TKP-ML Merkez Komite: Katledilişinin 49. Yıldönümünde İbrahim Kaypakkaya’yı Anıyoruz!

GÖZBEBEĞİNDİ PARTİN, GÖZBEBEĞİMİZDİR PARTİMİZ!
Partimizin kurucu önderi İbrahim Kaypakkaya yoldaşın Amed zindanında katledilmesinin 49. yıldönümündeyiz. Kurucusu olduğu ve gözbebeği olan partisinin; gözbebeğimiz, ilham ve güç kaynağımız partimizin 50. savaş ve mücadele yılında komünist önder İbrahim Kaypakkaya’yı bir kez daha anıyoruz. Onun, Demokratik Halk Devrimi ve komünizm mücadelesi idealine bağlılığımızı ve mücadele kararlılığımızı yineliyoruz.
Komünist önder İbrahim Kaypakkaya’yı ortaya çıkaran koşullar, o dönem uluslararası ve ulusal çapta yaşanan gelişmelerden ve sınıf mücadelelerinden bağımsız değildir. Çin’de Başkan Mao önderliğinde gerçekleştirilen Büyük Proleter Kültür Devrimi’nin revizyonist ve burjuva karargahları bombalama çağrısının dünyayı sardığı; coğrafyamızda başta işçi sınıfı olmak üzere köylülüğün ve gençliğin mücadelesinin yükseldiği tarihsel kesitte, İbrahim Kaypakkaya bu yükselişe komünist yanıt olmuştur.
Kaypakkaya’nın Türkiye Devrimci Hareketi içinde 1971 silahlı devrimci çıkışının komünist yüzünü oluşturması, onu “özel” kılan nedenlerden biridir. Onun “özel” olmasının anlamı kitlelerin mücadelesi içinde yer alıp, “pratikte devrimci olma ilkesine” sıkı sıkıya bağlı olmasından gelmektedir. İbrahim Kaypakkaya, kitle mücadelesi içinde yer alıp, onlardan öğrendikçe, MLM bilimini devrimci bir eylem kılavuzu olarak kullanıp teorisini oluşturmuştur. Bu nedenledir ki, aradan yarım asır geçmesine rağmen tezleri geçerliğini korumakta, görüşleri halen çeşitli ulus ve milliyetlerden, inançlardan işçi sınıfı ve halkımızın, kadınların ve gençlerin elinde bir silah olarak parıldamaya devam etmektedir.
Sınıf düşmanlarımız tam da bu nedenle ondan hala korkuyorlar. Anadolu’da ıssız bir köy mezarlığında bulunan mezarı başında, jandarma karakolu halka zulmetmeye devam ediyor. Onun resminden korkuyorlar. Kasketli resminin bulunduğu flamalara azgınca saldırıyor, onu anmayı bir suç olarak tanımlıyorlar. Çünkü Kaypakkaya’da uzlaşabilecek bir şey bulamıyorlar. Çünkü Kaypakkaya, aradan geçen 49. yıla rağmen sınıf düşmanlarımız için “ihtilalci komünizmin coğrafyamızdaki temsilcisi olmayı” sürdürüyor. Kemalizm’in sınıfsal özünü ve karşı devrimci gerçekliğini net olarak tanımlayışıyla, Kürt ulusunun bir ulus olduğunu ve Özgürce Ayrılma Hakkı’nı savunmasıyla Türk hakim sınıflarını korkutmaya devam ediyor.
İbrahim Kaypakkaya’nın katledilmesinin ardından geçen 49 yılda ve partimizin kuruluşunun 50. yıldönümünde, sınıf düşmanlarımızla mücadelede sayısız yenilgi tattık ve sayısız zafer kazandık. Tereddütte yer bırakmadan rahatlıkla söyleyebiliriz ki; coğrafyamızda İbrahim Kaypakkaya önderliğinde sınırlı sayıda kadro tarafından “herkesin gözü önünde yükseklere çekilen bayrak” asla yere düşürülmedi. Somut koşulların somut tahliline bağlı olarak dalgalandırılmaya devam ediyor. Bu bayrak Halkların Birleşik Devrim Hareketi ve Kadınların Birleşik Devrim Hareketi’nde, Rojava Devrimi’nin gerçekleştirilmesi ve savunulmasında; coğrafyamızda işçi sınıfının, köylülüğün, kadın ve LGBTİ+’ların, gençliğin mücadelesi içinde, hapishanelerde dalgalanmaya devam ediyor.
İbrahim Kaypakkaya yoldaşın katledilişinin üzerinden 49 yıl geçmiş olmasına rağmen, onun halen “yaşadığı” ve yanıbaşımızda olduğu açıktır. Nitekim partimiz, gerçekleştirdiği 1. Kongresiyle bir kez daha İbrahim Kaypakkaya’nın ileri sürdüğü tezlerin bilimselliğini teyit etmiş durumdadır. 1. Kongremiz bununla yetinmemiş, Kaypakkaya yoldaşın “programatik görüşlerini” bir program haline getirerek önemli bir adım atmıştır.
1. Kongremiz bölgemizdeki sınıf mücadelesinin günümüzde aldığı biçimleri analiz etmiş, geleceğe dair hedef ve görevlerini net bir şekilde tanımlamıştır. Ezilen ulus ve inançlar üzerinde baskı ve katliamlara, ataerkil sistemin kadınlar ve LGBTİ+lar üzerinde sömürü ve baskısına, kapitalist sistemin doğa ve çevre katliamına karşı mücadeleyi anın devrimci görevleri olarak belirlemiştir.
Aynı zamanda Komünist Kadınlar Birliği’nin kuruluşu ilan etmiş, ataerkil sistem ve kadın ve LGBTİ+ mücadelesinde eksikliklerini görmüş, tarihsel önemde adımlar atmıştır. Kongremizde karar altına alınan “Halk savaşında derinleş, gerillada uzmanlaş” şiarıyla örgütlenen TİKKO Konferansı ve Avrupa Konferansı’yla, günün devrimci görevlerini başarmak ve geleceği kazanmak için ideolojik derinleşme, siyasette ve MLM biliminde yetkinleşmenin pratik adımları atmış durumdadır.
Önder yoldaşın katledilmesinden 49 yıl sonra, bugün, coğrafyamız halklar için tam bir cehenneme dönüştürülmüş durumdadır. Türkiye halkı, cumhuriyet tarihinin en ağır ekonomik kriziyle karşı karşıya bırakılmıştır. Kitleler büyük bir yoksullaşma, açlık ve sefalet tehlikesiyle karşı karşıyadır. Milyonlarca insan işsizdir. Kadınlar ve LGBTİ+’lar katledilmeye devam etmektedir. Halk gençliğine geleceksizlik dayatılmış durumdadır. Kürt ulusuna yönelik saldırılar sınır içinde ve dışında tüm hızıyla sürdürülmektedir. Aleviler başta olmak üzere ezilen inançlar üzerindeki baskı sürmektedir. Ancak tüm bu saldırılara rağmen her alandaki direniş de sokağı terk etmemekte, öfke birikmektedir. 2022’nin ilk aylarından bugüne işçi sınıfının gerçekleştirmiş olduğu eylemler bu öfkenin ve yeni bir fırtınanın habercisidir.
Katledilişinin 49. yıldönümünde İbrahim Kaypakkaya yoldaşı bir kez daha anıyor, onun “Selam Eder, Gözlerinizden Hararetle Öperim… Daha sıkı, daha sağlam, daha kararlı bir savaş dilerim. Hoşçakalın” dileğine uygun olarak; daha sıkı, daha sağlam ve daha kararlı bir savaş yürütme yolunda yakına ve ileriye doğru adımlar atmayı sürdürüyoruz ve sürdüreceğiz.
Katledilişinin 49. Yılında İbrahim Kaypakkaya Ölümsüzdür!
50. Yılın Deneyim ve Birikimiyle Kazanacağız!
Yaşasın Partimiz TKP-ML, Halk Ordumuz TİKKO, Kadın Örgütümüz KKB, Gençlik Örgütümüz TMLGB!
Yaşasın Marksizm Leninizm Maoizm!
TKP-ML Merkez Komite 16 Mayıs 2022
Son Haberler
Sayfalar

Savaş Şiddet Üzerine Ekonomi-Politik ve Antropolojik Notlar
“Yoksulların zenginlere karşı verdiği savaşa terörizm,
zenginlerin yoksullara uyguladığı terörizme de savaş denir.”[2]
İtiraf etmek gerekir ki, savaş hakkında konuşmak, kolay bir iş değil.
Bunun nedeni, insanın savaş konusunda, “alternatif” de olsa bir ders bağlamında konuşabilmesini sağlayacak nesnellik ve uzaklık duygusunu deneyimleyebilmenin zorluğu.

KIMSENIN KUŞKUSU OLMASIN; ONLARI MUTLAKA YENECEĞIZ![1]
“Belki de asıl ustalık budur;
her zaman acemi olmayı bilmek.”[2]
Yedi düvel dört iklimden hoş geldiniz…
Dersim’den, Diyarbekir’den, Antakya’dan, Çorum’dan, Sivas’dan, Samsun’dan, Ardahan’dan, İzmir’den, Adana’dan, Antep’den yani “Nuh’a beşikler veren” kadim Anadolu’nun dört bir yanından buraya gelen yoksullar, işçiler, Kürtler, Araplar, Ermeniler, Çerkezler, Lazlar, Aleviler, kadınlar, gençler, çocuklar yani ötekileştirilen mağdurlar, madunlar, ezilenler, sefa getirdiniz…

NEDEN KAYPAKKAYA
“Kemalist diktatörlük, Türk şovenizmini körüklemeye girişti! Tarihi yeni baştan kaleme alarak, bütün milletlerin Türk’lerden türediği şeklinde ırkçı ve faşist teoriyi piyasaya sürdü. Diğer azınlık milliyetlerin tarihini, kitaplardan tamamen sildi. Bütün dillerin Türkçeden doğduğu şeklindeki “Güneş Dil Teorisi” safsatasını yaydı. “Bir Türk dünyaya bedeldir!”, “Ne mutlu Türk’üm diyene!” cinsinden şovenist sloganları ülkenin her köşesine, okullara, dairelere, her yere yaydı.

KÜRTLER TARIH YAZIYOR!
KÜRTLER TARİH YAZIYOR!
Kürdistan halkı kendi tarihini kendisi yazıyor.
Kürdistan Ulusal Özgürlükçü Hareketi, kendi öz gücüyle T.C. devletine her alanda darbe vurarak ilerlemeye devam ediyor. Kürdistan Özgürlükçü Hareketi Artık gerilla savaşı dönemini aşmış, stratejik denge savaş sürecini yakalamıştır.
Türkiye Devrimci Hareketi tarafından Batı’da ikinci bir cephe açılamadığından dolayı Kürt Özgürlük Hareketi stratejik denge aşamasına ağır bedeller ödeyerek mücadelesini sürdürmektedir.

NEWROZ ATEŞİ!
Zalimin zulmüne başkaldırının günüdür Newroz. Ortadoğu halklarının zafer ve özgürlük ateşini yaktıkları gün. Modern Dehak’lara karşı mücadelenin boyutlandığı, halkların emperyalizme ve işbirlikçilerine karşı savaşlarınıyükselttikleri gün.
İntifalara, serhıldanlara esin kaynağı olan Newroz ateşi binlerce yıl önce yakıldı. Zalim Dehak’ın sarayından yükselen Newroz ateşi, o günden bu yana her 21 Mart’ta daha da bir gür yanıyor.

"EYLÜL KOKUSU" VE ADIL OKAY
Kaç Kişi Kaldık?" sorusu ile postmodernizmden malûl "yenik ruh hâline", "Hayır" diyen Adil Okay, yaşadığı tarihin umutlarını bizimle paylaşırken, Can Baba'nın yolunda, İbni Haldun'un uyarısını unutmamacasına ilerliyor...
Okay'ın "uzun yürüyüşü"nde "düş kırıklıkları", "yenilgi", "aşk", "sürgün" ve "yitirilenler"; ya da başkaldıran insana ait her şey var! Ama yılgınlık, vazgeçiş, tövbe yok... İnsan(lık)tan umudunu kesememiş Okay; bunun için de heybesinde dizeleri ile hâlâ yollarda...

AYDIN(LAR) VE AYDINIMSI(LAR)[*]
“Alev, başka şeyleri aydınlattığı
kadar aydınlatmaz kendini.”[1]
Dört yanın “aydınımsı(lar)” diye ifade edilebilecek bir yabancılaşma/ deformasyon tarafından kuşatıldığı kesitte, Demba Moussa Dembélé’nin, ‘Samir Amin: Ezilen Hakların Sömürülen Sınıfların Organik Aydınları’[2] başlıklı yapıtı, “dünya aydın bakışı”nın yanıtı gibidir sanki…

KAYPAKKAYA'YI ANLAMAK
ŞOVEN GERİCİLİK DALGASINA KARŞI KAYPAKKAYA'YI ANLAMAK VE ANLATMAK[1]
"Çocukluk saflığını kaybetmeyen
insana büyük insan denir."[2]
I) İbrahim Kaypakkaya'dan söz etmek; Onu anlamak ve anlatmak kolay bir şey değil; hatta çok zor; öncelikle bunun altını çizerek başlayayım konuşmama...
Önce bir soru: İbrahim Kaypakkaya öldü mü? İçinizde buna "Evet" diyen var mı? Olduğunu zannetmiyorum; ama varsa ne yazık...

“YÜZYILLIK YALNIZLIK”I YIKAN GERILLALAR: FARC-EP -3
Kolombiya’da Gerilla Örgütleri: ELN, ELP ve M-19

“YÜZYILLIK YALNIZLIK”I YIKAN GERILLALAR: FARC-EP* -1
“Ya bedel ödeyerek özgürlüğü fethedeceksin,ya da onsuz yaşamaya razı olacaksın” Jose Marti