Cumartesi Mayıs 25, 2024

Kapitalizm Acilen İmha Edilmelidir!

Bütün uluslararası tekellerin sahipleri, onların kukla hükümetleri ve kalemşörleri: ABD halkının haklı ve şüphe duyulmayacak kadar meşru ve hatta çok geç kalmış haklı tepkisi için, “yağmacılar”, “vandaller” diyerek, kendi kanlı iktidarlarını meşru göstermeye çalışıyorlar. Yeryüzünün zebanileri, işçi sınıfı ve emekçilerin sonuna kadar haklı mücadelelerini lekelemek istiyorlar.

Evet, ortada bir anarşi var. Bu anarşi, kapitalist sistemin ta kendisidir. Irkçılığı gün be gün üreten, sömürüyü her geçen gün kat be kat artıran, işsizliği kitleselleştiren, doğayı sermayenin katlanarak büyümesi için imha eden bir sistemin sorgulanacak zamanı çoktan geçmiştir. Artık, işçi sınıfını ve doğayı katleden, insanlığın canına kast eden, kitleleri boğan, salgın hastalıklarla kitlesel ölümleri yaygınlaştıraran bir sistemin, vakit geçirilmeden acilen imha edilmesi çoktan gelmiştir.

Halkları yağmalayanlar, ırkçılığı, milliyetçiliği ve her türlü cinsiyet ayrımını meşrulaştıranlar ve gün gün üretenler, “yağmadan” söz edemezler. Savaşlarda yüzbinlerce insanları yok edenler, işçi sınıfını “yakıyorlar, yıkıyorlar” diye suçlayamazlar.

Kapitalizme karşı işçi sınıfının ayağa kalkışı ve kapitalizmi imha hareketleri her yerde meşru ve haklıdır. Nerede olursa olsun desteklenmeli ve ortaklaşa eylemlikler geliştirilmeli ve ortaklaşa mücadele birlikleri kurulmalıdır. İşçi sınıfı enternasyonal birliğini en yüksek noktaya çıkarmalıdır.

Ülkeleri işgal ederek imha edip yağmalayan, binlerce silahlı asker, polis ve para-militer güçler besleyip işçilerin üzerine salan bir avuç sermaye sahibi asalak burjuvazinin, insanlığa hükmetme hakkı yoktur. Üreten ve yaratan işçi sınıfı yönetimi de kendi ellerine almalıdır.

Dünya halklarının, burjuvazinin yıkımını ve imhasını ortadan kaldırmasının tek yolu; burjuvaziye karşı daha büyük yıkım ve imha savaşına kalkışmasıyla mümkündür.

Burjuvazinin, tüm kaleleri, karakolları, sömürü merkezleri, tüm iktidar organları, finans merkezleri elbette uluslararası işçi sınıfı tarafından yıkılacaktır. Çünkü bu bir sınıf savaşımıdır. Bu savaşı onlar başlattı. İşçi sınıfı ise kapitalizmi imha ederek; yeryüzünden savaşı, sömürüyü, ırkçılığı, cinsiyet ayrımcılığını kaldırıp, özel mülkiyet düzenine son verecektir. Bunun adı; sınıfsız, sömürüsüz ve sınırsız bir dünya olan sosyalizmdir.

Uluslararası işçi sınıfı 20. yüzyılda bir çok devrim yaptı, sosyalizm inşa etti. Bu defa, geçmişinden öğremiş ve daha güçlü, daha bilinçli, daha deneyimli ve kararlı adımlarla geliyor. İşçi sınıfının, yeryüzünün en kanlı emperyalist “efendilerini” titreten ayak sesleri, kapitalizmi 22.yüzyıla bırakmayacak gibidir.

Liberal burjuvaların ve bütün kapitalizm sevici revizyonistlerin dediği; “kapitalizm ehlileşmeli, daha fazla demokrasi olmalı” palavrası, kitleleri oyalamaktan ve pasifize etmekten başka bir şey değildir.

Bıçak kemiğe dayandı!

İşçi sınıfının mücadelesi her ülkede farklı nedenlerle ortaya çıkıyor. Büyük kitlesel direnişler, ayaklanmalar, son iki yıl içinde neredeyse bütün dünyayı dolaştı. Ve direnişler, kapitalizmin insanlığı ve doğayı imhasına koşut olarak, daha sık ve daha kitlesel ve güçlü çıkışlarla geliyor.

Kitlelerin öfkesi, ateş topu gibi büyümeye devam ediyor. Kapitalist üretimin uluslararasılaştığı günümüzde, bu öfke selinden hiç bir burjuva devleti kaçamayacaktır.

Proletaryanın sınıf bilinçli öncüleri, kitlelerin devrimci öfkelerini doğru yöne kanalize etmeyi başardığında, burjuvazi için çanlar çalacaktır. İşte, o zaman, kapitalizmin gerçek imhas başlayacak ve başarılacaktır. 04.06.2020

3053

Yusuf Köse

Yusuf Köse teorik ve politik konularda yazılar yazmaktadır. Ayrıca 7 adet kitabı bulunmaktadır. Kitapları şunlardır: Emperyalist Türkiye, Kadın ve Komünizm, Marx'tan Mao'ya Marksist Düşünce Diyalektiği, Marksizm’i Ortodoks’ça Savunmak, Tarihin Önünde Yürümek, Emperyalizm ve Marksist Tarih Çözümlemesi, Sınıflı Toplumdan Sınıfsız Topluma Dönüşüm Mücadelesi.

yusufkose@hotmail.com

http://yusuf-kose.blogspot.com/

 

 

Yusuf Köse

Emperyalizme Boyun Eğme ve Yarı-Sömürgeliği Kabul Etme Antlaşması Lozan

Kasım 1922’de başlayan ve Temmuz 1923'te sona eren Lozan Konferansı'nda emperyalist devletlerle Türk Devleti arasında yapılan görüşme de çizilen sınırlarla Türk Devletinin kuruluşuna onay verildi. Konferans belgelerinde Sovyetler Birliği'nin de katıldığı geçse de Sovyetler Birliği Boğazlar Meselesi dışındaki görüşmelere katmamıştır. Görüşmelere 1. Emperyalist Paylaşım Savaşının galipleri İngiltere, Fransa, Yugoslavya, İtalya, Romanya ve Yunanistan katılmıştır. Görüşmede belirleyici konumda İngiltere ve Fransa olduğunun altı çizilmelidir.

TC’nin Kuruluş İdeolojisi Kemalist Faşizm ve Günümüzdeki Varyantı

Ülkemizde sorun ve çelişkiler çözülmediği gibi mevcut durum giderek daha çetrefilli bir döneme girmiş durumdadır. Bunun sonucu işçi sınıfı ve emekçi yığınların sömürüsü had safhaya varmıştır. Yoksullaşma en üst düzeye çıkmıştır. Ülkenin girdiği sarmal durumun bedeli tamamen emekçi sınıflara yüklenmiştir. Elbette ki yoksulluk ve işsizlik her zaman var olmuştur. Sınıf çelişkileri, sömürü, baskı ve diktatörlük dönemleri her zaman yaşanmıştır. Bundan sonra da sınıf çelişkileri var olduğu müddetçe baskı mekanizması varlığını devam ettirecektir. Lakin günümüzdeki mertebeye çıkmamıştır.

Türkiye Cumhuriyeti’nin Kuruluşunda İzmir İktisat Kongresi, ya da Emperyalizme Bağımlılığın Belgesi

Osmanlı iktisat tarihinde önemli bir yer tutan kapitülasyonlar ilk olarak 1352 yılında Cenevizlilerle olan ticareti artırmak maksadı ile verilmiştir. İlerleyen yıllarda ise ticaret yollarında yaşanan değişiklikler ve dünya ticaretinin yeni rotalar edinmesi sonucunda başka bazı ülkeler de kapitülasyonlar yani ticaret yaparken kimi ayrıcalıklar edinme hakkı elde etmişlerdir.

Yüzyıldır Tarihin Dışında Bir Rejim: TC!

 

Türk devletinin kuruluşunun yüzüncü yılında, Türk devletinin kuruluşu ve adına “Milli Mücadele” ya da “Kurtuluş Savaşı” denilen süreci ve bu sürece önderlik eden sınıfları kısaca ifade etmek, Türk devletinin hangi temeller üzerinden yükseldiğini ve sınıfsal niteliğini tanımlamak açısından önemlidir.

TC'nin Yüzyıllık Tarihinde İşçi Sınıfı ve Mücadelesi

Giriş:

İşçi sınıfının tarihi kapitalist sistemin gelişmesinden ve burjuvaziden ayrı ele alınamaz. Burjuvazinin ortaya çıktığı yerde işçi sınıfı da vardır. Ve bir çelişmenin iki yanı olan işçi sınıfı ve burjuvazi, birlikte var olurlar. Bu iki zıt kutup hem birbiriyle mücadele ederler ve hem de biri olmadan diğeri olmaz. Bu iki toplumsal sınıfı yaratan kapitalist sistem olmuştur.

 

Devrimci Demokratik Kamuoyuna ve Halkımıza!

KOMÜNİST ÖNDER İBRAHİM KAYPAKKAYA’YI ORTAK BÖLGESEL GECELERLE ANACAĞIZ!

Çakma komünistler! (Deniz Aras)

Her genç Kaypakkayacının biraz da alaycı bir alaycı mutlaka karşılaştığı bir cümledir “Köylü devrimcisi”! Kastedilen elbette İbrahim Kaypakkaya ve onun görüşlerini savunanlardır. Bu tanımı yapanlar için zaman mefhumu sanki bir avantaj olarak kullanılır. Zaman geçtikçe Kaypakkaya’nın görüşlerinin eskidiği sanılır ya da umulur. Kaypakkaya artık eskide kalmıştır ve şimdi “yeni şeyler” söyleme zamanıdır!

Siyasi Tutsakların Tecridi Kırma Mücadelesinin Neresindeyiz? (Yorum)

Emperyalist kapitalist sisteme karşı mücadele eden devrimcilere, komünistlere karşı hemen her ülkede gözaltı ve tutuklama sistematik bir şekilde devam ediyor.

Bu sistematik durum, bu faşist devletler nezdinde tutuklananların her gün daha da derinleşen br şekilde tecrit altında bırakılması anlamına da geliyor.

Egemenler dünyanın dört bir yanındaki devrimci ve komünistlere dönük saldırılarını, katletmekle bitiremediğinde esir alma, tutsaklar üzerinden muhalif güçleri, toplumu sindirme, hapishaneleri bu sindirmenin en önemli aracı haline getirmek hedefiyle yürülüğe sokmaktadır.

Artsakh (Dağlık Karabağ) Tehciri: Stalin Düşmanlığı ve Sosyalizme Saldırı

Uluslararası alanda sömürü, baskı, saldırı ve ilhaklar son dönemlerde katbekat artmış ve katmerli boyutlara tırmanmıştır. Emperyalist devletler ve onların güdümündeki gerici devletlerin, tüm ezilen sınıflar ve toplumlar üzerindeki saldırı furyası, had safhaya ulaşmış durumda. Öyle ki, uluslararası hakim sistem bir taraftan mevcut sorunların bedelini giderek ezilen yığınlara ve mazlum uluslara daha fazla yüklerken diğer taraftan saldırılarını da daha acımasız ve daha şiddetli boyutlara tırmandırmış durumdadır.

Garod – “Hasret” (Nubar Ozanyan)

Halkların coğrafyaları suç ve cinayet örgütü gibi çalışan devletler tarafından zorla boşaltılıyor. Soykırım, işgal, tehcir zulmüyle toprakları cehenneme dönüşen halklar; belirsizliğe, bilinmezliğe, karanlığa doğru zorla sürülüyor. Boyunlarında geleceksizlik zinciriyle birlikte adına yaşamak denilen zulme mahkum ediliyor.

Gerilla, haktır ve halktır (Nubar Ozanyan)

Sınırları ateşten ordularla kuşatılmış her dört parça toprakta, yaşam ve var olma hakkı ellerinden zorla gasp edilmiş Kürt halkının, direnme ve isyan etmekten başka çıkış yolu var mıdır? Kürtlere, ezilenlere kıyamet yaşatılırken her bir karış toprağına ölüm yağdırılırken, en dezavantajlı koşullar altında gerilla, çıplak elleri ve cesur yürekleriyle özgürlükleri uğruna savaşmaya devam ediyor.

Sayfalar