Pazar Mayıs 5, 2024

Halkların devrimci birliği

Emperyalizm bir yandan ranta dayalı sermayesini büyütürken diğer yandan ezilen dünya halklarının yaşamında büyük bir ağırlık olarak duran sefaletin yaratıcısı ve sorumlusudur. Dünyada var olan ve yaşanan köleliğin ve yoksulluğun yaratıcısı ve sürdürücüsü durumunda olan emperyalizm bütün faşist-gerici ulus devletlerle birlikte yaşatılan soykırım ve katliamlarında baş sorumludur. Emperyalistler ve yerli gerici faşist iktidarlar Ortadoğu’da ve ülkemizde ulusal-dinsel-mezhepsel çatışmaların düşmanlıkların yegane sorumlularıdır. Uluslar-halklar arasına kalın ve geçilmez çitler çeken, beyinleri ırkçılıkla kirleten şovenizmin de yaratıcısıdır. Şovenizm, çağımızın en büyük sosyal hastalıklarının başında gelmektedir. Geçilmesi zor ve varılması güç, yaklaşılması oldukça zor olan şovenizm uluslar-haklar arasında yıllara hatta yüzyıllara varan derin düşmanlıkların adıdır. Bugün Kürt-Türk ulusu ve halkları arasında keza Arap ve Kürt ulusu ve halkları arasında var olan ve yaratılan düşmanlıkların yegane yaratıcıları faşist ulus devletlerdir. Tartışmasız bir şekilde bunların başında faşist TC devleti gelmektedir.

Faşist AKP hükümeti başta ABD ve AB emperyalistlerle birleşen ve dönem dönem farklılaşan çıkarları temelinde Ortadoğu’da bölge halklarına karşı sürdürülen kanlı saldırılarda uluslararası ve bölgesel en kirli ittifaklar içerisindedir. Aynı biçimde ülkemizde de tüm halklarımıza karşı kanlı ve topyekün bir saldırıya geçmiş durumdadır. Aykırı ve muhalif hiçbir sese tahammül etmeyen özgürlüğe ait her değere acımasız devlet terörü, sokak infazları, kitlesel katliam ve yaygın tutuklamalarla ezmeye çalışmaktadır. Yüz yıldır yarattığı faşist gelenekten ve etki gücünden hiçbir şey kaybetmeden Kürt ulusuna karşı sürdürülen imha ve inkar politikasıyla yüzbinlik şehirleri tank ve top ateşiyle yerle bir ederek kitlesel soykırım uygulamaktadır. TC egemenlik sistemi içinde geleneksel ve “modern” tüm gerici ve faşist güçlerini arkasında toplayarak, tüm muhalefeti ezmek sindirmek susturmak istemektedir.

Faşist TC devleti bir yandan çeşitli milliyetlerden emekçi halkımız üzerinde ağır baskı koşulları altında sömürüsünü devam ettirirken diğer taraftan devrimci durum ve devrimin olanaklarını hiç olmadığı kadar olgunlaştırmıştır.  Bugün Ortadoğu’da ve ülkemizde devrim için fırsatlar her zamankinden daha fazladır. Devrimci durum, güven veren devrimci bir öncünün eksikliğini ye ihtiyacını yaşamaktadır.

Bugün gerek Rojava devrimini gerekse T. Kürdistanı’nda Kürt halkının özyönetim direnişlerini savunmak, sahiplenmek-sürdürmek demek halklarımızın devrim mücadelesini savunmak demektir. Aynı zamanda tüm ezilenlerin, emekçilerin, demokratların aydınların can güvenliğini ve özgür geleceğini savunmak demektir. Bugün Ortadoğu’da ve ülkemizde özgürlük değerlerini savunup ona sahip çıkmak demek, dünya halklarının özgürlüğünü ve geleceğini savunmak demektir.

Unutmamak gerekir ki; faşist sistem altında ülkemizde hiçbir toplumsal kesimin varlığı ve geleceği güvende değildir. Aleviler, demokrat kesimler, işçiler, emekçiler, yoksullar, tüm muhalif güçler saldırı altındadır. Bugün her alanda büyük bir kahramanlıkla direnen-savaşan Kürt halkı adına “Kürt öz yönetim direnişleri” dedikleri isyan kırılırsa, AKP daha azgın bir saldırganlıkla ve acımasızca Türkiye’deki tüm muhalefeti kanla bastıracaktır. Dolayısıyla Türkiye’deki tüm ilerici, devrimci güçlerin ve emekçi halkın geleceği Kürt halkının haklı ve onurlu direnişinin geleceği ile iç içe geçmiştir.

Bugün var olan ve yaşanan gelişmeler Türkiye ve T. Kürdistanı’nda tüm devrimci ve ilerici güçleri hiç olmadığı kadar birlikte-ortak mücadele yürütme ve örgütleme ihtiyacını ve olanaklarını ortaya çıkarmıştır. Faşist AKP hükümetine ve TC egemenlik sistemine karşı silahlı mücadele dahil tüm alanlarda ve tüm mücadele araç ve yöntemleriyle devrimi yükseltmek için güçlerimizi Halkların Birleşik Devrim Hareketi'nde birleştirmek gibi bir örgütlülüğe ihtiyaç vardır. Oluşan Birlik, “büyük bir sorumluluk altında yürümek göreviyle karşıya karşıyadır. Bu birlik sahiplenilerek, destek sunulmalı ve ileri taşınmalıdır.

Ortadoğu’da proleter devrimcilerin de yer aldığı devrimci güçler arasında oluşturulan devrimci bir ittifak olan direniş birliğinin temelleri atılmıştır. Adına “Birleşik Devrim Hareketi” denilen birlik, emperyalizme-kapitalizme, faşizme, şovenizme ve ırkçılığa karşı mücadele içinde demokratik ve özgür geleceği kazanmayı hedeflemektedir. Sistemle bütünleşen faşist AKP'nin toplumsal dayanakları ile birlikte halkın devrimci gücüyle yıkılmasını amaçlayan devrimci ittifakın yaratılma ve sürdürülme ihtiyacı yaşamsal düzeyde önemlidir. Devrimci ideal ve temeller üzerinde kurulan ve örgütlenmeye çalışılan bu birlik, sürecin ve gelişmelerin ihtiyacına yanıt olmayı amaçlayan mütevazı bir birliktir. Bu birliğe doğru yaklaşmak, gerçekliği ve ihtiyacı içinde anlamak ve bu kavrayışa uygun bir bilinçle örgütlülüğünü yaratmak devrimci bir görevdir.

AKP hükümeti, toplumla birlikte doğayı da imha etmektedir. Kadına ve gençliğe düşmandır. İşçi sınıfı ve tüm emekçiler üzerinde sömürüyü ağırlaştırıp, kölelik koşullarını dayatmaktadır. Tüm halk kesimleri üzerinde baskıcı ve katliamcıdır. Halkların Birleşik Devrim Hareketi, AKP hükümeti ve TC devletinin saldırısı altındaki tüm güçleri eğitip örgütlemeyi ve birleştirip mücadeleye seferber etmeyi esas alır.

Halkların Birleşik Devrim Hareketi, ekolojik ve kadın özgürlükçü toplum için, işçi sınıfı ve emekçilerin hak ve özgürlüklerinin elde edilmesi için, özgür geleceğin kazanılması için mücadele eder.

Halkların Birleşik Devrim Hareketi, faşizm ve gericilikten zarar gören herkesi, başta kadınlar, gençler, işçiler ve emekçiler olmak üzere tüm ezilen halk kesimlerini özgürlük, demokrasi ve halkların kardeşliği için örgütlenmeye, birleşmeye ve mücadele etmeye çağırır.

Eğer önlenmezse mevcut durum kaçınılmaz olarak daha kanlı bir diktatörlüğe doğru gidecektir. Bu gidişi engelleyecek hiçbir düzen gücü ve kurumu kalmamıştır. Bu gidişi yalnızca ortak ve birleşik mücadele önleyebilir. Ya daha kanlı bir diktatörlük kurulacak ya da halklarımız örgütlenip silahlanarak cihatçı faşist AKP çetesini dayanakları ile birlikte yerle bir edecektir.

(Rojava’dan bir Partizan) 

43664

Partizan'dan

Partizan'dan; Gündem ve güncel gelişmelere ilişkin politik açıklama ve yazılar. 

Son Haberler

Sayfalar

Partizan'dan

Zindanlar direnişte ses ver

Bugün Süresiz Açlık Grevinin 58. günü...

T.C. nin  hapishanelerinde eksik olmayan eylem biçimi  Açlık Grevi bugün 58. gününü tamamladı.Ve bu Açlık Grevindeki insanlarımız ' eşiği aşma ' sınırındalar.

Yani yaşam için geriye dönüşün eşiğindeler...

T.C. hapishanelerinde bir süre de olsa kalanlar -özellikle de 12 eylül ve devamındaki süreçte- yaşadıklarından dolayı iyi bilirler 60 lı günlerde geriye-yaşama dönüşün ne denli sancılı,sıkıntılı olduğunu..

Soslandırılmış başkanlığa da geleceksizleştirme saldırılarına da H-A-Y-I-R

“Referandum sürecinde en çok durmam gereken şey 18 yaş meselesidir. Seçme hakkı olan yaş grubuna seçilme hakkını da vermek en büyük reformdur. Bu bizim gençlerimize ufuk getirecek!”

Bu sözler Pakistan dönüşünde uçakta gazetecilere açıklamada bulunan R. T. Erdoğan’a ait. 16 Nisan referandumunda oylanacak olan ve var olan faşist sistemi daha da boyutlandıracak anayasa değişikliğinin gençlere getireceği “en büyük reform” buymuş. Artık 18 yaşında meclise seçilebilecekmişiz!

Toplumsal Tarihin Öne çıkardığı Komünist Kadınlar

Toplumsal tarihin başlangıcından günümüze kadınlar, toplumsal kurtuluş mücadeleleri içinde her zaman yer almışlardır. Kadınlar, yok sayıldıkları toplumsal süreçlerde dahi, tarihi daha ileriye taşıma mücadelesinin dışında kalmamışlardır. Her süreçte onlar kendi önderlerini de yaratmıştır. Özellikle kapitalizmin gelişmesiyle beraber, sınıflar mücadelesinin en önlerinde kadın hakları ve sosyalizm mücadelesinde yerlerini almasını bilmişlerdir.

Kandıra’dan Tutsak Partizan: “Pandora’nın Kutusu’nu açan kadınların siyaset sahnesine çıkması oldu”

Gazetemiz Özgür Gelecek’in bürolarına dönük gaspın devam etmesine ilişkin gazetemize mesaj gönderen Kandıra 1 Nolu F Tipi Hapishane’den Tutsak Partizan Resmiye Vatansever “…dinamiklerini yapıya kurumsal olarak mal etmeye kalkışan kadınlar değişmek isteyenlere cesaret, statükoculara ise sıkıntı vermiştir. Bu nedenle saldırıların kadınlara ve kadınların daha fazla çalıştığı, söz sahibi olduğu kurumlara yapılması tesadüf değildir” dedi.

“Pandora’nın Kutusu’nu açan kadınların siyaset sahnesine çıkması oldu”

Parlayan herşey altın değildir -2

Bu kadınlar da nereden çıktı!

Gerçeğe ışık, devrime pusula: Mehmet Demirdağ -4-

Mehmet Demirdağ ve “birlik anlayışı” üzerine

Demirdağ yoldaşın tarihsel pratiğini, belirli ve gündeme denk düşen özellikleri ile tartışmaya çalıştığımız yazı dizisinin son bölümünü, onun 94 tasfiyeciliği ile yürüttüğü hesaplaşmadaki en kritik nokta olarak “birlik sorunu”na yaklaşımı olarak belirledik. Zira, Demirdağ yoldaşın “kolektifi ilkeleri üzerinden ayağa dikme” sürecindeki en kritik manevra alanını ve kolektifin o dönemki tasfiyeci etkiden arındırılması çabasını en net özetleyen yönelimlerin başında birlik sorununa yaklaşım gelmektedir.

Diyalektik

Teori ve Komünist Partisi

„Öncü savaşçı rolünün –der Lenin- ancak en ileri teorinin kılavuzluk ettiği bir parti ile yerine getirebileceğini belirtmek istiyoruz.“2

Parlayan herşey altın değildir-1

Sınıflardan müteşekkil bir toplum gerçekliği içinde yaşıyoruz. Özel mülkiyetin ortaya çıktığı günden bugüne bu böyle. Hiçbir şey bunun dışında değil. İktidarı elinde tutan sınıf, bunu korumak ve güçlendirmek adına tüm topluma kendi ideolojisini ve bunun değişik alanlardaki iz düşümlerini dayatır. Bunun en etkin ve öncelikli aracı ise devlettir. Toplum geliştikçe bu mekanizmalar da çoğalır, çeşitlenir ve devleti de içine alan daha büyük bir daire çizer. Bir yanıyla uzlaşmaz karşıtlıkların birbiriyle sürekli bir mücadelesi söz konusu.

Dürüstlük…

Zamanında Engels yoldaş tarafından söylenen “Her şeyin başı dürüstlüktür” sözünün ne kadar anlamlı ve önemli olduğu kolektif içinde proleterleşemeyen küçük burjuva tasfiyeciler tarafından öne sürülen yalanlar karşısında daha iyi anlaşılıyor.

Düşüncesi devrimci olmayanın pratiği devrimci olmaz!

Dünyada ve ülkemizde zulmün yaşanmadığı bir karış toprak parçası yoktur. Ülkemizde burjuva-feodal sistemi, faşist diktatörlüğü alt edip yenilgiye uğratmadan zulüm ortadan kalkmaz. Her bir politikaya, savaş ve kitleleri örgütleme pratiğine devrimci ideoloji yön vermezse zulmün ömrü uzar. Düşünceleri ve pratiği devrimci olan bir kolektif ancak zulme son verebilir.

“Dağılmanın değil birleşmenin, karamsarlığın değil umudun yolundayız.” (Mehmet Demirdağ)

Milyonların emeği ve alınterini gasp ederek, sömürerek ayakta kalan egemenlere karşı ezilenlerin en büyük gücü, birliğidir.

Sayfalar