Cumartesi Eylül 21, 2024

Somut Duruma Dair Bazı Gerçekler

Gerek uluslararası planda ve gerekse yaşadığımız coğrafyada devrimci ve komünist hareket emperyalizm ve dünya gericiliğine karşı mücadelede geniş emekçi yığınların desteğine sahip değildir. Yine kendiliğinden gelişen kitle hareketlerini örgütlemede ve uluslararası dayanışmayı geliştirip büyütmede de yetersizdir.

Devrimci ve komünist hareketin uzun yıllara dayanan bu zayıf ve dağınık hali doğal olarak sınıf düşmanlarına karşı mücadelede bir saldırı politikasından, yeni mevziler kazanma durumundan uzaktır. Kısacası mevcut durumda savunma ve var olanı koruma telaşındadır. Oysa var olanı korumanın yolu yeni mevziler kazanmaktan geçer. Yani savunma halinden çıkarak ve en önemlisi de geniş emekçi yığınların desteğini de alarak saldırı durumuna geçmektir.

Bu durum hem devrimci öznelerin moralini yükseltir ve hem de daha derli toplu bir örgütsel yapının inşasını sağlar. Kazanma bilinci, zorluklarla mücadele alışkanlığı tam da böylesi devrimci bir iklim içinde şekillenir.

Devrimci ve komünist hareketin sınıf savaşımı içindeki bu dağınık ve geri duruşunu, pratik olarak içinde bulunduğu bu savunma duruşundan bağımsız olarak ele alamayız. Hiç kuşkusuz bu değerlendirmelerimiz genele dairdir. Yoksa bazı coğrafyalarda tek tek parti ve örgütler kitle desteği anlamında daha güçlü ve savaşçı bir çizgide yürümekteler.

Bu objektif tablonun genel manada devrimci ve sınıf bilinçli öznelerin faaliyetleri üzerinde olumsuz etki yaratmaması düşünülemez. Açık ki, pratik başarısızlıklar kitlelerle var olan bağların daha da zayıflamasını tetikler. Mücadelenin haklılığına dair ortaya çıkan tereddütler, devrimci görevleri yerine getirmede başgösteren zayıflıklar giderek artar.

Tüm bunların yaşandığı yerde somut durumu çözümlemek ve buna uygun olarak andaki görevleri asgari düzeyde yerine getirmek mümkün olabilir mi? Bu soruya gönül rahatlığıyla evet yanıtı verilemez.

Çünkü, devrimci ve komünist hareketin gelişimi andaki sorunlara-kendiliğinden gelişen kitle hareketlerine doğru bir tarzda yapacağı devrimci müdahalelerle olur. İçinde bir dizi yetersizlikler barındırmasına rağmen Gezi İsyanı, bu anlamıyla büyük ve eğitici tecrübeler içermekte. Erdoğan ve suç ortaklarının bu sürece dair her fırsatta öfke kusmaları yalnız sınıfsal düşmanlıklarına değil, aynı zamanda yaşadıkları derin korkuya işaret etmektedir.

Çünkü sokaklarda dişe diş yürütülen bir mücadele kitlesel bir karakter kazanırsa, bu egemen güçler cephesinde büyük bir korkuya yol açar. Dikkat edilirse egemen sınıflar, yargı kurumları, militarist güçleri vasıtasıyla demokratik hak ve özgürlük mücadelesini işçi ve emekçilerin düşünsel dünyasında yok etmeye çalışıyorlar. Bundan dolayı her demokratik tepkiyi suç sayıyorlar. Onlar için demokrasi sandıklara atılan oyla sınırlıdır. Egemen sınıfların çıkarlarını korumakla yükümlü olan yasalara her koşulda biat etme zorunluluğudur.

Sınıfsal tutum, devrimci duruş her koşulda bağımsız düşünmeyi-bağımsız hareket etmeyi ve alternatif olan devrimci seçenekte ısrar etmeyi zorunlu kılıyor. Güncel bağlamda da asıl olan emekçi yığınların dikkatini faşist iktidar kliğine karşı fiili-meşru direnişlere yöneltmektir. Egemen güçlerce sandıklara hapsedilmeye çalışılan sahte demokrasi oyunları ancak böylesi ileri hamlelerle bozulabilir. Ufku sistem içi mücadele araçlarına endekslenmiş, hak alma bilincinde yetersiz-değiştirme gücünden yoksun işçi ve emekçi yığınların bakış açısı böylesi devrimci pratiklerle değişim sürecine girebilir.

Tabi ki, bu pratik mücadelede okun sivri ucunu, iktidardaki burjuva kliğine yöneltmek, bu yönlü teşhir faaliyetlerine ağırlık vermek, andaki taktik yönelim bakımından doğrudur. Ama bunun böyle olması diğer burjuva muhalefet kliği ile ittifak kurmak anlamına gelmez.

Bilakis diğer burjuva kliğin işçi ve emekçiler cephesinde haklı olarak iktidara yönelen tepkileri “demokrasi” ve “özgürlük” yalanlarıyla sistem içinde tüketme çabaları deşifre edilerek teşhir edilmelidir.

TC tarihi özellikle son 50 yılında burjuva muhalefetinin izlemiş olduğu bu ikiyüzlü politikalar açısında oldukça eğitici ve zengin derslerle doludur. Bugün de aynı tehlikelerle karşı karşıyayız.

1786

Pusula

Pusula

Son Haberler

Sayfalar

Pusula

Proletaryanın Halini Yok Sayarak Siyaset Oluşturamazsınız

Yine dergilerin kimlere ulaştırılacağına dahil sözler.

Yine faaliyetçilerin nasıl olacağına dahil ahkam kesenler.

Sınıf başkanlarının akıllı, çalışkan, tuttuğunu koparan olması gerektiği düşüncesinin paylaşıldığı bir sınıfta kaç proletarya da bu kriterlere uyduğunu söyleyebilir bilmem.  

Zaten bir türlü de anlamamışımdır bir elin parmaklarını geçmeyecek kadar olan bu insanlarda çoğunluğun ne aradığını ne beklediğini.

Sonuçta seçtikleri ne kendilerinin hissettiklerini hissedebilecek ne de kendilerini anlayabilecek biri olacak.

Emperyalist saldırı ve işgale karşı sınıfsal dayanışma güçlendirilmelidir

“Biz Türkiye için kafi derecede büyüdük, iki derece büyük geliyoruz artık”1

Bu söz, Türkiye ekonomisinin %10’nundan fazlasını elinde tutan ve dünyanın ilk en büyük 500 tekeli içinde yer alan Koç Holding onursal başkanına ait. Bu büyüme salt Koç Holding’e özgü olmayıp, genel olarak Türk sermayesine özgü bir büyümedir.

Ali Türker Ertuncay: “Tarihsel belleği olmayan tarihi tekrar yaşamak zorundadır”

“Bir TKP/ML Sanığının Günlükleri: Görülememiştir” isimli kitabın yazarı Ali Türker Ertuncay ile hem kendisi, hem kitabı hem de geçtiğimiz günlerde Proletarya Partisi şehidi olarak sahiplenilen Haydar parti isimli Murat Bileydi’ye dair konuştuk.

Lise yıllarından beri yazı yazmakla arasının iyi olduğunu söyleyen Ertuncay’a ilk olarak bu kitabı yazmaya onu iten nedenleri sorduk. Ertuncay kitabın macerasını şöyle anlattı:

Efrin Türk İşgaline Direniyor ve Dünyaya Ders Veriyor-Dursun Ali Küçük

*Oyyy Efrin. Bir avuç kahramanların yurdu.

Zeytinlerin bol olduğu bir kent...

Şimdi iki yüzlü davranan batı dünyasına ders veriyorsun.

Başta TC işgali olmak üzere Rusya,İran ve Suriye Esad rejimine karşı direniyorsun.

Dünyanı önemli bir kısmı “endişeli”.

AB endişeli....

ABD endişeli....Bir an önce operasyon bitsin diyor.. Türkiyenin kaygılarını anlıyorlarmış...

İran: Hameney’in asker başdanışmanı “Efrin YPG işagalinde” diye buyurmuş, ama Esad a biat etmeliymiş...

OHAL ve KHK’lerle tırmanan faşizm

İlan edilen OHAL (Olağanüstü Hal) ve uygulamaya konan KHK’ler (Kanun Hükmünde Kararname) ile devletin baskıları en üst düzeye tırmandırılmıştır. Cumhurbaşkanı tarafından alınan kararlar hiçbir işlem görmeden yürürlüğe girmektedir. Bunun sonucu -burjuva normlara göre bile Türkiye’de yeterince uygulanmayan- devletin yasama, yargı ve yürütme kurumlarının özerkliği tümden lağvedilmiş ve hiçbir fonksiyonu kalmamıştır. TBMM iyice etkisizleştirilmiş, formalite bir konum almış, mahkemeler doğrudan cumhurbaşkanının talimatlarına göre karar alan “kurum” haline dönüşmüştür.

30. Ölümsüzlük Yılında MANUEL DEMİR/ՄԱՆՈՒԵԼ ՏԷՄԻՐ Yaşıyor! Partizanlar yaşıyor! (1)

Manuel Demir’i 30. ölümsüzlük yılında saygıyla anıyoruz. Bu vesileyle Ermeni Fedailer adıyla başlattıkları ve hayatlarını Ermeni halkının davasına adadıkları, bugün ise Partizan hareketine dönüşerek devam eden mücadelede sayısız Ermeni devrimciler Hrantlar, Hayrabetler, Armenaklar, Yalımyanlar, Ozanyanlar ve Manueller’i de anıyor ve aradan yüz yıl geçmiş olsa da bu mücadelenin devam edeceğini belirtiyoruz.

Suriye, PYD ve Marksist Tutum – 2 – Yetiş Çakıroğlu

Başlarken şunu belirtmekte fayda var: Bu yazı, bir ulusal hareket eleştirisi değildir; aslında kendini marksist olarak tanımlayanlara yöneliktir.

TKP/ML-(YDK) Faşist Türk ordusunun Efrin işgaline karşı her alanda protestolarımızı yükseltelim! Efrine sefer olsada zafer olmaz!

İşgalci faşist Türk ordusu haftalardır iç kamuoyuna yönelik yaptığı propagandayla işgal için zemin hazırladığı Efrin'e 20 Ocak 2018 tarihinde binlerce asker, yüzlerce tank ve ağır silahlarıyla girdi. AKP'nin İşgal harekatına diğer faşist odaklar MHP ve CHP de tam destek verdi. Bu, aynı zamanda “Yenikapı ruhu”nun yeni bir versiyonu “Milliyetçi Cephe”nin savaş ayağının da oluşturulmasıdır.

AFRİN DİRENİŞİ

Saray sahibi RTE'nin fiilen başladığını duyurduğu Afrin operasyonunda Türk savaş uçaklarının Suriye tarafına geçtiği Afrin ve köylerini bombaladığı duyuruldu.

    Operasyonun adı 'zeytin dalı'

    Faşist Türk Devleti tarihi boyunca gerçekleştirdiği saldırıları, katliamları örtbas etmek, gerçekliği ters yüz etmek için her seferinde gerçekle ilgisi olmayan isimlendirmeler kullanmıştır.

    19 aralıkta 20 hapishaneye yönelik operasyonda 28 devrimci tutsak katledilmişti,Ama Faşist Türk devleti bu operasyona 'Hayata Dönüş' adını koymuştu.

TKP/ML ÖRGÜTLENME KOMİTESİ | “Geleceğin Nişanesi Şehitlerimize Sözümüzdür: Başaracağız, Biz Kazanacağız!”

Ocak ayının son haftasını Parti ve Devrim Şehitleri Haftası olarak ele alan Türkiye Komünist Partisi/Marksist Leninist (TKP/ML) bir açıklama yayınladı. Elimize e-posta yoluyla ulaşan ve TKP/ML Örgütlenme Komitesi imzasını taşıyan açıklamada Murat Bileydi (Haydar), Cahide Karakaş, Erdinç ve Ahmet Yılmaz isimli devrim şehitlerinin TKP/ML şehidi olduklarının netleştirildiği bilgileri verildi ve “Faşist diktatörlüğün, işgaller, yeni katliamlar ve saldırılarına karşılık şehitlerimizin cesaret ve direnci ile kazanan biz olacağız!” denildi.

TKP/ML TİKKO Rojava Komutanlığı:“Ne olursa olsun, son muhteşem olacak

 Êfrin’e dönük TC devletinin AKP-MHP-CHP’siyle “milli mutabakat” adı altında başlattıkları faşist saldırganlığa karşı bir açıklama da TKP/ML TİKKO’ya bağlı Rojava Komutanlığı’ndan geldi. Elimize e-posta yoluyla ulaşan açıklamada Kobanê’ye dönük emperyalist devletlerin ve başta TC devleti olmak üzere bölge devletlerinin güdümündeki çetelerin saldırdığı dönemi hatırlatan Rojava Komutanlığı “Bizler de TKP/ML’ye bağlı TİKKO’nun Rojava gücü olarak TC’nin Êfrin’e yönelik saldırılarına karşı direnişte tıpkı Kobanê’de olduğu gibi aktif bir şekilde yer alacağız” dedi.

Sayfalar