Cuma Mayıs 10, 2024

Dar dünyada özgürlük arayan Komutan Marteger Yoldaş’a…

Kendisini anlatmadan başkaları tarafından çok yönlü devrimci özellikleriyle bu kadar çok anlatılan, olumlu meziyetlerine bu kadar çok vurgu yapılan kaç yoldaş tanıdık devrimci yaşamımızda? “Devrimci, ilerici kesimler, enternasyonal devrimciler başta olmak üzere en geniş emekçiler tarafından bu kadar çok sahiplenen, saygıyla ve minnetle anılan kaç devrimci tanıdık?” diye sorduğumuzda yanıtını almak için uzun bir süre düşünmek zorunda kaldığımız bir gerçektir. Bu niteliklere sahip kaderleri ortak olan iki Ermeni Komutan aynı idealler için yürekleri ortak çarpan iki devrimci yoldaştan bahsedebiliriz. Ayak bastıkları her çorak toprakta silinmez derin izler bırakan yaptıklarıyla hafızalara not düşülen Armenak Bakır ve Nubar Ozanyan yoldaşlardan ne kadar bahsetsek yine de yetersiz kalacağımız bir gerçektir.

Sessiz ve suskun, sakin ve coşkuluydular

İkisi de oldukça mütevazı ikisi de kendilerini anlatmada oldukça ketum olan, ikisi de söz daha dolaşıma girmeden harekete geçen sesten daha hızlı pratiğe giren yoldaşlardı. Gözleriyle konuşur bakışlarıyla kendilerini anlatırlardı. Sessiz ve suskun, sakin ve coşkuluydular. Bellerinde ve omuzlarında silahları eksik olmadan elleri ve yürekleriyle devrimin işlerini yaparlardı. Son nefeslerini verinceye kadar Kaypakkaya yoldaşın devrim ve savaş öğretisine bağlı kaldılar. Sadakat ve bağlılığın en derin en anlamlı vefalı devrimci örnekleri oldular. Bundandır ki halkımız ve yoldaşlarımız onları herkesten çok sevdi.

Tasfiyeciliğin bozucu-yıkıcı-yozlaştırıcı etkisinin devrim ve parti saflarında artırılmaya çalışıldığı günümüzde, Komutan Martager’in yaşam, duruş ve yürüyüşünün çok daha fazla anlaşılmaya, kavranmaya ve uygulanmaya ihtiyaç olduğu bir gerçektir. TİKKO’nun Rojava Komutanı General Martager yoldaş öze ve gerçekliğe dönüşün en samimi en dürüst en kararlı neferiydi. Gösterişsiz-meteliksiz-adressiz devrimciliğin iddialı bayrağıydı. Sahici devrimcilikle sahte devrimcilik arasına çizilmiş keskin bir devrim çizgisiydi. 40 yılın Kaypakkayacı devrimci damarını tekrar açığa çıkartmak ve yaşatmak için yaşadı ve savaştı. Onun yaşamında sıra neferlerine ait sayısız temiz saf, bir o kadar iddialı enternasyonal devrimci özelliklere tanıklık edileceği gibi aynı zamanda sıra dışılığın efsaneleşen devrimci militan özelliklerin sayısız pratiklerine ve örneklerine de rastlanır. 60 yaşın üstünde bir ömre sahip olan komutanın nasıl bu kadar genç, nasıl bu kadar hareketli ve çevik özellikler taşımasını anlamak elbette kolay değildir. Komutan Martager demire ve çeliğe ait tüm savaş silahlarını manevra kabiliyeti oldukça yüksek düzeyde ustaca kullanan bir yetenek dehasıydı. Sayılı sabotaj uzmanlarından biriydi. Asit kaplarında parmaklarını dolaştıracak, yoldaşlarını ve dostlarını hayrette bıraktıracak kadar kendine ait “Orhanus” özelliklerine sahipti.

Devrimci görev deyince ne ilerlemiş yaşını ne de geride mutlaka görmek istediklerini ifade ederek bahaneler üretmeye ve gerekçeler aramaya tenezzül etmeyecek kadar inançlı ve sadeydi. Silahından ve sırt çantasından başka “özel”i olmadı. Ne kolunda bir saati ne cebinde parası ne de kendine ait bir zulası yoktu. Ülkesiz bir enternasyonal devrimciliği esas alan militanlık yaptı. Komutan Martager gerçeğin “görünmez” yüzü komutanlığın gizemli adıydı. Kaypakkayacı devrimciliğin yeniden ülke ve enternasyonal topraklarında açığa çıkmasının ve yaşatılmasının isimsiz kahramanıydı.

General Martager, tasfiyecileri deşifre eden bir savaş kodudur

Oysa etrafımıza baktığımızda oturup katlimizi yazmak, partimizi tasfiye etmek isteyen yazıcıların safında “randevusunu kaçıran”, “Rojava’da devrimci görev almaktan kaçan, savaş ve direniş denince aklına sadece toplantı yapmak gelen”, “OHAL bahanesiyle savaş alanlarında bulunmak istemeyen” ne kadar iddiası tükenmiş, devrim hayali bitmiş, iradesiz ve kararsız, gösteriş ve kariyer düşkünü insan var. Savaş alanında bir dakika bile olma cesareti gösteremeyenlerin “Halk Savaşı” çığırtkanlığı ve İbrahim’in lafzını yapmaktan utanmayan ne kadar sahte devrimci var!

Pratikte MLM’yi hedef alan tutum ve pratikleriyle, Proletarya Partisi’ni yıkmak-bölmek-yoldaşları kutuplaştırmak-örgütü düşmanlaştırıp çatıştırmak, kafaları karıştırmak-bilinçleri bulandırmak için her türlü burjuva oyunlarına ve sahtekarlığa başvurmaktan çekinmeyen ne çok tasfiyeci vardır!

Kolektifin hukuk ve tüzüğünü sayısız kez çiğneyip ihlal eden bu güvenilmez anti-MLM unsurlar gerçek yüzlerini gizlemeye çalıştıklarını sanıyorlarsa aldanıyorlar. Sosyal pratikleri, onların gerçek niteliğini ve yer aldıkları anti MLM hattı açığa vurmaktadır.

Komutan Nubar yoldaş, önder yoldaş Kaypakkaya’nın devrim ve savaş stratejisi güzergahında yer alıp savaşmış ve sonuçta devrim uğruna canını feda etmekten çekinmemiştir. Komutan Nubar yoldaşın yaşam ve savaş pratiği sınıf düşmanlarına olduğu gibi aynı zamanda tasfiyeciliğe vurulmuş keskin bir darbedir. General Martager yoldaş tasfiyecilerin devrim ve örgüt karşıtı yüzlerini deşifre edip açığa çıkaran bir savaş kodudur.

Komutan Martager yoldaş her defasında tasfiyecilerin yazdıklarına ince bir gülümsemeyle bakar, sonra savaş görevlerine daha sıkı sarılırdı. Her türlü yılan ve çiyanların cirit attığı çöl yaşamı ve sıcağıyla alay ettiği gibi DAİŞ çetelerine karşı savaşırken de onlarla dalga geçti. Komutan Martager yoldaş kahramanca savaşarak şehit düşüşüyle de dillerinden ve kalemlerinden başka hiçbir sivriliği ve keskinliği olmayan tasfiyecilerle da alay etti.

Komutan Martager yoldaştan geriye savaş siperlerinde DAİŞ çetelerine karşı kahramanca savaş pratiği ve yazdığı kahramanlık kalır. Konuşulan ve hafızalarda kalan Komutan Martager yoldaşın savaş ve direnişleridir. Tasfiyecilik ve sahtelik ise Martager yoldaşın direniş ve savaş kararlılığı karşısında toz bulutu içinde tarihin utanç sayfalarına gömülür. Keza etrafımıza dikkatlice baktığımızda ne kadar da çok kendilerini gerçekliğin oldukça ötesinde gören ve anlatan kendilerine sevdalı insanlar var. Onların hikayeleri kendileriyle başlar, yine kendileriyle biter. Sayfalarında yalnızca kendileri, satırlarında sadece geçmişte yaptıkları yazılıdır. Başka yoldaşları anlatırken bile kendilerine bir pay çıkarmaya çalışan geçmiş, her devrimci pratikten bahsederken bile sanki o pratiklerin içinde kendileri varmış gibi imalarda bulunanların hepsi “eski” statüsünde kalır. Yazı ve sözlerin tarihi yeni de olsa anlatıklarının hepsi “eski”dir. An’a, somuta, yapılan ve yapılmakta olana, halka ve ezilenlere dair ya hiçbir şey yok ya da etki gücü zayıf, görünürlüğü oldukça az olan şeyler vardır. Eski olan tasfiyeciliktir. Yeni olan kendini direniş ve savaş alanlarında yaratan üreten Komutan Martager yoldaştır. Yeni olan büyük bir sevgi ve saygıyla çeşitli ezilen milliyetlerden halkın sahiplendiği, bağrına bastığı General Martager’dir.

Eskinin temsilcileri olanlar kendi gerçekliklerinin açığa çıkarılmasından, kodlarının açık, deşifre edilmesinden büyük korku duyarlar. Büyük bir telaş ve panikle devrimci fikirlere, eleştirel görüşlere saldırırlar. Olumsuz ve başarısız pratiklerinin konuşulmasından tartışılmasından oldukça rahatsızlık duyarlar, dikkatleri dışa çekmekte duyarlılığı başka yöne yöneltmekte ise oldukça “ustaca” davrandıklarını sanarlar. Gerçekte ise aldanıyorlar! Sosyal pratik bu köhnemiş ve çürümüş yüzlerin maskelerini her geçen gün daha da açığa çıkartıyor. Savaş ve gerilla alanlarında savaşarak efsaneleşen Komutan Martager yoldaş hakkında yazdıkları “eski” söylemi bir utanç olarak devrimci hafızalarda kalacaktır.

Yoksulluğun ve hakaretlerin kırbaçları altında çıplak büyüyen, özgürlüğe ve insanlığa tutkulu Armenak ve Nubar yoldaşlar ne bir mevki, ne bir yetki ve kariyer sahibi olmak ne de bir statüko elde edip içinde bencilce yaşamak istemediler. Faşist zulmün, ellerine silah almaya zorladığı Armenak ve Nubar yoldaşlar savaş pratikleriyle düşmanla alay etti. Düşmanın düştüğü düzeyle dalga geçtiler. Her iki yoldaşımız da sözle değil eylemle, dille değil elleriyle devrim yaparak, özgürlüğü yaşadılar ve yaşatmaya çalıştılar.

Sadece yirmi dört saatini değil ömürlerini devrime adadılar. Anlık-mevsimlik-süreli değil süresiz-sonsuz-soluksuz devrimciliği esas aldılar. Fedakarlık ve mütevazılıkta sınır tanımadılar. Konuşmaktan çok iş yapmayı, oturmaktan çok hareketi-eylemi-pratiği tercih ettiler. Devrimci görev deyince bir an olsun bile duraklayıp ince hesaplar peşinden koşmadan yürüdüler. Kendilerini yoldaşları, yaptıklarını ise halkımız anlattı.

Direnişin çıraklığından komutanlığın ustalığına uzanan Nubar Ozanyan yoldaş Kaypakkaya ve Armenak Bakır yoldaşın günümüzdeki en vefalı yoldaşı, en güvenilir kavga arkadaşı en iyi izleyicisi ve en sadık öğrencisi oldu. 40 yıllık devrimci damarın yeniden açığa çıkarılmasının sahici militanı oldu. Fazla söze gerek yok! Süslü cümlelere hiç ihtiyaç yok. Sadece onurlu ve dürüst duruşa, mülksüz yaşama, kariyersiz-gösterişsiz bir devrimciliğe ihtiyaç vardır.

Komutan Marteger yoldaş bunları başardı. Tıpkı Armenak yoldaş gibi.

Rojava’dan savaş arkadaşı PALE DERSİM 

40343

Proletarya Partisi

 Proleterya Partisi'nden gundeme iliskin yazilar

Proletarya Partisi

TKP/ML - GYDK ;Anayasa değişikliği referandumuyla tasarlanan tam kapsamlı kuşatma ve ezme tuzağını "HAYIR"oyunla boz,faşist ablukayı dağıt!

Anayasa değişikliği referandumuyla tasarlanan tam kapsamlı kuşatma ve ezme tuzağını "HAYIR"oyunla boz,faşist ablukayı dağıt!

Önümüzdeki Nisan ayında anayasa değişikliği için referandum yapılacaktır. Toplumun tüm kesimleri anayasa referandumunda, pratik politikanın konusu olan bu sorunda tavırlarını ortaya koyacaklardır.

Bu bakımdan bu güncel ve son derece önemli olan sorunda ne düşündüğümüzü, biz de ana çizgileriyle ortaya koymak istiyoruz. Bilinir ki bu konuda birkaç seçenek var. Biri boykot, diğeri hayır ve üçüncüsü ise evettir.

Kıss... Kıss... Ayeste... Ayeste...

Biz sıradan proletaryaların özgürce üretebilmesi için daha çok şeyler yapması gerekir değil mi ?

Hani nerede bahis ettikleri; etiklik,  ahlakılık... kurallar, disiplin, sadakat...

Üzenlere üzülmeyecem... üzenlere üzülmeyecem... üzenlere üzülmeyecem....

Çal kemancı.

Ali' de gitse, Veli' de  gelse bizler için hiç bir şey değişmeyecek.

Yirmisinde yoldaş, kırkında gardaş, altmışında kankiiii.…

Bireyin zaaflarını ortaya çıkaran nedenlerle değilde bireyin zaaflarıyla yola çıkmak kime ne kazandırmıştır ki kanki ?

Anomali! [1] – H. Gürer

 M.Ö filozoflarından Aristo’nun geliştirdiği klasik mantık, doğru ya da yanlış sonuçlar doğuran siyah-beyaz meselelere odaklanır. Oysa gerçek hayattaysa, kafa patlattığımız şeylerin çoğu grinin tonlarını taşır! Bu yüzden Aristo’nun M.Ö geliştirdiği klasik mantık ile günümüz gelişmelerine bakmaya kalkarsak yanılırız. Neden? Çünkü siyah ile beyaz renklerinin ara tonlarını gör(e)meyiz. Hiç bir şey siyah-beyaz kadar kesin ve net değildir. Hele siyasette, asla!

Katledilişinin 44.yılında komünist Önder İbrahim Kaypakkaya'yı anıyoruz!

Katledilişinin 44. yılında Komünist önder İbrahim Kaypakkaya yoldaşı anmak için düzenleyeceğimiz geceye siz emekçileri, devrimcileri, yurtsever ve yoldaşlarımızı katılmaya çağırıyoruz.

Türkiye proletaryasının komünist önderi İbrahim Kaypakaya yoldaşın Diyarbakır işkencehanelerinde katledilişinin 44. Yılındayız. 

Fırat havzasında Ermeni kıyımları

Beş yıldan bu yana Suriye'de devam eden savaşta insanoğlu II.Dünya savaşından sonra ekonomik ve sosyal yıkımların en ağırlarına tanıklık etmektedir.Henüz gelinen aşamada görüşmeler ülkeninasli unsurlarının olmadığı,istenmediği ortamda yapılması çözümün ne kadar gerçekçi olacağı ayrıbir sorun olarak kendini gösteriyor.Arap,kürt ve mazlum halkların kaderi ve geleceği emperyalisthaydutların alacağı kararlara bağlanmış savaşın sona ermesini beklemektedir.Bugüne kadar savaşın bilançosu çok ağır olmuş daha da artmaktadır.Nerdeyse nufusun yarısı yerlerini değiştirmiş,beş-yüzbin insan hayatını kayb

Başkanlık sisteminin düşündürdükleri...

“Toplumun ve devlet iktidarının toplumsal yapısı, onları kavramaksızın toplumsal faaliyetin herhangi bir alanında tek bir adımın bile atılamayacağı değişikliklerle karakterizedir.

"Uyuşturucu Hazır Taslaklar" ve Devrimci Eğitim…

Yaşadığımız coğrafyanın sosyal, siyasal ve ekonomik çelişkileri ezilenlerin dünyasını dev bir bataklığa döndürürken, fabrikalarda işlenen, madenlerden sökülen ve günden güne biriken emekçi sınıfların ve ezilen ulusların mücadelesi, heybesinde önemli ve kritik bir sorunlar yığınını da barındırmaktadır.

TKP/ML’ye bağlı komiteler ve Komsomol’dan “hizip” tartışmasına karşı ortak açıklama:

Türkiye Komünist Partisi/Marksist Leninist (TKP/ML)’ye bağlı Ortadoğu Bölge Komitesi, Türkiye Marksist Leninist Gençlik Birliği (TMLGB), Kadın Komitesi, Enternasyonal Büro, Geçici Yurt Dışı Komitesi (GYDK), … Komitesi “Kamuoyuna Zorunlu Açıklama” başlığıyla ortak bir açıklama yayınladı.

Devrim Kapıyı Farklı Çalabilir

Seslenebileceğim örgütsüz proletaryalardan başka kimsem yok.
Bu günkü yaşadıklarımız dün kitleleri seferber edemememizin sonucu.
Tezat bir ilişki yaşanıyor abd' yle ( ingiltere, almanya... dahil ) halklar arasında.
Bir yandan abd halklar üzerinde faşist kararlara imza atıp mağduriyetlerin, tepkilerin sayısını artırırken diğer bir yandan da aşırı solcu savaşçılarca desteklendiğini bildiği ulusalcılarla da uyum, barış içerisinde.
Normal de abd' den aşırı solcu savaşçılarca desteklenen bir hareketi terörist ilan edip savaş açması beklenir.

Kaypakkaya geleneğinin yüz akı, “genç” “asker”: Hasan Bayrak

Bir anneyi düşünün. Oğlunu arıyor…

Oğlu devrimci, oğlu Kaypakkaya’nın yoldaşı…

Gözaltına alınmış birkaç zaman önce, ama haber yok. Kapı kapı geziyor. 12 Eylül Askeri Faşist Cuntası’nın karanlık günlerinin korku duvarları kâr etmiyor, annenin oğlunu cesurca aramasına…

Sonra…

Bir morga götürüyor ve önüne bir cenaze veriyorlar. “Al, bu oğlun” diyorlar. Sımsıkı sarılıyor oğluna… Ama o an, kalbinin zayıf da olsa attığını ve teninin sıcaklığını fark ediyor.

2 Şubat…

“Herkes işini yapsın” dedi gerilla birliğinin komiseri toplantıyı bitirdi. Bitirmeden önceki son sözleri yüzü kadar net, gözleri kadar berraktı. Toplantı bitiminde mangalarına çekilen tüm gerillalar iki gündür süren ve bu akşam son bulan eleştiri-özeleştiri toplantısının muhasebesini yapmaya başladılar. Ve hepsi de “Herkes işini yapsın” sözüne odaklanmıştı. Aslında mesele bu kadar basit ama bir o kadar da karışıktı gerillalar cephesinde. Gerillalar yoğunlaşma içindeyken sözün sahibi de manganın girişindeki tüneli, gökyüzünün ferahlığına kavuşmanın sabırsızlığıyla geçti.

Sayfalar