Çarşamba Mayıs 15, 2024

Dar dünyada özgürlük arayan Komutan Marteger Yoldaş’a…

Kendisini anlatmadan başkaları tarafından çok yönlü devrimci özellikleriyle bu kadar çok anlatılan, olumlu meziyetlerine bu kadar çok vurgu yapılan kaç yoldaş tanıdık devrimci yaşamımızda? “Devrimci, ilerici kesimler, enternasyonal devrimciler başta olmak üzere en geniş emekçiler tarafından bu kadar çok sahiplenen, saygıyla ve minnetle anılan kaç devrimci tanıdık?” diye sorduğumuzda yanıtını almak için uzun bir süre düşünmek zorunda kaldığımız bir gerçektir. Bu niteliklere sahip kaderleri ortak olan iki Ermeni Komutan aynı idealler için yürekleri ortak çarpan iki devrimci yoldaştan bahsedebiliriz. Ayak bastıkları her çorak toprakta silinmez derin izler bırakan yaptıklarıyla hafızalara not düşülen Armenak Bakır ve Nubar Ozanyan yoldaşlardan ne kadar bahsetsek yine de yetersiz kalacağımız bir gerçektir.

Sessiz ve suskun, sakin ve coşkuluydular

İkisi de oldukça mütevazı ikisi de kendilerini anlatmada oldukça ketum olan, ikisi de söz daha dolaşıma girmeden harekete geçen sesten daha hızlı pratiğe giren yoldaşlardı. Gözleriyle konuşur bakışlarıyla kendilerini anlatırlardı. Sessiz ve suskun, sakin ve coşkuluydular. Bellerinde ve omuzlarında silahları eksik olmadan elleri ve yürekleriyle devrimin işlerini yaparlardı. Son nefeslerini verinceye kadar Kaypakkaya yoldaşın devrim ve savaş öğretisine bağlı kaldılar. Sadakat ve bağlılığın en derin en anlamlı vefalı devrimci örnekleri oldular. Bundandır ki halkımız ve yoldaşlarımız onları herkesten çok sevdi.

Tasfiyeciliğin bozucu-yıkıcı-yozlaştırıcı etkisinin devrim ve parti saflarında artırılmaya çalışıldığı günümüzde, Komutan Martager’in yaşam, duruş ve yürüyüşünün çok daha fazla anlaşılmaya, kavranmaya ve uygulanmaya ihtiyaç olduğu bir gerçektir. TİKKO’nun Rojava Komutanı General Martager yoldaş öze ve gerçekliğe dönüşün en samimi en dürüst en kararlı neferiydi. Gösterişsiz-meteliksiz-adressiz devrimciliğin iddialı bayrağıydı. Sahici devrimcilikle sahte devrimcilik arasına çizilmiş keskin bir devrim çizgisiydi. 40 yılın Kaypakkayacı devrimci damarını tekrar açığa çıkartmak ve yaşatmak için yaşadı ve savaştı. Onun yaşamında sıra neferlerine ait sayısız temiz saf, bir o kadar iddialı enternasyonal devrimci özelliklere tanıklık edileceği gibi aynı zamanda sıra dışılığın efsaneleşen devrimci militan özelliklerin sayısız pratiklerine ve örneklerine de rastlanır. 60 yaşın üstünde bir ömre sahip olan komutanın nasıl bu kadar genç, nasıl bu kadar hareketli ve çevik özellikler taşımasını anlamak elbette kolay değildir. Komutan Martager demire ve çeliğe ait tüm savaş silahlarını manevra kabiliyeti oldukça yüksek düzeyde ustaca kullanan bir yetenek dehasıydı. Sayılı sabotaj uzmanlarından biriydi. Asit kaplarında parmaklarını dolaştıracak, yoldaşlarını ve dostlarını hayrette bıraktıracak kadar kendine ait “Orhanus” özelliklerine sahipti.

Devrimci görev deyince ne ilerlemiş yaşını ne de geride mutlaka görmek istediklerini ifade ederek bahaneler üretmeye ve gerekçeler aramaya tenezzül etmeyecek kadar inançlı ve sadeydi. Silahından ve sırt çantasından başka “özel”i olmadı. Ne kolunda bir saati ne cebinde parası ne de kendine ait bir zulası yoktu. Ülkesiz bir enternasyonal devrimciliği esas alan militanlık yaptı. Komutan Martager gerçeğin “görünmez” yüzü komutanlığın gizemli adıydı. Kaypakkayacı devrimciliğin yeniden ülke ve enternasyonal topraklarında açığa çıkmasının ve yaşatılmasının isimsiz kahramanıydı.

General Martager, tasfiyecileri deşifre eden bir savaş kodudur

Oysa etrafımıza baktığımızda oturup katlimizi yazmak, partimizi tasfiye etmek isteyen yazıcıların safında “randevusunu kaçıran”, “Rojava’da devrimci görev almaktan kaçan, savaş ve direniş denince aklına sadece toplantı yapmak gelen”, “OHAL bahanesiyle savaş alanlarında bulunmak istemeyen” ne kadar iddiası tükenmiş, devrim hayali bitmiş, iradesiz ve kararsız, gösteriş ve kariyer düşkünü insan var. Savaş alanında bir dakika bile olma cesareti gösteremeyenlerin “Halk Savaşı” çığırtkanlığı ve İbrahim’in lafzını yapmaktan utanmayan ne kadar sahte devrimci var!

Pratikte MLM’yi hedef alan tutum ve pratikleriyle, Proletarya Partisi’ni yıkmak-bölmek-yoldaşları kutuplaştırmak-örgütü düşmanlaştırıp çatıştırmak, kafaları karıştırmak-bilinçleri bulandırmak için her türlü burjuva oyunlarına ve sahtekarlığa başvurmaktan çekinmeyen ne çok tasfiyeci vardır!

Kolektifin hukuk ve tüzüğünü sayısız kez çiğneyip ihlal eden bu güvenilmez anti-MLM unsurlar gerçek yüzlerini gizlemeye çalıştıklarını sanıyorlarsa aldanıyorlar. Sosyal pratikleri, onların gerçek niteliğini ve yer aldıkları anti MLM hattı açığa vurmaktadır.

Komutan Nubar yoldaş, önder yoldaş Kaypakkaya’nın devrim ve savaş stratejisi güzergahında yer alıp savaşmış ve sonuçta devrim uğruna canını feda etmekten çekinmemiştir. Komutan Nubar yoldaşın yaşam ve savaş pratiği sınıf düşmanlarına olduğu gibi aynı zamanda tasfiyeciliğe vurulmuş keskin bir darbedir. General Martager yoldaş tasfiyecilerin devrim ve örgüt karşıtı yüzlerini deşifre edip açığa çıkaran bir savaş kodudur.

Komutan Martager yoldaş her defasında tasfiyecilerin yazdıklarına ince bir gülümsemeyle bakar, sonra savaş görevlerine daha sıkı sarılırdı. Her türlü yılan ve çiyanların cirit attığı çöl yaşamı ve sıcağıyla alay ettiği gibi DAİŞ çetelerine karşı savaşırken de onlarla dalga geçti. Komutan Martager yoldaş kahramanca savaşarak şehit düşüşüyle de dillerinden ve kalemlerinden başka hiçbir sivriliği ve keskinliği olmayan tasfiyecilerle da alay etti.

Komutan Martager yoldaştan geriye savaş siperlerinde DAİŞ çetelerine karşı kahramanca savaş pratiği ve yazdığı kahramanlık kalır. Konuşulan ve hafızalarda kalan Komutan Martager yoldaşın savaş ve direnişleridir. Tasfiyecilik ve sahtelik ise Martager yoldaşın direniş ve savaş kararlılığı karşısında toz bulutu içinde tarihin utanç sayfalarına gömülür. Keza etrafımıza dikkatlice baktığımızda ne kadar da çok kendilerini gerçekliğin oldukça ötesinde gören ve anlatan kendilerine sevdalı insanlar var. Onların hikayeleri kendileriyle başlar, yine kendileriyle biter. Sayfalarında yalnızca kendileri, satırlarında sadece geçmişte yaptıkları yazılıdır. Başka yoldaşları anlatırken bile kendilerine bir pay çıkarmaya çalışan geçmiş, her devrimci pratikten bahsederken bile sanki o pratiklerin içinde kendileri varmış gibi imalarda bulunanların hepsi “eski” statüsünde kalır. Yazı ve sözlerin tarihi yeni de olsa anlatıklarının hepsi “eski”dir. An’a, somuta, yapılan ve yapılmakta olana, halka ve ezilenlere dair ya hiçbir şey yok ya da etki gücü zayıf, görünürlüğü oldukça az olan şeyler vardır. Eski olan tasfiyeciliktir. Yeni olan kendini direniş ve savaş alanlarında yaratan üreten Komutan Martager yoldaştır. Yeni olan büyük bir sevgi ve saygıyla çeşitli ezilen milliyetlerden halkın sahiplendiği, bağrına bastığı General Martager’dir.

Eskinin temsilcileri olanlar kendi gerçekliklerinin açığa çıkarılmasından, kodlarının açık, deşifre edilmesinden büyük korku duyarlar. Büyük bir telaş ve panikle devrimci fikirlere, eleştirel görüşlere saldırırlar. Olumsuz ve başarısız pratiklerinin konuşulmasından tartışılmasından oldukça rahatsızlık duyarlar, dikkatleri dışa çekmekte duyarlılığı başka yöne yöneltmekte ise oldukça “ustaca” davrandıklarını sanarlar. Gerçekte ise aldanıyorlar! Sosyal pratik bu köhnemiş ve çürümüş yüzlerin maskelerini her geçen gün daha da açığa çıkartıyor. Savaş ve gerilla alanlarında savaşarak efsaneleşen Komutan Martager yoldaş hakkında yazdıkları “eski” söylemi bir utanç olarak devrimci hafızalarda kalacaktır.

Yoksulluğun ve hakaretlerin kırbaçları altında çıplak büyüyen, özgürlüğe ve insanlığa tutkulu Armenak ve Nubar yoldaşlar ne bir mevki, ne bir yetki ve kariyer sahibi olmak ne de bir statüko elde edip içinde bencilce yaşamak istemediler. Faşist zulmün, ellerine silah almaya zorladığı Armenak ve Nubar yoldaşlar savaş pratikleriyle düşmanla alay etti. Düşmanın düştüğü düzeyle dalga geçtiler. Her iki yoldaşımız da sözle değil eylemle, dille değil elleriyle devrim yaparak, özgürlüğü yaşadılar ve yaşatmaya çalıştılar.

Sadece yirmi dört saatini değil ömürlerini devrime adadılar. Anlık-mevsimlik-süreli değil süresiz-sonsuz-soluksuz devrimciliği esas aldılar. Fedakarlık ve mütevazılıkta sınır tanımadılar. Konuşmaktan çok iş yapmayı, oturmaktan çok hareketi-eylemi-pratiği tercih ettiler. Devrimci görev deyince bir an olsun bile duraklayıp ince hesaplar peşinden koşmadan yürüdüler. Kendilerini yoldaşları, yaptıklarını ise halkımız anlattı.

Direnişin çıraklığından komutanlığın ustalığına uzanan Nubar Ozanyan yoldaş Kaypakkaya ve Armenak Bakır yoldaşın günümüzdeki en vefalı yoldaşı, en güvenilir kavga arkadaşı en iyi izleyicisi ve en sadık öğrencisi oldu. 40 yıllık devrimci damarın yeniden açığa çıkarılmasının sahici militanı oldu. Fazla söze gerek yok! Süslü cümlelere hiç ihtiyaç yok. Sadece onurlu ve dürüst duruşa, mülksüz yaşama, kariyersiz-gösterişsiz bir devrimciliğe ihtiyaç vardır.

Komutan Marteger yoldaş bunları başardı. Tıpkı Armenak yoldaş gibi.

Rojava’dan savaş arkadaşı PALE DERSİM 

40376

Proletarya Partisi

 Proleterya Partisi'nden gundeme iliskin yazilar

Proletarya Partisi

TKP-ML Avrupa Komitesi: Kuruluşunun 50. Yılında Partiyle Devrim Yürüyüşümüz Devam Ediyor!

1972-2022… Kesintisiz süren 50 yıllık devrim yürüyüşümüz, partimizin yol göstericiliğinde devam ediyor.

24 Nisan 1972, Türkiye ve T. Kürdistanı açısından kritik önemde bir tarihtir. Yeni bir sayfanın açıldığı bir milattır.

TKP-ML MK: 50 Yıllık Mücadelemiz, Geleceği Kazanma İrademizdir!

YAŞASIN PARTİMİZİN 50. KURULUŞ YILI!

Partimiz 50 yaşında! 24 Nisan 1972’de İbrahim Kaypakkaya önderliğinde sınırlı sayıda kadro ve militan tarafından kurulan partimiz, bugün 50. yaşını kutluyor. Bir insan için uzun ancak sınıflar mücadelesi ve toplumlar tarihi açısından kısa bir süre olan bu zaman diliminde Partimiz, önemli başarı ve zaferler kazandı. Yenilgiler aldı ve gerilemeler de yaşadı. Ancak hiçbir zaman devrim iddiasından ve Halk Savaşı ısrarından, silahlı mücadelenin gerekliliği-zorunluluğu bilincinden kopmadı.

Leninist Emperyalizm Tanımının Bulanıklaştırılması

Rusya’nın 24 Şubat (2022)’da Ukrayna’ya saldırısıyla birlikte, emperyalizm üzerine tartışmalarda sıklaştı.  Ve kendini solcu olarak adlandıran bir kısım siyasi hareket ve bazı yazarlar, Rusya’nın emperyalist olmadığını, ama emperyalist amaç güden işgalci bir güç olarak değerlendirdi. Bazıları ise, “anti-emperyalist cephede” değerlendirmeye devam ediyorlar.

İlham ve güç kaynağımız…(Sentez)

Proletarya partisinin kuruluşunun ve mücadeleye atılışının ellinci yılındayız. Bu süre içinde mücadelesini kesintisiz sürdüren proletarya partisi, bundan sonra da mücadelesini sürdürecektir. Onu var eden koşullar devam ettikçe varlığını devam ettirecektir. Sınıf bilinçli proletaryanın öncü müfrezesinin ülkemizdeki varlık nedenleri, günümüzde sistemin çöküntü içine girdiği koşullarda çok daha kendisini dayatır duruma gelmiştir.  Elbette ki o, üstlendiği tarihsel rolü yerine getirecektir. Çünkü mücadelesine yol gösteren sağlam temellere dayalı ideolojik-politik bir pusulası vardır.

Beyaz dağ’dan arta kalan çığlık dizelerinin şairi EMİR ALİ YAGANI kaybettik… Hasan Hayri Aslan

Son yıllarda Dersim’in çok değerli kültür insanlarını kaybettik. Sılo Qız, Emre Saltık, Hasan Saltık, Mehmet Çetin, Remzi Aydın…  birer yıldız gibi kayıp gittiler. Remzi Aydın için “Gri İklimden Maviye yolculuk” yazı çalışmamı yaparken 9 Şubat günü EmirAli’nin ölüm haberi ile sarsıldık. Epey zamandır yolları taşımak zor geliyor bana; ziyaret edemedim, kısa mesajlaşmalarla yetindik. 13 Kasım 2018’de söyleşi için o gelmişti bulunduğum kente. O sıra aldığım kitaplardan “Beyaz Dağda Bir Gün”ü şöyle imzalamış: “İhtiyar, ne böyle yaşanmışlıklar, ne de bu kitap olaydı!

TKP-ML MK:Yol Göstericimiz, İlham ve Güç Kaynağımızdır Partimiz!

24 Nisan 1972, İbrahim Kaypakkaya önderliğindeki bir avuç komünist tarafından, karanlığa tutulan meşalenin kurumsallaşma adımı olarak tarihe geçti. Dönemin, savaş ve direniş geleneği, Mahir ve Denizlerle birlikte örülüyordu. Anti-emperyalist kavgada yakalanan ivme, devrimci militan bir mücadele yaratmıştı. İbrahim yoldaş, savaş cephesine proletaryayı temsilen katıldı.

Zafer ve yenilgilerle dolu bir tarih! (1)

Dünyada 1965-1970 yılları arasında emperyalist-kapitalist sistemin kaynaklık ettiği ana çelişkiler giderek şiddetleniyordu. Bu başlıca çelişkiler; emperyalizm ile ezilen halklar ve uluslar arasındaki çelişki, emperyalist-kapitalist ülkelerde proletarya ile burjuvazi arasındaki çelişki ve yine çeşitli emperyalist ülkeler arasındaki çelişkilerdi.

Lorenzo Orsetti… (Nubar OZANYAN)

Yolculuk boyunca başını arabanın arka koltuğuna yaslayarak uyurdu. Yaptığımız yolculuklarda Lorenzo’yu uyanık görmek neredeyse mümkün değildi. Araç içinde uyuyarak saatlerce yolculuk yapabilirdi. Ama “yeni bir özgürlük hamlesi olacak” cümlesini duyduğunda ne gözünde uyku belirtisi ne de yorgunluktan eser kalmazdı. Barış halinden savaş haline, uyku halinden silahlı tekmil haline nasıl hızlıca geçildiğinin örneğiydi Lorenzo.

Burjuvazi Parayı, İşçiler Ekmeği Düşünüyor

Burjuva sınıfı, daha fazla kar elde etmek için daha fazla alanı kontrol altına almak ve bunun için de daha fazla silahlanmak istiyor. Ağızlarında “barış” yok ve hiç bir zamanda “barış”  kelimesini tam anlamıyla kullanmadılar. “Barış” dedikleri anda da yine kafalarında savaş vardı.

Azami kar için birbirlerine karşı savaş açarken, savaşa sürdükleri askerler yine işçilerdi. Savaşta ölenler, bombalarla param parça edilenler, evleri yıkılanlar, göç yollarına  düşenler, burjuvaların egemenlik savaşında hiç bir çıkarı olmayan, ama, onlar vasıtasıyla sürdürülen bir savaş....

Sağlam proleter karakter örneği …Ali Asker YER

Pazar günü Stuttgart Arena Kültürhaus’da evgili yoldaşımız Ali Asker YER’in anma toplantısındaydık. Salon ve çevresi sevenleri ve yoldaşlarıyla doluydu. Bu sevgi seli hiç kimseyi şaşırtmadı, çünkü o gerçekten çok sevilen gerçek bir proleter devrimciydi. Onun yaşamından kareler içeren sinevizyon gösterimi sırasında salonu derin bir sessizlik ve hüzün kapladı, çok sayıda insanın gözleri ıslak ıslaktı. Hiç birimiz onun bu zamansız gidişine katlanamamıştık.

50. Yılın Deneyimi Newroz Ateşinin Görkemiyle1 MAYIS ALANLARINA!

Başta Kürt halkı olmak üzere Mezopotamya halklarının isyan ve direniş günü olan bir Newroz’u daha geride bıraktık. 8 Mart’ta kadınların dalgalandırdığı isyan bayrağı, 21 Mart Newrozlarında başta Kürt halkı olmak üzere Türkiyeli işçi ve emekçilerin kitlesel ve coşkulu eylem ve mitinglerine sahne oldu. 2020 Newroz’u salgın bahane edilerek yasaklanmış, 2021 Newroz’u salgının etkisi altında kalmıştı.

2022 Newroz’u ise gerek Kürt ulusunun artan özgürlük talebi ve gerekse de yaşanan ekonomik krizin derinleşen etkisiyle görkemli bir katılıma neden oldu.

Sayfalar