Cumartesi Mayıs 18, 2024

Faşizme Taş Atmak İyidir

Tas Atmak Degil, Tas Atmamak Provakasyondur   Yasalcilikla, mesruiyet/haklilik zemini arasindaki farki kavramak istiyorsaniz, cocugunuzun, sizin koydugunuz kurallarla, kendi ozgur ruhu arasinda yasadigi catismanin sonuclarina bakin...Orda iki dunya catisir; bir kendi disindaki dunya, ve onun kurallari, ve de cocugun kendi ozgur ruhu ve varmak istedigi dunya...Kural koyucular, dunyayi kendi istedikleri sekilde dizayn etmek, yonetmek, baslarinin agrimamasini isterler;, koleler ise, yine dunyayi kendi tasavur ettikleri seklide kazanmak arzusu guderler...Bu iki farkli dunya ve irade arasindaki catisma ve celiskiler kacinilmaz olarak bir catisma dunyasi yaratirlar...Her kural ve kanunun amaci kendi disindaki dunyayi disiplin altinda tutmaktir; tutabildigi yere kadar...   Mesruiyet ve  kendisi olmak zemininden her cikis, ozunde, kendisi olmak istencinden cikis ve disardaki dunyaya teslim olmaktir.Hicbir kural yoktur ki, onu koyan iradenin/sinifin, kendi sinif cikarindan azade olsun; tum yasalar, o sinifin cikar ve iradesinin korunmasi icin vardirlar...Iste, tam da burada, mesruiyet zemini, aslinda ozgur olmak, kendisi olmak zeminidir; mesruiyetten her kacis, ozgurlukten bir kacis, ruhun teslim dunyasini yaratir... Koleler ve cocuklar, ve dahi devrimciler, her donem icin, o donemin ozgur ruhunu temsil ederler; o ruh oldugunde ozgurlukte olur; teslimiyet, karsi iradeye biat, egemen olanin dunyasindasinizdir artik...Birakin, o cocuk ruhu yasasin; cunku ozgurluk icin ihtiyacimiz olan tam da o ruhtur iste; mesruiyetin kavgasi, ozgurlugun kavgasidir!


 

Insanlari daga ideolojiler cikartmaz, fasizm cikartir; daga cikmak zorunda kalan insan, kendi ideolojisini yaratir.

Radikalizm bir duygudur, onu besleyen, yasatan, yaratan, insanin icinde yasadigi maddi toplumdur. Radikal duygular, radikal ideolojiler yaratir.

Kuru-siki baris edebiyatlari yapmayin, anlamaya calisin insan-toplumsal gerceklik-siyasal sonuclar iliskisini.

Dagdakilere cagri yapacaginiza, radikalizmi oldurmeye calisacaginiza, fasizmi oldurun.

Fasizm varsa, daga cikan insan da var olacaktir.

Savas arzu edilen birsey degildir, kacinilmaz birseydir. Zora karsi Zor Tarihsel Materyalizmin bir yasasidir.

Kafkaslardan, Ortadogu, Afrika, Uzak Asya, Latin Amerikaya kadar heryerde adi konulmamis dusuk yogunluklu bir savas ya da acik savas suruyor, ama kimleri 'silahla cozum donemi bitmistir''(!) diyor....
Bu sozu hakim siniflar icin mi yoksa ezilen siniflar icin mi soyluyorsunuz?...Hangisi icin soylerseniz soyleyin, tum devletlerin en buyuk butceyi silahlanmaya ayirdigi bugunun dunyasinda bu koskocaman bir yalan degil mi?

Hayatin, gercegin dili bunun bir palavra oldugunu soylerken, kendi oznel istekleriniz bu aci gercegin yerine gecebilir mi?....Gecseydi eger hemen yanibasinizda Suriye'de Irak'ta, Ukrayna'da, Kurdistan'da cocuklarin yasiyor olmasi, kadinlarin korkusuzca sokaklarda geziyor olmasi gerekmez miydi?
Ya Gezi?...Eli silahsiz gencler salt bariscil protestolar yaparken onlari Marslilarin tufeklerinden cikan kursunlar mi oldurdu?

Kimin kafasidir bu; hakim siniflarin halki-halklari yalanlarla aldatmak kafasi degil mi?!

Kilicdaroglundan Recepe, tum TV lere kadar siddetin-tas atmanin bir devlet provakasyonu oludugu beyninize islenmeye calisiliyor...

Boy boy kameralar onun de cantali, tas atan, sivil polislerin resimleri, fotolari tum basina gosteriliyor....Yani bakin devlete tas atmanizi isteyen devlettir, polisin kendisidir, aman sakin ha oyuna gelmeyin, asla devlete, polis tas-molotof atmayin, devrimci siddet kotudur denmeye calisiliyor...

Devrimciysen, tas atiyorsan provakatorsun demek istiyorlar

Siz hic boy boy sivil-provakator polislerin goruntulerini basina veren, ben provakatorluk yapiyorum, tas atan ben devletim diyen bir devlet gordunuz mu?....Provakasyon adi uzerinde sinsi, caktirmadan oyuna getirmektir....Peki niye boyle acikca tas atanlar sivil polislerdir diye gozumuze sokuyorlar dusunuyor musunuz?

Yillardir son moda ideolojik silahlari budur; ''yeralti orgutleri, teror orgutleri, gizli orgutlenenler, siddete , tasa, molotofa, silaha sarilanlar aslinda devletin derin orgutleridir, onlardan uzak durun'' diyerek tasfiyeciligi gelistirdiler, devrimci orgutleri tecrit ettiler...Kimileri de sol adina bu oyuna gelmeye coktan hazirdi, cizgileri geregi bu boyleydi...

Peki Perincek gibi bir CIA solunu temsil eden birisi, Mahir Kaynak gibi eski bir MIT sefi bu komplo teorilerinin onculugunu yaparkan hic mi akliniza sormak gelmiyor, acaba bu herifler harala gorele bu komplo teorilerini yaymaya calistiklarina gore acaba bu da baska bir buyuk komplo olmasin?

Recep kotu devlet yok, derin devlet var sahtekarligini yayarken, buna tutunurken hic mi akliniza gelmez bu Recep efendi ne zamandir halkin dostu oldu???

Ucuz teorilerle geliyor devlet, ama isin kotu yani kitleler icinde bu ucuzluga kanacak, dahada kotusu eski sol icinde bu ucuzluga dayaanarak sosyalizm adini gosterip burjuvazinin yardimina kosacak bir suru hain var.

Devrimci siddeti savunmak devrimi savunmaktir.

Ilk once tas atan sivil polisleri vurun; sonra tas atmaya devam edin...Tas atmadan duzen degismez!

  
90175

İbrahim Dinç

Site yazarlarımızdan olup teorik ve politik yazılar yazmaktadır.

İbrahim Dinç

Delirmeye Az Kaldı Doktorum Nerede

Mahlukatlar içerisinde, kendisi gibisini, yaratabilecek tek canlı insanlardır. (Albert Ergün Einstein)

Ah.... çocuklar... ahh....

Memleketteki partilerin zayıflıklarını öne sürerek her türlü burjuva partileriyle bir araya gelenler....

İş dünya proletaryalarının burjuva renkleriyle bir araya gelmeye gelince....

Dünya proletarya partilerin zayıflıklarını öne sürerek bir araya gelmeyi ret etmekteler.

Ve bu insanlar örgütlüler biz proletaryalar örgütsüz.

Ve bu insanlar örgütlüler biz proletaryalar örgütsüz.

Ve tc’nin okul sıralarında olsa dahil...

Ermeni Devrimcilerin İttifak Deneyiminden Hareketle “YÜRÜ BE KEMAL…”

6 Şubat depremleri sonrasında on binlerce can kaybının ardından 14 Mayıs 2023 tarihinde “Başkanlık” ve “Milletvekilliği Genel Seçimleri”nin “yenilenme”si kararı alındı. Depremler ve ardından yaşanan sellere rağmen ülke seçim sath-ı mahalline girmiş bulunuyor. Seçim, iktidardaki AKP-MHP partilerinin oluşturduğu “Cumhur İttifakı” ve ona eklemlenen partiler ile CHP-İYİ Parti’nin başını çektiği “Millet İttifakı”nın oluşturduğu iki ana siyasi kampın iktidar mücadelesi biçiminde gelişiyor.

ATAERKİL SİSTEME KARŞI MÜCADELE SORUNU, EZEN-EZİLEN CİNS ÇELİŞMESİNİN ÇÖZÜMÜ SORUNUDUR

Sorunların doğru çözümü, öncelikle onların özünün tam olarak ne olduğu veya neye tekabül ettiğinin eksiksiz olarak ortaya konulmasıyla doğrudan bağlantılıdır. Yani sorun aslında tıpkı şuna benziyor: Doğru ve isabetli tedavi ancak ki doğru teşhis ile mümkün olabilir.

“Kadın sorunu” olarak tanımlanan sorun da böyledir. Sorunun özü bir kez gözden kaçırıldımıydı, sorunun kendisi de çözümü adına ileri sürülenler de isabetli ve doğru olarak ortaya konma şansını yitirir esasen.

Azaduhi (Nubar Ozanyan)

Herkesin anlatılacak bir hikayesi, yazılacak bir yaşamı vardır. Liceli Azaduhi’nin hikayesi, soykırım yaşamış bir Ermeni kadının Lice’den Diyarbakır’a, İstanbul’dan Hollanda’ya uzanan sürgün hikayesidir. Doğduğu yerde yaşayamadığı gibi ölemeyenlerin hikayesidir. Onun hikayesi kolay taşınamaz acıların, tanımlanması zor hüzünlerin hikayesidir. İyilik yapmaktan başka bir şey bilmeyen, ekmeğini paylaşmaktan başka bir şey düşünmeyen, direngen Liceli bir Ermeni kadının hikayesidir.

Katledilişinin 50. Yılı Vesilesiyle KAYPAKKAYA ve TKP-ML

Faşist T.C. Devleti tarafından, bundan 50 yıl önce bir komünist önder, aylarca süren işkenceli sorgular ardından hunharca katledildi. Buradan bir kez daha bu cinayeti kınıyor ve Türkiye-

K. Kürdistan devrimci hareketinin ender yetiştirdiği bu komünist önderi saygıyla anıyor ve ideallerine bağlı kalacağımızın sözünü yineliyorum.

Onun katli, “işkence sonucu ölüme sebebiyet verme” şeklinde olmayıp; bizzat devletin ilgili ve yetkili kurum ve kişilerince, “devletin ulvi çıkarları adına” karar altına alınan bilinçli ve iradi bir cinayettir.

Partizan’ımızı Özlüyor, Mücadelesini Örnek Alıyoruz | Hüseyin Şenol

Partizan’ımızın hayatını kaybetmesinin üzerinden tam iki yıl geçti… Dursun Çaktı’nın bize bıraktığı miras gibi; demokratik kitle örgütlenmesi anlayışının tüm alanlarda yerleşmesi olmazsa olmazımız olmalıdır…

İki yıl önce 25 Şubat’ta, daha 65 yaşında kaybettiğimiz Dursun Çaktı’yı, Partizan’ımızı özlemle anmaya devam ediyoruz ve sürekli anacağız.

Ölümün susturduğu yaşamlar (Nubar Ozanyan)

Yoksulluk, zulüm yetmiyormuş gibi depremin ve kışın beyaz zulmü de halkımızı ölüm karşısında çaresiz ve yalnız bıraktı. Devlet, yüz binlerce insanı canlı canlı toprağa gömdü. Kapitalizmin sermayesi yine halkın canı ve kanıyla yıkandı.

Depreme dayanıksız konutlar halkın mezar taşı oldu. Yoksulluk, kış, çaresizlik, ölüm ezilenleri üşütmeye devam ediyor. Kapitalist sistem, kendisiyle birlikte insanlığı hızla belirsiz bir yıkım ve sona doğru götürüyor. Her şeyi metalaştıran kapitalizm, yaşam gibi ölümü de metalaştırarak insanlığı çaresizliğe ve yıkıma doğru sürüklüyor.

Halk Düşmanı Faşist İktidar Yargılanmalıdır!

Deprem yerkürenin  doğal bir harektliliğinin sonucudur, insanlar için bir felaket haline gelmesi ise, toplumsal sistemin sınıfsal karakteriyle doğrudan ilgilidir. Bilim ve buna bağlı olarak teknolojinin gelişmediği zamanlarda insanların doğal felaketlerden daha büyük zarar görmesi doğaldı. İnsanlık doğanın hareketini öğrendikçe onunla uyumlu yaşamasınıda öğrendi.

2023 Seçimlerinde okun sivri ucunu neden hakim sınıf kliklerinden en gerici en faşist olanına yöneltmek zorundayız ?

Başta Emek ve Demokrasi Bloğu olmak üzere halk güçlerinin önemlice bir kesimi 2023 seçimlerinde Tayip Erdoğan ve AKP ve MHP dinci faşist iktidar blokunun önünün kesilmesini; günün isabetli siyasi taktiği olarak belirlemişken, ancak ne var ki bir kesim sol-sosyalist ve komünist güçler ise, bunun aksine; “bir faşisti indirip yerine bir başka faşistin gelmesi için oy kullanamayız” diyerek, cumhur başkanı seçiminde ‘boykot’ taktiğini, günün isabetli taktiği olarak ileri sürmekte.

Birazda Muziplik

1) Kadrolar sürekli birliktelik (mutluluğu dışarda arama) yarışına sürüklenir.

2) Yarışı beceremeyenler, geri kalanlar veyahutta ret edenler diskalifiye olur.

. . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .

Sizde bizi kandırmıyorsunuz değil mi...

Ah... devrimci demokrasiciğim... ah....

İnsanların ilişkilerini kınarken, kınadığı insanlarla bozulan arasını düzeltmeye gelenlere kınadığı ilişkilerle yakalanmak....

Ve yahutta....

Katledilişinin 50. Yıldönümünde İbrahim Kaypakkaya HESAPLAŞMA, KOPUŞ VE YENİ BİR YOL

Kafasında üstü yırtık ve yamalı kahve renkli bir kasket, sırtında yerli bir askeri parka, altında ceket, kazak… üst üste giyilmiş üç tane pantolon, ayağında bir çift beyaz yünden yapılmış ve köylerde elle örülen çorap ve onun üzerinde naylon çorap, bir çift 45 numara Çelik marka lastik ayakkabı”yla tutsak edildi.1 

Sayfalar