Pazartesi Mart 17, 2025

Yahudi Partizanlar Topluluğu ve IŞİD

Kutsal caniler diyorlardı onlara. Kardeşlik Derneği diyorlardı. O’nlar için “Yahudi Partizanlar Topluluğu” diyorlardı.

Bilmem bu ‘topluluk’ terimi tanıdık geldi mi size. Hani Başbakan Davutoğlu IŞİD için “öfke topluluğu” demişti ya. İşte o Yahudi Partizanlar Topluluğu, bu gün ki IŞİD’in ta kendisidir. IŞİD’i iki bin yıl öncesine götürmekle ne Yahudiler hedefe alınıyor ne de radikal İslam’ın kanlı yüzü temize çıkarılmaya çalışılıyor. Döneminde bu topluluk da sözde İsrail için Yahudileri ve diğer din ve inançları hedef alıyordu, günümüzde IŞİD’de sözde İslam için Müslümanlar ve diğer din ve inançları hedef alıyor.

Ne ilginçtir ki dönemin canilerinin yol ve yöntemleriyle günümüz canilerinin yol ve yöntemleri, ele geçirmeye çalıştığı coğrafi bölgeler bire bir aynı. Neresi mi? Tabi ki ‘Vaat edilen ülke’, Tanrının ülkesi! Kimin için mi? Tabi ki ‘seçkin ulus’ İsrail için.

Denilir ki, “Yahudi Partizanlar Topluluğu Hermon Tepesi’nden Ölü Deniz’e kadar herkese dehşet salıyor, hatta daha güneye, Idumea çölüne dek iniyorlardı. Ellerinde demir kancalar, urganlar ve bıçaklar, dolaşıyorlar: “kâfirlere haraç vermeyin”, diye bağırıp duruyorlardı; “tek bir efendimiz var bizim, o da Adonay!” diyerek; “Kutsal yasaya karşı gelen herkesi, Tanrının düşmanlarıyla konuşup gülüşenleri veya çalışanları öldürün, vurun kırın, öldürün. Açın yolu, açın ki Mesih geçebilsin! Temizleyin dünyayı, caddeler hazır olsun, Mesih geliyor! ve güpegündüz köylere, şehirlere dalıyorlar. Kimseye sorgu sual etmeden Yahudiler dâhil kafalarını kesiyorlardı. Tıpkı bugün IŞİD’in yaptığı gibi. Döneminde Yahudilik adına Yahudilerin ve diğer dinlerin kafalarını kesenler, bugün İslamiyet adına Müslüman ve diğer din üyelerinin kafalarını kesiyor.

Öyle ya, Kutsal kitap, kutsal yazılar böyle diyordu! “ Cerizim Dağı eteğinde meşe ağaçlarının altında görünmüştü Tanrı. Hz. İbrahim’e dağları, ovaları, bir uçtan bir uca, Hebron Dağ’ından Idumea’ya ve Midye ülkesine dek göstermiş ve demişti: ‘İşte vaat edilen ülke, süt ve bal akan ülke. Size söz vermiştim, bu ülkeyi size vermiştim diye. İşte sizindir!’

Dünya’nın her ülkesinden cani transferleriyle kan döken bu terör örgütü bir türlü durdurulamıyor. Vaat edilen ülkenin kapsamı içerisinde bugün ki İsrail’in olduğu ve hâkimiyetindeki bölgeler ile Midye (Midya – Mudyâni - Midyani – Midian – Medya – Med), yani Kürdistan var. Midye olarak geçen bölge Kürdistan’ın ta kendisidir. Kuran-ı Kerim Hûd süresi 84. ayette aynen şöyle geçer: “Ve Medyen halkına da kardeşleri Şuayb’i peygamber olarak gönderdik “… Bugün Şuayp şehri Urfa Harran sınırları içerisinde hala ayaktadır. Ayrıca kitap (Tevrat) ehli Hz. Musa aynı zamanda Hz. Şuayb’in de damadıdır.

IŞİD, İslam örtüsü altında dönemin Yahudi Partizanlar Topluluğunun, yani Kutsal Caniler’in günümüz versiyonudur. Stratejik Derinlik kitabının yazarı Davutoğlu eğer -neredeyse dünyanın her ülkesinden militan örgütleyen bu terör örgütüne- IŞİD için “öfke topluluğu” diyorsa, orada durup derinlemesine düşünmek gerek.

IŞİD İsrail’e bağlı bir terör örgütüdür. Bakmayın ABD’nin IŞİD için sahte acil eylem planı zırvalamalarına. Bu canileri durduracak tek güç göründüğü kadarıyla özgür Kürt gücüdür. Bunun için de Kürt halkının tüm parçalarda hesapsız ve çıkarsız bir şekilde, hiçbir şeyi bahane etmeden tüm sorunlarını çözüp birleşmesi gerekiyor. Şüphesiz ki birliğe gelmeyen Kürt gücü doğal olarak taraf olacaktır. Adeta Filistinleştirilmek istenen Kobanê’den de anlaşılıyor ki şayet IŞİD durdurulamazsa bugün Rojava ve Başûr’a saldıran bu terör örgütü, hedefine yarın, Urfa üzerinden Bakûr’u ve daha sonra da Rojhılat’ı koyabilecektir.

Ya ulusal birlik ile onurlu bir şekilde ülke savunması ve özgür Kürdistan, ya da İsrail bağımlısı olarak onursuz bir yaşam!

 

88224

Mehmet Serhat Polatsoy

Özellikle Kürt Ulusal Hareketi üzerine ve kürtlerin sorunları üzerine makaleler yazmakta olan yazarımız 2011 sonlarından beri yazılarıyla sitemizde yer almaktadır.

serhatpolatsoy@kaypakkaya-partizan.net(hazırlanıyor)

Son Haberler

Sayfalar

Mehmet Serhat Polatsoy

Erdoğan ‘Osmanlı’da oyun bitmez’in son oyuncusudur.(Fuat Kav)

Anadolu ve Mezopotamya halkların dilinden düşmeyen bir söz var: "Osmanlı'da oyun bitmez." Bir atasözü haline gelen ve çok yaygın bir biçimde kullanılan bu söz ayak oyunlarını, entrikayı, üçkağıtçılığı, hileyi, kurnazlığı, kandırma ve yalanı anlatır.

Diyarbakır da HDP il binası kuşatma altında...Dursun Ali Küçük

Türk kirli savaşına ve algı operasyonuna kurban edilen analar üzerinde yapılan duygu sömürüsü..
Diyarbakır da HDP il binası kuşatma altında...
Cumartesi anaları olunca hep joplanır, oysa bunlar on yıllardır kayıp çocuklarını arıyor..
Polisi her zaman bu annelere saldırıyor..
Türk medyası Diyarbakır HDP il binası önünde polis eşliğinde toplanan bazı aileleri ise hep gündem yapıyor..
Bu gündeme Kürtlerden eşlik eden ve Türk algı operasyonuna katılan tipler var..
Bu analar kullanılıyor.. Bu çok açıktır. çeşitli şaibeler var, sanırım kanıtlanır..

Aydınlık yazarı utanmak gibi devrimci bir duyguya sahip midir?-1,2,3,4,5,6/6

 

Aydınlık dergisinin (aydınlık.com.tr) "Garbis Altınoğlu grubu ve İbrahim Kaypakkaya’nın TKP-ML-TİKKO’su" başlıklı yazısına ilişkin kaleme alınan polemiği güncelliğinden dolayı yayımlıyoruz. Makale 6 bölüm halinde yayımlanacaktır.

Yazarın Notu: Yazıya girmeden önce şunu açıkça belirtmek istiyoruz: Aşağıda yazılan bütün görüşler yazarını bağlayan şahsi görüşlerdir. Bu yazıda yazan her şey aksi belirtilmedikçe yazarının şahsi görüşüdür.

Bir Değersizlik Sistemi Olarak Kapitalizm Ve Kriz-2

Günümüz Krizin Göstergeleri

Mustafa Kemal ile size selam veren kötü biridir, sömürgecidir, soykırımcıdır. Ali Küçük

İmamoğlu tam sömürge mantığı ve uygulamalarına uygun Mustafa kemal'i Diyarbakır'a getirdi.
Kürdistan ve Kürt halkına saygısızlığın danışkasıdır bu!
Ama sömürgeci adamlarımız bu ya..
Erdoğan'da zamanında Diyarbakıra gelirken Kürtler demişti.
Şimdi her parçada Kürtlere düşman...
İmamoğlu bari bunu açık yapıyor.
Mustafa Kemal resmini belirtildiğine göre HDP ziyaretinde HDP lilere hediye ediyor..
Mandela kendisine verilen Atatürk ödülünü kabul etmemişti. Kürt ve öteki halkların soykırımcısı olan Mustafa Kemal ödülünü almadı..

Huzursuzum

Birine çamur atmadan önce düşün ve sakın unutma; ilk önce senin ellerin kirlenecek.” Tolstoy

Bu açıdan baktığımızda birine güzel bir şey attığımızda da ilkin bize bulaşacaktır. Ancak bugünlerde hiçte güzellikten bahsedecek durumda değiliz. Herkesin elinde bıçak, silah, kayyum, darbe, kan, kıyım.

Bir Değersizlik Sistemi Olarak Kapitalizm Ve Kriz-1

Giriş:

Bu günlerde uluslar arası emperyalist sermaye çevrelerinde, borsaların düşüşünde, faiz indirimlerinden, ekonomik durgunluk (resesyon) ve krizlerden sıkça söz ediliyor. Türkiye bir yılı aşkındır ekonomik kriz içinde. Kapitalizmin krizi şimdi uluslar arası boyut almak üzere. Bu nedenle de burjuvazi önlemler almaya başlıyor.

Kriz sermaye çevrelerini ürkütmesine karşın, krizin esas ağır faturasını elbette işçi sınıfı ve emekçiler ödeyecektir. Ama bilinmelidir ki, bu krizi işçiler çıkarmıyor, burjuva ekonomisinin üretim biçimi çıkarıyor.

HDP Bizi Dinlemiyorsa Bari Öcalan’ı Dinlesin – Öcalan ve Gandi (Devrim’i Korkaklar Yapar) Demir Küçükaydın

7 Haziran seçimlerinden beri bir savunma dönemine girildiği, bunun için döneme uygun örgüt ve mücadele biçimleri bulmak, önermek ve uygulamak gerektiği üzerine kafa patlatıyor, öneriler yapıyoruz.

Örneğin Programatik ve stratejik düzeyde, Kürt Sorunu’nu değil, Türk sorununu çözmeye yönelik, Kürtlere statü değil, Türklüğün statüsünün yok edilmesi şeklinde özetlenebilecek, yani ulusun dil, din, tarihle tanımlanmaya karşı tanımlanmasından söz ediyoruz.

Şu ana kadar bir tek Allah’ın kulu çıkıp “bu program yanlıştır” bile demedi.

Susarak, yok sayarak eleştiriyorlar.

TKP-ML MK SB:Kayyumla Gelen Direnişle Gider! Faşizmi Ezeceğiz, Direnişi Büyüteceğiz!

Faşist TC devleti 19 Ağustos’ta Türkiye Kürdistanı’nda Amed, Van ve Mardin Büyükşehir Belediyelerine kayyum atayarak, seçilmiş belediye başkanları görevden uzaklaştırdı ve yaklaşık 3.7 milyon kişinin iradesini gasp etti. Böylelikle faşist AKP şefinin, 31 Mart seçimleri öncesinde “tekrar seçilirlerse gereğini yapar, görevden alır ve yerlerine yeniden kayyum atarız” tehdidi 19 Ağustos saldırısıyla hayata geçirilmiş oldu.

Yaşamın Fakir’i Savaşın Martager’i Proletarya Partisi’nin OZANYAN’I NUBAR YOLDAŞ’a…

İnsanlar yaşayarak, çalışarak, üreterek, savaşarak iz bırakır. Savaşan her insan yaptığı ve yarattığı kadar iz bırakır.  Sınırları çizen, anıları derinleştirip kalıcılaştıran da budur.

Bütün fakirlerin “Fakir”i, savaşan her militanın “Martager”i olan Nubar yoldaşla ilgili kurulan, ilişkilendirilen her şey de muazzam bir emek, sonsuz fedakarlık, sınırsız bir bağlılık vardır. Yani yaşarken “Fakir”, savaşırken “Martager” olan sadece savaştığı ülkenin değil ezilen tüm halkların yoldaşı Nubar, ölümsüz bir devrim çınarıdır.

Lenin’in fedaisi Kamo’dan Nubar’a… Devrimin özgün kişilikleri (Sefagül Aslan)

“Ama gerçek, sık sık olduğu gibi, tüm ‘hayal ürün’lerinden daha şaşırtıcı ve karmaşık olduğunu kanıtladı” der Maksim Gorki, Kamo için yazdığı bir yazıda.

Nubar yoldaşın ölümsüzlüğünün üzerinden iki yılı aşkın zaman geçti. Ona dair birçok yazı yazıldı, onun üzerine birçok röportaj verildi.

Sayfalar