Sahi Ergenekon gitmiş miydi? Yeşil Ergenekon geldi - Dursun Ali Küçük
*Derin devlet ve Yeşil Ergenekon işbaşında!
AKP hep Ergenekon’un tasfiye edildiğini söyledi. Ama bu koskocaman bir yalandı. Kemalist Ergenekon gitti, yerine Yeşil Ergenekon geldi.Sadece değişen kişilerin yer değiştirmesidir. Anlayış-zihniyet ve politika olduğu gibi duruyor.
Biri kızıl Elma’yı öne çıkarırken diğeri Neo-Osmanlıcılığı öne çıkarıyor.RTE cumhurbaşkanı oldu, artık başbakanın söyleyecekleri şeyleri o söylüyor. Davutoğlu emanetçi gibi. Yeşil diktatörlük kuruldu.
*AKP nin bir özelliği çoğu kesimleri ve Kürtleri kandırması ve yalanlarla oyalamasıdır.
-AB hikayeleri güme gitti. Demokrasi ve insan hakları güme gitti. Askeri vesayet yerine Yeşil diktatörlük ve asker oraya bağlandı.Liberalleri, demokratları, Kürtleri aldattılar.“Çözüm süreci” yalanlarını hala sürdürüyorlar.Sözünü ettiklerim vb kesimlerin desteğini aldılar, yerini sağlamlaştırdılar, hepsini karşısına aldılar.Deyim yerindeyse bunlar kadar takkiyeci yoktur
*Tek devlet, tek din, tek ulus, tek kültür politikalarına devam ediyorlar. Kemalizmin de yeşili oldular.
Kürdistan üzerindeki politikaları Kemalistlerle aynı. Azıcık rötuş yaptıkları; Şahlık ve İran islam cumhuriyeti, yine Irak krallığı ve Saddam döneminde olan Kürde radyo, tv, seçmeli ders vb. getirdiler. Saddam bunları yaparken diktatördü. Hatta “özerklik” bile konuşuyordu. İran İslam cumhuriyetinde yeşil ergenekon un yaptıklarının çoğu var. Hatta üniversitede Kürdçe bölüm var. Kimisi bunlardan hareketle AKP’yi övdü. Oysa bunlar hak falan değildir. “Çözüm süreci” nin gerekçeleri bunlara dayanıyordu.
Kürdistan’da ateşkes ve sözde barışa rağmen Yeşil Ergenekon silahlanmayı ve Kürdistan’daki özel savaş halini güçlendirmenin yolunu seçti. Paris’te Sakine Cansız gilleri MİT vurdu, Devlet ve “bizimkiler” hep beraber “barış sürecine karşı yapılmıştır" nakaratını yinelediler.
KCK konseyinin yerine güya “barış” adına gönderilenlerden hemen sonra TC uçağı nokta vuruşu yaptı. Katliam ve ulusal, kültürel soykırım sürüyor. Tıpkı 1. dünya savaşı ve TC kuruluşundaki gibi “din kardeşiyiz”, “kardeşiz” edebiyatı kullanılıyor.
****
KURDİSTANİ KAZANIMLARI YIKMAK İSTİYORLAR
*Kürdistan federasyonunu yıkmak için besleyip büyüttükleri İŞİD ve Arap milliyetçilerini vb. Kürdistan’ın üzerine sürdüler. TC’nin buradaki rolü belirleyicidir. Bu yolla Musul ve Kerkük’ü denetim altına alacaklardı. Yani Misak-i millicilik oynadılar. Batı Kürdistan’da El Nusra ve İŞİD’i Kürtler üzerine saldılar ve kendileri de her tür silah vb. desteği yaptılar. Kapıları onlara açtılar.
Şimdi Kobanê kuşatmaya alınmış ve direniyor. Umarım başarır.Hemen peşine tezkereyi çıkardılar. Bu tezkere eskiden Kürdistan federasyonuna karşı vardı, Ergenekoncular kararlaştırmıştı. Şimdi yeşil Ergenekon da hem Kurdistan Federasyonu hem de Batı Kürdistan için tezkere çıkardı. Batı Kürdistan kazanımlarını yok etmek istiyor.
Hem Kürdistan federasyonuna hem de Batı Kürdistan’a karşı çıkarılan bir tezkeredir. Üstelik gençleri vb. askere çağırmaya başladılar. Ergenekon ve Yeşil Ergenekon’un Kürdistan politikası aynıdır. Üslup ve ayrıntılarda biraz değişiklikler var. Hepsi o kadar.
****
Sınır güvenliğini koruyacaklarmış veya sağlayacaklarmış… yalana bak yalana.
El Nusra ve İŞİD vb. sınırdan gelip gidiyorlardı, TC de belli yerlerde eğitiliyorlar, kampları var. lojistik destek ve silah aktarımlarını Türkmenleri bahane ederek gönderiyordunuz. Kabonê kuşatmasını sağlamak için İŞİD e her tür destek yapıyorsunuz. Sınır güvenliğini bir Kürtlere karşı “güvenlik” altına almak istiyorsunuz.Tampon bölge” kurmak için yollara düştünüz, istenilen desteği bulmadınız. RTE, sıkışınsa “İŞİD ile PYD yi birlikte vuralım” demeye başladı. Onun derdi Kürdistan ve Kürtler.
Selahattin Demirtaş iki gün önce Türkiye başbakanı Davutoğlu ile görüşmüş. Olumlu bulduğunu söylemiş. “başbakan işgal yapmayacağız” demiş…Demirtaş, sen demiri taş ile dövüyorsun, oysa taşı demir ile dövmeye baksan iyi olur.Ma zaten TC diyecek ki; “biz Kürt kardeşlerimizi kurtarmaya gittik, işgale gitmedik”. Hani Ecevit’in “Kıbrıs’a barış getiriyoruz” demesi gibi. İşgalin adının da “Kıbrıs barış harekatı” olduğunu unuttun mu?
Ha bir “Çözüm yüksek kurulu” oluşturacaklarmış.“Söz verdiler” hikâyedir. Atalarımızın bir sözü var: “Türklerin en güvenilmeyecek şeyi sözleridir”.Gültan Kışanak’ta sınırda bir TC komutanına demiş “devletin söz verdi”. Neyse komutanda “bura devletimin toprağı" dediği için Genelkurmay çağırıp ödüllendirdi.
Devlet ne sözü vermiş. Hâlâ söz vermelere göre gidiyorsanız siz siyasetten bir şey anlamıyorsunuz demektir. Çözüm sürecide sadece “söz vermeler” den ibaret değil midir? Son tezkere asıl Batı Kürdistan’ı işgale yöneliktir. Buna güçleri yetmeyecektir. Karşılarında Koalisyon güçleri vardır. Koalisyon güçleri buna onay vermez. Tek başına yapmaları zordur.Ama TC Kobanê direnişini bastırmak ve kuşatma ile düşürmek için Kürdistan üzerinde oyunlar oynuyor.Ortadoğu’nun tek hâkimi olmak isteyen TC’ye Koalisyon güçleri devreye girerek “burayı size yedirmeyiz” dediler.
Hala anlamadınız mı?
Neçirvan Barzani’de “İŞİD’in arkasında Türkiye’nin olduğunu sanmıyoruz” demiş. Nasıl Başbakansın, dün senin evine gireceklerdi. Politika böyle mi yapılır? TC’nin İŞİD ve Araplar eliyle Kürdistan federasyonunu yıkma çabalarını unutursanız namertsiniz. Birde ikide bir TC’den askeri vb. yardım istiyorsunuz. Bu, seni vurana sığınma değil mi? Halk da sanacak ki galiba TC’de “iyi birşey var”.
Ey siyasiler, direnişlerin kazançlarını masalarda ve ucuz sözlerle, açıklamalarla heba etmeyiniz. Halkımız, insanlarımız direnirken ve kazanım elde ederken buna göre siyaset yapınız. Kürdistan ve Kürtler için en tehlikeli iki sömürgeci devlet var: TC ve İran. Bu ikisi de Kürtlerle ve Kürdistan’la ilgili önemli şeyler ortaya çıktımı hemen feryat ediyorlar. Engellemek için bin bir hile yapıyorlar.
Hala bunları tanıyamadınız mı?
Beyninizi dağıttıktan sonra zaten hiç tanımazsınız. Bu kadar katliam hala gözlerinizi açmıyor mu? Kobanê için doğru siyaset yap, bırakın halkın direnişi arkasına sığınıp bir kaç güzel laf söylemeyi. Onu halk yapıyor ve söylüyor.
****
*Rabia düşürüldü. Zummar hepsi alınacak ve Şengal üzerine yürünecek. Buralar büyük ihtimalle ele geçirilecek. Kürd askeri güçleri; pêşmerge ve YPG arasında bu tür anlaşmaların yapıldığı belirtiliyor. Yeni cepheler açılıyor, bu olumludur. Kerkük çevresinde yeni Kürd toprakları geri alındı. Koalisyon güçleri Kobanê’nin doğusu ve güneyini vurdular.
KCK ve KDP birbirinizle atışacağınıza, ikinizde biz ulaşamayız diyeceğinize, Cizre-Kamuşlo üzerinden Tıl Ebeyt’a yönelik bir cephe açabilirdiniz. Ne Efrîn ve ne de Cizre kantonu yardıma gidebiliyor. Beceriksizliklerinizi “yardım etmiyor, Kobanê’nin yenilmesini istiyorlar, Kobanê’ye gitmek istiyoruz yol yok vb” ucuz laflar üzerinde kurmayınız.
Kardeşim, niye hala dar siyaset yürütüyorsunuz. Birbirinizden ne istiyorsunuz? Bölge devletleri size karşı birleşiyor, siz hala ne yapıyorsunuz? TC ile ilişkiler sürdürülebilir tek şartla; Kürtlerin ve başka parçanın aleyhine olmayacak. Ne birbirinizi Tc işbirlikçiliği ile suçluyorsunuz? KCK, KDP nin Türkiye ile ilişkilerine “işbirlikçilik” diyor. İlişkilerde olumsuz boyutlar vardır. Oraya çok bağlanmak Kürdistan federasyonun yararına değildir.
KCK de “çözüm süreci ile türkiyelileşme, “ortak vatan”, “demokratik cumhuriyet” vb. gibi Türkiye sevdasına katılmadı mı? Ya bunun adı nedir? Değişik biçimlerde ikinizin de – KDP’nin ki kesinlikle sizin kadar değil, bir de orası TC nin sömürgesi değil, KCK ise kuzeyde mücadele ettiğini söylüyor, bu ikisini birbirine karıştırmayacağız – TC ilişkisi var. TC hükümetine karşılıksız bir sürü taviz verdiniz. Sahi çözüm sürecinde son iki yılda ne kazandınız? Bakıyorum, bir şey bulamıyorum. Üstelik en kötüsü insanlarımızın ruhunu ve düşüncesini Türkiye yi sevdirmeyi ve oraya yönlendirmeyi yapıyorsunuz.
Tencere dibin kara demiş, diğer tencere de seninki benden kara demiş.
Birlik yönünde adımlar atınız. Askeri güçlerin sağladığı pratik birliği siyasette becermeye çalışınız. Ucuz karalamaları ve siyaseti yutmayız. Kürdistani ortak noktalarda birleşiniz.
Ha birde bu “çözüm süreci”ne baştan beri inanmamıştım. Hepsi birer oyalamadan ibarettir. Halka ne diyeceksiniz? Pratikte ve insanlarımızın emeği, çabası ve direnişiyle kazanılanları tarafı olmayan masalarda harcamayalım.
Direnenlere yazık değil mi? Katliama, sürgüne uğrayan ve her keresinde fırsat bulduğunda başkaldıran bu halka karşı siyasetçiler sorumluluklarını bilmelidir. Ucuz konuşanlara gülüyorum. Halkı aptal yerine koymak isterken bence TC’de “nasıl oynatıyoruz” diye size gülüyordur. Hal değil, dilim varmıyor, sizi siyasi “aptallar” yerine koyuyorlar. Kürdistan federasyonuna da aynı numarayı çekmek istiyorlar.
Kobanê direnişine saygılı olalım. Görüşümüz ne olursa olsun. Hepimize Kürdistan’da yer vardır. Pratikte sağlanan ve üzerimizde sürdürülen bölge devletlerinin savaşını hep birlikte karşılayalım.
Bu gün itibariyle hala siyasetçilerimizden birlik yönünde umutlu değilim.
Neden mi?
Konuşmaları ve siyasetleri hala buna göre değildir.
Kürdistani asgari koşullarda birlik oluşturmak en iyisidir.
Hele önce asgarisini becerelim. Sırayla basamakları çıkarız.
Yeşil Ergenekon’a dur demeliyiz.
Bu önümüzdeki seçimleri de alırlarsa her şeyinize kadar müdahale edeceklerdir.
Dursun Ali Küçük-2.10.2014
Son Haberler
Almanya'da Faşizme Karşı Kitlelerin Büyük Protestosu
Alman emperyalist burjuvazisi, son yıllarını ekonomik kriz içinde geçirdi ve bu krizi savuşturabilmiş değildir. Tersine, giderek derinleşmektedir. Kendileri için söylenen “Avrupa'nın hasta adamı” sözüne karşı, ekonomi bakanın Lindener'in doğrudan ağzıyla; “hasta değil, yorgun adamı” olduğunu kabul etti.
Çutakımız Hrant (Nubar Ozanyan)
Soykırımcıların, hafıza katillerinin tüm çabalarına karşın Ermeni halkının ve ilerici insanlığın hafızasında halen dipdiri olan Hrant Dink; özgürlüğün ve adalet arayışının simgesi olarak anılmaya devam ediyor. Yüzbinlerin hem kalbine hem de duygularına bu denli etkili ve sarsıcı dokunmayı başaran Hrant Dink, bu gücü Ermeni soykırım gerçekliği kavrayışından, özgürlüğe ve adalete olan güçlü inancından, tutarlı duruşundan alıyordu.
Bir Sol Liberal Aydının Ezilen Ulus Milliyetçiliği Temelinde Ulus Sorununa Yaklaşımının Eleştirisi
Giriş:
Uluslar kapitalizmin şafağında ortaya çıkmıştır. Ancak, kapitalizmin emperyalizme evrilmesiyle de ulusal sorunlar çözülebilmiş değildir. Hala ezilen uluslar ve bunların kendi kaderlerini özgürce tayin etme mücadeleleri sürmektedir. Özellikle emperyalizmin ortaya çıkmasıyla birlikte, ezilen ulus sorununun çözümü doğrudan proleter devrimlere bağlanmıştır.
Dağın Sara’sı (Sakine Cansız), Nubar Ozanyan
Aradan yıllar geçse de direngenliğin hikayesini yazan Sara (Sakine Cansız), unutulmadan konuşulup anılıyorsa bu onun istisna bir kişilik olduğunu gösterir. Unutulmayacak kadar değerli çalışmalar yürüten, her dönem geride okunacak notlar bırakan Sara, Kürt Özgürlük Hareketi’nin öncü soluğu olmayı başarmış bir devrimcidir.
Cüret edip özneleşelim, kurtuluş için örgütlenelim ve hep birlikte devrimle özgürleşelim!
– Merhaba, kendinizi tanıtır mısınız?
– Merhabalar, ben Rosa Avesta, TKP-ML Komünist Kadınlar Birliği (KKB) temsilcisiyim.
– TKP-ML KKB olarak 5 Mayıs 2023 tarihinde yaptığınız açıklamada 1. Kongrenizi yaptığınızı açıkladınız. Bu Kongreye gelinceye kadar geçen süreci özetleyebilir misiniz?
Sosyalizm Bayrağının Arkasına Saklanan Sosyal Şovenizm!
Yerel seçim süreci, egemen sınıflar arasındaki kapışmanın yeni adresi olarak giderek ısınan bir gündem olarak karşımıza çıkıyor.
2023 Cumhurbaşkanlığı ve milletvekili seçimlerinde AKP-MHP faşist ittifakı ve merkezinde CHP’nin yer aldığı “Millet İttifakı” arasındaki mücadeleden ilki ezici bir üstünlükle galip çıktı. Daha doğrusu, devlet aklı, önümüzdeki dönem için yola “CHP’nin de onayıyla” Türk-İslam senteziyle, gerici ve faşist bir ittifakla devam etme kararı aldı.
Vahşet ve zulümle biten yıllar (Nubar OZANYAN)
Yeni yıl ezilen halklara yenilik adına bir şey getirmedi. Zulmün bir devamı, vahşetin bir tekrarı yeniden yaşatılıyor. Dünyanın muktedirleri, sermayenin generalleri Orta Doğu’yu yeniden paylaşmak, hegemonyalarını pekiştirmek için her gün daha fazla sayıda savaş gemisini denizlere sürüyorlar. En kıyıcı silahlarını yeni bir paylaşım savaşı ve çatışmaları için hazırlıyorlar. Filistin, Kurdistan, Ukrayna savaşın ve çatışmaların en sert ve en tahripkar geçtiği ülkeler olma gerçekliğini korumaya devam ediyor.
Roza Luxsemburg ve Karl Liebknecht Yaşıyor, Lenin Yol Göstermeye Devam Ediyor!
Roza Luxsemburg ve Karl Liebknecht bundan 105 yıl önce dönemin SPD hükümetinin Freikorsp (Gönüllüler Alayı) askerleri tarafından kurşuna dizilerek katledildiler.
Birinci emperyalist paylaşım savaşının ufukta görünmeye başladığı 1907 yılında toplanan İkinci Enternasyonal çıkması muhtemel savaşa karşı “hazır olunması” ve “savaş bütçelerine hayır” denmesi çağrısında bulundu.
Gerici Zorun Panzehiri, Devrimci Zordur
Görsel ve yazılı basında her gün çürümüş, kokuşmuş sistemin icraatlarına tanıklık ediyoruz. Artık uyuşturucu baronlarına, çetelere dair haberler “sıradan” vakalar haline gelmiş durumda. Tabi ki, bizim işimiz bunların çetelesini tutmak değildir.
“Mücadele, İsyan, Örgüt ve Ezilenlerin Savaşına Doğru…”
Oldukça sarsıcı bir yılı geride bıraktık. Artsakh’da, Rojava’da, Gazze’de işgal saldırıları sürerken Afganistan’da halk Taliban zulmüne katlanmak zorunda kaldı.
Yeni ticaret anlaşmaları ve pazar paylaşım savaşları nedeniyle Ortadoğu halkları Kafkaslar’dan Arap Yarımadası’na zulme uğramaya, göçe zorlanmaya, açlığa ve yoksulluğa hapsedildi. Şimdi yeni bir yıla girerken bu emperyalist ve gerici saldırıları direniş ile karşılayan Ortadoğu halkları zaferlere muktedir…
Bölgede tırmandırılan savaş
AKP veya CHP’ye Kaybettirmek mi? 3. Yol mu?
Devrimci mücadelenin gerilediği, devrimci-komünist ve yurtsever hareketlerin kitleler üzerindeki etkisinin önemli oranda azaldığı bir sürecin içinden geçiyoruz.