Cuma Mayıs 17, 2024

Filistin’e Uluslararası Destek İçin Ortak Deklarasyon

Filistin’deki son olaylar, Mescid-i Aksa’da ve Kudüs’teki komşu Cheikh Jarray Mahallesinde İsrail’in sömürgeci şiddetiyle bağlantılı olarak, Filistin davasına mümkün olan ve gerekli tüm biçimlerde daha fazla enternasyonalist desteğe ihtiyaç duyuyor.

Filistin halkının mücadelesi, tüm dünya halkları için sömürgeci baskı ve adaletsizliğe karşı direnişin simgesi haline gelmiştir. İsrail’in sömürgeci Siyonist “devleti”nin, sözde Ortadoğu’yu kontrol etmek için emperyalizmin desteğiyle Filistin’e yerleştirildiği yetmiş yıldan sonra, Filistin halkının ulusal kendi kaderini tayin etme mücadelesi hiç durmadı.

Halkın evlerinden zorla çıkarılması, tarım arazilerinin ve evlerin kamulaştırılması, çocukların dahi keyfi olarak hapsedilmesi, duvarların inşası, su kaynaklarına erişimin engellenmesi, katliamlar ve savaşlar gibi sert sömürge politikaları, Filistinlilerin teslim olmasını kışkırtmak şöyle dursun, yeni nesil yurtseverler ve savaşçıların doğmasını sağladı.

İsrail, Filistin’i haritalardan silmeyi amaçlıyor ve Filistinlilere değil sadece Yahudilere aşı planı sağlamak gibi Nazi yöntemleriyle planlı bir soykırım gerçekleştiriyor.

Bu genel bağlamda, seçim sonrası İsrail iç siyasi krizinin son aşamasında, görevden ayrılan hükümet, Müslümanlar için kutsal olan Ramazan ayı boyunca, Siyonist yerleşimci çetelerine camilere, meydanlarda namaz kılan Müslümanlara defalarca saldırttı. Kudüs’teki Şeyh Cerrah mahallesi, bu saldırıların, yerleşimcilerin kendileri lehine bu aileleri evlerinden tahliye etmek için verildiğini düşünüyor.

Ancak Cheikh el Jarray ailelerinin namaz kılan Müslümanların direnişi ile birleşen direniş mücadelesi bozkırı yeniden alevlendirdi!

Öyle ki bu protestonun bastırılması Filistin’in dört bir yanında ve tüm dünyada öfke ve infial yarattı. Tunus, Irak ve Yemen’de olduğu gibi birçok ülkede dayanışma gösterileri düzenlendi. İtalya, İspanya, Tunus ve Güney Afrika’daki liman işçileri İsrail gemilerinin yükleme ve boşaltma operasyonlarını sabote etti. Ürdünlü protestocular polis hatlarını aştı ve Kudüs’teki göstericilere yardım etmek için eşi görülmemiş bir olay olan kitlesel olarak Batı Şeria’ya girdi. Sonunda, 18 Mayıs’ta tarihi bir genel grev tüm Filistin’i kelimenin tam anlamıyla felç etti. Bütün bunlar olurken, Gazze’de faaliyet gösteren silahlı direniş güçleri, inananlara yönelik şiddeti durdurmak için İsrail’e bir ültimatom başlattıktan sonra, nihayetinde hava limanı günlerdir felç olan Tel Aviv de dahil olmak üzere İsrail’i aralıksız füzelerle vurmaya başladı.

Bu bildirgenin imzacıları, Filistinli kadınların, gençlerin ve halkın Gazze’den Batı Şeria’ya ve İsrail’in çoğunlukta olduğu, barikatlar ve gösterilere ek olarak işgalcilerle silahlı çatışmaların yaşandığı şehirler de dahil olmak üzere Filistin İşgal Altındaki Topraklarının tüm şehirlerindeki savaşını sevinçle karşılıyorlar. Bu son etkinlik ve mücadelede özellikle kadınlar, silahlı direniş saflarından gösterilere ve sokaklardaki genel grevlere kadar mücadelenin her cephesinde yer aldı.

Halkların mücadele tarihinin zaten fazlasıyla gösterdiği gibi, sömürgecilik karşıtı kurtuluş mücadelesinin ancak silahlı halkın mücadelesiyle gerçekleşebileceğini iddia ediyoruz.

Bu nedenle İsrail’in son saldırısına karşı direnişteki önemli gelişmeyi, direnişin 12 direniş örgütünün oluşturduğu Ortak Askeri Harekat Odası ile örgütlenmesini selamlıyoruz.

– 1993’ten beri (işgalcinin meşruiyetini tanıyan) Oslo Kapitülasyon Anlaşmaları ile devam eden ve son günlerde Filistin’deki siyasi muhaliflere karşı bir tutuklama dalgasına yol açan Fetih / PNA’nın (Filistin Ulusal Yönetimi –ÇN) kötü şöhretli işbirlikçiliğini;

– Gerici rejimleri emperyalizmin hizmetinde olan; Amerika’nın himayesi altında İsrail’le ilişkileri resmi olarak normalleştiren, onlarca yıldır Filistin davasına sırtını dönmüş durumda Arap devletlerinin ihanetini;

– Aşırı sağdan sözde “sol”a kadar İsrail’i desteklemek için birleşen, emperyalist burjuvaziyi temsil eden tüm unsurların suç ortaklığını kınıyoruz!

Aşağıda imzası bulunan örgütler, bu noktada direniş güçlerini sahada destekliyorlar, ancak aynı zamanda Filistin’deki mücadeleyi yönlendirmek için yeni bir stratejik çizgiye ihtiyaç olduğunu ifade ediyorlar. Bu yol, Siyasi İslam, küçük burjuva ve mezhepçi silahlı reformizm gibi direnişi ele geçiren bazı gerici ideolojilerin olumsuz etkisi nedeniyle Filistin davasının yaşadığı mevcut açmazı ortadan kaldıracak olan Filistin’deki devrimci Marksist-Leninist-Maoist Komünist Parti tarafından yönlendirilen elbette tüm biçimleriyle (silahlı, siyasi grevler, vb.) birlikte Uzun Süreli Halk Savaşı’nın yoludur.

Nasıl ki dünya halkları Filistin halkının mücadelesinin onlarca yıllık kararlılığından ilham alıyorsa, Filistin halkının mücadelesi de bugün dünyadaki en ileri devrimci deneyimlerden, yani Hindistan ve Filipinler’deki Halk Savaşları gibi, özellikle kendi halklarının sonsuz gücüne ve dünya halklarının ve proleterlerinin mücadelesine dayanarak sosyalizme doğru yürüyen Yeni Demokratik Devrimlerden ilham almalıdır.

Yaşasın Filistin halkının kahramanca mücadelesi!

Birleşik ve nehirden denize kadar bağımsız özgür Filistin!

Ulusal Kurtuluş Mücadelesi ve Yeni Demokratik Devrimin hizmetindeki Halk Savaşı yolunda!

Yaşasın halklar ve proleter enternasyonalizm arasındaki enternasyonal dayanışma!

Elkadehin Parti – Tunus

Nepal Komünist Partisi (Devrimci Maoist)

Türkiye Komünist Partisi – Marksist Leninist (TKP-ML)

Maoist Komünist Parti – İtalya

İşçi Partisi (Marksist-Leninist) – İspanya (WP(m-l) MLM konusunu Kongresinde tartışacak)

İşçilerin Sesi – Malezya

2145

Türkiye Cumhuriyeti’nin Kuruluşunda İzmir İktisat Kongresi, ya da Emperyalizme Bağımlılığın Belgesi

Osmanlı iktisat tarihinde önemli bir yer tutan kapitülasyonlar ilk olarak 1352 yılında Cenevizlilerle olan ticareti artırmak maksadı ile verilmiştir. İlerleyen yıllarda ise ticaret yollarında yaşanan değişiklikler ve dünya ticaretinin yeni rotalar edinmesi sonucunda başka bazı ülkeler de kapitülasyonlar yani ticaret yaparken kimi ayrıcalıklar edinme hakkı elde etmişlerdir.

Yüzyıldır Tarihin Dışında Bir Rejim: TC!

 

Türk devletinin kuruluşunun yüzüncü yılında, Türk devletinin kuruluşu ve adına “Milli Mücadele” ya da “Kurtuluş Savaşı” denilen süreci ve bu sürece önderlik eden sınıfları kısaca ifade etmek, Türk devletinin hangi temeller üzerinden yükseldiğini ve sınıfsal niteliğini tanımlamak açısından önemlidir.

TC'nin Yüzyıllık Tarihinde İşçi Sınıfı ve Mücadelesi

Giriş:

İşçi sınıfının tarihi kapitalist sistemin gelişmesinden ve burjuvaziden ayrı ele alınamaz. Burjuvazinin ortaya çıktığı yerde işçi sınıfı da vardır. Ve bir çelişmenin iki yanı olan işçi sınıfı ve burjuvazi, birlikte var olurlar. Bu iki zıt kutup hem birbiriyle mücadele ederler ve hem de biri olmadan diğeri olmaz. Bu iki toplumsal sınıfı yaratan kapitalist sistem olmuştur.

 

Devrimci Demokratik Kamuoyuna ve Halkımıza!

KOMÜNİST ÖNDER İBRAHİM KAYPAKKAYA’YI ORTAK BÖLGESEL GECELERLE ANACAĞIZ!

Çakma komünistler! (Deniz Aras)

Her genç Kaypakkayacının biraz da alaycı bir alaycı mutlaka karşılaştığı bir cümledir “Köylü devrimcisi”! Kastedilen elbette İbrahim Kaypakkaya ve onun görüşlerini savunanlardır. Bu tanımı yapanlar için zaman mefhumu sanki bir avantaj olarak kullanılır. Zaman geçtikçe Kaypakkaya’nın görüşlerinin eskidiği sanılır ya da umulur. Kaypakkaya artık eskide kalmıştır ve şimdi “yeni şeyler” söyleme zamanıdır!

Siyasi Tutsakların Tecridi Kırma Mücadelesinin Neresindeyiz? (Yorum)

Emperyalist kapitalist sisteme karşı mücadele eden devrimcilere, komünistlere karşı hemen her ülkede gözaltı ve tutuklama sistematik bir şekilde devam ediyor.

Bu sistematik durum, bu faşist devletler nezdinde tutuklananların her gün daha da derinleşen br şekilde tecrit altında bırakılması anlamına da geliyor.

Egemenler dünyanın dört bir yanındaki devrimci ve komünistlere dönük saldırılarını, katletmekle bitiremediğinde esir alma, tutsaklar üzerinden muhalif güçleri, toplumu sindirme, hapishaneleri bu sindirmenin en önemli aracı haline getirmek hedefiyle yürülüğe sokmaktadır.

Artsakh (Dağlık Karabağ) Tehciri: Stalin Düşmanlığı ve Sosyalizme Saldırı

Uluslararası alanda sömürü, baskı, saldırı ve ilhaklar son dönemlerde katbekat artmış ve katmerli boyutlara tırmanmıştır. Emperyalist devletler ve onların güdümündeki gerici devletlerin, tüm ezilen sınıflar ve toplumlar üzerindeki saldırı furyası, had safhaya ulaşmış durumda. Öyle ki, uluslararası hakim sistem bir taraftan mevcut sorunların bedelini giderek ezilen yığınlara ve mazlum uluslara daha fazla yüklerken diğer taraftan saldırılarını da daha acımasız ve daha şiddetli boyutlara tırmandırmış durumdadır.

Garod – “Hasret” (Nubar Ozanyan)

Halkların coğrafyaları suç ve cinayet örgütü gibi çalışan devletler tarafından zorla boşaltılıyor. Soykırım, işgal, tehcir zulmüyle toprakları cehenneme dönüşen halklar; belirsizliğe, bilinmezliğe, karanlığa doğru zorla sürülüyor. Boyunlarında geleceksizlik zinciriyle birlikte adına yaşamak denilen zulme mahkum ediliyor.

Gerilla, haktır ve halktır (Nubar Ozanyan)

Sınırları ateşten ordularla kuşatılmış her dört parça toprakta, yaşam ve var olma hakkı ellerinden zorla gasp edilmiş Kürt halkının, direnme ve isyan etmekten başka çıkış yolu var mıdır? Kürtlere, ezilenlere kıyamet yaşatılırken her bir karış toprağına ölüm yağdırılırken, en dezavantajlı koşullar altında gerilla, çıplak elleri ve cesur yürekleriyle özgürlükleri uğruna savaşmaya devam ediyor.

TURAN TALAY’IN ANISINA…

Onu maalesef ki çok erken denilebilecek bir yaşta, henüz 68’indeyken, 11.10.2023 tarhinde yitirdik. Bu ani ve erken ölümü tüm sevenlerini, yoldaşları ve dostlarını derinden sarstı ve acılara boğdu.

Akciğer kanserine yakalanmıştı. Hastalık, özelliklede ikinci kez nüksettikten sonra çok hızlı ve sinsi bir şekilde gelişti. Öyle ki doktorların her şeyin normal göründüğünü söylediklerinin kısa bir süre sonrasında yapılan muayende, kanserin kafaya sıçradığı ve de yayıldığı tespit edildi. Artık tıbben yapılabilecek bir şey de yokmuş. 

Emperyalist Kamplar Arasına Sıkıştırılmış Bir Halk: Filistin

Filistin-İsrail sorunu olarak bilinen ve esas olarak da Filistin topraklarında İsrail'in kurulmasının teorik ve politik temeli 1890'lı yılların sonunda atılıyor. 1. emperyalist paylaşım savaşıyla koşullar olgunlaştırılıyor. 2. emperyalist dünya savaşı sonrası ise emperyalist burjuvazi, Filistin'i parçalamayı ve orda İsaril devleti inşa etmeye karar veriyor ve bunu Filistin halkının soykırıma uğratma pahasına gerçekleştiriyorlar. Alman emperyalizmi tarafından soykırıma uğratılan yahudi halkı, bir başka ulusu (Filistinlileri) soykırıma uğratarak kendi ulusal varlığını inşa ediyor.

Sayfalar