Cuma Mayıs 17, 2024

Genç yürümek /Nubar Ozanyan

25 Ekim’de “Özgürlüğümüz İçin Faşizme Karşı Birlikte Yürüyoruz!” kampanyasının duyurusunu yapıp amaçlarını açıklamak isteyen gençlik örgütlerine polis saldırdı. Gençliğin dinamik ve militan sesini kesmek, birleşik mücadele fikrini boğmak için yapılan bu saldırıda, dikkat çeken bir nokta vardı. O da polisin İbrahim Kaypakkaya’nın posterini bahane edip eyleme saldırmasıdır. Polisin saldırısında, devrimci gençlik kararlı bir karşı koyuşla önderlerini sahiplendi. Yürüyüşlerinin zorluklarla dolu olduğunu daha işin başında gördüler. Düşmanı korkutan yolun hangisinin olduğuna bir kez daha tanıklık ettiler. Şimdiye kadar birlikte, ortak yürüyüş yapılmasının önündeki darlık ve gerilikler önemli oranda aşıldı. Yürünecek yolun önü açıldı. Herkesin farklı neden ve gerekçelerden kaynaklanan kaygıları, belli oranda kırıldı. Görüldü ve anlaşıldı ki; birlikte ortak-mücadele etmek gereklilik ve zorunluluktur. Bu yol kolay ve rahat yaratılmıyor. Ortak yürüme başarılırsa gençlik, güven verici bir çekim merkezi haline gelir, yürüyüşünü güçlendirip örgütleyebilir. Bu yolda yürünürse, ince dereler nehir olur. O zaman, gençliğin önünde ne sultanlar ne de paşalar durabilir. Bugün her alanda işçilerin, gençliğin, kadınların, LGBTİ+’ların, Kürtlerin, inanç ve dillerin yanyana gelip omuz omuza yürümesine ve nehir gibi akışına ihtiyaç vardır.

Devrimci gençlik hareketi her dönem, devlet açısından tehlikeli olmuştur. Birleşik devrimci gençlik fikri ve hareketi daha da tehlikeli olmuştur. Bunun böyle olduğunu pratik bir kez daha gösterdi. Yanına, etrafına aynı aklı, aynı irade ve kararlılığı koyanların biraraya gelmesine; hiçbir hesap gütmeden, hiçbir kaygı taşımadan sadece özgürlük ve kazanma amacını omuzlayanların birleşerek ve çoğalarak devrimci irade göstermesine bugün fazlasıyla ihtiyaç vardır.
AKP-MHP faşist yönetiminin herkesi susturup, sindirerek diz çökerttiğini, ülkenin bekası için sükuneti sağladığını düşündüğü bir süreçte, gençliğin birleşik iradesini ortaya koyması ve bunun kararlılığını göstermesi, düşmanda ciddi kaygı yarattı. Gençliğin yürüyüşünün önünün derhal kesilmesi gerektiğini düşündü.

Sesin, sözün, türkülerin, şiir ve sanatın zalimlerde korku yarattığı, Kürt ıslığının bile devleti ürküttüğü bir ülke de yaşıyoruz. Gerçeğin dilinin, direnişin fotoğraflarının yasaklanarak devrimci basının susturulmaya çalışıldığı bir dönemde, her şeyin iyi gittiğini düşünen egemenler, fena halde yanıldıklarını anlayacaklardır. Devrimci gençlik örgütlerinin biraraya gelip birlik, mücadele ve zafer sözü vermeleri, faşizmi birlikte mücadeleyle yıkma kararlılığı göstermeleri sadece devletin korkularının büyütmedi. Aynı zamanda gençlik saflarında umut, heyecan ve coşku yarattı. Atılan adımın ne kadar gerekli ve ihtiyaç olduğunu gösterdi.

Hem genç hem devrimci olunacak; hem birleşik olunacak hem de devrimci öncülerin fotoğrafları taşınacak! Devletin korkusunun başladığı yer burasıdır. Türkiyeli-Kürdistanlı devrimci gençliğin bir araya gelmesi, birlikte düşünce üretmeleri, ortak eylem programı çıkarıp, birlikte yürümeleri bugün atılması gereken adımların neler olması gerektiğini göstermesi bakımından değerli, bir o kadar da önemlidir.

İttihatçı-Kemalist devlet neden ve kimden korkuyorsa, kendisine tehdit ve yıkım olarak hangi yolu hangi eylemi görüyorsa gelişmenin yolu oradadır. Herkes korkmadan o fotoğrafa bakmalı ve yapması gerekeni oradan almalıdır.
Şovenizmle zehirlenen, Türkçülükle kirletilen, yönü şaşırtılmaya çalışılan devrimci gençliğin aynı hedefe, aynı amaç için yürümesi herkesten çok yoldaş İbrahim Kaypakkaya’nın benimsediği ve savunduğu fikirlerdir.

Deniz-Mahir-İbrahim-Mazlum şahsında, devrim önderlerinin yarattığı gelenek, kazandırdığı devrimci fikirler oldukça değerlidir. Gerçektir. Somuttur. Akılcıdır. Ve gereklidir. Her dönem dönüp bakacağımız, tekrar tekrar okuyup büyük bir dikkat ve ciddiyetle anlamaya ve kavramaya çalışacağımız önderlerimiz, eylem ve mücadele kılavuzumuzdur. Faşizme karşı savaş ve direniş yolunda, her zaman örnek alacağımız öncülerdir. Devrimci duruşlarıyla, zaman aşımına uğramayan fikir ve kararlılıklarıyla burjuva-feodal sistemin nefesini tutan, soluğunu kesen devrimci önderler, bugün de sultanlarının ve paranın efendilerinin ve onların önlerinde diz çöken Saray şarlatanlarının korkulu rüyası olmaya devam etmektedir.

Nedendir, sultanların paşaların bu bitmeyen korkuları? Yıllar önce katledilen önderlerin posterlerine olan bu tahammülsüzlük nedendir? Basın açıklaması yapan 60 genç, nasıl oluyor da bu devleti bu kadar korkutuyor? Nasıl oluyor da üst üste üç kez saldırıyla karşı karşıya kalıyorlar? Nedir bu Kaypakkaya ve Mazlum Doğan korkusu? Neden bu tahammülsüzlük? Çünkü muktedirler çok iyi biliyor ki; Somalı-Ermenekli maden işçilerinin, her türlü tehdide rağmen sokakları terk etmeyen kadınların ve LGBTİ+ların, özgürlüğü ve geleceği uğruna savaşan Kürt halkının birleşik ayak sesleri muktedirlerin saraylarını yıkabilir. Ancak nasırlı ve yaralı emekçi eller birleşirse, AKP-MHP faşistlerini gerçek anlamda yargılanmaları için beyaz tülbentli özgürlük analarının ellerine teslim edebilir.

2756

“Bir Tek Mücadele Kaybedilir; O Da Terk Edilen Mücadeledir.” (Kadınların birliği)

Cumartesi Annelerinin eylemi, bu ülkenin en uzun soluklu mücadelesidir… Birçok kez engellendi, saldırıya uğradı, sürekli hale gelen polis saldırısı nedeniyle 1999’dan 2009’a kadar ara verildi, pandemi döneminde online olarak yapıldı ama ne olursa olsun Cumartesiler, 1995 yılından bu yana yani 28 yıldır “kaybolan” çocuklarını, eşlerini, babalarını, annelerini, arkadaşlarını, yakınlarını arayan insanların ama en çok da annelerin eylem günü oldu.

Yeni Emperyalistler Eski Emperyalistlere Karşı

Kapitalizmin; gelişmesi, genişleyerek yoğunlaşması ve üretimin her geçen gün artmasıyla ortaya çıkan tekelleşme ve uluslararası yönünün esas hale gelmesi, onu daha saldırgan bir aşama olan emperyalist bir aşamaya ulaştırdı. Bu gelişme, sınıfların netleştiği ve sınıflar arası mücadelenin keskinleştiği kapitalist ekonomik sisteminin diyalektik gelişiminin bir karakteristiğidir. Kapitalizm derinlemesine ve enlemesine geliştikçe yeni emperyalist ülkeler ortaya çıkacak ve bu da  emperyalistler arası çelişmeyi artan ölçüde derinleşecektir.

BRICS'in Johannesburg'da zirve toplantısı

Çin yeni emperyalist konumunu genişletiyor

Bugün Güney Afrika'nın Johannesburg kentinde Vladimir Putin'in yalnızca sanal olarak katıldığı yeni emperyalist BRICS ülkelerinin (Brezilya, Rusya, Hindistan, Çin, Güney Afrika) zirve toplantısı sona eriyor.

Altı ülke eklendi

Tartışmaların merkezinde 14 yıl önce kurulan BRICS grubunun "BRICS Plus" olarak genişletilmesi yer alıyordu.

“ECDAT” HİKÂYELERİ[*]

 

“Geçmiş içinde yaşanacak bir şey değildir.

Eyleme geçerken içinden bir şeyler çekip

çıkarttığımız bir sonuçlar kuyusudur.”[1]

 

KADINLARIN BİRLİĞİ | Halk Okulu Devrimcilik Adı Altında LGBTİ+ Düşmanlığı Yapmaya Devam Ediyor!

Bir süredir Halk Okulu’nda LGBTİ+lar ve LGBTİ+ mücadelesi üzerinden genelde ilerici, devrimci harekete özelde proletarya partisine yönelik “değerlendirme”lerde bulunulmaktadır.

Bu “değerlendirmelerin” temel anlayışına ve üslubuna, devrimci kamuoyu da bizler de aşinayız.

Martager (Nubar Ozanyan)

Yaşamı Fakir, savaşımı Martager olan komutan, sert yaşadı. Bir derviş gibi Kafkaslar’ı, Ortadoğu’yu dolaştı. Mazlumların yaşamından gürültü yapmadan kopup giderken geride derin izler ve unutulmaz anılar bıraktı. Yaşadığı her toprak parçasında eski ve köhnemiş olan her şeye meydan okudu. Yaşarken Ararat’a, düşerken Cudi’ye bakarak “Elveda” dedi.

Devrimci Bir Çıkış İçin Örgütlen-Örgütle

“…Komünist Enternasyonale bağlı tüm partiler, ‘Kitlenin daha derinlerine!’, ‘Kitlelerle daha sıkı temas!’ şiarlarını ne pahasına olursa olsun pratiğe geçirmelidirler; kitleler sözünden anlaşılması gereken emekçilerin ve sermaye tarafından sömürülenlerin, özellikle de en örgütsüz ve en bilinçsiz, en fazla ezilen ve örgütsel olarak kapsanması en zor olanların tümüdür.”(1)

Proletaryasız Burjuva Çağı Hayali(!)

 

Telaşlı diplomasi ve açık savaş hazırlığı Nijer: Afrika'da akut savaş tehlikesi!(Rote Fahne (Kizil Bayrak)

26-27 Temmuz gecesi, yaklaşık 26 milyon nüfusa sahip Batı Afrika ülkesi Nijer'de ordu bir darbe düzenledi. Bir önceki başkan Bazoum'u devirdi ve anayasayı askıya aldı.

Frankfurter Rundschau'ya göre Bazoum döneminde Nijer, "İslamcı teröristlerin Sahel'deki ilerleyişine karşı mücadelede Batı'nın son stratejik ortaklarından biriydi".

“En Önde” Durmak, “En Önde” Savaşmak (Dengê Azadî )

Lozan’daki tarihsel haksızlığın 100. yıldönümünde gerilla alanlarına yönelik işgal saldırıları sürüyor. Emperyalist devletlerle İttihatçı Kemalistler arasında imzalanan ve TC devletinin emperyalistlerce kabul edilmesinin resmileştiği tarih olarak 24 Temmuz 1923 Lozan Antlaşması’nın üzerinden yüz yıl geçti.

Kalbim Zap’ta çarpar! (Nubar Ozanyan)

Yeni bir yüzyıl direnenlerin hikayeleri ve isimleriyle yazılmalıdır. Zalimlerin yazdığı yüz yıllık faşist tarihi parçalamanın zamanı çoktan gelmiştir. Soykırımcılar, teknolojinin üstünlüğüne her gün yenilerini ekleyerek kıyıcı ve yok edici silahlar üreterek Kurdistan’ın en ışıldayan direniş parçalarına saldırsa da, 26 gün abluka ve bombardıman altında yaralı olduğu halde “teslim ol” çağrılarına direnen gerillanın karşısında çoktan yenilmiştir!

Çoktan yenilmiştir, Osmanlı’nın İttihatçı subay ve askerleri, Türk ordusunun işkenceci generalleri!

Sayfalar