Salı Mayıs 21, 2024

Değiştirirsek yeni olur yıl…(Nubar OZANYAN)

Herkese yetecek kadar nimeti bol, toprağı zengin olan dünya; mazlumlar açısından neredeyse çekilmez hale geldi. Her geçen gün zenginle fakir, efendi ve yeryüzünün “lanetlileri” arasındaki çelişki, derinleşerek büyüyüp daha “ürkütücü” duruma geliyor. Daha fazla sermaye ve zenginlik, bir avuç tekelin ve kapitalistin ellerinde toplanırken, yoksulluk ve yokluk büyük kalabalıkların çekilmez kaderi haline getirildi. Dünyanın tüm mazlum halkları, büyük eziyet çekmeye devam ediyor. Egemenler, teknolojik üstünlüğü de arkalarına alarak, halkları esir alıp diz çöktürmek için tüm saldırılara başvurdu/başvuruyor. Askeri, maddi, düşünsel ve ruhsal... Halklar ise henüz anlatılıp yazılmamış özgürlük hikayelerini taşımaya devam ediyor. 

Uluslararası sermayenin çıkarları ve Türk devletinin yayılmacı ve hegemonyacı politikaları uğruna, barbar TC ordusu ve ölüm sürüleri, önce Rojava’yı ardından Karabağ’ı işgale başladı. Dünyanın uygar diye tanıdığı ülkeler, tanınmış politikacılar, bilinen bilim ve vicdan insanları sessizlik içinde seyirci kalmaktan başka bir rol üstlenmediler. Daha fazla sermayenin çıkarları, daha fazla gericilik Ortadoğu ve Güney Kafkasya’da egemen oldu. Tarihsel topraklar, birikim ve zenginlikler zorbalıkla el değişti.

İttihatçı-Kemalist Türk devleti, sürekli bir şekilde ırkçılığı ve egemen erkek ideolojisini büyütüp sürekli düşman yaratarak halkların açlık ve yokluk acısını unutturmaya çalıştı. Bu politikadan bir adım bile geri adım atmadı. Çünkü, bu saldırılar olmadan ne ayakta kalabiliyor ne de ömrünü uzatabiliyor. Emperyalist-kapitalist sistem ve onun uşaklığı yapan burjuva-feodal devletler, yaşadıkları kaos ve krizden bir türlü çıkamıyorlar. Savaşa ve işgale başvurmaktan çekinmiyorlar. İşçilerin, emekçilerin, kadınların, LGBTİ+ların, ezilen halkların yeterince örgütlü olamama durumundan fevkalade güç alıp, yararlanıyorlar. ABD ve KDP desteğini alarak Kürt ulusal özgürlük hareketini imha ve tasfiye etmeye çalışan İttihatçı-Kemalist zihniyet, Kürt halkının birlik umutlarını yok etmeye ve özgürlük hayallerini bitirmeye çalışıyor. Gelişen kadın özgürlük mücadelesini ise “başlarına bela” olmadan önce dağıtmaya, parçalamaya uğraşıyor. Ancak nafile! Rüzgar ekenler mutlaka fırtına biçecektir.        

Halkların, emekçilerin ve özellikle kadınların içerde ve dışarıda mücadele etmekten, örgütlenip kaderlerini kendi ellerine almaktan, cüret ve cesareti kuşanmaktan başka kurtuluş yolları yok. Tarih sahnesinde yer almaktan, sarayları ve zulüm tapınaklarını ateşe vermekten başka çözüm yolu yok. 

Eğer zulme ve sömürüye karşı koymazsak ekmek ve onur, özgürlük ve ideallerimiz tehlikededir. Tarihimiz, toprağımız, evimiz, çocuklarımız, geleceğimiz, zeytin ve kayısı ağaçlarımız tehlikededir. Kitaplarımız, türkülerimiz, sevgimiz tehlikededir.

Savaşların pahalı olduğu bir dünya da yaşıyoruz. Savaş için top, tüfek, uçak, İHA ve SİHA’lar lazım. Kin, nefret, düşmanlık lazım. Dünyanın ve bölgenin haydutlarına bunları anlatarak onları durduramayız. Onları ancak halkın birleşik hareketiyle, mücadelesiyle durdurabiliriz. Halkı da ancak anlatarak ve daha etkili mücadele ettiğimizi göstererek birleşik bir mücadeleye ikna edebiliriz. Halkımıza, gerekirse binlerce kez anlatarak; anlamadıklarını anlatmanın dili, yolu neyse onu bulup konuşarak özgürlüğün, vicdanın, sevginin hakim olacağı bir yaşam için mücadele etmek gerektiğini anlatacağız. Çocuklarımızın yaşamının petrol ve silahlardan daha değerli olduğunu anlayıp ayağa kalkıncaya kadar, özgürlük ideallerimizi anlatmaya devam edeceğiz. En büyük bombanın halkın kendisi olduğunu anlayınca o zaman yeryüzü emeğin, onurun ve barışın dünyası olacak.

Umuttan ve birlikte ortak mücadele fikrinden asla vazgeçmeden, gök ve yeryüzünü uğruna zulüm gören çocuklara, katledilen kadınlara armağan edinceye dek yürümeye devam edeceğiz. Başka yol yok! Zulmün kalelerini, paranın saraylarını bir anda yıkamasak da umut ve dirençle ateşi büyütmeye devam edeceğiz. Ya zulmü bitireceğiz ya da sarayları ateşe vermeye devam edeceğiz. “Ayaklar baş olmaz” diyenlere “Durun hele! Uykularınız kaçsın” demeliyiz. Kendimize gerçekten güvenirsek, değiştirme gücüne yürekten inanırsak düşmanın uykularını kaçırmak bir yana saraylarını ateşe verme cüretini gösterebiliriz. İmkansızı başarmak ellerimizdedir. Eğer biz zulüm dünyasını değiştirirsek, o zaman yeni olur yılımız ve yaşamımız.

 
6762

Kılıçdaroğlu sadece Kılıçdaroğlu değildir! (1ci bölüm)

Açıklama: Bu yazı, Kılıçdaroğlu’nun CHP’nin Genel Başkanlığına getirildiği dönemde, 2010 tarihli Partizan’ın 72. Sayısında yayımlanmıştır. Yazı eski olsa da, yazılanlar eski sayılmaz. Zira Mayıs 2023 seçimlerinde “halkın umudu” olarak önümüze konan Kemal Kılıçdaroğlu ve CHP’sinin burjuva-feodal sistemde oynadığı rol, özellikle de seçim sonuçlarının açıklanmasının ardından açık bir şekilde ortaya çıkmıştır. Ve ortaya çıkan bu gerçeklikler, Partizan makalesinde dikkat çekilen ve tespitleri yapılan gerçekliklerle uyumludur.

Beylere ve devlete karşı olmak (Nubar Ozanyan)

Artsahk (Karabağ) sekiz aydır kuşatma ve abluka altında. Elektrik, gaz, akaryakıttan yoksun; açlığa ve dermansızlığa mahkum edilmiş bir şekilde teslim olması bekleniyor. Soykırımın günümüzde almış olduğu en utanç verici ve acımasız hali yaşatılmaktadır halka.

Ne uluslararası Adalet Divanı’nın kararı ne sekiz aydır çalınan diplomatik kapılar, Karabağ’da yaşayan Ermeni halkının yaşamsal sorunlarına çare, derdine derman oldu. Yapılan sayısız görüşme, müracaat ve iletişimden hiçbir sonuç çıkmadı.

“Bir Tek Mücadele Kaybedilir; O Da Terk Edilen Mücadeledir.” (Kadınların birliği)

Cumartesi Annelerinin eylemi, bu ülkenin en uzun soluklu mücadelesidir… Birçok kez engellendi, saldırıya uğradı, sürekli hale gelen polis saldırısı nedeniyle 1999’dan 2009’a kadar ara verildi, pandemi döneminde online olarak yapıldı ama ne olursa olsun Cumartesiler, 1995 yılından bu yana yani 28 yıldır “kaybolan” çocuklarını, eşlerini, babalarını, annelerini, arkadaşlarını, yakınlarını arayan insanların ama en çok da annelerin eylem günü oldu.

Yeni Emperyalistler Eski Emperyalistlere Karşı

Kapitalizmin; gelişmesi, genişleyerek yoğunlaşması ve üretimin her geçen gün artmasıyla ortaya çıkan tekelleşme ve uluslararası yönünün esas hale gelmesi, onu daha saldırgan bir aşama olan emperyalist bir aşamaya ulaştırdı. Bu gelişme, sınıfların netleştiği ve sınıflar arası mücadelenin keskinleştiği kapitalist ekonomik sisteminin diyalektik gelişiminin bir karakteristiğidir. Kapitalizm derinlemesine ve enlemesine geliştikçe yeni emperyalist ülkeler ortaya çıkacak ve bu da  emperyalistler arası çelişmeyi artan ölçüde derinleşecektir.

BRICS'in Johannesburg'da zirve toplantısı

Çin yeni emperyalist konumunu genişletiyor

Bugün Güney Afrika'nın Johannesburg kentinde Vladimir Putin'in yalnızca sanal olarak katıldığı yeni emperyalist BRICS ülkelerinin (Brezilya, Rusya, Hindistan, Çin, Güney Afrika) zirve toplantısı sona eriyor.

Altı ülke eklendi

Tartışmaların merkezinde 14 yıl önce kurulan BRICS grubunun "BRICS Plus" olarak genişletilmesi yer alıyordu.

“ECDAT” HİKÂYELERİ[*]

 

“Geçmiş içinde yaşanacak bir şey değildir.

Eyleme geçerken içinden bir şeyler çekip

çıkarttığımız bir sonuçlar kuyusudur.”[1]

 

KADINLARIN BİRLİĞİ | Halk Okulu Devrimcilik Adı Altında LGBTİ+ Düşmanlığı Yapmaya Devam Ediyor!

Bir süredir Halk Okulu’nda LGBTİ+lar ve LGBTİ+ mücadelesi üzerinden genelde ilerici, devrimci harekete özelde proletarya partisine yönelik “değerlendirme”lerde bulunulmaktadır.

Bu “değerlendirmelerin” temel anlayışına ve üslubuna, devrimci kamuoyu da bizler de aşinayız.

Martager (Nubar Ozanyan)

Yaşamı Fakir, savaşımı Martager olan komutan, sert yaşadı. Bir derviş gibi Kafkaslar’ı, Ortadoğu’yu dolaştı. Mazlumların yaşamından gürültü yapmadan kopup giderken geride derin izler ve unutulmaz anılar bıraktı. Yaşadığı her toprak parçasında eski ve köhnemiş olan her şeye meydan okudu. Yaşarken Ararat’a, düşerken Cudi’ye bakarak “Elveda” dedi.

Devrimci Bir Çıkış İçin Örgütlen-Örgütle

“…Komünist Enternasyonale bağlı tüm partiler, ‘Kitlenin daha derinlerine!’, ‘Kitlelerle daha sıkı temas!’ şiarlarını ne pahasına olursa olsun pratiğe geçirmelidirler; kitleler sözünden anlaşılması gereken emekçilerin ve sermaye tarafından sömürülenlerin, özellikle de en örgütsüz ve en bilinçsiz, en fazla ezilen ve örgütsel olarak kapsanması en zor olanların tümüdür.”(1)

Proletaryasız Burjuva Çağı Hayali(!)

 

Telaşlı diplomasi ve açık savaş hazırlığı Nijer: Afrika'da akut savaş tehlikesi!(Rote Fahne (Kizil Bayrak)

26-27 Temmuz gecesi, yaklaşık 26 milyon nüfusa sahip Batı Afrika ülkesi Nijer'de ordu bir darbe düzenledi. Bir önceki başkan Bazoum'u devirdi ve anayasayı askıya aldı.

Frankfurter Rundschau'ya göre Bazoum döneminde Nijer, "İslamcı teröristlerin Sahel'deki ilerleyişine karşı mücadelede Batı'nın son stratejik ortaklarından biriydi".

Sayfalar