Perşembe Mayıs 16, 2024

İstanbul Enternasyonalizmsiz Hiç

Önemli olan ne kadar doğruyu söylediğimiz değil ne kadar doğruya yaklaştığımızdır.

Gelin bu sefer dadaistce yazmanın gözüne vuralım.

Sonunda, içimde olupta bir türlü başka şehirde yaşayamadığım şu avrupayi tarzı yaşantıyı, fakirliğin tüm tadını  çıkara çıkara yaşamayı istanbulda bulmuş yaşıyorken  İstanbul proletaryasını da Aziz yoldaşı son yolculuğuna uğurlarken görmek nasip oldu.

Her iştirak çıkarılması gereken bir dersi de içinde barındırır diyerekte...

Tartışırkende söyleyeni düşman olarak değil hırsız olarak görelim.

Yazar bazen hırsızdır da.

Elinizde olanı alır.

İstersede....

İyi bir yazar olmaya ulaşabilmişse de.....

Başkalarının değil kendimizin ne istediğini soralım.

Yerelleri mi geneli mi ?

Devrimi mi yoksa burjuvalar demokratik istençlerimizin yerine gelmesini mi ?

Ayrından da:

Sosyo ekonomik yapısı 1800 - 1900' ların kapitalizm olan fakat hala feodal sömürgecilikten kurtulamamış ülkelerin sömürgeciliğinin  ( daha çok )katkısıyla ortaya çıkan proletarya köylü devrimi gerçekleştirebilmede de bilimselliğini kanıtlamışken biz emperyalizmin ortaya çıkardığı proletarya köylülerde devrimi ortaya çıkaramamakta ki bilimselliğini kanıtlamışken.....

Biz niye böyle davranıyoruz, davranışlarımız değiştirmede bir türlü kendimizi  kurtaramıyorken, davranışlarımızı  değiştirebilmede de  faydalanabileceğimiz araçlarda varken..başkaları, yapılar... neden sürekli bu değiştirmeyi hiç bir araçtan faydalanmayarak kendimizin gerçekleştirmesini bizden bekliyorlar diye soralım.

Sonra da....

Emperyalizme karşı mücadeleyi senin benim sömürgecilerim diye algılayanları...

Ekonominin siyaseti,siyasetinde ekonomiyi biçimlendirdiğini de hatırlayarak emperyalizmin bir ekonomik üretim modeli olduğunu, 1800 - 1900 ' lerden sonra ekonominin siyaseti biçimlendirmesiyle siyasetinde bu ekonomik modeli biçimlendiren bir araç haline geldiğini göremeyenleri ...

Emperyalizmin yapısındaki değişikliğinde bu olduğunu...

Kapitalizmin 1800- 1900 sömürgelicikten kurtularak gerçek anlamda emperyalist niteliğe ulaştığını, ulaşmasıyla da ülkelerdeki 1800 - 1900' ların proletaryaların kalmadığını, emperyalizmin ortaya çıkardığı proletaryaların da tarihteki yerini aldığını  göremeyenleri...

Bunların sonucunda da...

Başkalarını değil

Proletarya köylü olsakta kendi aramızdaki çelişkileri hatırlayarak, bu çelişkilerinde bizlere neler yaptırabileceğini düşünüp..

Şu istanbul proletaryasını, emperyalizmin ortaya çıkardığı proletaryanın en yoğun olarak hissedildiği bir yer olması nedeniyle

 zincirlerinde kurtarabilecek olanın gerçek anlamda güçlü bir eternasyonalist dayanışma olduğunu söyleyemeyen proletarya köylüyü sorgulayayım.

Kimi 

Seni, beni onu.....

 
42879

Elinden gelen her şeyi yapmak

Egemenler her daim devletin bekaası ve güvencesi için sömürü ve baskı politikalarını gizlemeye, kendilerine yönelebilecek öfke ve tepkiyi yarattıkları hayali düşmana yöneltmeye çalışırlar. Bunun için her dönem içte ve dışta bir düşman bulmakta zorluk çekmezler.  Halkın biriken öfke ve isyanı “iç ve dış düşmanlara” yöneltmeye çalışarak, kurtulduklarını zannederler.

1918 Bir aşk destanı

1918'de Kars, Iğdır ve Ağrı'da, asırlar boyu kapı komşu olan Kürtler, Türkler ve Ermeniler arasında patlak veren korkunç savaşta hazin bir aşk yaşandı. Lilya, güzeller güzeli Erivanlı bir Ermeni kızıydı; Zürbe ise Lilya ile aynı köyden olan bir Kürt delikanlısıydı.

"Akılları ve vicdanları esir alan bu korkunç savaşın

Bir gün kendi hayatlarını da yağmalayacağını bilmeden

Zorbalığın hükümdar olduğu o dehşet dolu günlerde

Mezun oldular

Cıvıl cıvıl hayallerle süsledikleri Tiflis Üniversitesi’nden"

Secim sonuclarinin kaba bir analizi ve ana basliklar

Secim sonuclarının kaba bir analizi ve ana baslıklar;

Bir ulusun başına gelen Büyük Felaket, Bir coğrafyanın tanıklık ettiği, unutulamayacak bir yıkım…

Üzerinden yüzyıl geçmiş olmasına sadece bir yıl kaldı, o Büyük Felaket’in, o acımasız talanın ve o amansız soykırımın.Dillerin lal olduğu, kulakların tıkandığı, gözlerin kapatıldığı zamanlar hiç eksik olmadı bu yüzyıl boyunca. Ama hiçbir şeyin gücü yetmedi, bir ulusun acısını dindirmeye, soykırımla çoraklaştırılmış bir coğrafyanın kaderini değiştirmeye.
İşte, bugün vicdanlarda bir kez daha mahkum ediliyor, bir kez daha lanetleniyor, bir ulusun maruz bırakıldığı o acımasız yıkım ve kırım.

Bu acı hepimizin acısıdır !

  

 20.yüz yıl , İnsanoğlu'nun  soykırımlara tanık oldukları en karanlık dönemlerdir.

TMLGB'den 24 Nisan açıklaması!

"Tükenmeyen Gücümüz Partimizdir Öncümüz!

Türk, Kürt ulusları ve azınlık milliyetlerden, çeşitli mezhep ve inançlardan; ezilen cins ve kimliklerden işçi sınıfının, emekçi yığınların, köylülerin, halk gençliğinin; karanlığa mahkum edilmek istenen ve aşağılan, yok sayılan, hor görülen yığınların kızıl sancağı partimiz 42 yaşında.

Ekonomik gelişme Güney Kürdistan

Günümüzün alternatifsiz global kapitalizm koşullarında ülkeler arasındaki gelişmişlik farklarını ve bu farkları yaratan dinamikleri belirleyen şey nedir?

UKRAYNA’DA YAŞANAN İKTİDAR KRİZİ VE KIRIM ÖZERK BÖLGESİ’NİN RUSYA TARAFINDAN İŞGALİ BİZLERE NE ANLATIYOR!

Emperyalist güçler arasındaki rekabet ve hakimiyet dalaşı, bir asırı aşkın bir zamandır devam etmektedir.Yaşadığımız yüzyıl, katliam, zulüm ve sürgün yüzyılı olmuştur. Birinci Dünya Savaşı’nda otuz milyona yakın insan katledilmiştir. Başta kadınlar ve çoçuklar üzere, milyonlarca  insan yerinden yurdundan edilmiş, zoraki göçe ve sürgüne maruz kalmıştır. Bu insanların mallarına, mülklerine büyük bir  açgözlülükle el konulmuş, hakları gasp edilmiştir.

Her Yerde Fişleniyoruz!

Ülkemizdeki kurumların tümünde, yani hükümet, belediye ve kamu kuruluşlarının hepsinde Aleviler, Kürtler, Ermeniler, Süryaniler, diğer tüm farklı inançsal, etnik kimlikler ve farklı tercihlere sahip kesimler fişleniyor, baskı altına alınıyor ve asimilasyona tabi tutuluyor. 

AVM,ler diğerleri ve kent haklari …[*]

“Ben buyum dersin arkadaş Ceketim sol omzumda.”[1]

 

“Kayseri’de bir otelde kalıyordum, civarda yapacak ne var diye sorunca ‘AVM’ye gidin’ dediler. Böyle olması doğal, insanların eline kredi kartını veriyorsun, başka bir hobisi yok. Çocukları evde patırtı kopartıyor. Ne yapacak? Tiyatroya değil AVM’ye gidecek tabii.”

Ya da,

SEVAN’IN tashih ettigi yanlislar manzumesi[1]

“Bir tek kişiye yapılan haksızlık, bütün topluluğa yöneltilmiş bir tehdittir.”[2]

Kelimenin geniş ve dar anlamında Sevan soykırım mağdurudur.

Kolay mı? 1915 soykırımından kurtulanlardan Sevan, “arazisinde kaçak yapı inşa ettiği gerekçesi”yle(!), 2015’e yani 100’e bir kala enterne edilen bir Ermeni’dir…

Bundan ötürü, Max Weber’in tanımıyla “fiziki şiddet tekelini” elinde tutan devletin mağduru olan ve demir parmaklıklar ardına kapatılan Sevan ile -kimi görüşlerine ve davranışlarına kesinlikle katılmasam da- dayanışma içindeyim…[3] 

Sayfalar