Pazartesi Nisan 29, 2024

Bir kadın Partizan’ın kaleminden: RAKKA’dan notlar...

Bu defteri elime tam 1 Temmuz günü aldım. Rakka hamlesi başlamadan önce Mehmet yoldaşla bir sohbet vesilesiyle yazıyorum yazacaklarımı.

Enternasyonal taburun Rakka Günlükleri diye bir proje oluşmuştu kafamızda. Rojava’nın en zorlu, en güzel, en anlamlı zamanlarını yaşayan birçok yoldaşımız var. Ancak ne yazık ki yazmıyorlar, yazmıyoruz. Taburda hemen hemen tüm yoldaşlarımız Sur Günlüklerini okumuş, herkes çok etkilenmişti. Sur’daki arkadaşlar da bizim gibi olsalardı,  o tarihe not düşen direnişi bilmeyecektik. Genelde insanlar içinde olduğu durumu çok idrak edemezler. Durup dışardan bakmak ya da üzerinden çok zaman geçmesini beklemek gerekir. Burada önemli olan bulunduğun durumu anlamak, anlamlandırmak ve anlatmak gerektiğini kavramaktır.

Taburumuz, Rakka hamlesinin Tabka kısmı dışında tüm sürecine dahil oldu. Şimdi Rakka şehir merkezinin tamamının özgürleştirilmesi aşamasındayız. Rakka’ya dair bir sınır tartışması asla yürütmeyeceğim. Rakka, Rojava sınırlarına dahil değil gibi tartışmalar. Çünkü faşizmle mücadele asla sınır tanımaz.

Ben tabura hamlede bir yoldaşımız yaralandıktan sonra geldim.

Taburda 3 saldırı kolu hazırladık. Kollar 5 ile 8 kişi arasında ihtiyaca göre değişkenlik gösteriyor. Her saldırı kolunda bir BKC’ci, bir RPG’ci bulunuyor. Kolları (grupları) hazırladık. Kol komutanları Bilhak, Cudi yoldaş ve bendim. Hamle koordinesinden arkadaşlar, ilk etapta sadece bir kol istedi. Tabii durum böyle olunca kol komutanları arasında hummalı tartışmalar başladı. Bazen bu tartışmaların askeri hiçbir yanı olmuyor. Çünkü zaten tüm gruplar operasyonlar için hazır durumda. Geriye birbirimizi ikna etme çabaları kalıyor ki bu çabalar bir çatışmadan daha zor ve taktik yetenek istiyor. Bilhak Yoldaşla görevlerimiz dışında da çok yakın dost olduğumuz için daha zor. Çünkü onda müthiş bir anaçlık, koruma duygusu hakim. Onunla ne zaman bu şekilde karşı karşıya geldiysek, her zaman o baskın çıktı. Bu seferde ilk operasyon grubu onlar oldu. Onların grubu gittikleri ilk gün çatışmaya girdi. Yaklaşık 1 km ilerleme olacaktı. Haritadan operasyona gidecekleri alana baktık, çok büyük bir alandı. Baktım sonra operasyonları koordine eden arkadaşa, “Heval emin misin, 1 gecelik operasyon için uzun bir mesafe” dedim. Heval, “Tamam o zaman siz 500 metre ilerleyin” dedi.

Biz de gülmeye başladık. Pazarlık mı yapmalıydık. Ne 500’ü ne 1 km’si arkadaşlar o gün 100 metre bile ilerleyemedi arkadaşlar. Bizim yoldaşların bölgesinde çıktı çatışma. Diğer grupların bölgeleri sakindi. 

Saldırı grupları her 50 metre ya da 100 metrede bir arkadan gelen savunma grubuna tuttukları noktaları devrettikten sonra ilerlemeye devam ediyor. Yani saldırı kolu, savunmasını ala ala ilerliyor. Bilhak yoldaşlar geçici olarak tuttukları noktada çembere girmiş, saatlerce çatışma sürmüştü. Koordine, arkadaşların noktadan çıkmasını istemiş, yoldaşlar mümkün olmadığını söylemişlerdi. Bu çatışmada 1 YPJ’li arkadaş şehit düştü.

Çatışma sırasında Devrim yoldaş, Çiyager yoldaşı mermilerden korumak için üzerine atlamış, bu sırada Çiyager arkadaşın ayağı ezilmişti. Kendi söylemiyle “Devrim gazisi” olmuştu. Yürümekte zorlanan Çiyager yoldaş çatışmadan sonraki gün bizim yanımıza geldi, onu benim koluma dahil ettik. Düşman çemberi içinde kalan saldırı kolumuz uçakların vurmasının ardından etraf toz dumanken hızlıca geri çekilmişlerdi.

Büyük hayallerle ön cepheye giden Çiyager Yoldaş, girdiği ilk çatışmadaki talihsizliğin ardından geri dönmüş, esprilerin bir numaralı ismi olmuştu. Çetenin yapamadığını Devrim yoldaş yapmış, Çiyager yoldaş, bir süre Devrim gazisi olarak ismi çağrılmıştı.

Ben de şakayla “Devrim yoldaş bu yaptığıyla şehit düşseydi kahraman olacaktı, yoldaşa birşey olmadı diye günah keçisi yaptık” dedim.

İkinci saldırı kolu bizim kolumuzdu. Çiyager yoldaşa eğer 4-5 gün içerisinde iyileşmezse onu geride bırakacağımı söyledim.

“Ya yoldaş kesin iyileşirim. Eğer iyileşmezsem bizim koldaki bütün arkadaşları yaralarım bensiz hiçbir yere gidemezsiniz. Yattığınız yere mayın koyarım, ne bileyim yemeğinize zehir koyarım ben olmadan gidemezsiniz” diyordu. O gün hastaneye gönderdik, doktor 3 hafta sürer iyileşmesi dedi. Taburumuzun moral kaynağı kadın yoldaşların gözdesi, yaşı oldukça genç yoldaşımızı karargaha uğurladık.

3 Temmuz; grubumuz Rakka şehir merkezine girebildi sonunda. Panzerlerle giriş çıkışların sağlandığı şehir merkezine biz de panzerle girdik. Akşam üzeri geldik noktamıza. Mevzi yapmadık bugün. En azından olası sızma ihtimaline karşılık noktanın yakın yerlerine ses çıkartacak malzemeler koyduk. Bir yere boş pet şişeleri, bir yere cam kırıkları koyduk. Bizi en çok zorlayan havanın sıcak olması. Gece herkes çatıda yatamaz. Çatıda sadece mevzilenecek arkadaşlar yatabildi. Diğer yoldaşlar aşağıda mevzilenecekleri için evin içerisinde yatmak zorunda kaldılar. Sıcaktan uyuyamadılar tabii, bir çözüm bulmalıyız.

Çeteler son dönemlerde uçurdukları küçük keşik uçaklarına (drone) bomba yerleştirerek noktalara bomba bırakıyor. Çok başarılı sayılmaz. Ama psikolojik olarak etkisi olduğunu söylemeliyim. Çatıda 5, içeride 3 kişi uyuyoruz. Olası bir saldırıda herkesin aynı yerde olmaması önemli, ayrıca çatının duvarları priketten yapılmış, çok rahat mermi geçirebilir.

Akşam karanlık olduktan sonra ışık yakma yasağı getirdik. Bugünlerde ay ışığı var, etraf gündüz gibi aydınlık, bu durum nöbetlerde oldukça kolaylaştırıcı.

Koalisyon uçakları da oldukça yoğun vuruyor. Operasyonlar gece oluyor. Rojava savaşında bir dönem gece operasyonları yapılmıyordu, mayın ihtimaline karşılık ama artık bütün operasyonlar gece yapılıyor. Çünkü gündüz çeteler suikast kullanıyor. Noktaya geldiğimizin ertesi günü akşam karanlık çöktüğünde mevzi çalışmasına başladık. Öncelikle mevzi için çok sayıda yastık kılıfı bulduk. Toprağı da çetelerin öncesinde hemen hemen tüm sokaklara yaptığı hendeklerden çıkan toprağı kulladık. Her şeyin ikili yönü var, bunu savaşta daha fazla görebiliyorum. Bir şey senin aleyhinde iken nasıl lehine dönüşebiliyor ya da tam tersi olabiliyor. Çetelerin bize karşı yaptığı hendekleri bugün biz onlara karşı kullanıyoruz. Bazen en avantajlı, en güvenilir dediğimiz mevziler kullanılamaz hale gelebiliyor. Ya da öncesinde hiç düşünmediğin bir alan çatışma sırasında bir kale gibi olabiliyor.

Suikasta karşılık mevzilerimizi akşam yapıyoruz. Gündüz nöbetlerini de çatıda değil, ara katta tutuyoruz. Gündüz çatıya hemen hemen hiç çıkmıyoruz. Ayrıca çeteler gündüz yoğun biçimde havan atıyor. Henüz isabet ettiremediler, ama yaklaştılar. Havan tehlikesine karşı 2 katlı evleri nokta olarak tutmak daha faydalı.

Yalnızca gündüz için kullanacağımız bir jeneratör ayarladık. Sabah çalıştırıp akşam kapatıyoruz. Telsiz ve tabletleri şarj ediyoruz. Ayrıca -benim için en önemlisi- soğuk su ihtiyacımızı karşılıyoruz.

RPG’ci (Roketatarcı) İvan yoldaş, çatıda bir mevzi yaptı kendisine. Roketi yere uzanır pozisyonda atmak için duvarı çekiçle kırdı. Mevzi tamamlandıkdan sonra –bize göre Rojava’nın en iyi mevzisiydi- açtığı mevziden sadece diğer çatının üzerindeki su tankeri görülebiliyordu. Günlerce dilimizden kurtulamadı tabi.

Gece uzun süren nöbet saatlerinde en keyifli iş, cephedeki telsiz konuşmalarını dinlemek,  ardından sabah kahvaltıda bu konuşmaları yoldaşlara anlatıp gülmekti.

Bir heval, telsizle koordineden bir arkadaşa bağlanıyor.

-“Heval, şu noktaya öğleden beridir ulaşamıyoruz. Bir de sen bağlan.”

-“O noktanın 60 metre yanında bir nokta var. Nasıl ulaşamıyorsunuz. Bırakın telsizi, kapıdan çıkıp bağırın ulaşırsınız.”

Başka bir telsiz konuşması,

-“Heval şu nokta yerini bırakmış, geriye gelmiş.”

-“Ma heval çawa çebu (nasıl oldu), o tarafta bırak çeteyi bir tavuk bile yok.”

Grubumuzda anarşist ve sosyalistlerden 4 Enternasyonal, 4 de Türkiyeli devrimci varız. Şehre gelmeden önce grupları oluşturduktan sonra bir de baktım, birbirimizle anlaşacağımız biraz Türkçe, biraz Kürtçe, biraz da İngilizcemizle çok özgün bir grup olacağız Rakka’da demiştim.

10 Temmuz, bugün operasyona çıktık. Şehirde ilerlerken evler tek tek kontrol edilmiyor. Sokağı kontrol ediyorsun, sonra mevzileneceğin evi kontrol ediyorsun, bir süre kaldıktan sonra bu şekilde ilerlemeye devam ediyorsun. Çünkü çeteler yoğun biçimde mayınlama yaptıkları için hele bir de gece karanlığında tek tek evlere girmek büyük risk. Bizim çıktığımız operasyon, kurtarılmış ama kontrol edilmemiş sanayi bölgesini temizlemekti. Arkadaşlar çok yoğun mayın olduğu bilgisini verdiler. Onun için kapısı kilitli olan evlere girmemeye çalıştık. Şüpheli bir yere fitilli bomba attık. (Mayın varsa mayını patlatsın diye atıyoruz). İçerde mayın varmış, mayın patladı.

Bir tünel bulduk, tünelin nereye çıktığına dair bir fikrimiz yok. Normalde arkadaşlar tünel bulduklarında içerisinde büyük tekerlekler yakıyor. Biz de tünelin içinde çete olma ihtimaline karşılık bomba attık. Tüneller bulunduktan sonra genelde iş makinaları gelip toprakla kapatıyorlar. Çünkü çeteler saldırılarını daha çok tünelleri kullanarak yapıyor.

Girdiğimiz birçok evde evler yanmış durumdaydı. Çeteler uçaklar kendilerini görmesin diye, evlerin içinde lastikler yakıyor. Kara bir duman bir süre gökyüzünü kaplıyor, bu arada çeteler rahatlıkla hareket edebiliyor.

Operasyon sırasında bomba yüklü bir araba bulduk. Çete bırakıp kaçmış. Sabotajcıları çağırdık, geldiler aracı imha ettiler.

12 Temmuz, bugün de operasyona çıktık, ama kayda değer bir şey çıkmadı. 

39757

Partizan'dan

Partizan'dan; Gündem ve güncel gelişmelere ilişkin politik açıklama ve yazılar. 

Son Haberler

Sayfalar

Partizan'dan

Öğrenmeyi öğrenmek...

Nerede ve nasıl bir (işçi-semt-kadın-gençlik-gerilla-dkö-basın-enternasyonal) faaliyet yürütülecekse onun görev ve sorumluluklarını layıkıyla ve hakkıyla yerine getirilmesi için gerekli olan bilgileri elde etmeye başlayarak işe başlamalıyız. Rastgele bir biçimde “Nerede-ne iş olursa”, “her işi yaparım” gibi amatör tarzda bir anlayış ve yaklaşımla işler yapılamaz.  “Her işi yaparım” iddiası elbette devrimin sorumluluklarına ve görevlerine yaklaşım açısından önemlidir, ama sadece ilk adım olarak...

Aliboğazı direnişinin ortaya çıkardığı görevler

Aliboğazı direnişi halk ordusunun savaş tarihinde ayırt edici önemli bir yer tutmaktadır. ALİBOĞAZ direnişi Seyfi Batar yoldaşların düşmanla uzun süreli çatışmaya girerek kahramanca çatışmalarıyla yarattıkları Amed-Piran (Dicle) direnişine eklenen yeni bir direniş ve savaş halkası denilebilir.

Naim Efendi'nin Hatıratı ve Talat Paşa Telgrafları

HDP İstanbul milletvekili Garo Paylan'ın Anayasa görüşmelerinin yapıldığı sırada söz alarak Meclis kürsüsünden yaptığı konuşma AKP-CHP-MHP'lilerce oluşturulan Milliyetçi Cephe tarafından lince dönüştürüldü. Tarihin en düşük, itibarsız ve onursuz milletvekilleri olarak anılacak olan bu bayların işi Saray'a biat etmek ile ellerini oylamalarda indirip kaldırmaktan başka hiçbir şey olmamıştır. Garo Paylan'ın ''1913-23 yıllarında Ermeniler, Süryaniler, Rumlar, Yahudiler kaybedildi. Büyük katliam ve soykırımlarla bu topraklardan sürüldüler ya mübadelelere uğradılar.

Faşizme Ve Tek Adam Diktatörlüğüne HAYIR!

Türkiye ve Kuzey Kürdistan’da kitlelere yaşatılanlar, tam da burjuvaziye özgü despotizmin, işçi ve emekçileri ise aşağılanmanın trajedisidir.

Çeşitli milliyetlerden Türkiye ve Kürdistan halkları, son 93 yıllık tarihin içinde bunlara tanıklık etti ve yaşadı. “tek vatan - tek millet - tek bayrak - tek din, tek devlet” ırkçı-faşist-dinci politikaların cenderesi içine alındı. Salt, burjuvazi sömürüsünü rahat yapsın, palazlansın ve içinde eşitlik, özgürlük ve demokrasinin olmadığı diktatörlüğünü sağlamlaştırsın diyedir.

Tutsak Partizan Halil Şahin’in kaleminden: “Anda bizim cephedeki durum ve zayıflıklarımız”

Hiçbir vakit tam karanlık değil gece

Kendimde denemişim ben

Kulak ver dinle

Her acının sonunda açık bir pencere

vardır

Aydınlık bir pencere

Hayal edilemeyecek bir şey vardır

Yerine getirilecek bir istek

Doyurulacak açlık

Cömert bir yürek

Uzanmış açık bir el

Canlı canlı bakan gözler vardır

Bir yaşam vardır yaşam

Bölüşülmeye hazır

-Paul Elvand-

Bir Varmış Bir Yokmuş

Masal gibi başlayan destan gibi biten hikâyelerden ne kaldı zaman içinde bize. Zebur, Tevrat, İncil ve Kuran. Homer İzmir de okuyor dizelerini amfiden. Aşil topuğundan vurulmasa ne olurdu? Helen Afrika Coğrafyasında yavuklusuyla yan yana yatsa da Truva’dan dehşet bir ceng kaldı bize. Tanrılar ve Tanrıçalar sevişiyor ırmak kenarlarında, Titanlar ne tarafa yana. Brahma Hintli dizimin kenarında günah çıkarsa, Çinli savaş ağalarının günahını hangi surları aşamaz? Yaşıyoruz işte Hallaç dan beri derimiz yüzüle yüzüle, destan ve hikayelerle uyutula uyutula.

TKP/ML - TİKKO Rojava Komutanlığı: “Onlar devrimimizin kızıl kurşunları olacaklardır!”

Devrim ve Komünizm Şehitlerini Anma Haftası’na ilişkin bir açıklama yapan Türkiye Komünist Partisi/Marksist Leninist (TKP/ML) Türkiye İşçi Köylü Kurtuluş Ordusu (TİKKO)’na bağlı Rojava Komutanlığı “Onlar kavgamızın sönmeyen meşalesi, devrimimizin kızıl neferleri olarak mücadelemizde yaşayacaklardır” dedi.

Rojava’dan bir Partizan “Aliboğazı-Rojava-Gentari direnişi bir uzlaşmazlık felsefesidir!”

Halk ordusu savaşçıları kısa süreli aralıklarla iki farklı alanda farklı iki ayrı direniş mevzisi olan Aliboğazı ve Rojava topraklarında büyük bir kahramanlık örneği sergilediler. Birincisi Aliboğazı ikincisi ise DAİŞ çetelerine karşı direnip savaşarak, düşmana darbe vurup mevzilerini korudular.

TKP/ML Enternasyonal Büro YUNANİSTAN KOMÜNİST PARTİSİ/MARKSİST-LENİNİST ÖNDERLERİNDEN GRİGORİ KONSTANTİNEPOLİ YOLDAŞI KAYBETMENİN ACISINI YAŞIYORUZ

YKP/ML'nin önder kadrolarından, partimiz TKP/ML'nin onur üyesi Grigori yoldaşı 23 Ocak 2017 tarihinde kaybettiğimizi öğrenmiş bulunuyoruz. Başta kardeş partimiz YKP/ML olmak üzere tüm Yunanistan halkına baş sağlığı mesajımızı gönderiyoruz.

TKP/ML Kadın Komitesi “Umudun öyküsünü yazıp özgürlüğü fethedenlere sözümüz…”

Ocak ayının devrim ve komünizm şehitlerini anma haftasına dair bir açıklama yayınlayan TKP/ML Kadın Komitesi “Umutsuzluğu umuda çeviren yoldaşlarımıza söz veriyoruz ki; faşist ablukayı, sömürü düzenini, cinsiyetçiliği, şovenizmi paramparça etmeden, düşmanı yere sermeden durmak yok!” dedi.

Doğru komutanlık

Her sınıf ideolojik anlayışına, amaçlarına ve hedeflerine göre sürece-dışına müdahale eder, yön verip şekillendirmeye biçimlendirip örgütlemeye çalışır. Sınıf bilinçli proleterler demokratik halk devrimi amacına uygun bir şekilde bilgi ve becerileriyle, emek ve çabalarıyla, örgütlü güçleriyle sürece müdahale eder. Küçük burjuva devrimcileri ise yetki ve mevkileriyle müdahale eder. Birincisi devrimcidir. Değiştirip-dönüştüren, devrimcileştirip-örgütleyen, düzeltip-düzenleyendir. İkincisi ise statükocudur, bürokrattır. Var olanı tekrar ederek, yaşatarak, devam ettirendir.

Sayfalar