Salı Ekim 1, 2024

Karadeniz'in utanç tablosu;Ünye'nin soytarı çocukları:Tamer Çilingir

52 soytarı, üzerinde ilkokul önlükleri ellerinde bayraklarla Mustafa Kemal’in türbesini ziyaret etmişler 10 Kasım’da. Kendilerine ’’Ünye’nin Dünkü Çocukları’’ adını vermişler. Aralarında 40 ila 60 yaşlar arasında esnaf, emekli, siyasi parti temsilcileri ve öğretim üyelerinden kişiler bulunuyormuş. Grubun başkanı olduğunu söyleyen Ordu Üniversitesi Matematik Bölümü Öğretim Görevlisi Ahmet Erkan Birben, beyaz yakalı önlüğü ve bayraklarıyla muhabirlere poz verirken, bağıra çağıra bir marş söylüyor aynı zamanda. Hani orijinal adı ’’Tre Trallande Jäntor’’ olan İsveç şarkısı, ama beyefendi ’’gençlik marşı’’ diye söylüyor.


(Gençlik Marşının orjinali https://www.youtube.com/watch?v=_JeTRCs8eX0 )
(Ünyenin Dünkü Çocuklarının hali https://www.youtube.com/watch?v=dmL1s80kkJM )


Muhabirlerin sorularına, unutulan kültürleri yeniden yaşatmak için ilkokul birinci sınıf çocuklarından itibaren özel günlerde etkinlikler gerçekleştirdiklerini, Mustafa Kemal’in manevi huzuruna da beyaz yakalı siyah önlükle çıkmak istediklerini söylüyor.
Grubun son dönemlerde örgütlediği diğer etkinlikler ise, 23 Nisan ve 19 Mayıs tarihlerinde gerçekleştirilmiş.
Unutulan kültürleri yaşatmak yalanı…
19 Mayıs’ın Ünye ve tüm Pontos için anlamı soykırımıdır, sürgünlerde açlıktan, susuzluktan ve soğuktan ölümdür. 19 Mayıs Ünye ve tüm Pontos’un kana bulanması demek olan, Rumların soykırıma uğratılmasıdır. Ünye, Pontos’un hem Osmanlı’ya hem de Mustafa Kemal ve çetelerinin saldırılarına karşı direnmiş önemli Rum yerleşim birimlerinden biridir. Ünye’nin her sokağında, her metrekaresinde Rum kadın ve çocuklarının kanı vardır. Ünye, tek taşı bile olmayan binlerce Rumun mezarıdır aynı zamanda. Soykırımcıların katliamlarına karşı örgütlenen Rum partizanlarının ailelerine, kardeşlerine, çocuklarına kıyıldığı yerdir Ünye.
’’Ünye’nin Dünkü Çocukları’’ adlı bu grubun ’’unutulan kültürleri yaşatmak için’’ yola çıktıklarını söylemesi kocaman bir yalandır. Onların yapmaya çalıştıkları unutulan kültürleri yaşatmak değil tam tersine yaşanmış bu zalimlikleri unutturmak, yeni kuşakları yalanlarla kandırmaktır. Bütün bu soytarılıklarının anlamı budur.


Gizli Boykot Komitesi özentileri…
Ünye, ırkçı ittihatçı ve Kemalistler için her dönem önemli olmuştur. Bundan tam yüz yıl önce; 13-14 Haziran 1914 gecesinde Ünye’de dağıtılan bir bildiriden sözetmek istiyorum. Bildirinin altındaki imza ’’ ’’Gizli Boykot Komitesi Şubesi’’dir. O gece Ünye’de Pazar yerindeki her yere ve meclis üyesi G.Thomaides’in ve Rum okulu müdürü G. Papamarkos’un evlerine yollanmıştır özellikle:
’’Rumlara dostça uyarımızdır. Siz Rumların Türkiye’de yaşamaya devam etmelerinin mümkün olmadığını biraz aklı olan herkes anlar. Bu inkar edilemez bir hakikattır.
(…)
Hayatta kalmak istiyorsanız, beklemeyin! Gidin! Samimi tavsiyemizi dinleyecek olursanız,
dostluk namına, yakın gelecekte sizi tuz gibi eritecek olan o ordu karşısında baş eğmek dışında başka çareniz olmadığını söylemek istiyoruz. ’’ (*)
Bu ‘’dostça’’ bildirinin ardından, 1923 yılına kadar bütün Karadeniz kana boyanmış, 353 bin Pontoslu Rum katledilmiş, 200 bine yakını da Mübadele Anlaşması adı altında sürgün edilmişti. Geride kalanlar ise asimilasyona uğratılmıştı.
’’Ünye’nin Dünkü Çocukları’’ ismiyle ortaya çıkan grubun bu 52 soytarısının, yüz yıllık tarih sahnesinde henüz hesaplaşılmamış, adaletin vuku bulmadığı soykırımı sürecinin mağdurlarının tarafında değil, açıkça katliamcıların tarafında yer tutmaları, Ünye ve Karadeniz açısından büyük bir utançtır.
Ünye ve Pontos’un diğer şehir ve kasabalarında her geçen gün, resmi tarihin kanlı geçmişine ilişkin gerçekler açığa çıkıyor tek tek. ‘’Vatan, millet, bayrak’’ söylemleri, ırkçı, şoven  propagandalar artık eskisi gibi etkili olmuyor.
Karadeniz / Pontos kimliğini arıyor. Mezarından çıksa da Gizli Boykot Komiteleriniz, İttihatçı liderleriniz, türbesinde soytarılık yaptığınız Mustafa Kemal’iniz, Topal Osmanlarınız, Nurettin Paşalarınız, artık bunun önüne geçemeyeceksiniz. Resmi tarihinizin de, sahte cumhuriyetinizin de maskesi düştü artık.

(*) Resmi Belgelerle Avrupa Savaşından Önce Türkiyeli Rumlar Üzerindeki Zulüm, Alexander Papadopoulos, Pencere Yayınları, Ocak 2013, Sayfa 134

81783

Misafir yazarlar

Güncele iliskin yazilariyla sitemize katki sunan yazar dostlarimiza ait bölüm

Misafir yazarlar

Kobanê bizimdir, biz Kobanê'yiz

Gözümüzdeki kıymık
en iyi büyüteçtir.”[1]

Kobanê, sokak sokak çatışıyor.
Müthiş bir hâl bu; belki de mitolojideki kahramanları kıskandıran türden cüretkâr ve çocuksu içtenlik yüklü...

Dövüşenler, düşenler insan(lık) tarihine yeni(lenen) bir direniş destanı armağan ediyorlar.
14 Eylül 2013’de Serêkaniyê’de düşen Yılmaz (Serkan Tosun) ile 5 Ekim 2014’de Kobanê yitirdiğimiz Paramaz Kızılbaş’ın (Suphi Nejat Ağırnaslı) ölümsüzleşmesi gibi…
Karanlığa karşı büyük bir yangın bu; hepimizi, herkesi, her yeri aydınlatan!
“İyi de ne olacak” mı?

Sol Gösterip Sağ Vurma Ve Şekere Bulanmış “Çözüm”(!)

Son haftalarda TC devletini yönetenler birbirinden ilginç açıklamaları yapar oldular. Bakanlar Kurulu Başkanı Ahmet Davutoğlu rüyalarında Hegel ve Gazali ile hasbıhal ettiğini ileriye sürerken; Tayyip Erdoğan’da din dersleriyle ilgili AİHM'in kararını yorumlarken, "Mademki fizik dersi, matematik dersi zorunlu olarak okutuluyor, niye din dersi de zorunlu olarak okutulmasın” diye sormakta ve "Din dersi okutulursa toplumda terörizm, ırkçılık, şiddet, antisemitizm, uyuşturucu bağımlılığı da olmaz" fetvasını vermektedir.

TC’nin çıkmaz Sokağı!

Tezkere, Kobanê “Çözüm Süreci”, IŞİD, Ortadoğu

(IŞ)İD’in Kobanê üzerinde geliştirdiği saldırı Kürt meselesindeki ve bölge içindeki dengeleri hemen “türbülansa” sokmayı başardı. Kürt ulusal hareketi Kürt meselesini doğal ve haklı olarak bölgesel gelişmelerin sadece bir parçası ve uzantısı olarak ele alıyor. TC’nin de meseleyi hem iç hem de dış sorun olarak ele aldığı, “çözüm süreci” denen gelişmenin en önemli itim güçlerinden birisinin de bölgesel gelişmeler ve TC’nin bölge politikası olduğu bilinmektedir.

(IŞ)İD Kürtlere Niye Saldırır?

(IŞ)İD, Ortadoğu’nun yeni fenomeni ve emperyalistlerin yeni umacısı. (IŞ)İD emperyalist gericiliğin kendini daha rahat gerçekleştirmesi ve politik yönelimine yeni olanaklar yaratması için arayıp da bulunmayacak bir umacı oldu. Her ne kadar emperyalist güçler ve Ortadoğu’nun gerici egemenleri için şu an kullanılacak bir umacı (heyula) olsa da, Kürtler, Şiiler, Hıristiyanlar ve tüm diğer farklı inanç ve milliyetler için bunun ötesinde en vahşi biçimlerle ölüm, kan, zulüm anlamına geliyor. (IŞ)İD girdiği her yeri insansızlaştıran, kurutan, çölleştiren bir politika izliyor.

Kanlı eserinizle övünebilirsiniz

Tarih şahittir ki, Kobani protestolarında ortaya çıkan kanlı tablo AKP(DEVLET), HDP ve HÜDAPAR'ın ortak eseridir. Bilindiği gibi HDP ve KCK'nin çağrısıyla sokağa çıkan kalabalığa ilk kurşun Muş Varto'da sıkıldı ve bir genç polis kurşunuyla can verdi. Sinirler zaten gergindi, gencin ölüm haberi büyük bir öfke patlamasına neden oldı. Düzenin çarpıklıklarına ve adaletsizliğine karşı isyan halinde olan gençler ve halkın arasına karışan maskeli provokatörler birçok şehirde polislerle çatıştılar.

Topunuz IŞİD'siniz.

Evet, siz IŞİD'ci ve yargısız infazcısınız.

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, dün Gümüşhane'de milyonların gözünün içine baka baka, "Bingöl'de iki polisimizi şehit eden teröristler öldürüldü," dedi kükreyerek. Kürsü kahramanı Tayyip Erdoğan'ın sözünü ettiği kişiler karayolunda jandarmanın, "Dur,"ihtarına uymadıkları gerekçesiyle hedef gözetilerek öldürülen insanlardır.  

İlk can yakıcı soru şudur: Öldürülen bu dört kişinin Bingöl saldırısına katıldıklarını nereden biliyorsunuz?

TC’nin imdadına koşmak bize mi kalmış? - Dursun Ali Küçük

Serhildanlari selamliyorum!

Kürdistan halkı ve herkes savaş içindedir ve savaş yürütüyor. Kürdistan Federasyonu ve Batı Kürdistan’da savaş çok çıplak yürütülüyor. İran ve Türkiye’de fiilen savaş hali var. İran sömürgeciliğine karşı silahlı mücadele veren grup ve gruplar çıkıyor ve başlattılar. Gerillayı geliştirmeleri olumludur. İran’da idamlar sürüyor ve legal anlamda hiçbir faaliyete izin vermiyor.

Kürtlerin son savaşı mı?

Türk devletinin desteğinde İŞİD’in Kobane’ye yoğun saldırısı ve yaşanan insanlık dramı nedeniyle Türkiye’de, başta PKK taraftarları olmak üzere tüm ilerici kamuoyunu ayağa kaldırması önemli bir gelişmeydi. 

“Kobanê Direnişi İçin Yaşamı Durduralım!”

 

IŞİD saldırılarına karşı destansı bir şekilde sürdürülen Kobanê direnişi destan yazmaya devam ediyor. Bu direniş sürerken; Dünyada ve Türkiye'de bu direnişi sahiplenmek için sokağa çıkan halka, olanca gücüyle saldıran TC onlarca insanı katletmeye devam ediyor. T. Kürdistanı başta olmak üzere, devlet baskısına boyun eğmeden sokaklara dökülen halkın direnişi sürerken; daha önce de direnişi büyütme çağrısı yapan Partizan, tüm güçlerine seferberlik çağrısında bulundu.

Dünya Suriye’deki Devrimci Kürtleri Neden Görmezden Geliyor-David Graeber

Suriye Savaş Alanında demokratik bir deneyim IŞİD tarafından yok ediliyor. Dünya kamuoyunun bundan bihaber hâliyse tam anlamıyla skandal.

Kobani bize zafere odaklanmanın yolunu gösteriyor

 

Kürdistan'da ve Türkiye'de ok yaydan çıktı. Sözün bittiği, pratik eylemlerin başladığı an bu andır.  Zafere odaklanmak için ölümüne direniş!

Aslında anlatılacak hem çok şey var, hem de o kadar anlatılıyor ve yazılıyor ki her şey karman çorman bilgi kirliliğinden tutalım da “Kobani’nin düşmesinden” veya “ha düştü düşecek “çığırtkanlıklarını görmekteyiz. Dün halefi Davutoğlu, bugün Antep’te selef Erdoğan savaş naraları atarak gizli saklı bir şey bırakmadı. Suriye’ye karşı savaşın kukla baş aktörü olduğunu kendi ağzıyla açıklayarak ispatlamış oldu.

Sayfalar