Pazar Mart 2, 2025

Kemalizm, İttihat ve Terakki’nin devamıdır (Şunurov)

Alman emperyalizmine göbekten bağımlı İ ve T Partisi'nin yerini alan Kemalist'ler artık devletin tek sahibi oldular.Irkçı,milliyetçi devlet politikaları ile azınlıklara ve Kürt ulusu'na karşı inkar ve imha yollarına giderek Türkleştirme politikalarına geçildi.Ermeni katliamından sonra asimilasyon,sürgün ve katliamlar kemalist'lerin vazgeçilmez politikaları oldu.Dağa taşa yazılan ''Ne Mutlu Türküm Diyene'',''Her Türk Asker doğar''Türkiye Türklerindir''''Türkçe Konuş,Çok Konuş'' şeklinde ırkçı kampanyalardan en çok zarar gören Rum,Ermeni,Yahudi ve Kürt'ler oldu.Bütün milletlerin,Türk'lerden olduğu gibi,Irkçı teoriler icat edilmeye başlandı.Bütün dillerin doğuş kaynağı olarak Türkçe gösterildi.Güneş,dil teorisi bunu ispatlamak için uyduruldu.İnsanlar Türk olmaya,müslüman olmaya zorlandı.Hak ve özgürlükler kısıtlanarak Halk'lar baskı altına alındı.

Cumhuriyet tarihi boyunca öne çıkan Kürt ulusal direnişleri,ermeni sorunundan kurtulan, azınlık durumuna düşen Ermeni probleminin yerini Kürt Ulusal sorunu aldı.1921 Koçgiri,1925 Şeyh Sait,1928 Ağrı İsyanı,1930 Zilan ve 1938 Dersim İsyanı ve bugün doruk noktasına ulaşan Kürt Ulusal Sorunu çözüm beklerken,devlet girdabın içerisinden çıkamamaktadır.2015 yılında halen Kürt sorunu acil olarak çözüm beklemektedir.Ama nasıl?Sorunun çözümü kitlelerin devrimci gücü ile olacaktır.Kör düğümün çözümü,dipten gelecek olan halkın çözüm gücüdür.Bunun dışında çözüm yolları çözümsüzlüktür.Ermeni ulusal hareketi önderlerinin düştüğü hatalar,meşrutiyet döneminde yaşanan Osmanlı oyunlarının halen devam ettiğini görüyor tarih siyasi uyanıklığı bir an olsun elden bırakmamayı öğütlemektedir.

Osmanlı döneminde yönetici kademelerde bulunan kişiler,hiçbir değişikliğe uğramadan aynı şekilde Cumhuriyet kadroları olup çıktılar.Bu yüzden Osmanlı Dönemi ile Cumhuriyet Dönemi arasında nitel bir farklılık olmamıştır.Yeni Cumhuriyet Türkiye'sinin kurucu önderi olan Kemal Atatürk'ün kendisi de İ ve T Partisi üyesidir.Trablusgarp cephesinde faaliyetlerde bulunmuştur.Mustafa Kemal'in adı o dönem sivrilmiş,duyulmuş değildi.Politik kimliği ile öne çıkmış değildi.Bunun sebebi Enver Paşanın komploları ile ayak oyunlarının eksik olmamasıdır.

Belli başlı İtthatçı eli kanlı unsurlar en kritik görev alanlarında hizmete devam ettiler.Celal Bayar,İ ve T Partisi'nin Ege'de Rum'ların tehcirinde aktif görev almış,takma adıyla

''Galip Hoca'' olarak anılmaktadır.Rum'ların anayurtlarından kovulmasında savaş suçu işlemiştir.Celal Bayar sonradan Türkiye'nin 3.Cumhurbaşkanı olmuştur.

Şükrü Saraçoğlu,(Bugünkü Fenerbahçe Spor kulubunun sahasının adı bu kişilikten gelmektedir) İ ve T Partisi'nin İzmir bölge temsilcisi iken görevine yine devam etti.II.dünya savaşında Hitler Almanya'sı ile uyumlu politikalar izleyerek Faşizme hizmet etti.Nazi politikalarını kayıtsız şartsız yerine getirdi.Döneminde çıkarılan Varlık Vergisi ile gayrı-müslümlerin servetlerine,sermayesine el koyarak yeni sermayenin yaratılması,Türkleştirilmesi için aktif rol aldı.

Halil Menteşe,1919 yargılamalarında Malta'ya sürgün edildi.1922 yılında Türkiye'ye ''kahraman''lar olarak dödü.K.Atatürk mükafat olarak1931-46 yıllarında izmir milletvekili olarak atadı.Meclis Başkanlığı ile Adalet Bakanlığında bulunmuştur.

Ali Fethi Bey Başbakanlık yaptı.Şükrü Kaya ,CHP Genel sekreterliği ile İçişleri Bakanlığında görev yaptı.

Rauf Orbay Paşa,''Hamidiye kahramanı'' olarak ün yaptı.Malta'dan döndükten sonra ,Meclis başkanlığı,Başbakanlık,ve milletvekili olmuştur.

Topal Osman,Kemalist harekata katılan,Pontus'lu Rum'ları ''diri diri gemi kazanına atmakla''ünlü cani ve katil olarak bilinen soykırım suçlusudur.Bugün heykeli giresun'da şehrin merkezinde,yine kendisi gibi katil olan Veli Küçük tarafından dikilmiştir.M.kemal'in muhaliflerini öldürmüş,fakat sonradan M.Kemal tarafından öldürtülmüştür.

Halil Kut Paşa,6.ordu komutanı olarak savaştan sonra tutuklandı.Aynı zamanda enver Paşanın amcası olan Halil Paşa tutuklandığında bir İngiliz subayına verdiği alaylı cevabı ile tanınmaktadır.Kendisine soykırımla ilgili  sorular soran bir İngiliz subayına ''300 bin ermeni daha az,ya da fazla olabilir saymadım'' diye cevap vermiştir.Turancılık ülküsü için,islam orduları ile kafkaslardada bulunan,aynı zamanada Ankara hükümeti ile bolşevikler arasında,Bolşeviklerin Ankara'ya hibe ettikleri altınları getiren kişidir. Sabit Sağıroğlu,Soykırım kurbanlarının ''mezbaha vilayeti'' olarak andıkları Harput'tan sonra Erzurum ve Elazığ milletvekilliğinde bulundu.

Dr.Tevfik Rüştü Aras,CHP iktidarı döneminde Dışişleri bakanı oldu.Aynı zamanda Dr.Nazım'ın bacanağıdır.Ermeni ölülerin gömülmesinden sorumlu,sağlık genel müfettişi olmuş,II.Dünya savaşında Dış İşleri bakanlığında görev yapmıştır.

20 KİLO EŞYA , 20  DOLAR  İLE  KOVULDULAR ,

İttihatçılar ile Rum Pontus halklarına karşı girişilen katliamlar,İktidarı ele geçiren Kemalist'ler döneminde de hiç aralıksız devam etti.Savaşı kaybeden Alman'ların yerine,İngiliz hakimiyetine giren Kemalist'lere karadeniz'e çıkması için izin verdiler.Bu Karadeniz'de yarım kalan,bütün Karadeniz'in Rum'lardan temizlenerek ele geçirilmesi anlamına geliyordu.Bütün karadeniz baştan aşağı kana boyandı.Burada işlenen kıyım ve katliamlarda,Topal Osman,İpsiz Recep gibi Ermeni soykırımına katılmış katiller görev aldı.Kendi oluşturduğu özel orduları ile katılan Topal Osman ve çeteleri kalan Rum'ları her yerde ,çocuk,yaşlı,kadın demeden öldürdüler.Bize okullarda ''emperyalizme karşı verilen kurtuluş savaşı'' olarak anlatılan tarih,karadeniz'de bir avuç kalmış olan Rum'ların tasfiye harekatıdır.İngiliz'lerin Yunan ordusuna İzmir'e çıkmasına izin vererek,Kemalist'lerin Karadeniz'li Rum'lara yönelik katliamlarını meşrulaştırdılar.Kemalist dönemiyle beraber353 binkişi öldürüldü,1milyon'dan fazla Rum yapılan antlaşmalarla,ülkelerinden sürülerek,yabancısı olduğutopraklarda,sürgünde yaşamaya mecbur bırakıldılar.İttihatçılarda var olan homojen,Türk,müslüman toplum oluşturma savaşı,Atatürk döneminde de olduğu gibi devam etmiştir.

Enson 1964 yılında ise Rum'lar kesin olarak ülkeyi terk etmeye zorlandı.Yine 45bin kişinin mübadele ile ülkesini terk ederek gittiği,sayılarının artık bugün çift hanelerle telafuz eder duruma getirildi.Bir gecede apar topar hazırlanması emredilen Rum'lar,hiç bir mal varlığını satamadan,sadece 20 kg eşya,20 dolar ile topraklarından kovuldular.Rum tehcirinin son halkası böylelikle acı bir şekilde tamamlanmış oldu.

KOÇGİRİ  DİRENİŞİ ,ZO (ERMENİ)' LARI HALLETTİK , SIRA  LO (KÜRT)'LARDA ;

Koçgiri halk Direnişi,İlk Kürt ulusal hareketi olması,Kemalist'lerle ilk defa karşı karşıya gelmeleri bakımından tarihidir.ZO'ları hallettik,sıra LO'larda diyerek 1921 Koçgiri isyanını bastırmaya giden Sakallı Nurettin Paşa'nın,İzmir'de Rum'lara yönelik katliamları hatıralardan çıkarılmamalıdır.izmir'e giren Türk kuvvetlerinin başında bulunan Nurettin Paşa,Yunan'lıların çekilmesinden sonra,Rum ve Ermeni bölgelerine girerek büyük İzmir yangınını gerçekleştiren kişidir.Hizmetlerinden dolayı da İzmir valiliğine kadar da terfi etmiştir.

Koçgiri ve Dersim kırımlarında da aktif rol alan Nurettin Paşa,Kuvayi Milliye saflarına hiç bir zaman kazanılamayan,Alevi olmaları,kendi özellikleri ile diğer Kürt aşiretlerinden ayrı konumda bulunan Koçgiri ve Dersim'liler,devletle hiç bir zaman antlaşma zemininde bulunamadılar.Devlete vergi vermeyen,I.Dünya savaşındada devlete asker vermeyen,Ermeni soykırım döneminde,Osmanlı ile soykırıma katılmamışlar,aksine kaçıp kendilerine sığınan Ermeni'leri korumuşlardır.Rusların Dersim'e kadar yakınlaşmasında  bağımsız Kürdistan Projesi ile Rus'larla ilişkiler kurmak isteyen önderleri ise Alişer Efendi'dir.

Koçgiri ve Dersim aşiretleri arasında kalıcı bir ittifak sağlamayı amaçlayan aşiret reislerinin Baytar Nuri-Alişer Efendi'nin Hozat'ta yaptıkları toplantıdan çıkan sonuçlar Hozat muhtırası olarak anılmaktadır.Kürt özgürlük talepleri bakımından önemlidir.Hatta ilk'tir.

Ankara Hükümetine iletilen ''Kürdistan özerkliği'nin tanınması,aksi halde bunu silahla alacağız'' mesajı.İlişkileri kopardı.Bütün aşiretlerin silahsızlandırılmasını isteyen Kemalist'lere karşın ayaklandılar.Bazı yerleri ele geçiren Kürt Ulusal direnişi,göndere kendi bayraklarını çektiler.Harekete geçen,harekat ordusu komutanı Nurettin paşa,Dersim ve Koçgiri aşiretleri arasındaki bağlantıyı kesti.İsyanın bastırılmasında Pontus kırımı'nın tanınmış simalarından Topal Osman da kendi birlikleri ile katıldı.1921 yılına kadar devam eden direniş Alişer Efendi'nin teslim alınmasıyla son buldu.İki lider dışında herkes affedildi.İki lider idama çarptırıldı.İsyan kanla bastırıldı.

DERSİM  TERTELESİ ,AYIP'TIR – ZULÜM'DÜR – CİNAYET'TİR : SEYİT  RIZA

Ermeni soykırımından sonra yaşanan Kemalist dönemin en kanlı ve en vahşi uygulamaları Dersim soykırımıdır.Kemal Atatürk'ün,direkt emirleri ile hayata geçirilen halkın deyimiyle Dersim Tertelesi 1937/38 yıllarında oldu.Halk Önderi Seyit Rıza ve 6 arkadaşının ölümüyle sonuçlanan Dersim Direniş mücadelesi sonunda bastırılmıştır.1925 yılından itibaren adım adım Dersim katliamının planlanmasına geçildi.1935'de Atatürk'ün talimatıyla bölgeye giden İsmet İnönü ''Şark Raporu''nu hazırladı.Celal Bayar ile Genel Kurmay'da bölge üzerine raporlar hazırlanmaya başlandı.Raporlar sonucunda ''Dersim bir çıban başıdır,temizlenmelidir'' sonucuna varıldı.1936 yılında yürürlüğe giren ''Tunceli kanunu''da,Dersim adı ,Tunceli olarak değiştirildi.

Dersim'in öne çıkarılmasının sebebi,ulus devlet projesinin hayata geçirilmesinin önünde engel olarak görülmesidir.Halkın kimliğinin,inancının Kızılbaş olmasıdır.Ermeni soykırımından kaçıp Dersim'e sığınan,Ermeni'lere kapılarını açan,Osmanlı'ya teslim etmeyip 20 bin Ermeni'yi ölümden kurtarmışlardır.Bu özellikleri ile egemen toplum arasında kalın çizgilerle farklıdır.Dersim katliamında ,Kemalist'ler halkın en ileri,en sevilen önderlerini yok etmeyi planlamışlardır.Bütün imkanlarını bunun için seferber ettiler.Kemalist'lerin öne sürdükleri talepleri Seyi Rıza ve arkadaşları red edince,Dersim'e asker yığmaya başladılar.Tank'larla,toplarla saldırıya geçen iktidar istediklerini başaramayınca 1937'de görüşmeye çağırdıkları,Seyit Rıza'yı Erzincan'da tutukladılar.Acele yapılan göstermelik mahkemelerden sonra,Seyit Rıza ve arkadaşları idam edildiler.İlerlemiş yaşına rağmen nedamet getirmesini bekleyenler,yanıldılar.Darağacına giderken,düşmanına boyun eğmedi.İpini kendisi çekti.Yargılanan değil,Kemalist'leri o yargıladı.Ve haykırdı :''ben senin hile ve yalanlarınla başedemedim,bu sana dert olsun,ben de senin önünde diz çökmedim,bu da sana dert olsun'' dedi.18 Ekim 1937 yılında Elazığda idam edildiler.Direnişlerinden korkan Kemalist'ler,Seyit Rıza ve arkadaşlarının mezar yerlerini bugün dahi gizleyerek,korku ve kabus içerisinde yaşamaktadır.

Mustafa Kemal'in ''bu meseleyi kökünden hallediniz'' talimatı ile Dersim'i kana bulayan,Kemalist'ler,50 bin insanı öldürdüler.Sürgüne gönderildiler.Yetim kalan anasız,babasız çocuklar evlatlık olarak subaylara dağıtıldılar.Mağaralara sığınan insanlar,gaz bombaları ile ''fare gibi zehirlenerek'' katledildiler.Munzur suyu aylar boyunca kanlı aktı.Genç kızlar ve kadınlar namusunu teslim etmemek,için kendilerini Munzur dağlarından atarak,ölümü seçtiler.

Bu yaşanan acı ve trajik olaylar bizi Ermeni soykırımında yaşanılanlarla aynı görüntüleri çağrıştırmaktadır.1934 yılında Trakya olayları olarak tariha geçen Tekirdağ,Edirne,Kırklareli ve Çanakkale'de Yahudi'lere karşı saldırılar olmuştur.Türk milliyetçilerinin girişimleri ile basında oluşturulan anti-semit propaganda kitlelerin toplu olarak Yahudi ve dükkanlarına saldırıları getirdi.Önce boykotla örgütlendi.Sonradan saldırılar başladı.5 Haziran 1934 yılında bütün Trakya'ya yayıldı.Haham'lara saldırıldı.Yağmalar başladı.3 bin kişilik Yahudi topluluğu ev ve eşyalarını bırakarak canlarını zor kurtarıp,İstanbul'a sığındılar.

Cumhuriyet dönemi boyunca hiç bir zaman eksik olmayan,kendinden olmayan azınlık ve farklı inanç sahiplerine karşı katliamlar eksik olmamıştır.Rum ve Ermeni'lere karşı 6/7 Eylül 1955 yılında karşı girişilen yağma,mallarına ve mülklerine elkoyma olayları,Alevi'lere karşı Kahramanmaraş'ta ,Çorum'da ,Sivas'ta yapılan katliamlar ile daha yeni yaşanılan 28 aralık 2011 yılında 34 Kürt köylü'süne (22'si çocuk'tur) mezar olan Roboski katliamı devletin genlerinde katliam,vahşet olduğunu ve hiç bir zaman da kaybolmayacağını ortaya koymuştur.

 

54827

BEN BEHZAT FİRİK! Hasan Aksu

GÖZLERİMİ DAĞLADILAR WAYE, ATEŞLERDE YAKILDIM ANNEY!
 Ben BEHZAT FİRİK:  Tabi beni çoğunuz tanımazsınız, çok azınız beni tanır. 12 Eylül 1981’in 10 Ekim’inde,  karanlığın dağılmaya yüz tuttuğu bir fecir vakti, Dersim’de Ovacık’ın Dere Karedesi’nde yani köyümde ağabeyimle birlikte Kayseri komando tugayınca yaka paça gözaltına alındık.    Operasyon timinin başında “Kulaksız Yüzbaşı” lakaplı Aytekin İçmez vardı. Biliyorum hala beni tanımadınız, ne demek istediğimi hala anlayamadınız, tanıyamadınız beni.

Akp'nin yeni oyunu‘’Demokratikleşme Paketi’’

Kamuoyunun uzun bir süredir beklediği  ‘’Demokratikleşme Paketi’’ nihayet 30 Eylül 2013 tarihinde yeni Başbakanlık binasında, bizzat hükümetin başı Erdoğan tarafından açıklandı.  Hiçbir muhalif gazete ve televizyon kuruluşunun yer almadığı basın toplantısında,  Bakanlar Kurulu üyeleri ve yandaş basının Ankara temsilcilerinin yer aldığı basın toplantısında, Erdoğan tek kişilik bir tiyatro oyunuyla ‘Demokratikleşme Paketi’’ni açıklayarak salondan ayrıldı.

Alman Bernsteincılığın, Rus Struveciliğin Günümüz Versiyonları 'Özgürlükçü Sosyalizm' Ve HDP-HDK



Ekonomistler , Legal Marksistler ve Menşeviklerin bir bölümünün Rus Devrimi süreci içinde toparlandığı Kadetlerin(Anayasal Demokrat Parti) iç savaş sürecinde karşı-devrimci Beyaz Muhafizlara dönüşmeleri size ilham vermelidir...

Geri dönüp baktığımda

Kürt hareketi iyimserlikle tedirgin bir karamsarlık arasında gidip geliyor. Bir bocalama içinde, şüpheci, kaygılı ve tereddütlü. Tayyip Erdoğan’ın ne yapacağını ve ne yapmak istediğini kestiremiyor. Kendisini kuşatan puslu havayı aralayamıyor, önünü göremiyor. Tayyip Erdoğan’a sert çıksa  “hassas süreci” baltalamış olmaktan çekiniyor. Alttan alsa direksiyonu büsbütün AKP’ye kaptırmaktan ve bir bilinmezlikte irtifa kaybetmekten korkuyor. 

Suyun başını Tayyip Erdoğan kesmiş, Kürt hareketi ise ona kilitlenmiş, ne söyleyecek, ne yapacak onu bekliyor.

Korkaklar Zafer Anıtı Dikemez, Hele Sen Asla…

Recep Tayyip Erdoğan gibi, tek millet, tek din düşüncesinin sadık bir savunucusundan, paketin içine sıkıştırdığı nefret suçları ifadesine tamamen zıt bir karakterli, kendi inancı dışındaki herkese ve her inanca, her farklılığa düşman birinden Alevi ve Alevilik inancıyla ilgili çözümler beklemek, beklentiler içinde olmak bile başlı başına büyük bir hayalciliktir.

 

AKP"nin "Demokratikleşme" Oyunları

Başbakan Erdoğan’ın bugün (30.09.2013) açıkladığı AKP’nin “demokratikleşme paketinde, demokratikleşmenin dışında her şey var dense yeridir. Türk burjuvazisi, 1923’den beri “demokratikleştiğini”, “demokrasiye adım attıklarını”, her yeni hükümet dönemlerinde birden fazla “demokratikleşme” paketleri çıkarmalarından bilinir. Önceleri, “sınıfsız, imtiyazsız kaynaşmış vatan-millet”, sonraları ise,  “vatana millete hayırlı uğurlu olsun” burjuva çiğ sözleriyle ortalığa sürülen “paketler” ortaya çıktı. 

 

Kürt krallığı için mi Halepçelerde öldüler ?

 

            Gazeteler geçenlerde Mesut Barzani ile Celal Talabani'nin İstanbul'daki mülklerini sıralayınca, Halepçe'de soykırıma uğratılan Kürtler geldi gözümün önüne.

Devrim Bir Maceradır

Devrim bir maceradır. Kayıtsız kuyutsuz, şartsız koşulsuz, sorgusuz sualsiz devrim denen bir deryanın içine atmaktır kendini devrimcilik. Geriye bakmadan, arkada kalanları kara kara düşünmeden, hep ileriye yönelmektir devrimcilik.

Geceyi gündüze, yeri geldiğinde gündüzü geceye çevirmektir, yarınların getireceği yakıcılığı düşünerek, devrim denen maceranın içine hesapsızca atılmaktır devrimcilik.

Kürt siyasetinin kurtlarla bitmeyen dansi

Bir halk için tarih tekerrür ediyorsa, bu o halkın tarihten ders çıkarmadığını gösterir ki, vay o halkın haline. Burada kastedilen elbette halkın kendisi değil önderleridir. Kürtler de, önderleri tarihten pek ders çıkarmayan talihsiz bir halktır. Kürt önderleri yüz yıldan beri Türk devlet yöneticileriyle diyalog kurmaya çalışmış ama hep hüsrana uğramışlardır. Hatırlanacağı gibi daha birkaç ay önce devletle müzakere havası esiyordu Newroz' un barış güvercinleri uçurulan Kürt semalarında. Şimdi ise bir ümitsizlik rüzgârı esmekte halaylar çekilen o meydanlarda.

On’ların Öğrettiği

birer birer, biner biner ölürüz

yana yana, döne döne geliriz

biz dostu da düşmanı da biliriz

vurulup düşenler darda kalmasın…//

çünkü isyan bayrağıdır böğrüme saplanan sancı

çünkü harcımı öfkeyle, imanla karıyorum…

sıkılmış bir yumruk gibi giriyoruz hayata…”[1

 

Yukarıdaki dizeler Orhan Kotan’ın, Diyarbakır Zindanı’nda kaleme aldığı “Gururla Bakıyorum Dünyaya”sındandır; yazmaya gayret edeceklerimin özetidir sanki…

Aysel Tuğluk ve ekrad-i bi idrak

Fazla söze gerek yok.2007’de Kemalist bürokrasinin yaklaşan tasfiyesini öngöremeyip “Kurtarıcı motif, tarihsel imge Mustafa Kemal ve onun tarihsel eylemselliğinin büyüklüğü kendisini gösterdi ve gösterecek. O bir mucizedir, ölümsüzdür. Uluslaşmada temel direktir.

Sayfalar