Cuma Eylül 20, 2024

Rusya / Ukrayna Savaşında Yeni Bir Aşama

Savaşın Rus topraklarına doğru genişlemesi Ukrayna'daki savaşın yeni bir aşamaya geçmesi anlamına geliyor.

6 Ağustos Salı gününden bu yana Ukrayna birlikleri Rusya sınırını geçerek Rusya'daki savaşta yeni bir cephe açtı. En az üç Ukrayna tugayı ve çeşitli taburlar savaşa dahil oldu ve ilerleme Rus topraklarının yaklaşık 30 kilometre içine kadar ulaştı. Bu, savaşın yeni bir aşamasının başlangıcına ve dünya savaşı tehdidinin önemli ölçüde yoğunlaşmasına işaret ediyor.

Almanya ve ABD'den silah kullanımı

Bu saldırıda, ABD ve Alman'yanın verdiği ağır silahların kullanıldığı tartışmasızdır. Bunlar arasında ABD üretimi Bradley piyade savaş araçları ve HIMARS roketatarları ile Almanya üretimi Marder piyade savaş aracı da bulunmaktadır. Bu da NATO teçhizatının Rus topraklarında konuşlandırıldığı anlamına gelmektedir. ABD ve Alman emperyalistlerinin bu planlardan haberdar olmadıklarını düşünmek zordur. Böylece işgali onaylamış oluyorlar.

Kursk cephesindeki askeri durum

Sınır kasabası Sudscha'daki ilgili gaz ölçüm istasyonu Ukrayna birlikleri tarafından ele geçirildi. Rusya topraklarında yer alan ancak Rusya'dan Ukrayna topraklarına uzanan gaz boru hattının bir parçası olan bu stratejik öneme sahip istasyon artık Ukrayna'nın kontrolü altında. Çeşitli Avrupa ülkeleri bu boru hattı üzerinden doğalgaz tedarik etmektedir.
 
Üç Ukrayna tugayı daha önce doğu cephesinde konuşlandırılmamıştı; bunlar yeni birlikler, bu da operasyonun uzun vadeli planlandığını gösteriyor. Diğer birlikler arasında insansız hava araçlarıyla mücadele konusunda uzmanlaşmış en az iki birlik bulunmaktadır. Çeşitli haberlere göre Ukrayna birlikleri mevzilerini tahkim etmeye başladı. Bu da Ukrayna askeri yönetiminin fethedilen bölgeyi elde tutma niyetinde olduğunu gösteriyor.

   

Rusya'ya İşgal

 Rus yönetiminin böyle bir saldırı beklemediği açık. İlk muharebelerden gelen raporlar, Ukraynalı tugayların ve özel kuvvetlerin başlangıçta yalnızca hava kuvvetleri tarafından hızla desteklenen sınır birlikleriyle karşılaştığını açıkça ortaya koyuyor.

Sonuç olarak Ukrayna birlikleri ilk birkaç gün içinde yüzlerce esir almayı ve çok ilerlemeyi başardı (bkz. harita; Militaryland.net).

 

Bu aynı zamanda Ukrayna Devlet Başkanı Volodymyr Zelenskyi tarafından dün yapılan ve amacın "savaşı saldırganın topraklarına yaymak" olduğu yönündeki açıklamalarla da uyumludur. Son haberlere göre Rus hava kuvvetleri Kursk'taki Ukrayna mevzilerini 3 tona varan bombalarla bombalamaya başladı.

Sivil medya, şu anda Rusya'da konuşlandırılan Ukrayna birliklerinin - taze ve iyi donanımlı - en iyi Ukrayna birlikleri arasında yer alacağını bildiriyor. Eğer Rus ordusu onları savaşta yok ederse, bu Zelenskiy rejimi için ciddi bir gerileme olacaktır.

Ne elde etmek istiyorlar?

Dünyanın dört bir yanındaki analistler, operasyonun somut hedefleri konusunda kafa karışıklığı yaşıyor. Donbass'taki ana savaş Ukrayna ordusunun aleyhine ilerlerken bu kadar çok miktarda malzeme ve askerin konuşlandırılmasını haklı kılan nedir?

Askeri açıdan bakıldığında, yukarıda bahsi geçen doğalgaz boru hattı ve Lgov-Belgorod demiryolu hattı bölgeyi gerçekten ilgilendiriyor. Sonuncusu, Belgorod'a ve oradan da Kharkiv ve Donbass'a giden Rus ikmalinin büyük bir kısmı için büyük önem taşıyor. Eğer Ukrayna birlikleri bu bağlantıyı kesmeyi başarırsa, ikmal çok daha zor hale gelecektir. Bu da Rus ordusunun Donbass'taki "sürüngen taarruzunu" sürdürme kabiliyeti üzerinde etkili olabilir.

Zaporijya'da yangın - nükleer enerji santralleri rehin alındı

Rus analistler Ukrayna'nın Kursk'taki nükleer santrali ele geçirmek istediğinden endişe ediyor. BM Uluslararası Atom Enerjisi Ajansı bu durumdan oldukça endişeli ve her iki tarafı da "azami itidal" göstermeye ve savaş bölgelerindeki nükleer tesislerle ilgili kurallara uymaya çağırdı.

Bu sabah, Rus ordusu tarafından kontrol edilen Zaporijya nükleer santralinin soğutma kulesinde, muhtemelen bir Ukrayna saldırısının ardından büyük bir yangın çıktı. Yangın kontrol altına alınmış durumda. Bu durum, Ukrayna savaşındaki savaş liderlerinin Avrupa çapında bir nükleer felaket riskini nasıl isteyerek kabul ettiklerini bir kez daha göstermektedir.

Bu neye yol açabilir?

Şu anda Rusya toprakları söz konusu olduğu için Rus ordusu herhangi bir kısıtlamaya tabi değil. Rus ordusunun 1.32 milyon aktif askeri var ve bunların sadece 500,000'i şu anda Ukrayna'da bulunuyor.

1999'daki Pakistan-Hindistan savaşı dışında, bu operasyon tarihte bir nükleer gücün topraklarının doğrudan saldırıya uğradığı tek örnektir. Rus askeri doktrinine göre, Rus toprakları doğrudan saldırı altında olduğu için bundan sonra nükleer bomba kullanımı da meşrudur.

Bununla birlikte, Rus liderliği Kolektif Güvenlik Anlaşması Örgütü'ne (KGAÖ) de başvurarak, NATO'nun 5. Maddesi gibi, KGAÖ devletlerini, yeni-emperyalist Rusya'nın topraklarına yönelik bir saldırı sonrasında kendilerinden askeri yardım talep etmesi halinde askeri yardım sağlamakla yükümlü kılan 4. Maddesini ileri sürebilir. Belarus, Kazakistan, Kırgızistan ve Tacikistan halihazırda KGAÖ üyeleri, Sırbistan ise, 2013'ten bu yana gözlemci statüsüne sahiptir. Bu durum, Ukrayna savaşının daha da "uluslararasılaşması" riskini büyük ölçüde arttırıyor.

Thüringen eyalet seçimlerinde Enternasyonalist Liste / MLPD'nin liste başı adayı olan Tassilo Tim, 27 Temmuz'da Gera'da yaptığı bir konuşmada şu uyarıda bulundu: "Alman hükümeti iki yıldır bize bu savaşın 'daha fazla silah sevkiyatı ve daha büyük silahlarla daha hızlı bir şekilde sona erdirilebileceğini 'söylüyor. Ancak gerçekte silahlanma 3. Dünya Savaşı'na yol açacaktır. „

1609

Cenaze töreni için otobüs kalkış yerleri

2 Şubat 2011'de şehit düşen ve geçtiğimiz günlede TKP/ML TİKKO tarafından mezar yerleri açıklanan 5 kadın gerillanın cenazeleri, yarın DNA testi için gönderildikleri Malatya Adli Tıp Kurumu'ndan alınacak.

Beşler için 5 Haziran Perşembe günü saat 13.00'te Dersim Sanat Sokağı'ndan başlayacak ve Asri Mezarlığı'nda sona erecek bir tören düzenlenecek. Törene çeşitli illerden katılım için Partizan,Partizan Şehit ve Tutsak Aileleri tarafından çağrı yapıldı.

İşte o araç kalkış noktalarından belli olanlar: 

İSTANBUL

* 1 Mayıs Mahallesi

“Kerdoğan”“Herdoğan”

TARİHLERİ KATLİAM, GÜNLERİ KAN! HESAP VERECEKSİN DİKTATÖR

TKP/ML TİKKO Militanlardan Gazi Mahallesi'ndeki çatışmalara ilişkin açıklama

Gezi İsyanı’nın birinci yılında İstanbul’un çeşitli semtlerinde de bir dizi eylemler gerçekleştirildi. Dün akşam saatlerinde Taksim’deki eyleme katılmak üzere yürüyüşe geçen Gazi mahallesi halkı polisin saldırısı ile karşı karşıya kaldı. Oldukça yoğun gerçekleşen saldırı karşısında direnen kitle gece geç saatlere kadar çatıştı. Çatışmalar sırasında DHKP-C MLKP YDG-H ve TKP/ML TİKKO militanları da yer alarak barikat kurdu. Konuya ilişkin elimize ulaşan e posta TKP/ML TİKKO militanları eylemin ayrıntıları hakkında bilgi verdi. Yapılan açıklamada şu ifadelere yer verildi.  

Umudu avuç avuç içirenlerin adıdır Beşler

Mazlum bir halkın isyanının çığlıklaştığı bu dağlarda sizden öncekilerin dikkat kesildiği, kulak kabarttığı tarif edilemez acılar yaşanmıştı. Öykülerindeki ölümle, işkence ve sürgünle hesaplaşmak geleceğe sarkmış, devlete duyulan öfkenin tazeliği yüreklerinin kapılarını, sofralarını sizden öncekilere ve sizlere açmıştı. Vartinik kıvılcımının aydınlattığı yüzler acılarını anlayanların yüzlerinde kendi çizgilerini görmüş, dertleşmiş, saf tutmuştu yanlarında. Dersim bağrına basmış, kucak açmıştı umudu avuç avuç içiren isyancılara.

"Sıyrılıp gelen(ler)" le isyan zorunludur!

“Ölçülü olmak ölümcüldür.Aşırılık kadar,hiçbir şey başarılı olmaz.”[2]

Biliyorum; 30 Mart 2014 yerel seçimlerinin ortaya koyduğu “yüzdeler”, “rakamlar” kimilerinin sükut-u hayale uğrattı!

Emma Goldman’ın, “Oy vermek bir şeyleri değiştirseydi yasaklanırdı,” saptamasını yıllardır telaffuz etmekteki ısrarımdan mı nedir; sükut-u hayale uğrayanlarla ya da “yüzdeler”/ “rakamlar”la uğraşmak yerine “sıyrılıp gelen(ler)”in işaret ettiğini önemseyip, altını ısrarla çizip, “Vurun ulan vurun ben kolay ölmem” diyen gelenektenim…

“İsyanı sürdürüyor, ayağa kalkıyoruz!”

Gezi İsyanı, 1. yılını dolduruyor. İsyanın ruhunun hala sokakları sardığı bugünlerde art arda açıklama yapan dayanışmalar, forumlar ve devrimci, demokratik ve yurtsever tüm kurumlar Gezi İsyanı’nı yıldönümünde alanlarda olmaya çağırıyor.

Dil'in Gerçeği Degil, Gerçeğin Dil'i

Gezi'nin yildonumune

Komunizme salt bir oznel istek, tercih olarak yaklastiginiz surece Marksizmi anliyamazsiniz.

Marksizm iyi olandan soz etmez, kacinilmaz olandan soz eder; onu oznel bir felsefe degil, bilimsel bir felsefe yapan, gercegi her zaman maddi olgularda; uretim iliskilerinde, uretim tarzinda ve uretici guclerle insan iliskilerinde aramasidir...

Bu metin bir isyandır yoldaş yüreklerden

Eğer    

O kadar da önemli değildir bırakıp gitmeler,

arkalarında doldurulması

mümkün olmayan boşluklar bırakılmasaydı eğer.

Dayanılması o kadar da zor değildir, büyük ayrılıklar bile,

en güzel yerde başlatılsaydı eğer.

Utanılacak bir şey değildir ağlamak,

yürekten süzülüp geliyorsa gözyaşı eğer ...           

Can Yücel

Doğa ve Çevre Sorununa Proletaryanın Yaklaşımı

İnsan doğanın ayrılmaz bir parçası olduğu için doğadaki her olumsuz gelişme insanı da doğrudan etkiler. Bu anlamıyla çevre sorunu, bir insanlık sorunudur. İnsana değer vermeyen bir sistemin doğaya değer vermesi de beklenemez.

Fransa'da Komünist Önder İbrahim Kaypakkaya Anması Gerçekleştirildi!

Komünist önder İbrahim Kaypakkaya’nın katledilişinin 41. Yılında “Mutlaktır Ülkemizde Devrim, Bir İşaret Fişeğidir Kaypakkaya” şiarıyla gerçekleştirilen gece etkinliklerinin sonuncusu, Fransa’nın Metz şehrinde gerçekleştirildi. Yaklaşık 30 yıldır devrimci etkinliklerin nadiren yapıldığı bölgede, böylesi bir etkinliğin yapılıyor olması kitleler açısından oldukça önemliydi. 500’ün üzerinde kitlenin katıldığı etkinlik, saat 14’te, 13 Mayıs’ta gerçekleşen Soma maden işçileri katliamı için hazırlanan sinevizyon gösterimiyle başladı.

Volkan Yaraşır: İbrahim Kaypakkaya, ihtilalin yolu, ihtilalin ruhu ve ihtilalin manifestosudur.

İbrahim Kaypakkaya’nın idelojik- teorik mimarisi tarihsel olarak; Anadolu ve Mezopotamya halklarının isyan ve komünalite geleneğine, yerel olarak; 1960 sonrası, Türkiye’deki zengin sınıf mücadelesine, Uluslararası boyutta; 1968 küresel isyan hareketine, kültür devrimine ve ulusal kurtuluş savaşlarına dayanmaktadır.

Devrimci hareket açısından 1970′lerin başı bir momentumu ifade eder. 1971 devrimcileri, uçurumun kenarında yürümenin cüret ve cesaretini simgeler. Aynı zamanda ’71 pratiği, sistem dışı ve açık bir devlet karşıtı olmanın pratiğidir.

Sayfalar