Cuma Mayıs 24, 2024

Gezi'den Cikan Dersler Ve Dertler

Gezi'den Cikan Dersler Ve Dertler


'' İllegal propaganda yöntemlerini kınamayı ve bununla legal basında alay etmeyi sosyal-demokrat parti üyeliği ile bağdaşır saymak sosyalizme ihanettir.'

(Lenin, İllegal örgütün önemi makalesinden)

Kendiligindencilik, tepki hareketinin tepki hareketi olarak kalmasinin, iktidari ve sistemi yikmaya yonelmemesinin Teorisidir...

O yuzden Gezi'den alinacak ders, her sinif icin ayri bir anlam tasir.

Liberal sosyalizmin temsilcileri, kucuk burjuva-siniflar olarak gorevlerini, cikarlarinin geregini ve ideolojik-politik varlik nedenlerini bulurlar Gezi'de...Onlara gore kitleler otoritesiz, orgutsuz, birey liberalizmini ifade etmistir Gezi'de ve Kendiliginden dogan hareket Kendiligindenligin Teorisini kanitlamistir(!)

Ama harekete hareket olarak bakmayan, onu, kendi burjuva-reformizmleriyle sinirlamak, otesine gecmemesi arzu ve isteklerini ifade eden, hareketi ortaya ciktigi sekliyle kesmek, durdurmak, dondurmak isteyen bu mekanik hareketcilerin unuttugu birsey vardir; hayat ve sosyoloji ekonominin yasalarinin belirleyiciligindedir...

Ve kucuk burjuva ara sinif Kendiligindencilik Teorisinin tersine; Kapitalizm daha dogusundan itibaren iki Temel Sinif; Burjuvazi ve Proleterya olarak uzlasmaz karsitlik-antogonist celisme uzerinde yukselir.

Ve bu catisma ve celiski toplumun tum diger ara siniflarini da icine alacak sekilde, tum bireyleri ideolojik olarak iki kampa ayiririr...

Hareketin Devrimci rotada yuruyusune ve sinifsal catismaya degil; sinifsal uzlasmayi esas alan Mensevizmin-kucuk burjuva Reformizmin idealist toplumsal hareketler dunyasi , bu temel siniflarin(Proleterya-Burjuvazinin) iradi zorlamasina karsi direnir...

Proleteryaya-Devrime ofkelenir; cunku hareketi daha ileriye goturmeye calistigi, Devrimi dayattigi icin...

Bu yuzden 'Leninizm terisine okunmalidir. Kitlelelere disardan bilinc yasaklanmalidir.Bolsevik siyaset tarzi terk edilmelidir'(!) diyerek bu ofkeyi acikca disa vurur...

Burjuvaziye ofkelenir; cunku , geri adim atmadigi, Reforma dahi direndigi, Gericiligin aslinda sistem icin en tehlikelisi olan, taviz vermeyen , koyu gericilik olarak Devrimi guclendirdigi, Devrimci akimlari Gezi'de guclendirdigi icin..

Oysa Hesaplar Kapitalist toplumda daha buyuk, daha ust seviyede yapilir. Karsi-Devrimci Burjuvazi ipleri hic gevsetmek istemezken, aslinda ne yaptigini cok iyi biliyordur. Ekonomik Krizin yok edici bogumlari, onu yaklasan ekonomik isyana karsi, simdiden en kati tutumu almaya, iktidarini kaybetmemeye yoneltir. Durusunu, taktigini, ideolojik ufkunu belirleyen bu ekonominin yasalarindan baska bir sey degildir.

Temel kutbun bir diger ucu Proleteryada ekonomik kapitalist cendere altinda artik daha fazla dayanamadigini, dayanamayacagini goruyordur. Kemerde sikacak bir baska delik kalmadiginin bilincindedir. Kucuk Burjuvazinin ve orta siniflarin isyaninda o da kendisine bir ittifak dogdugunu gorur; bu tarihsel firsati kacirmak istemez. Burjuvaziye yuklenir; toplumsal degisim dinamiklerini zorlar, sinifsal ve toplumsal baskinin baraj kapaklarini acmaya calisir.

Iste hareketin neden dogdugu sekilde, Kendiligindenligin dar tepki dunyasinda degil, ama sistemi ve Burjuvaziyi zorlayarak, hergecen asamada daha da radikalleseceginin cevabi Liberallerin ve Reformist Kucuk Burjuvalarin gormek ve gostermek istemedigi bu yalin ekonomik gercekler dunyasinda yatar.

Ve Kendiliginden Hareketin, Kendiligindenci Teorisyeni Burjuva Sosyalistlerin arzularindaki hareket; kendilerinin reformist dunya gorusu ile sinirlandirmak istedikleri hareket, bu Kendiligindenciligin Teorisyenlerini ofkeler icinde, kontrol disinda birakarak, kendi ekonomik gercekler dunyasindan cikan Devrimin rotasina hergecen gun daha fazla sokar kitleleri...

Cunku baraj duvarlari artik suyu kontrol edecek siniri coktan asmistir ve bu selin onune set cekmeye ne Buyuk Burjuvazi ne de onun kadim dostu kucuk burjuva reformizminin gucu yetmeyecektir.

Ofkeler dunyasina degil; gercekler dunyasina bak bay reformlar kafasi; ara sinif durusu dunyanin kaderini belirleyebilseydi' ne Markisizm olurdu, ne bilim kafasi ne de Devrimler...Ama hepsi bir utopya degil; bir gercekti degil mi?

Devrimler bir bir ele mi gecti?...Evet, tam da buna dialektik Hareket diyoruz iste; dondurulmamis, mutlak iktidarlar degil, sinif mucadelesinin surgit yasalarinin belirledigi zaferler, yenilgiler; ilerlemeler, geri cekilmeler; Burjuvazinin ve Proleteryanin el degistirdigi, henuz kimin kazanacaginin tek bir mevzinin ele gecmesiyle sekillenmedigi bir hareketin dunyasi...

2008 Kuresel kirilma krizi, Kapitalist sistemin derin fay hattinin kirilmasidir; Tsunamiler kacinilmazdir. Tum siniflar gardinizi alin!

GERI DONUYORUZ!.......http://dino-ibrahim.blogspot.nl/2013/11/geziden-cikan-dersler-ve-dertler.html

96552

Kürt krallığı için mi Halepçelerde öldüler ?

 

            Gazeteler geçenlerde Mesut Barzani ile Celal Talabani'nin İstanbul'daki mülklerini sıralayınca, Halepçe'de soykırıma uğratılan Kürtler geldi gözümün önüne.

Devrim Bir Maceradır

Devrim bir maceradır. Kayıtsız kuyutsuz, şartsız koşulsuz, sorgusuz sualsiz devrim denen bir deryanın içine atmaktır kendini devrimcilik. Geriye bakmadan, arkada kalanları kara kara düşünmeden, hep ileriye yönelmektir devrimcilik.

Geceyi gündüze, yeri geldiğinde gündüzü geceye çevirmektir, yarınların getireceği yakıcılığı düşünerek, devrim denen maceranın içine hesapsızca atılmaktır devrimcilik.

Kürt siyasetinin kurtlarla bitmeyen dansi

Bir halk için tarih tekerrür ediyorsa, bu o halkın tarihten ders çıkarmadığını gösterir ki, vay o halkın haline. Burada kastedilen elbette halkın kendisi değil önderleridir. Kürtler de, önderleri tarihten pek ders çıkarmayan talihsiz bir halktır. Kürt önderleri yüz yıldan beri Türk devlet yöneticileriyle diyalog kurmaya çalışmış ama hep hüsrana uğramışlardır. Hatırlanacağı gibi daha birkaç ay önce devletle müzakere havası esiyordu Newroz' un barış güvercinleri uçurulan Kürt semalarında. Şimdi ise bir ümitsizlik rüzgârı esmekte halaylar çekilen o meydanlarda.

On’ların Öğrettiği

birer birer, biner biner ölürüz

yana yana, döne döne geliriz

biz dostu da düşmanı da biliriz

vurulup düşenler darda kalmasın…//

çünkü isyan bayrağıdır böğrüme saplanan sancı

çünkü harcımı öfkeyle, imanla karıyorum…

sıkılmış bir yumruk gibi giriyoruz hayata…”[1

 

Yukarıdaki dizeler Orhan Kotan’ın, Diyarbakır Zindanı’nda kaleme aldığı “Gururla Bakıyorum Dünyaya”sındandır; yazmaya gayret edeceklerimin özetidir sanki…

Aysel Tuğluk ve ekrad-i bi idrak

Fazla söze gerek yok.2007’de Kemalist bürokrasinin yaklaşan tasfiyesini öngöremeyip “Kurtarıcı motif, tarihsel imge Mustafa Kemal ve onun tarihsel eylemselliğinin büyüklüğü kendisini gösterdi ve gösterecek. O bir mucizedir, ölümsüzdür. Uluslaşmada temel direktir.

BAŞKALDIRININ -ÖN- DEĞERLENDİRİLMESİ[*]

“Ve bizim bir haziranımız

Bir yıl kadar yetecektir dünyaya

Çünkü yoğun ve ateşle yaşanmış

Çünkü ellerimiz, başımız ve kanımız

Hayasız pençelerini kokuyla gizleyen

Bir olgu olmayacaktır sana

Ölülerimiz toplanacaktır

Doldurulan bir kıyı gibi.”[1]

 

Erdem Aksakal’ın, “2011 yapımı ‘Ya Sonra’ filmine, Özcan Deniz aşkını şu sözlerle anlatarak başlar. ‘Masallar neden en güzel yerinde biterler? Sonra ne olur bilinmez. Biz de masallara göre sona geldik. Peki ya sonra?’

KENTİ (YOKSULLARINDAN) “TEMİZLEMEK”…[1]

“Ahlâk ve para aynı çuvala girmez.”[2]

Çocukluğum ve ilk gençlik yıllarım, bugün İstanbul’un en “in” mekânlarından sayılan Erenköy-Göztepe arasında geçti. O yıllarda İstanbul’un tartışmasız bir numarası Teşvikiye- Nişantaşı-Osmanbey karşısında biraz “ikinci sınıf” sayılan, ancak “sayfiye” olarak muteber, bizim gibi yaz-kış kalanların hafiften “taşralı” muamelesi gördüğü, ama geceleri Bağdat caddesinde “anahtar teslim”ine yarıştırılan lüks, spor arabalara bakıldığında, geleceğinin “parlak” olduğunu sezdiren, üç katlı apartmanlar diyarı…

KÜRDİSTAN ULUSAL KONGRESİ VE BDP’NİN TÜRKİYELİLEŞME SİYASETİ

Herşeyin içinin boşaltılarak hızla tüketildiği bir çağda yaşıyoruz. Post-modern bir cehalet her yanımızda. Düşüncelerimizin, yaşamlarımızın, ilişkilerimizin, eğitimlerimizin hatta gıdalarımızın içi boşaltılmış ve global ekonomik sistemin ihtiyacına göre yeniden düzenlenmiş durumda. Wachowski Kardeşlerin unutulmaz filmi Matrix’te anlatılan insanı metalaştıran sanal düzenin bir benzeri hepimize dayatılmış.

ANNEME İnci Taneme

“Bu akşam, annem kamerada seninle konuşmak istiyor” diye mesaj geldi erkek kardeşim Nuri’den. Bir arkadaşa misafirliğe gidecektik. Erteledik. Bilgisayarın başındaki yerimizi aldık.  Ben, Nuran ve Ezgi… Ekranın gerisinde annem ve kardeşlerim… Selamlaşıyoruz. Annemin gözlerindeki mutluluk tarif edilir gibi değil. Yüzünde bir çocuk sevinci.  

“Nasılsın anne, nasılsın babaanne?”

Haksiz emperyalist savaslara karsi, halklarimizin hakli ozgurluk ve bagimsizlik savasinin yaninda olalim!!! Hasan Aksu

Haksiz emperyalist savaslara karsi, halklarimizin hakli ozgurluk ve bagimsizlik savasinin yaninda olalim!!!

OLASI BİR YAĞMA SAVAŞI ve “ÜÇ VAKTE KADAR”

 

Sayfalar