Pazartesi Mayıs 20, 2024

Faşizm kadın devrimcilerden intikam alıyor - Ziya Ulusoy

Erdoğan faşizmi, generalleri ve polis şeflerini, kadın devrimcilerin katledilmesine seferber etti.

Yalnızca son aylarda İstanbul'da Günay, Dilek, Dilan,Yeliz, Şirin, Kürdistan'da Güler, Sakinelerin öldürülüşünün yıl dönümünde Seve, Fatma, Pakize yoldaşları katletti. Ayrıca, çocuk büyük demeden çok sayıda kadını da kuşatma altına aldığı Kürt ilçelerinde öldürdü.

Faşizm, özgürlük ve sosyalizm mücadelesine katılan devrimci kuşaklardan intikam almayı, intikamcı acımasızlığının bir yansıması olarak da, mücadeleyi yeniden yeniden omuzlayan kuşakları korkutarak sindirme amacıyla da uyguluyor.

12 Eylül askeri faşizmi sonrası 80'li yılların sonundaki gençlik kuşağının yetiştirdiği kadrolar, devrimci örgütlere yeniden cansuyu oldular, onları büyüttüler.

Faşizmin intikamı gecikmedi. Kaybederek, kurşunlayarak, cezaevlerinde, dağda, işkencede, devrimci kadro kuşağına ölüm yağdırdı. Onların devrimci örgütleri ayağa kaldıran fedakarlığına, tarihsel girişkenliğine öldürmelerle yanıt verdi.

Kürt özgürlük hareketini geliştiren genç kadrolara, sömürgeci faşizm, dağda, kentte, köyde ölüm yağdırdı. JİTEM, Özel Harekat, Hizbulkontra bu on yıllardaki acımasız katillikleriyle kötü ün saldılar. Sömürgeciliğin genç devrimci Kürt kadrolarına, onların fedakarlığı ve mücadele girişkenliğine, ulus çapında seferber olarak mücadeleyi büyütmelerine karşı yanıtı ölüm yağdırmak oldu.

Faşist sömürgecilik, şimdi benzerini kadın devrimcilere yapıyor.

Kadınların toplumsal koşulları o toplumun uygarlık derecesinin ölçütüdür. Kapitalizm bir yandan kadınları üretime katar ve bu nedenle eğitime katılmalarını engelleyemezken, diğer yandan ağır çalışma koşulları ve patriarkal erkek egemen kültürü sürdürerek, sermayenin egemenliğini sürdürmek için ikinci sınıf bağımlı toplumsal koşullarla gelişmelerini engeller.

Erdoğan faşizminin özgünlüğü, kadınları eve hapsetmek, erkek egemenliğinin patriarkal biçimlerini din ve gelenek adına daha katılaştırmaktır. Böylece, halkın yarısını oluşturan ezilen cinsi tarihsel girişkensizliğe, sermaye ve erkek bağımlılığına diğer sermaye partilerinden daha çok mahkum ediyor. Geri bıraktırılmışlığını uzun sürdürmeyi amaçlıyor. Erdoğan, elinden gelse Suudi teo-monarşisi gibi kadınlara araba kullanmayı bile yasaklamak istiyor.

Fakat öğrenci, işçi, köylü kadınlar, bu gericiliğe karşı kadın hareketini geliştirerek, önlerine kadın devrimi amacını koyan mücadeleleri yükselterek cevap verdiler. Türkiye devrimci hareketinde kadın kadrolar öne çıktılar, partilerini geliştirmeyi en önde omuzladılar. Devrim emekçiliğini de, tarihsel girişkenliği de, cesareti de kuşandılar.

90'ların başlarında bir ara kadın derneklerindeki artış eğilimi, bugün değişik renk ve akımın kadın örgütlerinin o zamana göre çok daha artışı olarak kendisini gösteriyor.

Komünist ve sosyalist kadın örgütlerinin kurulması, gelişmesi, bu tarihsel yürüyüşte inisiyatifli öncü yerini alıyor.

Kürt özgürlük hareketi ayrı kadın parti ve ordusu olarak kadın devrimi sürecinin ilerleyişine büyük katkılarını sunuyor.

Faşist sömürgecilik, kadın devrimindeki yürüyüşten, özellikle kadın kadroları katlederek intikam alıyor. Onların, devrimci hareketin bugününde hareketi geliştiren girişkenlik ve fedakarlığından intikam almayı ve bu yolla geniş emekçi ve genç kadın kitlelerini sindirmeyi amaçlıyor.

Kadın devrimi yapıcıları, Erdoğan faşizminin, sömürgeciliğinin bu barbarlığına karşı ve rağmen, mücadeleyi ve yapıyı yükseltecekler. Tarihsel ayağa kalkmış toplumsal ve ezilen sınıfların hareketlerini, ne Hitler faşizmi, ne 90'lardaki generallerin faşist sömürgeciliği durdurabildi! Ne de Hitler'e özenen Erdoğan faşizmi durdurabilir!

Kadın yoldaşların aramızdan barbarca ölümlerle koparılıp alınmasına, devrimci kadın hareketi yalnızca cesaretini kuşanarak yanıtlamakla kalmayacak. Kadın kitle örgütlerini, mahalle mahalle, okul okul, işyeri işyeri geliştirecek, hareketin günlük mücadele taleplerini formüle etmede yaratıcılığını, kadın devrimi programını geliştirmede bilimsel ufukluluğunu da gösterecektir.

9 Ocak, Sakine, Fidan, Leyla yoldaşların, Kürt kadın özgürlük hareketinin üç önder ve militanının Erdoğan faşizmi tarafından kalleşçe katledilmelerinin yıldönümü.

Sakinelerin, Yelizlerin, Sevelerin şahsında, faşizmin aramızdan aldığı sayısız devrimci kadını saygıyla anıyor, onların cesaret, feda ve devrim emekçiliğinin yalnızca kadın devrimi yapıcılarına değil, bütün devrimcilere ve ezilenlere de öğreteceğine inanıyoruz.

44370

Entellektüel Aydın Bulanıklığı Ya da Devrimi Ehlileştirme Aymazlıkları

 

BirGün gazetesinde 7 Aralık 2011 tarihinde bir röbartaj yayınlandı. Fikret Başkaya(FB) ile Gün Zileli(GZ)’nin konuşmaları. Konuşmanın ana konusu "devrimler”di. Aydınların devrim üzerine konuşmaları, fikir yürütmeleri ve üretmeleri, burjuvaziyi ve onun düzenini "teşhir etmeleri” elbette olumludur. Sorun devrim üzerine olunca, bunun değerlendirilmesi ve tartışılması da bir o kadar gerekli oluyor.

materyalist bilgi teorisi ve komünist partileri

 

“İnsan pratiği, materyalist bilgi teorisinin doğruluğunu tanıtlar.” Marks

 

İnsanın üretimdeki, üretim içindeki ilişkileri ve faaliyetleri, diğer tüm faaliyetlerinin üstünde ve onların üzerinde belirleyici bir rol oynama temel özelliğine sahiptir. Bu bağlamda, insanın bilgisi  üretimdeki faaliyetlerinden bağımsız değil, bizzat ona bağlı olarak gelişir ve şekillenir.

HER GÜN DÖRT İŞÇİ, BEŞ KADIN

“Son kötü günleri yaşıyoruz belki

İlk güzel günleri de yaşarız belki

Kekre bir şey var bu havada

Geçmişle gelecek arasında

Acıyla sevinç arasında

Öfkeyle bağış arasında//

Biz kırıldık daha da kırılırız/

Kimse dokunamaz bizim suçsuzluğumuza.”[1]

 

ÇİN: KARMAŞIK BİR SORU(N)…[1]

“ben hiç başlamamış bir dündeyim.

yağmur yağacak...

hiç başlamamış bir yarın çok var.

hiç bitmeyen bir dün de çok var...”[1]

 

Arif Dirlik’in, “Sadece bir ulus değildir; bir uygarlıktır,” notunu düştüğü Çin’in geneli veya özelde ise “bugünü” hakkında yazmak kolay değil.

Binlerce tarihsel bağıntı ve güncel referanslarıyla Çin, çoklu bir örnektir.

SINIF KONUŞMAZSA MEYDAN ÇAPULCULARA KALIR

EYLEM BIRLIKLERININ GÜNÜMÜZDEKI ÖNEMI VE DÜŞÜLMEMESI GEREKEN HATALAR ÜZERINE

 

EĞITIM NOTLARINDAN ULUSAL SORUN

 

ULUSAL SORUN

 

Ulusal sorun oldukça geniş bir konudur. Ulusal soruna ilişkin kapsamlı tartışmalar yapılmıştır. Doğru görüşler bu tartışmalar sonucu ortaya çıkmıştır MLM’lerin ulusal soruna yaklaşımları Leninizm döneminde şekillenen ulusal soruna ilişkin görüşlerden farklı değildir. Ulusal soruna ilişkin ülkemizde de farklı değerlendirmeler vardır. Bu farklılıklardı da öğrenmek önemlidir.

 

Faşizm

 

 Almanya’nın caddeleri ve şehirleri kanla sulandı. Viyana’nın işçi semtleri,askeri birliklerin ateşiyle yakılıp yıkıldı., harabeye döndü.Yoksulluk, yıkım, felaket ve acı. Üstünde insanlığın en ünlü beyinlerinin eserlerinin yakıldığı ortaçağa özgü odun yığınlarının alevleriyle aydınlatılmış kapitalist baskı ve uygarlığın batışı, giyotin ve cellat baltası. Faşizm işte bunları getirdi. Ayrıca dünyayı felakete, yeni bir korkunç katliama sürüklemek tehdidini de beraberinde getirmektedir.  Dimitrov

                  

Prometheus’un Torunları Ateşi Yeniden Harlıyor

Tarihte hep direnenler kazanmıştır. Haklı olanlar, düşmana karşı savaşta bir çok defa yenilmelerine karşın, direnmelerinin karşılığını eninde sonunda almışlardır. Bu kural, salt geçmişe ait olmayıp geleceğe de aittir. Yunanistan’da da olacak olan budur. İşçi ve emekçiler, alın terlerinin "borç” adı altında emperyalist tekellere peşkeş çekilmesini ve bu ağır sömürü dayatmasını asla kabul etmeyeceklerdir.

Hindistan İşçi Ve Emekçilerin Tarihi Mücadeleleri İle Enternasyonal Dayanışma Her Alanda Yükseltilmelidir

Emperyalist burjuvazinin ve gericiliğin "sosyalizm hayalleri öldü” yaygaraları, küçük burjuvazinin sosyalizmden öcü görmüş gibi kaçarak: ”işçi sınıfının devrimciliği bitti” söylemleriyle liberal burjuvazinin ideolojik ve siyasal güzergahında yerini almaları; dünyada işçi ve emekçilerin sosyalizme olan güvenini bütünüyle yıkmaya yetmediği gibi, onların sosyalizm için mücadele ateşini yükseltme savaşımının önünde de engel olamıyor.

Hindistan İşçi Ve Emekçilerin Tarihi Mücadeleleri İle Enternasyonal Dayanışma Her Alanda Yükseltilmelidir

Emperyalist burjuvazinin ve gericiliğin "sosyalizm hayalleri öldü” yaygaraları, küçük burjuvazinin sosyalizmden öcü görmüş gibi kaçarak: ”işçi sınıfının devrimciliği bitti” söylemleriyle liberal burjuvazinin ideolojik ve siyasal güzergahında yerini almaları; dünyada işçi ve emekçilerin sosyalizme olan güvenini bütünüyle yıkmaya yetmediği gibi, onların sosyalizm için mücadele ateşini yükseltme savaşımının önünde de engel olamıyor.

Sayfalar