Cuma Mayıs 17, 2024

Kandil Yerevan Yürüşümüz(3)-Dursun Ali Küçük

Yarın Xaxurke ‘den yolculuk başlıyor-Ekim 2004 yılıydı.
Benim yanımda eskiden kullandığım telefon vardı. Cemal arkadaş bizden istemedi. Karasu Xınere'de gelip telefonu almak istedi kabul etmedik. O kadar uzun bir yolculuk için herhangi bir duruma karşı telefon kullanmak gerekliydi.
Yolculuğa çıkmamıza bir gün kalmıştı. Kuryeler hazırdı. Biz hazırdık. Herşey tamamlanmıştı. Xaxurke karargahından ayrılmış, Xaxurke boğazının aşağılarına gelmiştik.
Kani arkadaş beni aradı, kendileri Kandil’de askeri karagahta bir yerde bir grup olarak kalıyorlardı. Telefonda Güney Kürdistan’a geçeceklerini söyleyip benim ve Hasan’ında gelmesini istedi. Hasan Atmaca arkadaşla konuştum. Gelmiyeceğimizi söyledik. Olan bir iktidar kavgasıydı. Osman Öcalan güneydeydi. Kişi olarak onunla yürüyemeyeceğim konusunda nettim.

Kendimi hiç kimseye kullandırtmayacaktım.

Kanigil Süleymani’yeye gitmişti.
Ferhat arkadaş yanımıza geldi; “Askeri karargahın Cemal arkadaşın talimatıdır, siz Kandil'e çağırıyor” dedi...Yanımıza bir mangalık silahlı bir güç verdi. Onlara ' dikkat edin kaçmasınlar' diye talimat vermişti. Bize açık söylenmesede mevcutlu olarak Kandile gidecektik. Biz Kandile geri dönmek istemiyorduk, sırf çağırdıkları için istemeye istemeye gitmeyi kabul ettik.

Derken Xaxurkeden arkadaşlar ile birlikte Kandile geri döndük..
Cemal arakadaşın yanına gittik.
Kanigil ile ilgili bizimle konuştu.
Farklı düşündün mü tasfiyeci olursun. Farklı görüşlerinden dolayı gidersen ihanetçi olursun.
Cemal arakadaş gidenleri sağ-ihanet çizgisi olarak değerlendiriyordu. Giden grup ile ilgili konuşmaları oldu. Onları Angola'daki UNITA cılara benzetiyordu. Osman'ın kendilerine haber göndererek demokratik bir hareket oluşturmak istediğini, PKK 'yi müttefik kabul ettiklerini ve hiç bir şekide düşmanlık yapmayacaklarını bildirdiğini, ama bunu kabul etmediklerini söyledi. Biz madem öyle kabul etseydiniz bu mevcut demokratikleşme açılımına da uygun düşerdi dedik. O eğer öyle yaparsak yanımızda kimse kalmaz herkes oraya gider. Buna müsaade edmeyiz dedi ve ekledi. Onlara yönelip hesap soracağız... "Önderlik osman'ın dağa kaçırılmasını istediğini" söyledi(Daha sonra bu denendi başarılı olamadı. geri kalanlara ise hesap sorma gündemdeydi) Gidişlerinden haberimiz olup olmadığını sordular. Bu konuda ne düşündüğümüzü de öğrenmek istiyorlardı.
Biz gitmelerini doğru bulmuyorduk. Gidenlere ve kalanların bazılarına sağ-ihanet çizgisi denmesini de doğru bir tanımlama olarak görmeyeceğimizi söyledik. Bu örgütte epey kalmıştık ve bu partinin lugatını biliyorduk.

Cemal arkadaş durumların karışık olduğunu belirterek gitmekten vazgeçip kalmamızı istedi. Bizi kalmaya ikna etmek için epey çaba harcadı. Ama biz kararlıydık .Hayır deyip devam edeceğimizi söyledik. O da kabul etti. Ancak bizden birtakım talepleri oldu. Gerilla birliklerinde toplantılar yaparak gidenleri teşhir etmemizi, tv programlarına katılıp aynı mahiyette konuşmamızı ve örgüt basınında teşhir edici yazılar kaleme almamızı istedi. Biz bu talepleri uygun bulmayıp red ettik.
Tekrar vedalaştık. Oradan geçerken Cuma arkadaş yol üzerindeydi, yakın bir yerde. Kısaca bizimle konuştu.

Bana 2002 toplantısında “seni ve sizi hedefleyen ferhat’tı-Osman” dedi.
-Biliyorum dedim...
Daha önce Dolakuke’deyken ben Cuma arkadaşa sordum.
“Bunu yapan kim ve kimlerdi” dedim..
Bana “kadınlar” diyerek yuvarlak bir cevap verdi. Madem şimdi öyle diyor sesimi etmedim. Ama Ferhat olduğunu ben çok iyi biliyordum. O toplantıda Osman konuşmamıştı. Başka konularda atışmışlardı. Ama bizleri topun ağzına koymuştu. Osman konuşmayınca Abbas arkadaş en hararetli savunucuydu.Karasu ve Fuat bu tür şeylerden geri kalmazlardı. Beni eleştirdi. Aynı odadaydı, bir daha da gelmedi. Cuma arkadaş toplantıda esnek bir destek vermişti.
Cuma arkadaşla konuşurken ferhat deyince “siz niye destek verdiniz” demek aklıma geldi. Ama artık söylemeye değmiyordu.Cuma arkadaşla her zaman saygıya dayalı bir hukukumuz olmuştu. Elazığ-Bingöl-dersim çalışmalarında onunla ve Karasungur arkadaşla bir kaç kez bir araya geldik.

Farklı düşüncelere sahip olsakta benim açımdan eski aradaşlığın bir değeri hep vardır.
Hatta “ihanet” eden, düşman saflarına geçen birinin bile eskiden iyi olan yanlarını anmaktan çekinmem.
Cuma arkadaş 'peki İran niye seni sınır dışı etti biliyormusun?'
*”Hayır bilmiyorum” dedim. Zaten bir ay kalmıştım. Bana devredilen ilişkilerdi. Bir ayda farklı birşey yapmamıştım.
“Biliyorsanız söyleyin” dedim.
Cuma arkadaş söylemedi.
Neyse vedalaştık ayrıldık.
Xaxurke'ye geri döndük.
Yarın Xaxurkeden yolculuk ve yürüyüş başlıyor...
devam edecek

Aşağıdaki linkte yazının 1ve 2.bölümü okuyabilirsiniz.

http://kaypakkayahaber.com/kose-yazisi/kandil-yerevan-yuruyusumuz1-dursu....

 

http://kaypakkayahaber.com/kose-yazisi/kandil-yerevan-yurusumuz2-dursun-ali-kucuk

31025

“Bir Tek Mücadele Kaybedilir; O Da Terk Edilen Mücadeledir.” (Kadınların birliği)

Cumartesi Annelerinin eylemi, bu ülkenin en uzun soluklu mücadelesidir… Birçok kez engellendi, saldırıya uğradı, sürekli hale gelen polis saldırısı nedeniyle 1999’dan 2009’a kadar ara verildi, pandemi döneminde online olarak yapıldı ama ne olursa olsun Cumartesiler, 1995 yılından bu yana yani 28 yıldır “kaybolan” çocuklarını, eşlerini, babalarını, annelerini, arkadaşlarını, yakınlarını arayan insanların ama en çok da annelerin eylem günü oldu.

Yeni Emperyalistler Eski Emperyalistlere Karşı

Kapitalizmin; gelişmesi, genişleyerek yoğunlaşması ve üretimin her geçen gün artmasıyla ortaya çıkan tekelleşme ve uluslararası yönünün esas hale gelmesi, onu daha saldırgan bir aşama olan emperyalist bir aşamaya ulaştırdı. Bu gelişme, sınıfların netleştiği ve sınıflar arası mücadelenin keskinleştiği kapitalist ekonomik sisteminin diyalektik gelişiminin bir karakteristiğidir. Kapitalizm derinlemesine ve enlemesine geliştikçe yeni emperyalist ülkeler ortaya çıkacak ve bu da  emperyalistler arası çelişmeyi artan ölçüde derinleşecektir.

BRICS'in Johannesburg'da zirve toplantısı

Çin yeni emperyalist konumunu genişletiyor

Bugün Güney Afrika'nın Johannesburg kentinde Vladimir Putin'in yalnızca sanal olarak katıldığı yeni emperyalist BRICS ülkelerinin (Brezilya, Rusya, Hindistan, Çin, Güney Afrika) zirve toplantısı sona eriyor.

Altı ülke eklendi

Tartışmaların merkezinde 14 yıl önce kurulan BRICS grubunun "BRICS Plus" olarak genişletilmesi yer alıyordu.

“ECDAT” HİKÂYELERİ[*]

 

“Geçmiş içinde yaşanacak bir şey değildir.

Eyleme geçerken içinden bir şeyler çekip

çıkarttığımız bir sonuçlar kuyusudur.”[1]

 

KADINLARIN BİRLİĞİ | Halk Okulu Devrimcilik Adı Altında LGBTİ+ Düşmanlığı Yapmaya Devam Ediyor!

Bir süredir Halk Okulu’nda LGBTİ+lar ve LGBTİ+ mücadelesi üzerinden genelde ilerici, devrimci harekete özelde proletarya partisine yönelik “değerlendirme”lerde bulunulmaktadır.

Bu “değerlendirmelerin” temel anlayışına ve üslubuna, devrimci kamuoyu da bizler de aşinayız.

Martager (Nubar Ozanyan)

Yaşamı Fakir, savaşımı Martager olan komutan, sert yaşadı. Bir derviş gibi Kafkaslar’ı, Ortadoğu’yu dolaştı. Mazlumların yaşamından gürültü yapmadan kopup giderken geride derin izler ve unutulmaz anılar bıraktı. Yaşadığı her toprak parçasında eski ve köhnemiş olan her şeye meydan okudu. Yaşarken Ararat’a, düşerken Cudi’ye bakarak “Elveda” dedi.

Devrimci Bir Çıkış İçin Örgütlen-Örgütle

“…Komünist Enternasyonale bağlı tüm partiler, ‘Kitlenin daha derinlerine!’, ‘Kitlelerle daha sıkı temas!’ şiarlarını ne pahasına olursa olsun pratiğe geçirmelidirler; kitleler sözünden anlaşılması gereken emekçilerin ve sermaye tarafından sömürülenlerin, özellikle de en örgütsüz ve en bilinçsiz, en fazla ezilen ve örgütsel olarak kapsanması en zor olanların tümüdür.”(1)

Proletaryasız Burjuva Çağı Hayali(!)

 

Telaşlı diplomasi ve açık savaş hazırlığı Nijer: Afrika'da akut savaş tehlikesi!(Rote Fahne (Kizil Bayrak)

26-27 Temmuz gecesi, yaklaşık 26 milyon nüfusa sahip Batı Afrika ülkesi Nijer'de ordu bir darbe düzenledi. Bir önceki başkan Bazoum'u devirdi ve anayasayı askıya aldı.

Frankfurter Rundschau'ya göre Bazoum döneminde Nijer, "İslamcı teröristlerin Sahel'deki ilerleyişine karşı mücadelede Batı'nın son stratejik ortaklarından biriydi".

“En Önde” Durmak, “En Önde” Savaşmak (Dengê Azadî )

Lozan’daki tarihsel haksızlığın 100. yıldönümünde gerilla alanlarına yönelik işgal saldırıları sürüyor. Emperyalist devletlerle İttihatçı Kemalistler arasında imzalanan ve TC devletinin emperyalistlerce kabul edilmesinin resmileştiği tarih olarak 24 Temmuz 1923 Lozan Antlaşması’nın üzerinden yüz yıl geçti.

Kalbim Zap’ta çarpar! (Nubar Ozanyan)

Yeni bir yüzyıl direnenlerin hikayeleri ve isimleriyle yazılmalıdır. Zalimlerin yazdığı yüz yıllık faşist tarihi parçalamanın zamanı çoktan gelmiştir. Soykırımcılar, teknolojinin üstünlüğüne her gün yenilerini ekleyerek kıyıcı ve yok edici silahlar üreterek Kurdistan’ın en ışıldayan direniş parçalarına saldırsa da, 26 gün abluka ve bombardıman altında yaralı olduğu halde “teslim ol” çağrılarına direnen gerillanın karşısında çoktan yenilmiştir!

Çoktan yenilmiştir, Osmanlı’nın İttihatçı subay ve askerleri, Türk ordusunun işkenceci generalleri!

Sayfalar