TKP-ML OPK: Filistin Halkı Yalnız Değildir!
Direnen Filistin Halkının Yanındayız!
Emperyalistler arası çelişkilerin keskinleşmesi ve güç mücadelesiyle birlikte Ortadoğu’da bölge gericilikleriyle olan ilişkilerin yeniden düzenlenmesi beraberinde Siyonist İsrail devletinin bir kez daha Filistin halkına saldırmasını gündeme getirdi. İsrail’in Filistin halkına yönelik işgal, ilhak ve katliam politikası sürüyor.
Son olarak işgal altındaki Doğu Kudüs’ün Şeyh Cerrah Mahallesi’nde yaşayan Filistinliler, Siyonist rejimin işgal ve zorunlu göç tehdide maruz bırakıldı. Direnen Filistinliler saldırı, gözaltı ve tutuklamayla karşılaştı. Filistin halkının bu haklı ve meşru mücadelesi karşısında İsrail işgal güçleri, Gazze Şeridi’ne hava saldırısı başlattı ve saldırı sonucunda 9’u çocuk 24 Filistinli katledildi.
Siyonist İsrail rejimin Filistinlilere yönelik bu saldırgan tutumu, ABD ve AB emperyalistleri tarafından desteklendi. Arap Birliği ise İsrail’i sadece “hedef gözetmeden saldırdığı” için kınamakla yetindi. İsrail’le birlikte ABD’nin bölgedeki en sadık uşağı olan, faşist TC ise saldırganlığı “şiddetle kınadı”ğını ilan etti!
Partimiz Filistin halkının emperyalizme İsrail Siyonizmine, onun işgal ve ilhak saldırılarına karşı haklı ve meşru mücadelesinin yanındadır. Son saldırılarına bahane edilen Şeyh Cerrah Filistin’dir, Filistinlilerindir.
Bununla birlikte faşist TC’nin İsrail’i kınayan ve Filistin halkının yanında olduğunu ifade eden açıklamaları ikiyüzlülüktür. Faşist TC devleti, Siyonist İsrail’i en son kınayacak devletlerden biridir. Çünkü TC, bir yandan İsrail devletiyle ticari ilişkilerini geliştirirken, diğer yandan ise Filistin toprağı Kudüs’ü, İsrail’le yapılan uluslararası antlaşmalarda “İsrail’in başkenti” olarak kabul etmektedir.
Siyonist İsrail rejiminin Filistin topraklarını işgal ve ilhak ettiği gibi faşist TC devleti de Afrin’i, El Bab’ı, Gire Spi-Serekaniye’yi işgal etmiştir. Faşist TC bu bölgelerde gerek kendi güçleri ve gerekse de DAİŞ artığı çetelerle katliamlar gerçekleştirmiştir ve ilhak adımları atmaktadır. Yine benzer bir durum Irak Kürdistanı’nda yaşanmaktadır. Faşist TC, Kürt Ulusal Özgürlük Hareketi’ne yönelik kapsamlı bir saldırı içindedir. Bölgeyi işgal ve uzun vadede ilhak etmeyi amaçlamaktadır.
Siyonist İsrail rejimi ile faşist TC devleti deyim yerindeyse madalyonun iki yüzü gibidir. Emperyalizme uşaklıkta ve bölge halklarına yönelik saldırganlıkta ABD ve AB emperyalistlerinin sadık uşaklarıdırlar. Bu nedenle TC’nin İsrail’i kınaması sahtedir, ikiyüzlüdür.
Filistin halkı, uzun yıllara dayalı direniş ve mücadelesini sürdürüyor. Filistin Ulusal Kurtuluş Hareketi önderliğinin teslimiyetçi ve uzlaşmacı çizgisiyle birlikte, önemli mevziler kaybetmiş olsa da, kendi topraklarında mülteci konumuna düşürülmüş bulunsa da, kendisine dayatılan teslimiyet ve onursuzluğu kabul etmiyor.
Filistin halkının emperyalizme ve siyonizme, işgalciliğe, katliam saldırılarına karşı direnişi meşrudur ve sahiplenilmelidir.
Yaşasın Filistin Halkının Onurlu Direnişi!
Yaşasın Özgürce Ayrılma Hakkı!
Kahrolsun İsrail Siyonizmi, Emperyalizm ve Her Türden Gericilik!
TKP-ML Ortadoğu Parti Komitesi
11 Mayıs 2021
Son Haberler
“Ateş Hırsızları”nın Felsefesi, Filozofları[*]
hiçbir şey sonal,
mutlak, kutsal değildir.”[1]
Felsefe “Öldü” mü? Öncelikle belirtmeliyim ki, böyle düşünen insanlar olsa da, yaşam devam ettiği sürece felsefe nihayete ermez; onu “gereksiz” bir şeymiş gibi sunmaya kalkışanlar ise yanılıyor!
Felsefeye yabancılaşan bir çürüme/ çöküş labirentindeysek de; o, insan(lık)ın aptallaştırılmaması için vardır.
Marks'ın Hatalı Olmasını Ne Kadar İsterdik
Proletaryalarla sohbet.
Ah... ah... kaçımız ama kaçımız marks'ın hatalı olmasını istemezdik ki.
Hemi de kaçımız.
Heledeki sömürgecilik sosyo ekonomik yapıyı değiştirmez derken.
Heledeki yıllardır da sömürgeciliğin değiştirdiği sosyo ekonomik yapıda politika yaptığımızı da kabullenmişken.
Kaçımız ve kaçımız marks'ın hatalı olmasını istemezdik ki.
Belki de... sadece bu konularda da değil.
Başka konularda da marks'ın hatalı olmasını isterdik.
Bir Devrim Yapmalıyız!
Emperyalist dünya sistemi tam bir kaos içinde. Dünyaya egemenler ama dünyayı yönetemiyorlar. Soygun, sömürü ve savaş düzenleri her yönde çatırdamaya başaldı. Bir türlü azami karlarını istedikleri düzeye çıkaramıyorlar. Emperyalist sistem SOS veriyor. Ücretli kölelik üzerine kurulu aşırı kar ve aşırı üretim sistemi yürümüyor. Dünyanın toplam GSYH 105 Trilyon dolar iken, toplam borçları 310 trilyon doları geçmiş durumdadır. Bir taraftan devasa sermaye büyüklüğü, bir taraftan ise, muzzam bir yoksullaşma, yoksunlaştırma ve çürüme at başı gidiyor.
T.C.nin 100 Yıllık Tarihi ve Faşizme Karşı Sınıf Mücadelesi
Giriş:
Komünist Parti Manifestosu’nun giriş cümlesi “bugüne kadarki tüm toplum tarihi sınıf mücadelesi tarihidir” diye başlar. Bu belirleme o güne kadarki -ve elbette sonrası için de- tüm toplumların nasıl bir evrim izlediklerini gayet net ve anlaşılır bir şekilde özetlemektedir.
İyi Yahudiler de Var!
"1980'de başka bir operasyonda yakalanıp hapishaneye gittiğimde Yuda amcayla tanıştım. Satranç oynamayı bana o öğretti. Kültürlü bir insandı. Müthiş bir kitap okuma tutkusu vardı. Haftada mutlaka bir kitap okurdu. Şeker hastası olduğu için her yemeği yiyemezdi. Ona elimizden geldiğince yiyebileceği yemekler yapmaya çalışırdık"
Türk Devletinin Kuruluşundan Günümüze Ulus ve Azınlıklara Uyguladığı Baskı
Ülkemizde var olan ve yaşanan ulusal ve azınlıklar sorunun temelinde gerçekleşmemiş olan demokratik halk devrimi yatmaktadır. Demokratik halk devrimi gerçekleşmeden temel hak ve özgürlükler sorunun önemli parçası olan ulus ve azınlıklar sorunu asla çözüme kavuşamaz.
Emperyalizme Boyun Eğme ve Yarı-Sömürgeliği Kabul Etme Antlaşması Lozan
Kasım 1922’de başlayan ve Temmuz 1923'te sona eren Lozan Konferansı'nda emperyalist devletlerle Türk Devleti arasında yapılan görüşme de çizilen sınırlarla Türk Devletinin kuruluşuna onay verildi. Konferans belgelerinde Sovyetler Birliği'nin de katıldığı geçse de Sovyetler Birliği Boğazlar Meselesi dışındaki görüşmelere katmamıştır. Görüşmelere 1. Emperyalist Paylaşım Savaşının galipleri İngiltere, Fransa, Yugoslavya, İtalya, Romanya ve Yunanistan katılmıştır. Görüşmede belirleyici konumda İngiltere ve Fransa olduğunun altı çizilmelidir.
TC’nin Kuruluş İdeolojisi Kemalist Faşizm ve Günümüzdeki Varyantı
Ülkemizde sorun ve çelişkiler çözülmediği gibi mevcut durum giderek daha çetrefilli bir döneme girmiş durumdadır. Bunun sonucu işçi sınıfı ve emekçi yığınların sömürüsü had safhaya varmıştır. Yoksullaşma en üst düzeye çıkmıştır. Ülkenin girdiği sarmal durumun bedeli tamamen emekçi sınıflara yüklenmiştir. Elbette ki yoksulluk ve işsizlik her zaman var olmuştur. Sınıf çelişkileri, sömürü, baskı ve diktatörlük dönemleri her zaman yaşanmıştır. Bundan sonra da sınıf çelişkileri var olduğu müddetçe baskı mekanizması varlığını devam ettirecektir. Lakin günümüzdeki mertebeye çıkmamıştır.
Türkiye Cumhuriyeti’nin Kuruluşunda İzmir İktisat Kongresi, ya da Emperyalizme Bağımlılığın Belgesi
Osmanlı iktisat tarihinde önemli bir yer tutan kapitülasyonlar ilk olarak 1352 yılında Cenevizlilerle olan ticareti artırmak maksadı ile verilmiştir. İlerleyen yıllarda ise ticaret yollarında yaşanan değişiklikler ve dünya ticaretinin yeni rotalar edinmesi sonucunda başka bazı ülkeler de kapitülasyonlar yani ticaret yaparken kimi ayrıcalıklar edinme hakkı elde etmişlerdir.
Yüzyıldır Tarihin Dışında Bir Rejim: TC!
Türk devletinin kuruluşunun yüzüncü yılında, Türk devletinin kuruluşu ve adına “Milli Mücadele” ya da “Kurtuluş Savaşı” denilen süreci ve bu sürece önderlik eden sınıfları kısaca ifade etmek, Türk devletinin hangi temeller üzerinden yükseldiğini ve sınıfsal niteliğini tanımlamak açısından önemlidir.
TC'nin Yüzyıllık Tarihinde İşçi Sınıfı ve Mücadelesi
Giriş:
İşçi sınıfının tarihi kapitalist sistemin gelişmesinden ve burjuvaziden ayrı ele alınamaz. Burjuvazinin ortaya çıktığı yerde işçi sınıfı da vardır. Ve bir çelişmenin iki yanı olan işçi sınıfı ve burjuvazi, birlikte var olurlar. Bu iki zıt kutup hem birbiriyle mücadele ederler ve hem de biri olmadan diğeri olmaz. Bu iki toplumsal sınıfı yaratan kapitalist sistem olmuştur.