Cumartesi Mayıs 18, 2024

İmralı’nın mesajı ne anlama geliyor: M. Ender Öndeş

Uzun yıllar özgür basın geleneğinde çalışmış biri olarak sanırım şunları söyleyebilirim: Kürt hareketi, ilk dönemlerinde daha yalın bir yapı olsa da, özellikle 2000’lerden sonra alanlar (kadın, gençlik, silahlı güçler, siyaset, vb.) esasına göre işbölümüne yönelmiştir ve bu alanlar arasındaki ilişki uzun süredir artık düz emir-komuta ilişkileri değildir.

Benim gazeteci olarak görebildiğim kadarıyla işler, belirli bir koordinasyon ve kongre/konferans sistematiği ile yürümekte, politikalar üretilirken, hareketin bütün sektörleri sürece dahil olmaktadır. Öcalan ise bu alanların üstünde bir yerde, ideolojik-politik yönlendirici/perspektif verici olarak konumlanmıştır. Geçmişteki görüşme tutanaklarına bakıldığında da görülür; bir sorun konuşulurken Öcalan, her zaman uzun tahliller yaparak, tarihsel çözümlemelere girişerek, “ben şöyle düşünüyorum, bunları değerlendirin” noktasında durmakta, somut olarak “şunu şöyle yapın” demeyi tercih etmemektedir.

Özellikle güncel olaylar söz konusu olduğunda Öcalan, daha çok perspektif düzeyinde konuşmakta, eleştirilerini söylemekte ama somut olana girmemekte, böylece kendisini güncellik içinde yıpratmayı da tercih etmemektedir. Kendisine biçtiği pozisyon, önderlikten anladığı budur çünkü; her günkü her olaya birebir müdahale etmek bu önderlik anlayışında yoktur.

Anlaşıldığı kadarıyla, son mektubunda yaptığı da budur. CHP ile DP-AP-ANAP-AKP çizgileri arasında tarihten beri akıp gelen katılaşmış ikilem arasına sıkışmanın doğru olmadığını, üçüncü bir yol olarak, bir demokrasi ittifakı olarak yürünmesi ve bu çizginin korunması gerektiğini belirtiyor, ki zaten HDP’nin kuruluş amacı da bu kastlaşmış ikilemin dışında başka türlü bir siyaset odağı yaratmaktır.

Yeni bir siyaset yapma biçimi, yeni bir demokrasi anlayışı, HDP’nin başından beri önüne koyduğu amaçtır. HDP’nin şu anda yaptığı şey ise bu amaçtan vazgeçmek değil, AKP karanlığında bir gedik açmak için bir imkânı değerlendirmektir. HDP, an itibarıyla bir adaya ya da CHP’ye değil, bu imkâna oy vermektedir ve zaten bu ‘angaje’ olmak değildir. Yoksa siyasal olaylarda nötr kalınmaz, nötr kalmak, siyasetsiz kalmaktır.

Sonuç olarak, havuz medyasının yarattığı ’emir verici’ Öcalan imajı, bugünkü gürültünün asıl kaynağıdır. Aynı medya, uzun yıllardır HDP’yi de ’emir alıcı’ olarak tanımladığı için onlar açısından ortada bir çelişki yoktur ama aklı başında insanlar için bu algıdan beslenerek ‘analiz’ yapmak yanıltıcıdır. Hele hele aynı algıdan hareketle ‘Öcalan-Demirtaş’, ‘Öcalan-Kandil’ çelişkisi senaryoları yazmak akıldışıdır; çünkü (bir gazeteci olarak bunu defalarca gözlemledim) her Kürt Öcalan’ın özel pozisyonunu bilir, kimse onun yerinde olma hayali bile kurmaz.

Kürt hareketini beğenmek beğenmemek ayrı bir şeydir ama bu bir siyasal harekettir, mekanizmaları-işleyişi vardır. Dolayısıyla bu hareketi oturmuş bir siyasal yapı olarak değil de, herkesin birbirini boğmak için fırsat kolladığı, herkesin birbirinin kuyusunu kazdığı bir çete olarak gösteren medyanın yarattığı imaj üzerinden yapılacak her ‘analiz’ boşa düşer.

HDP şöyle karar aldığında ‘Öcalan’dan emir alıyor’, böyle karar aldığında ‘Öcalan’ı takmıyor’ yorumlarıyla olaya yaklaşmak ucuz bir tutumdur. Ama daha önemlisi, bir işleyiş ve kararlaşma süreci üzerine bilgisizlik anlamına gelir. Nitekim, sözünü ettiğim işleyiş kapsamında HDP seçim tutumunu yeniden deklare etmiş ve mesele kapanmıştır.

21 Haziran 2019 Yeni Yaşam 

8486

Misafir yazarlar

Güncele iliskin yazilariyla sitemize katki sunan yazar dostlarimiza ait bölüm

Son Haberler

Sayfalar

Misafir yazarlar

Yavuz Proletarya Ev Sahibini Bastırırmış

-Seçimleri Boykot-

Zavallı kılıçdaroğlu.

Kazanınca (parlamentarizme) geçmeyi başarabilince) kazanabilmek için yaptığı her şeyin anlamsızlaşacağıyla o kadar ilgilenmişti ki ...

Aman neyse biz proletaryalara ne.

Ulusalcıların - sosyal demokratların ağır bedellerle anlamsızlaştırdığı parlamentarizm komplolarla tarihin tozlu sayfaları içerisinde kaybolup giderken...

imamoğlu'nun şapkada çıkardığı tavşan özgür özer'e eşbaşkan'ım diyerek itibar kazandırma yarışına düşen dem'liler ile...

Tarih bilgisi ve gelecek tasavuru (Deniz Aras)

Geçtiğimiz hafta içinde bir dönem TC içişleri memuriyeti görevinde bulunan ve bu “vatani görevi” sırasında devletin başta gözaltında kaybetmeler olmak üzere Kürt halkına ve devrimcilere yönelik katliam saldırılarını sürdürmesini “başarı”yla yerine getiren, günümüzde özü başına muhalif bir faşist partinin lideri Meral Akşener’in “mertçe cinayet” sözü çok konuşuldu.

Ermeni bir devrimci: LEVON EKMEKÇİYAN (Nubar Ozanyan)

Özgürlük uğruna yürütülen savaşımda her savaşçının önüne çıkan tehlikeli yol ayrımı ve kararlardan biridir “Ya onurunu ayaklar altına alıp teslim olacaksın! Ya da ölümlerden ölüm beğenerek direneceksin.” Levon Ekmekçiyan birkaç günlük yaşam uğruna kendini düşmana satmadan yaşamayı esas aldı. Düşündü fedailerin komutanı Kevork Çavuş’u, Antranik Ozanyan’ı, Mariam Çilingiryan’ı ve yanıbaşında çatışmada şehit düşen yoldaşı Zohrab Sarkisyan’ı. Sonra çocukluğunda anlatılan ve dinlemekte zorlandığı soykırım hikayelerini. Hangi Ermeni gencinin yüreği yaralı hafızası intikam dolu değildir ki?

“Unutturulan” Bir Devrimcinin Ardından 29 Ocak 1983, Kanlı Şafak

Çeşitli milliyetlerden Türkiye halkının başına kara bulut gibi çöken 12 Eylül Askeri Faşist Diktatörlüğü’nün elebaşı olan Kenan Evren, Muş halkına yaptığı ve tarihe geçen konuşmasının bir bölümünde “Asmayalım da besleyelim mi?” sözünü, Ermeni devrimci Levon Ekmekçiyan için söylemişti.

12 Eylül faşist cunta yılları idamların, işkencelerin, gözaltında kayıpların, vatandaşlıktan atılmaların, azgın devlet terörünün yaşandığı yıllar olmuştur. Bu dönemde siyasi nedenlerle aralarında 17 devrimcinin de olduğu 51 kişi idam edilerek katledilmiştir.

Almanya'da Faşizme Karşı Kitlelerin Büyük Protestosu

Alman emperyalist burjuvazisi, son yıllarını ekonomik kriz içinde geçirdi ve bu krizi savuşturabilmiş değildir. Tersine, giderek derinleşmektedir. Kendileri için söylenen “Avrupa'nın hasta adamı” sözüne karşı, ekonomi bakanın Lindener'in doğrudan ağzıyla; “hasta değil, yorgun adamı” olduğunu kabul etti.

Çutakımız Hrant (Nubar Ozanyan)

Soykırımcıların, hafıza katillerinin tüm çabalarına karşın Ermeni halkının ve ilerici insanlığın hafızasında halen dipdiri olan Hrant Dink; özgürlüğün ve adalet arayışının simgesi olarak anılmaya devam ediyor. Yüzbinlerin hem kalbine hem de duygularına bu denli etkili ve sarsıcı dokunmayı başaran Hrant Dink, bu gücü Ermeni soykırım gerçekliği kavrayışından, özgürlüğe ve adalete olan güçlü inancından, tutarlı duruşundan alıyordu.

Bir Sol Liberal Aydının Ezilen Ulus Milliyetçiliği Temelinde Ulus Sorununa Yaklaşımının Eleştirisi

Giriş:

Uluslar kapitalizmin şafağında ortaya çıkmıştır. Ancak, kapitalizmin emperyalizme evrilmesiyle de ulusal sorunlar çözülebilmiş değildir. Hala ezilen uluslar ve bunların kendi kaderlerini özgürce tayin etme mücadeleleri sürmektedir. Özellikle emperyalizmin ortaya çıkmasıyla birlikte, ezilen ulus sorununun çözümü doğrudan proleter devrimlere bağlanmıştır.

Dağın Sara’sı (Sakine Cansız), Nubar Ozanyan

Aradan yıllar geçse de direngenliğin hikayesini yazan Sara (Sakine Cansız), unutulmadan konuşulup anılıyorsa bu onun istisna bir kişilik olduğunu gösterir. Unutulmayacak kadar değerli çalışmalar yürüten, her dönem geride okunacak notlar bırakan Sara, Kürt Özgürlük Hareketi’nin öncü soluğu olmayı başarmış bir devrimcidir.

Cüret edip özneleşelim, kurtuluş için örgütlenelim ve hep birlikte devrimle özgürleşelim!

– Merhaba, kendinizi tanıtır mısınız?

– Merhabalar, ben Rosa Avesta, TKP-ML Komünist Kadınlar Birliği (KKB) temsilcisiyim.

– TKP-ML KKB olarak 5 Mayıs 2023 tarihinde yaptığınız açıklamada 1. Kongrenizi yaptığınızı açıkladınız. Bu Kongreye gelinceye kadar geçen süreci özetleyebilir misiniz?

Sosyalizm Bayrağının Arkasına Saklanan Sosyal Şovenizm!

Yerel seçim süreci, egemen sınıflar arasındaki kapışmanın yeni adresi olarak giderek ısınan bir gündem olarak karşımıza çıkıyor.

2023 Cumhurbaşkanlığı ve milletvekili seçimlerinde AKP-MHP faşist ittifakı ve merkezinde CHP’nin yer aldığı “Millet İttifakı” arasındaki mücadeleden ilki ezici bir üstünlükle galip çıktı. Daha doğrusu, devlet aklı, önümüzdeki dönem için yola “CHP’nin de onayıyla” Türk-İslam senteziyle, gerici ve faşist bir ittifakla devam etme kararı aldı.

Vahşet ve zulümle biten yıllar (Nubar OZANYAN)

Yeni yıl ezilen halklara yenilik adına bir şey getirmedi. Zulmün bir devamı, vahşetin bir tekrarı yeniden yaşatılıyor. Dünyanın muktedirleri, sermayenin generalleri Orta Doğu’yu yeniden paylaşmak, hegemonyalarını pekiştirmek için her gün daha fazla sayıda savaş gemisini denizlere sürüyorlar. En kıyıcı silahlarını yeni bir paylaşım savaşı ve çatışmaları için hazırlıyorlar. Filistin, Kurdistan, Ukrayna savaşın ve çatışmaların en sert ve en tahripkar geçtiği ülkeler olma gerçekliğini korumaya devam ediyor.

Sayfalar