Pazartesi Mayıs 20, 2024

Cumhuriyet Bayramı' Ve Bagımsız Türkiye Hangi Sınıfın Ideolojisidir?

'Cumhuriyet Bayrami' Ve Bagimsiz Turkiye Hangi Sinifin Ideolojisidir?

 

'Bir Marksist toplumsal uzlasmaya degil, sinif mucadelesine dayanir' der Lenin.

Sinif mucadelesi ise tekduze bir rota izlemez.Tarihin her toplumsal akisinda farkli bicimler olarak karsimiza cikar. Komunistler iradeci-idealist degil dialektik olguculuga dayanir. Canlidir Marksistin dunyasi, basma kalip, tekduze, soyut ilkeler ve kaliplar bakisi burjuvazinin dunya gorusudur.

 

Ornegin Rusya'da somyrgeci Carlik Rejimi 1.Emperyalist paylasim savasi icinde yer aldiginda, Bolsevikler kendi Burjuvazisine ve onun savas politikalarina karsi ajitasyon yurutmus, kendi Burjuvazisini desteklemek, savasta onun yaninda yer almak bir yana tersine, gerici savasi Ic Savasa donusturmeye calismis, sinifsal bozgunculuk  siyaseti izlemistir. En kotu Burjuvazi kendi Burjuvazimizdir slogani atmistir. Ve de burdan, bu siyasetten bir sinif devrimi cikmistir.

 

Rusya gibi somurgeci bir yari-feodal despotluk ulkesi degil, tersine, kendisi bir yari-somurge olan Cin'e bakalim...

 

Mao onderliginde Can Kay Sek'e karsi bir ic savas, bir sinif mucadelesi veren Cin Komunist partisi , Japonyanin Cin'i isgal etmesi uzerine ,bu yeni olguyu degerlendirmis ve 'ulusal celiski bas celiski haline gelmistir'', 'Devrimimiz bu asamada ulusal celiskinin, ulusal bagimsizligin cozumunun on plana gectigi bir asamaya girmistir'' tespitleri yaparak; Komprador Burjuvazi ve Toprak aglarinin Rejimi Can Kay Sek'e karsi mucadeleyi geri plana alarak, Japon isgaline karsi 'direnme savasi' politikasina gecmistir. Ulusal Bagimsizlik ve Japon Isgaline karsi direnen herkes 'su an taktik dostumuzdur' prensibini uygulamistir.

 

Bu Marksizmi kuru-dogmatik degil; onun canli ruhunu, esnek-yasama bagli, toplumsal celiski ve olgulari her donem gozeten bilimsel ruh ve yonteminin Cin'in o anki siniflar mevzilenmesine uygulanmasidir. Dogru politika tarihin o evresinde Cin'de 'direnme savasi'nin on plana alinmasiydi. Marksizm sinif mucadelesi dinamiklerine, onun her toplumsal tarihsel surecte aldigi bicimlere, onlarin analizine ve bu sinifal analizler uzerinde yukselen teni sinif taktiklerine dayanir. Nitekim de oyle oldu, ve 'ulusal celiski, su an bas celiskidir' politikasi ile Japon somurgeciler Cin'den kovuldu.

 

Sonra ne oldu?

 

Mao, Japonyaya karsi direnme savasinin basariya ulasmasi sonucu, ortaya cikan yeni durumu degerlendirdi ve 'yine sinif mucadelesi bas celiskidir' tespitine gecti. Can Kay Sek'le taktik ittifak politikasini bozdu ve Goemidang rejimine; komprador burjuvazi ve toprak agalari rejimine karsi, yine sinif mucadelesini ve savasi esas alan bir politikaya gecti. Cunku Devrimin icinden gecilen surecte yine niteligi degismis, bir baska bicim altinda sinif mucadelesinin ilerlemesi gerekirdi. Ve, o da dogru poltikaydi Cin Devrimi boyle gercek oldu.

 

Dikkat edelim!

 

Cin'de o donem MILLI Burjuvazi, bugunun Turkiyesinden cok daha guclu ve devrimciydi. Ama Mao asla Japonyaya karsi direnme savasi donemi disinda toplumsal celismeler icinde olan 'ulusal bagimsizlik' celiskisini sinif mucadelesinin bas celiskisi ilan etmedi.Tersine sinif celiskisini, feodalizme karsi toprak devrimi siyasetini oe aldi...Japon isgali donemi haric ''yasasin bagimsiz Cin' slogani Cin Devriminin bas slogani olmadi. Cunku sinif mucadelesi o doenm esas celiski ve politikaydi. Ustelik de Cin'in karsi-devrimci milli burjuvazisinin yaninda, Devrimci kampa katilan bir  MILLI Burjuvazisi oldugu halde!

 

Neden? Cunku Emperyalizm sadece bir dis sorun degil; o yeni-somurgecilik doneminde, herseyden once bir ic olgudur. Karsimizdaki devlet emperyalizm usagi, bir usak sinif devletidir. Emperyalizmi yenmek TC yi yenmektir ilkbasta..Marksistler soyut bir Emperyalizm Teorisi yaratmadilar. Onun aldigi bicimleri de analiz ettiler. Bugun Fasist TC Diktatorlugunun yikilmasi, ayni zamanda Emperyalizmin bir kalesinin yikilmasidir.

Mahir Cayan'da bu gercegi gormus ve "emperyalizm bir ic olgudur' tespiti yapmis ve kendi deyimi ile 'oligarsiye' karsi bir silahli sinif mucadelesini savunmustur.

 

Gelelim gunumuz dunyasinin gerceklerine!

 

Neo-Liberalizm, Neo-Emperyalizm cagi ile birlikte ortada MILLI Burjuvazi denilen bir sinif kalmamistir. Var olan cok ciliz bir kesimde surekli tasfiyeye ugramaktadir. Yeni orta siniflar; KOBI ler, Anadolu Sermayesi denilen bu neo-liberal orta sinif ise karsi-devrimin, yeni-somurgeciligin yarattigi, dogumundan Neo-Emperyalist uretime baglanmis bir siniftir.

 

Bugun bu ulkede ve dunyada guclu bir MILLI-ORTA sinif kalmadigi icin, Milli Burjuvazinin siyasetini savunan bir Partide yoktur. Milli Bagimsizlik politikasi Ulusal Burjuvazilerin Politikasidir. Bu tum dunyada sabittir.Isgal donemleri haric, Marksistler bu politikayi one almaz, tersine ESAS AKIM DEVRIMDIR; sinif mucadelesidir tespiti yaparak, kendi ulkelerinin Burjuva devletlerini yikma savasini one alirlar.

 

Bagimsiz Turkiye slogani bugun bizde asker-sivil buyuk burokrat byrjuva siniflar tarafindan sahtekarca kullanilan bir slogandir. Bu Burokrat Burjuva siniflar ne millicidir, ne de demokrat. Onlar Kemalist sistemin eski statukoda devam etmesini isteyen bir gericiler sinifidir. Bu slogan sadece kitleleri yaniltmaya calisan, sahte bir slogandir. Millici ne bir orta sinif kalmistir ortada, ne de onun devrimci bir Partisi vardir.

 

"Bagimsiz Turkiye' slogani ve siyaseti bugun tabansiz bir sinif politikasidir.

 

Bir baska celiski ve gericilik ise sudur;

Bugun kendisi bir ilhak edilmis ulke olarak. ulusal celiskinin bas celiski oldugu, bir Kurt Milli Burjuvazisinin 'Yasasin Bagimsiz Kurdistan' slogani atmasi ne kadar dogru bir slogansa; bu slogana milliyetci deyip! Olmayan bir Turk Milli Burjuvazisinin slogani olan "yasasin bagimsiz Turkiye' sloganina sahip cikma ise. ve de bunu Marksizm adina yapmak....Iler tutar bir yani olmayan celiskeler yumagini Marksist-Devrimci bir politika sanmaktir ve sinif mucadelsi bilincine zarar veren, olmayan bir milli burjuva politikasini one almaktir...

Bagimsiz Turkiye sloganinin bugun sahibi bir orta sinif bile yoktur. Bu slogan bizleri sadece gerici Kemalist asker-sivil burokrat burjuvaziye yaklastirir; Isci-Koylulere degil..Isci-Koylulerin sinif bilincinin gelismesine degil; tersine korelmesine yol acar.

 

Kemalizm ise, Devrimci-Yurtsever Cin'in Sun Yat Sen'i degil; Komrador Burjuva-Feodal siniflarin temsilcisi Can Kay Sek'i olabilir ancak...Bugun Gorev bizim Can Kay Sek rejimimiz olan Kemalizm ve onun Fasist sistemi ile mucadeleyi, sinif mucadelesini one almaktir.

 

"Bagimsiz Turkiye' slogani ve siyaseti bugun tabansiz bir orta-sinif politikasidir.

 

Yasasin Devrimci-Demokratik, Devrimci-Sosyalist Turkiye!

Yasasin Devrimci-Demokratik, Devrimci-Sosyalist Kurdistan!

Yasasin Ortadogu Devrimci Halklar Federasyonu!

 

http://dino-ibrahim.blogspot.nl/2013/10/bagimsiz-turkiye-hangi-sinifin.html

101590

Kürt krallığı için mi Halepçelerde öldüler ?

 

            Gazeteler geçenlerde Mesut Barzani ile Celal Talabani'nin İstanbul'daki mülklerini sıralayınca, Halepçe'de soykırıma uğratılan Kürtler geldi gözümün önüne.

Devrim Bir Maceradır

Devrim bir maceradır. Kayıtsız kuyutsuz, şartsız koşulsuz, sorgusuz sualsiz devrim denen bir deryanın içine atmaktır kendini devrimcilik. Geriye bakmadan, arkada kalanları kara kara düşünmeden, hep ileriye yönelmektir devrimcilik.

Geceyi gündüze, yeri geldiğinde gündüzü geceye çevirmektir, yarınların getireceği yakıcılığı düşünerek, devrim denen maceranın içine hesapsızca atılmaktır devrimcilik.

Kürt siyasetinin kurtlarla bitmeyen dansi

Bir halk için tarih tekerrür ediyorsa, bu o halkın tarihten ders çıkarmadığını gösterir ki, vay o halkın haline. Burada kastedilen elbette halkın kendisi değil önderleridir. Kürtler de, önderleri tarihten pek ders çıkarmayan talihsiz bir halktır. Kürt önderleri yüz yıldan beri Türk devlet yöneticileriyle diyalog kurmaya çalışmış ama hep hüsrana uğramışlardır. Hatırlanacağı gibi daha birkaç ay önce devletle müzakere havası esiyordu Newroz' un barış güvercinleri uçurulan Kürt semalarında. Şimdi ise bir ümitsizlik rüzgârı esmekte halaylar çekilen o meydanlarda.

On’ların Öğrettiği

birer birer, biner biner ölürüz

yana yana, döne döne geliriz

biz dostu da düşmanı da biliriz

vurulup düşenler darda kalmasın…//

çünkü isyan bayrağıdır böğrüme saplanan sancı

çünkü harcımı öfkeyle, imanla karıyorum…

sıkılmış bir yumruk gibi giriyoruz hayata…”[1

 

Yukarıdaki dizeler Orhan Kotan’ın, Diyarbakır Zindanı’nda kaleme aldığı “Gururla Bakıyorum Dünyaya”sındandır; yazmaya gayret edeceklerimin özetidir sanki…

Aysel Tuğluk ve ekrad-i bi idrak

Fazla söze gerek yok.2007’de Kemalist bürokrasinin yaklaşan tasfiyesini öngöremeyip “Kurtarıcı motif, tarihsel imge Mustafa Kemal ve onun tarihsel eylemselliğinin büyüklüğü kendisini gösterdi ve gösterecek. O bir mucizedir, ölümsüzdür. Uluslaşmada temel direktir.

BAŞKALDIRININ -ÖN- DEĞERLENDİRİLMESİ[*]

“Ve bizim bir haziranımız

Bir yıl kadar yetecektir dünyaya

Çünkü yoğun ve ateşle yaşanmış

Çünkü ellerimiz, başımız ve kanımız

Hayasız pençelerini kokuyla gizleyen

Bir olgu olmayacaktır sana

Ölülerimiz toplanacaktır

Doldurulan bir kıyı gibi.”[1]

 

Erdem Aksakal’ın, “2011 yapımı ‘Ya Sonra’ filmine, Özcan Deniz aşkını şu sözlerle anlatarak başlar. ‘Masallar neden en güzel yerinde biterler? Sonra ne olur bilinmez. Biz de masallara göre sona geldik. Peki ya sonra?’

KENTİ (YOKSULLARINDAN) “TEMİZLEMEK”…[1]

“Ahlâk ve para aynı çuvala girmez.”[2]

Çocukluğum ve ilk gençlik yıllarım, bugün İstanbul’un en “in” mekânlarından sayılan Erenköy-Göztepe arasında geçti. O yıllarda İstanbul’un tartışmasız bir numarası Teşvikiye- Nişantaşı-Osmanbey karşısında biraz “ikinci sınıf” sayılan, ancak “sayfiye” olarak muteber, bizim gibi yaz-kış kalanların hafiften “taşralı” muamelesi gördüğü, ama geceleri Bağdat caddesinde “anahtar teslim”ine yarıştırılan lüks, spor arabalara bakıldığında, geleceğinin “parlak” olduğunu sezdiren, üç katlı apartmanlar diyarı…

KÜRDİSTAN ULUSAL KONGRESİ VE BDP’NİN TÜRKİYELİLEŞME SİYASETİ

Herşeyin içinin boşaltılarak hızla tüketildiği bir çağda yaşıyoruz. Post-modern bir cehalet her yanımızda. Düşüncelerimizin, yaşamlarımızın, ilişkilerimizin, eğitimlerimizin hatta gıdalarımızın içi boşaltılmış ve global ekonomik sistemin ihtiyacına göre yeniden düzenlenmiş durumda. Wachowski Kardeşlerin unutulmaz filmi Matrix’te anlatılan insanı metalaştıran sanal düzenin bir benzeri hepimize dayatılmış.

ANNEME İnci Taneme

“Bu akşam, annem kamerada seninle konuşmak istiyor” diye mesaj geldi erkek kardeşim Nuri’den. Bir arkadaşa misafirliğe gidecektik. Erteledik. Bilgisayarın başındaki yerimizi aldık.  Ben, Nuran ve Ezgi… Ekranın gerisinde annem ve kardeşlerim… Selamlaşıyoruz. Annemin gözlerindeki mutluluk tarif edilir gibi değil. Yüzünde bir çocuk sevinci.  

“Nasılsın anne, nasılsın babaanne?”

Haksiz emperyalist savaslara karsi, halklarimizin hakli ozgurluk ve bagimsizlik savasinin yaninda olalim!!! Hasan Aksu

Haksiz emperyalist savaslara karsi, halklarimizin hakli ozgurluk ve bagimsizlik savasinin yaninda olalim!!!

OLASI BİR YAĞMA SAVAŞI ve “ÜÇ VAKTE KADAR”

 

Sayfalar