptı. “Yaşasın Partimiz TKP/ML, halk ordusu TİKKO, TMLGB”, “Kadınlar dağlara, kızıl ordu TİKKO’ya” sloganları atan militanlar “Beşler kavgamızın sönmeyen meşalesidir” yazılı TKP/ML TİKKO imzalı pankart açtılar.
Militanlar “Savaş cephesinde sonsuzluğa uğurladığımız yoldaşlar ölümsüzdür. Onlar silahlardaki mermilerde yaşamaktadır” diyerek kitleyi saygı duruşuna davet ettiler. Daha sonra alana “Yaşasın partimiz MLKP” ve “Yaşasın devrimci dayanışma” sloganları ile giriş yapan MLKP/Kürdistan militanları, devrimci dayanışma örneği sergileyerek “Yasemin’den Beşler’e Yaşasın Kadın Devrimi” yazılı pankart açtılar.
“Beşler, önderleşme ve savaşı yükseltme çağrısıdır”
Saygı duruşunun ardından ilk olarak TKP/ML Kadın Komitesi adına bir açıklama gerçekleştirildi. “Beşler örgütlenme, önderleşme ve savaşı yükseltme çağrısıdır. Sizleri savaşın en kızıl günlerinde yaşatacağız” sözleriyle başlayan açıklamada “Komünist kadınların yürüteceği kavga, sizleri rehber alacak, sizlerin yolunda gidecektir. Sizlerden doğan boşluğu gidermek elbette ki parti kadrolarına ama öncelikle de bizim görevimizdir. Gözünüz arkada kalmasın yoldaşlar. Gözbebeğiniz gibi koruduğunuz parti, emin ellerde zafere yürüyor. Vardık varız ve sizlerle var olacağız!” denildi.
“Sözümüz devrim olacak”
Kadın Komitesi’nin ardından TKP/ML MK’nın açıklaması okundu. “Eylem’imize, Emel’imize, Özlem’imize, Dilek’imize, Sevda’mıza sözümüz devrim olacak” sözleriyle başlayan açıklamada, “Artık daha fazla nedenimiz var. Şimdi onlar gibi olmanın, onlar gibi savaşmanın, onlar için de dövüşmenin zamanıdır” denildi.
“Halk savaşının kızıl bayrakları olan Beşler’in, yoldaşlarımızın savaş çağrısına kulak verme zamanıdır. Onlar için safları sıklaştırmanın zamanıdır” denilen açıklamada, “Gün bize devrettikleri silahların elden ele geçmesi, savaş sloganlarının dilden dile dolaşması zamanıdır” denildi. Açıklama parti sloganlarıyla sonlandırıldı.
Daha sonra kitle hep bir ağızdan Partizan andı okurken, militanlar ise mezarlara TKP/ML bayrağı bıraktılar.
MLKP/Kürdistan militanları da açıklamada bulunarak “Yasemin'den Hasan Ocak'tan, Serkan'dan ve Yılmaz'dan aldığımız güçle alanlarda olacağız. MLKP/K olarak Beşler'in mücadelesini büyüteceğiz. Beşler'in bayrağı bayrağımız, kavgası kavgamızdır. Onlara sözümüz zafer olacak" dedi.
Cenaze töreninin ardından kitle Cemevi’ne dönerek burada ailelerin ve yoldaşlarının şehitler için verdiği yemeğe katıldı. Cemevi’ndeki yemeğin ardından ise anma etkinliği son buldu.
video için tıklayınız http://www.youtube.com/watch?v=xZXzm_vl2N8
Son Haberler
Sayfalar
Devrimci Pratik ve Militanlaşma
Günlük, üretkenlikten yoksun, kendini tekrarlayan faaliyetler militanlaşma anlamında bir gelişmeyi tetiklemez. Yine devrimci pratiği zayıf bir özne, her şeyden önce geçmiş olumsuz alışkanlıklarıyla devrimci bir tarzda hesaplaşmaya girmez. Yani düşünsel ve pratik olarak küçük burjuva düşünüş ve yaşam tarzından militanca bir kopuş sürecine yönelmez. Çünkü devrimci militanlaşma proleter düşünüş tarzına aykırı olan her türlü burjuva anlayışla hesaplaşma düzeyine bağlıdır. Sade bir dille ifade edecek olursak; köklü bir kopuş, çok yönlü ve kapsamlı bir hesaplaşmayla mümkündür.
“CHP’yi demokrasi cephesıne katılmaya zorlama” yaklaşımları üzerine - I
Toplumda ve doğada yaşanan her değişim, dönüşüm ve gelişmeye koşut olarak, her olgu ve kavram gibi, CHP de elbette ki tartışmalar konusu olabilir, olmalıdır da. Bunda herhangi bir anormallik olmasa gerek. Hayatta, ortaya çıktığı o ilk andaki haliyle, değişmeden kalan/kalabilen hiçbir şey olamayacağına göre; CHP’de de bu kural gereği, el mecbur, bazı değişim ve dönüşümler yaşanacaktır. Bunu yadsımak, hayatın diyalektiğini yadsımakla eşanlamlıdır.
Tutuculuk,dogmatizm ve tabela devrimciliği devrime vardırmaz!
Kısa bir süre önce, “Bu Kendi Kendimizi Kandırmamız Daha Ne Zamana Kadar Sürecek Acaba?” başlıklı, kısa-özlü bir yazı kaleme alıp, bloğumda paylaşmıştım.
Yazıda Türkiye ve K. Kürdistan Devrimci Hareketinin içinde bulunduğu olumsuz durum ve açmazları özetlenmiş, kendi kendine yapageldiği ajitasyona ve kafasını kuma gömme hallerine dikkat çekilmiş ve son paragraf olarak da şu soru sorulmuştu:
Tehlikenin farkında mıyız?
"Türkiye yüzyılı maarif modeli" ile hedeflenen şey; Devlet eliyle "dindar ve kindar nesil" yetiştirmek ve tedrici geçişle din esaslı bir rejim inşa etmektir,
Öncelikle ve de tereddütsüzce idrakinde olunmalı ki bu konuda yapılmak istenenin tümü, ‘toplumsal mühendislik’ yöntemleriyle, zamana yayılı olarak tamamen Erdoğan’ın ‘gizli ajandasının’ şu son derece aleni ideolojik tercihlerini hayata geçirmek maksadıyla yapılmaktadır. Yani asla ‘masumane’ ve de spontane şeyler değil bunlar. Örneğin şöyle diyordu fiiliyatta kendisine İslâm halifesi misyonu yüklemiş olan Erdoğan:
Bugün Galatasaray Meydanında bariyerler bir genişledi ve arkasından geri daraldı.
Meydana gelmeden meydana açılan her yol denetim altına alınmış, polis denetiminden ve üst aramasından sonra meydana girdik... Arkasından heykelin olduğu yere geldim, orası da bariyer ile çevrilmişti, ön taraftan giriş yerine yan taraftan giriş açılmıştı, oradan da üst aramasından geçip oturma eyleminin olacağı heykel çevresine geldik. Heykel, cumhuriyetin 50. Yıl heykeli. 100. Yıl heykeli yapıldı mı bir yerlerde bilmiyorum...
Bariyer içinde bariyer ve onun içinde izin verilen sınırlar içinde acılarımızı haykırmak!
Disiplin anlayışımıza eleştirel bir bakış – II
II.Bölüm:
Laz Nihat’ın başında bulunduğu ekip, öylesine şuursuzca bir gözü kapalılıkla kontraya tabi hareket etmekteydi ki düşünün, düşman operasyonlarının sürmekte olduğu bir arazide, başta ben olmak üzere, kendilerinden yana tavır almayacaklarına kanaat getirdikleri bir grup gerillayı silahsızlandırarak, öylece araziye terk etmeyi bile göze alabildiler…
Disiplin anlayışımıza eleştirel bir bakış – I
Aslında bu konuyu yıllar önce kaleme aldığım “Dersim Dağlarında” ve “Mao Zedung Değerlendirmeleri” isimli kitaplarımda, yaşanan somut örnekler üzerinden irdeleyip, kendimce, genel yaklaşımın ne olması gerektiğini, özlü bir perspektif olarak ortaya koymuştum. Ancak ne var ki bu kitaplarda ki tüm diğer konular olduğu gibi, bu konu da ‘meşru muhatapları’ olması gereken kişi ve yapılarca; ‘üç maymun’ seçeneğiyle karşılanmaya devam ediyor.
TKP-ML Merkez Komite: Pratiğimizde Bilinç, Bilincimizde Rehberdir İbrahim Kaypakkaya!
Coğrafyamız komünist önderi ve Demokratik Halk Devrimi’nin sönmez meşalesi İbrahim Kaypakkaya yoldaşın Amed Hapishanesi’nde katledilmesinin 51. yılındayız. Önder yoldaşımızın 18 Mayıs 1973’te katledilmesinden sonraki yarım asırlık zaman diliminde Türkiye ve Türkiye Kürdistanı toplumsal mücadeleleri tarihinin gelişim seyri, İbrahim Kaypakkaya’nın görüşlerini sadece doğrulamakla kalmamış aynı zamanda güncel kılmıştır.
Selahattin Demirtaş'a ve bütün tutsaklara...
"YÜREĞİN UMUT ETTİĞİ O ADRESTE" "LI DILÊ KU DIL HÊVÎ DIKE"
Düşkünlüğün, alçaklığın, düzenbazlığın, bağnazlığın, ırkçılığın, sefilliğin, çürümüşlüğün, bencilliğin, rezilliğin ve vurdumduymazlığın rağbet gördüğü bu topraklar sana göre değil dostum.
Yıllardır tanırım seni.
Hani, yüz yüze görüşmüşlüğümüz olmasa da, beraber oturup bir bardak çay içmemiş, tek kelime sohbet etmemiş olsak da, sen hep aşinaydın bana.
Bir aralar bu aşinalığa bir isim bulayım dedim ama inan hiçbir yere oturtamadım.
Akraba desem, değil.
Komşu desem, hiç değil.
TKP-ML MK Siyasi Büro Üyesiyle Röportaj: “Partimiz 53. Mücadele Yılında Faşizme Karşı Savaşını Kararlılıkla Sürdürecektir”
” Kitlelerin hakim sınıfların siyasetinden bağımsız, kendi siyasetini örgütlenmesi ve dahası bir güç olarak ortaya çıkmasını önemsiyoruz. Bu anlamıyla başta İstanbul 1 Mayıs Taksim alanı olmak üzere, işçi sınıfının, emekçilerin, kadınların ve halk gençliğinin 1 Mayıs’ta Alanlara çağrısını değerli ve anlamlı buluyoruz.”
– Öncelikle kendinizi tanıtır mısınız?
– İsmim Özgür Aren. TKP-ML MK, Siyasi Büro üyesiyim.
Tayyip'i, tayyip'e olan güvende yendi
Ah... kuzucuğum ah...
Ne oldu bize böyle.
Ne oldu.
Her şey tıkırında giderken...
Neler yaşadık böyle.
Bu seferde kediler chp'nin lehine mi trafoya girdi ne
Veyahut da.... veyahut da...
"Sizin siyasetçiler bizim sermayeden bir kaç kişiyi yemeye niyetlenirde bizde hemide hala iktidardayken sizlerden daha fazlasını ham... ham... etmeyiz mi ha..." demenin yarattığı korku uzlaşısı dolu komplo teorileriyle mi bundan sonraki seçimleri açıklayacağız.
Yoksa... yoksa...
Daha dün bir; bu gün iki