Esas İşçi mi Köylü mü ?
Ya... bunlar insanı zoraki öncü ederler ya.. öncü.
Hani proletarya köylünün devrimci bilgilere akademik bir şekilde sahip olması şart değildi.Teoride iş böyle değil mi ?Gelin görün ki öncü esası siyasi değerlendirmelere tabi tutmadan salt yaşanılan sosyo - ekonomik yapıya göre ele alırsa proletarya köylünün ne yapmasını beklersiniz ki ?Muhakkak ki proletarya köylüde başına çaresine bakacak.Öncüleşecek.Öncü kadar bilgiye sahip olacak.Dünya devrimci tarihinden tutun bilgisayarda kopyala yapıştıra kadar her şeyi bilmek zorunda olacak.En ufağından Anti Duhring okurken kimyada bilecek.Bilmiyorum demeyecek.Karanlıkta el yordamıyla yolunu bulmayı öğrenecek.Öğrenemiyorum, bilmiyorum bilen birine ihtiyaç duyuyorum derse..... Ya.. ben bir proletarya köylüyüm ya..Ne anlarım bilgisayarda, akıllı telefonda, iktisatta, işletmede, kimyada..Ya.. bunlar benim için çok ağır ya..Bunları bilseydim gider profesyonel devrimci olurdum. Profesyonel devrimci olduğunu söyleyenlerin hali hakkında yazarken.Bilmediğimden vede gelişmemiş ülkeler için Stalin olabilirliğini ret etmediği ( Stalin' nin eleştirilerinin de dikkate alınması gerektiğini düşündüğüm ) Demokratik Halk Devrimine inanan oldum. Benden hiç kimse her şeyi bilen, gelişmemiş ülke olmamızın tabiatına da ters, öncü kadar bilgili olmamı istemeyeceklerini düşünüyordum.Bu sayede bende her zaman hayallerimi süsleyen kelepçe, kırbaç... gibi minimum malzemelerin satıldığı ............ Hırdavatçı dükkanı bir gün açabilecektim. Ama gelin görün ki Yugoslavya' da Demokratik Halk Devrimine inanan Tito' yu İşçi, köylüde belirginken gerillacılığa değilde milisliğe sürükleyenin Almanların elindeki silah olduğunu, Rusya' da da Profesyonel devrimciliği tarih sahnesine çıkaran Rus sosyo - ekonomik yapısı kadar Lenin' nin devrimin - itifak - unsurlarında olan burjuvazilerin olumsuz rollerini de ortaya çıkarması olduğunu görmeyen bir kaç akıllı yüzünden hayallerimden vazgeçmek zorundayım. Gitti, gitti hırdavatçı dükkanı hayellerim gitti.Ya.. bunlar feodal bir toplumda köylüyü, işçi kapitalist bir toplumda da işçiyi köylü eder.Tarihe, kaderimize.. bunların böyle bir kör etmen olma misyonları da var.Ve tarihe böyle bir kör etmen olma misyonları da bununla kalmıyor. En basitiyle sömürgecilikle sosyo - ekonomik yapısı değişen ülkelerde egemen sınıfların değişen sosyo - ekonomik yapıyla aldıkları özellikler, isimler kendi dinamiğiyle gelişen kapitalist ülkelerdeki egemen sınıflarla aynı olmadığını bildikleri halde iş ülkemizdeki işçiye, köylüye gelince bu basit bilgiyi onlara uygulayamıyorlar. Dönüp de İşçinin, köylünün bir kısmına: " Ya.. arkadaşlar, diğerleri de sizin gibi sömürgeciliğin sosyo - ekonomik yapısında biçimlendiler, doğdular lakin sizin sömürgecilikle, kapitalizme organik bağlarınız diğerlerinkinden daha güçlü " diyemiyorlar.Ah.. bir diyebilseler ah..Ama diyemeyecekler. Dersler, proletarya köylünün sömürgecilikle aldıkları özelliklerin kendi dinamiğiyle gelişen kapitalizmdeki işçi köylüyle aynı olmadığı görecekler.Derseler, gelişmemiş toplumların devrimci dinamiğinin sömürgecilikle, kapitalizmle organik bağı en az olan kısımlar..., sınıflar olduğunu görecekler. Derseler karşılarına çıkmasında korktukları İbrahim Kaypakkaya çıkacakta ondan.İbrahim Kaypakkaya sınıfları analiz ederken ne diyordu: " Kapitalizmle bağı en az olan sınıflar daha tutarlı."İşte tüm bunları diyemediklerinden de esasımız ne derse desinler esaslarının hangilerinin sömürgecilikle, kapitalizmle organik bağlarının daha güçlü, hangilerinin de daha az olduğunu asla bilemeyecekler.Bilemediklerinden de...Gitti, gitti hırdavatçı dükkanı hayellerim gitti.Ergün Aslan
Ergün Aslan sitemizin köşe yazarıdır. Teorik ve politik konularda yazılar yazmaktadır.
Son Haberler
Sayfalar
MİNNET VE HAYRANLIKLA: YOLLARI YOLUMUZDUR![1]
“Nehirlerin dinlediği seslerdik”[2]
Sizlere, siz kardeşlerime Onlardan söz ederken, heyecandan dilim damağım kuruyor. Omuzlarımda devasa bir sorumluluğun ağırlığını duyumsuyorum…
Ne demeli? Nereden başlamalı?
Öncelikle onlarınki, anlatmaktan çok yaşanan, yani kelimelerin kifayetsiz kaldığı bir aşktı…
“Demokratikleş-me paketi”
“Maymun ne kadar yükseğe çıkarsa,kıçı da o kadar görünür.”[1]
Bizim kuşaktan, (genel olarak “78’liler” olarak biliniyoruz) kimileri ve selefimiz 68’lilerin bir kısmı çok hızlı “uyum sağladı”. Biz beceremedik.
Eskinin “solcu”su, bugünün liberali kalemlerin AKP iktidarının Başbakan Recep Tayyip Erdoğan eliyle açtığı (kaçıncı?) “Demokratikleşme Paketi” ile ilgili görüşlerden söz ediyorum.
“Cemevi ile Ruhban Okulu da olsaydı daha iyi olurdu,” diyen hoşnut Oral Çalışlar, örneğin[2]…
Umudun Şiarı: “Size Verdiğimiz Süre Doldu!”
Emperyalist sermayenin uluslararası bir kaç merkezdeki dönüş hızına bağlı ve orantılı olarak, dünya halklarının direnişlerinin hızı da artıyor.
Yaşadıklarımız reddedilmelidir!
Ecdadımız Kayıkları, Biz Gemicikleri Yürüttük
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan her fırsatta ecdadından bahsetmekten geri durmuyor. Yerel seçimlere yönelik bir yatırım olduğu herkesçe bilinen, konunun uzmanlarınca da birçok eksiği bulunduğu iddia edilen Marmaray tüp geçidi milyonların can güvenliği hiçe sayılarak apar topar açıldı. Başbakan açılıştaki konuşmasında da “ecdadımız gemileri karadan yürüttü, iktidarımız da denizlerin üstünden vagonları yürütüyor” dedi.
Din Kardeşligi masali ve türban sovu
AKP meclisteki türbanlı milletvekili şovuyla halkı uyutma yolunda kendisine yakışır bir adım daha atmış oldu. Oysa din, türban ya da özgürlük diye bir dertleri yok. Onlar ne pahasına olursa olsun iktidarda kalmanın ve hizmet ettikleri bu düzenin ezen- ezilen, sömüren- sömürülen çelişkisini halkın gözünden kaçırmanın derdinde. Türbanı bu korkunç düzeni saklamak için bir şal olarak kullanmaktadırlar. Tuhaf olan şu ki, türban takan kadınların çoğu da bu düzenin mağdurlarıdırlar. Ne var ki onlar bunun farkında değil. Biraz düşünseler iyice esaret altına girdiklerini göreceklerdir.
Ortadoğu yeniden biçimlen(diril)irken …[*]
“Karanlık saatler geldiğinde,
o zamanın insanı da gelir.”[1]
Ortadoğu yeniden biçimlen(diril)irken söylenmesi gerekeni, gecikip, lafı dolandırmadan hemen belirteyim: Büyük bir alt üst oluşun içindeyiz…
Bu kadar da değil; her şey daha da ağırlaşarak vahimleşecek; veya tarih müthiş hızlanacak; ya da sık sık Montesquieu’nun, “Ne mutlu tarihi sıkıcı olan halka” sözü anımsanacak…
Cumhuriyet Bayramı' Ve Bagımsız Türkiye Hangi Sınıfın Ideolojisidir?
'Bir Marksist toplumsal uzlasmaya degil, sinif mucadelesine dayanir' der Lenin.
Sinif mucadelesi ise tekduze bir rota izlemez.Tarihin her toplumsal akisinda farkli bicimler olarak karsimiza cikar. Komunistler iradeci-idealist degil dialektik olguculuga dayanir. Canlidir Marksistin dunyasi, basma kalip, tekduze, soyut ilkeler ve kaliplar bakisi burjuvazinin dunya gorusudur.
Solu Liberalleştirmek
Sol’u liberalleştirme; onu devrimci özünden kopararak, burjuva düzen içi bir hareket haline getirme ve burjuva sistemine karşı toplumsal devrimci alternatif olmaktan çıkarma çabaları, solun tarihi kadar eskidir. Toplumun burjuva-proleter kampa bölünmesinden bu yana da, burjuvazi, sol’u sol olmaktan çıkarmanın her türlü yolunu denemeye, şiddetin yanında, ideolojik ve siyasal olarak onu yozlaştırmaya özel bir önem verdi.
Kürdistan ve "Demokratikleşme"
Kürdistan tarihi açısından 90'lı yılların en önemli olgusu Kürdistan ulusal kurtuluşçuluğunun kadrosu,hemen hepsi bağımsızlıkçı çizgide binlerce Kürd aydınının imha edilmiş olmasıdır.Öylesine bir soykırım ki hesabını gören de soran da yok,ortalık da "barış"çılardan ve "unutmaya ve affetmeye hazırız"cılardan geçilmiyor.Kürdistani stratejik aklın ve ulusal kurtuluşçuluğun taşıyıcısı bu kategorinin imha edilmesi,kalan yerli/yerel aydınların Türki metropollara ya da yurtdışına kaçması/kaçırtılması ve eşzamanlı olarak Kürdistan köylülüğünün sömürgecilerce Kürdistan dışına göçertilmesinin ulusal
Iki Birlesir Bir Olur Ya Da HDP
Ertugrul Kurkcu ''Halkin uzerine bilgelik tesis etmek degil, halkin bilgeligini temel alan bir partiyiz'' diyor...Kongreye Apo ve Recep kutlama mesajlari yolluyor!
Tum milliyetlerden Isci-Koyluler Revizyonizmi gormuyor ve alkisliyorsunuz!
Sunu diyor sizlere Kurkcu; Isciler-Koyluler ,Marksizm-Leninizm gibi sizi kurtarmaya calisan akimlara kapilmayin...!