Sosyalizm/Komünizm Nedir? (MLPD Programı)

Sosyalizm ve komünizm hakkında düşündüklerinde birçok insanın aklından geçen sorulara bazı yanıtlar.
Sosyalizm nedir ki?
Sosyalizm, kapitalizmin toplumsal alternatifidir. Günümüzün devlet-tekel kapitalizminde, uluslararası tekeller kendilerini tamamen devlete tabi kılmış ve tekelci sermayenin organları devlet aygıtının organlarıyla birleşmiştir. Tüm toplum üzerinde çok yönlü egemenliklerini kurmuşlardır. Aynı zamanda, hakim olan uluslararasılaşmış üretim tarzı, dünyanın birleşik sosyalist devletleri için maddi hazırlığı tamamlamıştır.
Sosyalizm, komünizm altında sınıfsız bir topluma geçiş aşamasıdır. Çünkü hala eski sömürücü sınıfların kalıntıları vardır ve emperyalist sistem doğal çevre üzerinde kısmen geri dönüşü olmayan bir yıkım bırakmaktadır. "Burjuva ideoloji geleneği uzun süre etkisini sürdürür. Ancak burjuva ideolojisi nihayet yenilgiye uğratıldığında sınıflar ve devlet yok olacak ve sınıfsız toplum başlayacaktır. "[1]
Bu sadece pratikte başarısız olmuş güzel bir teori değil mi?
Sovyetler Birliği ve Çin Halk Cumhuriyeti gibi eski sosyalist ülkelerde, kapitalist sömürünün sona erdirilmesi, yoksulluk ve açlığın üstesinden gelinmesi, kitleler için geniş demokrasi, yol gösterici bir ilke olarak çevrenin korunması, kadınların özgürleştirilmesi, proleter enternasyonalizmine dayalı barışçıl dış politika gibi büyük başarılar için mücadele edildi. Bununla birlikte, tüm bu ülkelerde sosyalizmin küçük burjuva yozlaşmış bir bürokrasi tarafından ihanete uğraması ve kapitalizmin restore edilmesi gibi vahim bir gelişme yaşandı.
MLPD, sosyalizm mücadelesinde yeni bir girişim için bundan yaratıcı dersler çıkarmıştır:
Böyle bir gelişme; kitleler tarafından aşağıdan kontrol, bağımsız kontrol organları, özellikle de yönetici organlar tarafından yukarıdan kontrol, bağımsız düşünen ve hareket eden parti üyeleri tarafından öz kontrolden oluşan bir kontrol sistemi ile önlenebilir ve önlenmelidir. MLPD, bunu kendi saflarında başarıyla uygulamaktadır. "Sosyalizm ancak proleter, sosyalist düşünce tarzı hakim olursa zafere ulaşabilir. Bunun için, her düzeydeki sorumlu bürokrasinin zihniyetinin kontrolü ve kitlelerin proleter zihniyetinin geliştirilmesi ve sağlamlaştırılması hayati önem taşır. "[2]
Sosyalizmde daha iyi durumda olacak mıyız?
Bugün sınıf çelişkileri dünya çapında yoğunlaşıyor. Aç insanların sayısı artarken - 2021'de 770 milyondan şu anda 830 milyona - uluslararası tekellerin karları patlıyor. Örneğin Forbes sıralamasına göre, dünyanın en büyük on şirketi 2021'de 2,5 trilyon ABD doları olan resmi karlarını ikiye katlayarak 2022'de 5 trilyona çıkardı. Eski sosyalist Sovyetler Birliği'nde çok farklı bir gelişme yaşandı. Kapitalist dünya 1929'dan 1933'e kadar yıkıcı bir ekonomik krizle sarsılırken, Sovyetler Birliği'nde sanayi üretimi bu dönemde yüzde 100'ün üzerinde arttı. İşsizlik, enflasyon ve tefeci faizleri artık mevcut değildi. Sosyalizmde şu geçerlidir: "İnsan ve doğanın birliğinin yol gösterici ilkesi altında bir bütün olarak toplumdaki paradigma değişimi, üretim, düşünme, çalışma ve yaşama biçimini insanlığın sürekli değişen maddi ve kültürel ihtiyaçlarını karşılamaya yönlendirir. Sosyalist üretim tarzı, bilinçli bir şekilde, uluslararasılaştırılmış büyük ölçekli üretimin avantajlarının yanı sıra, uygun bir şekilde merkezden uzaklaştırılmış üretim alanları ve döngüsel ekonomiden yararlanılacak şekilde organize edilir. "[3]
Özellikle emperyalizmin yol açtığı tahribat nedeniyle sosyalizm "yeryüzü cenneti" olmayacaktır. Ancak, yalnızca sosyalist toplum insan ve doğanın birliğini güçlendirecek temellere ve ilgiye sahip olacaktır. Ancak bu şekilde gelecekte sınıfsız bir topluma geçiş için mücadele edilebilir.
Peki ya sosyalizmde özgürlük?
Sosyalizmde geniş kitleler için eşi benzeri görülmemiş bir demokrasi vardır: Kitlesel tartışmalar, demokratik olarak hazırlanmış delege kongreleri ve komite seçimleri, grev özgürlüğü, görevlilerin görevden alınabilirliği... Öte yandan, eski sömürücü sınıflar emekçi halkı sömürme özgürlüklerinden mahrumdur: "Tek egemen uluslararası finans kapitalin diktatörlüğüne karşı zaferin tamamlanması ve güvence altına alınması daha üstün bir güç gerektirir: proletarya diktatörlüğü ile işçi sınıfı sosyalizm altında sınıf mücadelesini örgütler... "[4]
Sosyalizm barışçıl yollarla gerçekleştirilebilir mi?
Friedrich Engels şöyle diyor: "Bunun yapılması arzu edilirdi ve Komünistler buna karşı isyan edecek son kişiler olurdu. ... Ama siz de görüyorsunuz ki, neredeyse tüm uygar ülkelerde proletaryanın gelişimi ... zorla bastırılıyor. Bunun sonucunda ezilen proletarya nihayet bir devrime sürüklenirse, biz komünistler o zaman proleterlerin davasını şimdi sözlerle olduğu kadar eylemlerle de savunacağız. "[5]
MLPD'nin Parti Programı'nda şöyle yazar: "Bu nedenle, işçi sınıfı, partisinin önderliğinde, gerekirse silahlı ayaklanmaya kalkışmalıdır. ... Üretimin uluslararasılaştığı koşullarda, sosyalist devrim uluslararası bir nitelik kazanacaktır. "[6]
[1] MLPD Programı, sf. 65
[2] agP, sf. 78
[3] agP, sf. 60/61
[4] agP, sf. 62
[5] Marx/Engels, Bütün Eserle, C 4, Sf. 372
[6] MLPD Programı, sf. 87
Son Haberler
Sayfalar

1918 Bir aşk destanı
1918'de Kars, Iğdır ve Ağrı'da, asırlar boyu kapı komşu olan Kürtler, Türkler ve Ermeniler arasında patlak veren korkunç savaşta hazin bir aşk yaşandı. Lilya, güzeller güzeli Erivanlı bir Ermeni kızıydı; Zürbe ise Lilya ile aynı köyden olan bir Kürt delikanlısıydı.
"Akılları ve vicdanları esir alan bu korkunç savaşın
Bir gün kendi hayatlarını da yağmalayacağını bilmeden
Zorbalığın hükümdar olduğu o dehşet dolu günlerde
Mezun oldular
Cıvıl cıvıl hayallerle süsledikleri Tiflis Üniversitesi’nden"

Secim sonuclarinin kaba bir analizi ve ana basliklar
Secim sonuclarının kaba bir analizi ve ana baslıklar;

Bir ulusun başına gelen Büyük Felaket, Bir coğrafyanın tanıklık ettiği, unutulamayacak bir yıkım…
Üzerinden yüzyıl geçmiş olmasına sadece bir yıl kaldı, o Büyük Felaket’in, o acımasız talanın ve o amansız soykırımın.Dillerin lal olduğu, kulakların tıkandığı, gözlerin kapatıldığı zamanlar hiç eksik olmadı bu yüzyıl boyunca. Ama hiçbir şeyin gücü yetmedi, bir ulusun acısını dindirmeye, soykırımla çoraklaştırılmış bir coğrafyanın kaderini değiştirmeye.
İşte, bugün vicdanlarda bir kez daha mahkum ediliyor, bir kez daha lanetleniyor, bir ulusun maruz bırakıldığı o acımasız yıkım ve kırım.

Bu acı hepimizin acısıdır !
20.yüz yıl , İnsanoğlu'nun soykırımlara tanık oldukları en karanlık dönemlerdir.

TMLGB'den 24 Nisan açıklaması!
"Tükenmeyen Gücümüz Partimizdir Öncümüz!
Türk, Kürt ulusları ve azınlık milliyetlerden, çeşitli mezhep ve inançlardan; ezilen cins ve kimliklerden işçi sınıfının, emekçi yığınların, köylülerin, halk gençliğinin; karanlığa mahkum edilmek istenen ve aşağılan, yok sayılan, hor görülen yığınların kızıl sancağı partimiz 42 yaşında.

Ekonomik gelişme Güney Kürdistan
Günümüzün alternatifsiz global kapitalizm koşullarında ülkeler arasındaki gelişmişlik farklarını ve bu farkları yaratan dinamikleri belirleyen şey nedir?

UKRAYNA’DA YAŞANAN İKTİDAR KRİZİ VE KIRIM ÖZERK BÖLGESİ’NİN RUSYA TARAFINDAN İŞGALİ BİZLERE NE ANLATIYOR!
Emperyalist güçler arasındaki rekabet ve hakimiyet dalaşı, bir asırı aşkın bir zamandır devam etmektedir.Yaşadığımız yüzyıl, katliam, zulüm ve sürgün yüzyılı olmuştur. Birinci Dünya Savaşı’nda otuz milyona yakın insan katledilmiştir. Başta kadınlar ve çoçuklar üzere, milyonlarca insan yerinden yurdundan edilmiş, zoraki göçe ve sürgüne maruz kalmıştır. Bu insanların mallarına, mülklerine büyük bir açgözlülükle el konulmuş, hakları gasp edilmiştir.

Her Yerde Fişleniyoruz!
Ülkemizdeki kurumların tümünde, yani hükümet, belediye ve kamu kuruluşlarının hepsinde Aleviler, Kürtler, Ermeniler, Süryaniler, diğer tüm farklı inançsal, etnik kimlikler ve farklı tercihlere sahip kesimler fişleniyor, baskı altına alınıyor ve asimilasyona tabi tutuluyor.

AVM,ler diğerleri ve kent haklari …[*]
“Ben buyum dersin arkadaş Ceketim sol omzumda.”[1]
“Kayseri’de bir otelde kalıyordum, civarda yapacak ne var diye sorunca ‘AVM’ye gidin’ dediler. Böyle olması doğal, insanların eline kredi kartını veriyorsun, başka bir hobisi yok. Çocukları evde patırtı kopartıyor. Ne yapacak? Tiyatroya değil AVM’ye gidecek tabii.”
Ya da,

SEVAN’IN tashih ettigi yanlislar manzumesi[1]
“Bir tek kişiye yapılan haksızlık, bütün topluluğa yöneltilmiş bir tehdittir.”[2]
Kelimenin geniş ve dar anlamında Sevan soykırım mağdurudur.
Kolay mı? 1915 soykırımından kurtulanlardan Sevan, “arazisinde kaçak yapı inşa ettiği gerekçesi”yle(!), 2015’e yani 100’e bir kala enterne edilen bir Ermeni’dir…
Bundan ötürü, Max Weber’in tanımıyla “fiziki şiddet tekelini” elinde tutan devletin mağduru olan ve demir parmaklıklar ardına kapatılan Sevan ile -kimi görüşlerine ve davranışlarına kesinlikle katılmasam da- dayanışma içindeyim…[3]