Cuma Eylül 20, 2024

Küçük bir damla ile fırtınayı başlatanlar (Nubar Ozanyan)

Aradan 12 yıl geçti. Etki gücü Ortadoğu’ya yayılan 12 yaşında genç bir devrim yaşıyor adına Rojava denilen topraklarda. Derin yoksulluk, bitmeyen zulümle terbiye edilip cehenneme çevrilen Ortadoğu’da Rojava, bir özgürlük adası gibi duruyor.

Dünyanın ve Ortadoğu’nun eli kanlı diktatörleri, en kıyıcı generalleri Kürdistan topraklarına yönelik işgal saldırılarını ilhaka dönüştürmeye çalışıyor. Dağı, taşı, ormanları, buğday başaklarını yakan, mazlumların ocaklarını söndüren soykırımcı Türk ordusu Başûrê Kurdistan’ı bombalıyor, tehdit ve yıkıcılığını işbirlikçi KDP eliyle daha derinleştirmeye çalışıyor. Pan Türkizm’in hegemonyacı yayılmacı emellerini Başûrê Kurdistan’da egemen kılmak istiyor.

Kürt ve özgürlük düşmanlığından bir an olsun vazgeçmeyen Türk devletinin inkar ve imha saldırıları hızından bir şey kaybetmeden devam ediyor. Halklar, inançlar arasında kin, nefret ve düşmanlığı büyüten Türk devleti; halkların bilinç ve duygularını zehirleyip kirletmekte ve tedavisi çok uzun yıllar alacak yaralar açmaktadır. Ortadoğu’da yaşanılacak, özgürce soluk alınacak bir parça toprak kalmamışken; Suriye’nin Kuzey-Doğu topraklarında “başka bir dünya mümkün” diyenler özgür bir yaşamı emek bilinç ve örgütle örmektedir.

Karanlığın ve zulmün sahipleri her köşe başını tutmuşken, Rojava’da ışığın ve özgürlüğün sahipleri zorlu özgürlük yollarında yürüyerek, devrimi büyütmeye devam ediyor.

Devrim, ezilenlerin ayağa kalkıp ezenlere itiraz edip kaderlerini kendi ellerine alması demektir. Devrim, diktatörlüğe karşı meydan okumadır. Rojava her gün Türk devletinin tehdit ve saldırılarına karşın ezilenlerin özgür toprağı olmaya devam ediyor.

Ezilenlerin ezileni olan kadınlar Rojava Devrimi’nde ve inşasında öncü ve kurucu rol oynadı. Rojava devrimi bir kadın devrimi olduğu kadar aynı zamanda ezilen, gadre uğrayan, ocağı söndürülen mazlum halkların bayramıdır. Enternasyonal devrimcilerin kavga, dayanışma, sahiplenme topraklarıdır. Rojava Devrimi sadece Kuzey Doğu halklarını, inançlarını, dillerini birleştirmedi; aynı zamanda Türkiye halkıyla Rojava halkını birleştirdi. Enternasyonal devrimcileri, Rojava özgürlük savaşçılarını birleştirdi.

Rojava Devrimi büyük bedeller ödedi. Sayısız genç kadın ve erkek devrimci bu uğurda toprağa düştü. Toprağı zengin olan Rojava Devrimi aynı zamanda ortak devrimci bir dil ve bir yaşam yarattı. Arapça, Kürtçe, Ermenice, Süryanice, Asurice, Türkmen dilini konuşan Rojava halkı aynı zamanda devrim süreciyle birlikte enternasyonal devrimcilerin dünya dillerini ve yüreklerini birleştirdi.

Sayısız enternasyonalist devrimci tıpkı Rojava’nın mazlum evlatları gibi en değerli varlıklarını gözünü kırpmadan Rojava’nın özgürlüğüne armağan ederek devrime damla olmaya çalıştı. “Fırtınaları küçük bir damla ile başlatan” enternasyonal devrimci Lorenzo Orsetti’nin (Tekoşer Piling) geride bıraktığı veda mektubunda herkesi devrime damla olmaya çağırdığı sözleri halen kulaklarımızda yankılanmaya devam ediyor.

Lorenzo doğru olduğunu düşündüğü devrime katılarak en alttakileri, en zayıf olanları, mazlumları savundu. Adalet, eşitlik, özgürlük ideallerine sadık kalarak aramızdan ayrıldı. Genç gitti. Tıpkı diğer enternasyonalistler gibi erken gidişine rağmen yaşamını başarılı kabul ederek dudaklarında gülümsemeyi asla eksik etmedi.

Lorenzo sanki ölümsüzleşeceğini önceden hissedip yazdığı mektubunda “Sizin de bizden sonrakiler için hayatınızı verme kararı almanızı umuyorum. Dünya yalnızca bireyselliği ve egoizmi yenerek değiştirilebilir. Bunlar zor zamanlar biliyorum, ama sakın vazgeçmeyin, umudunuzu bir an bile yitirmeyin.

…Dünya dayanılmaz hale gelse de güç bulmaya devam edin. Bunu yoldaşlarınıza aktarın. …Her zaman hatırlayın. Bütün fırtınalar küçük bir damla ile başlar” derken ‘zor zamanlar’dan bahsediyordu.

Rojava Devrimi bu zamanların ürünü olarak bu genç devrimcilerin kanları ve canları üzerinden şekillendi ve günümüze geldi. Her şeyini devrimci savaşa ve özgürlüğe feda eden binlerce devrimci gibi Lorenzo Orsetti’nin de manifesto niteliğinde bıraktığı bu kısa mektubundaki sözlerini bir savaş talimatı olarak algılayacağız ve Rojava Devrimi’ni savunacağız.

Lorenzo’yu ve Rojava şehitlerini onurla anacağız.

1520

Mecbur insanlar vardır…(2)

“İdeolojik güç” veya “inanç” meselelerinin maddi yaşamla bağını kuramadığımızda, bunlar “gizemli kavramlar” olarak kalabiliyor. Sorunlar karşısında dilimizde hep bu iki kelime oluyor. Sadece dışımızdakilere değil, kendimizi sorgulayışımızda da sorun gelip “inanmak”ta ve “ideoloji”de düğümlenebiliyor.

Ama aslında çoğu zaman “inanmak”, “inanç”, “ideolojik güç ve netlik” vb. nedir, nasıl kazanılır, devamlılık ve canlılığı nasıl sağlanır sorularına net yanıtlar veremeyebiliyoruz.

Şehit Emine, Komutan Ayfer Celep…

Her yoldaşın taşıması gerekenden fazla bir yükü taşıdığı, kendisiyle ve zaaflarıyla daha fazla cebelleştiği günlerden geçerken hatıralarımızda bir gülüş var: Şehit Emine, Komutan Ayfer Celep…

Ceren’e… (Sefagül Aslan)

Bizim en güzel halimiz gülüşlerimiz” diye yazmıştı bana gönderdiği bir notta, asık suratlı, gergin, mutsuz, soğuk devrimcilikten nefret ederdi. Hep gülümserdi. Gözlüklerinin arkasından gözleri hep ışıl ışıl parlardı.

Kapitalizm Ehlileşir Mi? -2

Dünyada “otoriter rejimlerin artması” ne anlama geliyor?

Bütün burjuva ülkelerinin ve de onların oluşturduğu birliktelikler (AB, NATO ve diğerleri), yayınladıkları bildiriler, konseptler düşman yaratıcı, ve düşman çoğaltıcı yanında düşmana karşı, karşı taktiklerin geliştirilmesi işlenmektedir. Yani, ortada “barış” ve “uyum içinde birlikte yaşamak” yoktur. Mümkün olduğunca rakip yaratmak ve rakip gördüğünü zayıflatmak ve ya da yok etmek. Bu, emperyalist denegsiz gelişme yasasının bir eğilimi olarak ortaya çıkar.

TKP-ML MK: Devrim için ölümsüzleşenlerimizi onlara verdiğimiz sözleri tutarak saygıyla anıyoruz!

Sınıf mücadelesi hiçbir zaman “rahat”, “sıkıntısız” bir dönemden geçmemiştir/geçmeyecektir de. Zira sınıfsız ve sınırsız dünya kuruluncaya kadar emperyalist kapitalist sistemin ne kâr hırsı ne de bu hırs uğruna nüfuz alanlarının paylaşımı için rekabeti-savaşı bitecek; ne kâr-daha fazla kâr adına işçi sınıfı ve ezilen halk yığınlarının sömürüsü ne de yoksulluk-açlık ortadan kalkacak. Dolayısıyla egemen sınıfların, hakimiyetlerini sürdürmek için ezilen sınıflara yönelik baskısı, zulmü, saldırganlığı, katliamları bu ceberut sistem ortadan kalkıncaya kadar daimi olacaktır.

Karanlık koridorların öncüleri / Nubar OZANYAN

Zayıf bile olsa bir ışığın görülmediği zifiri karanlık koridorlarda yürüdük. Sonu belli olmayan her anı ve zamanı işkence dolu bir zindanın belirsizliğinde yaşadık. 5 Nolu Zindandaydık. Her tarafın sessizliğe gömüldüğü ülkede ne zaman, hangi saatte canımızın yanacağını bilmeden soluk almaya çalıştık. Bir insanın görmemesi gereken şeyleri gördü gözlerimiz. Direndik.  

Ekonomik Vaziyet(İmiz) ile Beşerî Tablo(muz)[1]

“Yoksulların sefaletine… kurumlarımız

yol açıyorsa, suçumuz çok büyüktür.”[2]

 

Bir “acı reçete” ile yüz yüze olduğumuzdan söz edilse de; bu, krizle uzun süredir çalkalanan coğrafyamızda malumun ilamından öte bir anlam taşımıyor!

Kapitalizm Ehlileşir Mi? -1

Giriş:

Devrimimizin niteliği ve stratejisi üzerine (6.Bölüm)

5-) “KUZEY KÜRDİSTAN’IN DEVRİM STRATEJİSİ” SORUNU:

Axparig Hrant /Nubar OZANYAN

Ocak, özgürlüğümüz ve kurtuluşumuz için umut ve gelecek vaadeden sevdiklerimizi kaybettiğimiz aydır. Ocak, buz içinde açan ve açmaya devam edecek olan kırmızı güllerimizi andığımız aydır. Devrimci hayaller yaşatılmadan idealler büyütülemez. Devrimci ideallerimizi süsleyen hayallerimizin orta yerinde çocukluk anılarımız gelir. Ocak’ta ölümsüzleşen her yoldaşla birlikte çocukluğumun koridorlarında dolaşırım.  

M.Oruçoğlu’nda boy veren anarşizan ve revizyonist karekterli kimi görüşler üzerine bir değerlendirme

Bilenler bilir Sayın Oruçoğlu Halkın Günlüğü gazetesinde “Antagonizma” ismiyle tanımlamayı tercih ettiği köşesinde çeşitli konular/meselelere dair görüş ve düşünsel eğilimlerini paylaşır okuruyla.

Sayfalar